Birleşik Emekliler Sendikası Malatya Şubesi Başkanı Haydar Göktaş, emeklilerin durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Göktaş "Deprem sonrası bir Kurban Bayramı'nı daha kötü anılarla geride bıraktık. İktidar sahipleri 2024 yılını "Emekliler Yılı" ilan ederken, Kurban Bayramı'nda emeklilerimizi kurbanlık olarak göstermiştir. Emekli, dul ve yetim aylığı alanlar belki de hayatlarının en kötü sefalet, yokluklar ve çaresizlikler içinde bir bayramı geride bıraktı. Sadece Malatya’da 120 bin vatandaş, depremin üzerinden 1,5 yıl geçmesine rağmen hâlâ konteyner ve çadırda veya ağır hasarlı evlerinde kalmak zorunda. 40 dereceyi bulan sıcaklıklarda sac konteynerlerde yaşama savaşı veriyorlar. Bütün bu olumsuzluklara rağmen özellikle depremzede emeklilere hiçbir destek verilmedi. 3 bin lira gibi komik bir ek ödeme yapıldı, maaşları bir hafta önceden ödenebilirdi. Yine emekli unutuldu; sanki 29 Mart seçimlerini kaybetmelerinin intikamını emekliden almak için pek önemsenmedi. Sığınmacılar 9 bin lira bayram ikramiyesi alırken, emekli 3 bin lira ile geçiştirildi. Bir zamanlar bayramlarda emekliler çocuğuna, torununa harçlık verirdi. Şimdi tam tersi oldu; çocuklar, torunlar emekli anne, baba veya dedelerine bayram harçlığı veriyor. Yoksa üç bin lira ile köyüne, memleketine nasıl gidecek, bayramlık ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak? Verdikleri 3 bin lira da bayram ikramiyesi değildir; bayram ikramiyesi bir maaş tutarında verilmelidir. O ödemeyi bile ek ödeme diye yapıyorlar; bu da "bak, istersek onu da keseriz" demek oluyor." dedi.
Göktaş şunları söyledi:
"Lale devrini yaşıyorlar. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında halkın yüzde yirmisi bolluk bereket içerisinde, emekliden on on beş kat maaş ve gelirle yaşarken, geride kalan yüzde 80’lik kesim emekli, asgari ücretli veya yardıma muhtaç hale getirilmiş durumda. AVM’lerde, marketlerde her şey varken alım gücü ve geliri olmadığı için bolluk içinde yokluk, varlık içerisinde kıtlık ve açlıkla yaşamaya çalışıyorlar. Çünkü temel gıda, sağlık ve barınma ihtiyacını karşılayacak maaş ve gelirleri yok. Bunun tek sorumlusu, 22 yıldır iktidarda olan ve her geçen gün verilmiş olan hakları zamana yayarak gasp edenlerdir. Halkın vergisi ve geliriyle oluşan bütçeyi adaletsiz bir şekilde zenginlere israf ederek, sığınmacılara bol bol dağıtarak, bugün biz emeklilere gelince "kasada para kalmadı, hâlinize şükredin" diyenler, bugün yaşadığımız yoksulluk sınırı 60 bini, açlık sınırı 25 binleri bulmuşken, emeklisine on bini bile bulmayan maaşı layık görenlerdir. Ülkemizi 22 yılın sonunda dünya emekliler gelir bakımından en geri kalmış ülkesi, yaşam kalitesi bakımından Hindistan’dan sonra dünyanın sondan ikinci ülkesi yapan iktidarlar, bu sizin 22 yıllık karne notunuzdur. Bizim yaşam standardımız sizlerin karne notunuzdur.
Sonuç olarak, acı oldular, dert oldular, keder oldular ama bir tek emeklinin derdine derman olmadılar. Mücadele edenler her zaman kazanamaz; ancak kazananlar hep mücadele etmiştir. Tüm emeklilerimizin, asgari ücret ve yoksulluk içinde hayatta tutunmaya çalışanların geçmiş bayramlarını kutlar, gelecek günlerin bayram tadında geçmesini diliyorum."