Bir Çevre Katliamı: İliç Altın Madeni İşletmesi
|
|
|
|
Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından Erzincan İliç de işletilen Çöpler Altın Madeni İşletmesinde (Şekil 1), 13.02.2023 tarihinde yığın liçi (heap leach) sahasına yığılmış malzemenin duraysızlık sonucunda kaymasıyla meydana kütle hareketi sonucunda, yapılan açıklamalara göre 9 maden emekçisinden haber alınamadığı öğrenilmiştir. Yaşanan bu olumsuz tablo ülkemizde son yıllarda madencilik alanında görülen en büyük çevre felaketlerinden birine neden olmuştur. Öncelikle bu kaza/iş cinayetinde kaybolan ve arama-kurtarma çalışmaları yürütülen 9 maden emekçisine ulaşılmasını diliyor, ailelerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
|
|
|
|
Şekil 1: Çöpler Altın maden işletmesi yerleşim planı
Çöpler Altın Madeni İşletmesinde bu olayın gelişmesiyle ilgili faktörlerin neler olduğu konusunda kesin bilgiler ve değerlendirmeler bu aşamada elimizde mevcut olmamakla birlikte, bu ana kadar edinilen ön bilgiler ve kayma sırasında alınan ilk video görüntülerinden bu duraysızlığın olası nedenlerinin aşağıda belirtilen faktörlerle ilişkili olabilmesi söz konusudur. 2022 yılı Haziran ayında Çöpler Altın Madeni İşletmesi yığın liçi sahasındaki siyanür karışımı çözelti götüren borularda yaşanan kırılma sonucunda, yığın liçi sahasının hemen doğusundan geçen ve aktif bir fay tarafından (Munzur Fay Zonu) kontrol edilen Sabırlı Deresine akması nedeniyle Odamız bölgede incelemelerde bulunmuştur. İncelemeler sonucunda, işletme sahası içerisinde MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında yayınlanan Türkiye Diri Fay Haritasında aktif olduğu ifade edilen ve Munzur segmenti olarak tanımlanan bir fay hattının bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak bu fay hattının işletme projeleri hazırlanırken dikkate alınmadığı, hatta fayın inaktif olduğunun belirtildiği, hazırlanan atık depolama, üretim ve diğer tesis projelerinde 0.30 g ivme değerleri gibi düşük ivme değerleri baz alınarak proje hazırlandığı görülmüştür. Olası büyük bir depremde bu alanda bulunan tesislerin yıkılma riski taşıyabileceği ifade edilerek, hazırlanan ve işletilmekte olan atık depolama tesisi, üretim tesisleri ile açık kazı ve yığın liçi için gerekli tasarım parametrelerinin hem statik, hem de dinamik koşullar (açık ocakta patlama ile kazı yapılması nedeniyle) dikkate alınarak yeniden yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması gerektiği ifade edilmiştir. Hatta bu durum 74. Türkiye Jeoloji Kurultayı açılış konuşmasında, hem kurultay Başkanı Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, hem de Oda Yönetim Kurulu Başkanımız tarafından ifade edilmiştir. Yığın liçi (heap leach) geçirimsiz bir zemin üzerinde hazırlanan cevher yığını üzerine uygun bir çözücü gönderilerek kazanılacak metalin çözeltiye alınması işlemidir. Bu malzeme kaya ortamlara göre oldukça zayıf, gevşek, gözenekli zemin türü gibi davranan yığınlardır. Dolayısıyla bu yığınlar sıvı içermekte ve açık ocaklar ile pasa yığınlarında olduğu gibi sıklıkla stabilite sorunları yaratabilmektedir. O nedenle bu tür alanlar günümüze uzaktan algılama veya uydu görüntü ve teknolojileri ile sürekli izlenmektedir. İliç’te gelişen bu büyük boyutlu kaymanın olası nedenlerinden belki başlıcası, video görüntülerinden görüldüğü gibi, yığın yüksekliğinin fazla olması ve bu nedenle yüksekliğin belirli bir limiti geçmiş olma olasılığı ve yığının içerdiği çözeltinin gözeneklerde yarattığı basıncın yükselmiş olması olabilir. Ayrıca yine malzemenin hareketini gösteren görüntülerden, yığın linçini oluşturan malzemenin kayma sırasında oldukça yüksek bir hızla akan bir zemin gibi davranarak (çamur akması) hareket etmesi de gözenek sıvısı basınçlarının oldukça yüksek olma olasılığının bir göstergesi olabilir. Ayrıca geçtiğimiz hafta içinde bu bölgeye düştüğü belirtilen yağışın, bu malzemenin içine süzülmesiyle malzemenin doygunluk derecesinin artmış olması da kuvvetle muhtemeldir. Videoya alınan kayma sırasında malzemenin oldukça hızlı bir akışla sıvı gibi davrandığı da görülmekte olup, bu davranışın “akma duraysızlığı” şeklinde adlandırılması söz konusudur. Yığın liçini oluşturan malzemelerin maruz kalabilecekleri diğer bir duraysızlık türü de “sıvılaşma” dır. Ancak bu davranışın gelişebilmesi için deprem veya patlatma gibi dinamik bir etkiye de gerek vardır. Bölgede bu ara herhangi büyük bir deprem meydana gelmediği gibi, patlatmanın yapıldığı işletme sahası, yığın liç alanından uzaktadır. Ancak kazı patlatmalarının kaymayı tetikleyip tetiklemediği hususu da göz önüne alınarak gerekli incelemeler yapılmalıdır. Bu nedenle bu duraysızlığın gelişiminde sıvılaşma olgusunun etkileyici bir faktör olma olasılığı düşük olmakla birlikte, söz konusu alanda göz önüne alınmalıdır. Bir diğer değerlendirilmesi gereken husus ise yığına fazla solüsyon verilerek doygun nem oranı üzerine çıkarılarak duraysızlığa sebep olmuş olabilir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, yukarıda değinilen hususların yanı sıra, bundan sonra bu sahada konuyla ilgili olarak yapılacak inceleme ve değerlendirmelerde aşağıdaki soruların yanıtlarının da belirlenmesi konuya açıklık getirilmesi açısından üzerinde durulması gereken hususlar olarak dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda;
Sorularının ilgi kurumlar tarafından acilen yanıtlanması ihtiyaç bulunduğu düşünülmektedir. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde göstermiştir ki, 500’ün üzerinde aktif faylarla her an 7 ve üstü büyüklükte depremlerle karşı karşıya olan ülkemizde, çok sayıda atık barajının, sanayi bölgesi veya tesisinin aktif fay zonları üstüne yeterli jeolojik-jeoteknik araştırma yapılmadan oturtulduğu düşünüldüğünde büyük çevre felaketlerinin kapımızda olduğu unutulmamalıdır.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını ile MAPEG Genel Müdürlüğünü Uyarıyoruz…
Sonuç olarak, derelerimiz, göllerimiz, akarsularımız, vadilerimiz gibi jeoçeşitliliğimizi ve jeolojik ortamın üzerinde veya içinde gelişip çeşitlenen biyoçeşitliliğimizi oluşturan varlıklarımız, Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının gözetiminde Çöpler Altın Madeni İşletmesinde olduğu gibi zarar görmektedir. Yıkılanın sadece yığın liçi barajı olmadığı, gelecek on yıllarımızı da etkileyecek ve yeni çevre felaketlerine neden olacak bir yıkım olduğu unutulmamalıdır.
Saygılarımızla, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu |
14 Şubat 2024 00:52