Türkiye’de kadınların yasal kazanımlarını medeni kanun, ceza kanunu ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar boyutunda ele alan Av. Çiğdem Akıncı “2001 yılında Medeni Kanunda yapılan köklü değişiklik ile kadının evde kalarak, ev işlerini görme, kocaya, eve ve çocuklara bakma yoluyla harcadığı emek evlilik birliğine mali katkı olarak değerlendiriliyor. Bununla beraber evlilik birliği içerisinde satın alınan mallar erkek tarafından ve erkeğin adına alınsa dahi, kadına bu mallardan hak talep etme imkânı getirildi. Eşlerin birlikte yaşadıkları konut, “aile konutu” olarak nitelendirildi ve kadınlara Tapu Müdürlüğü’ne giderek bu konut üzerine aile konutu şerhi koydurma hakkı verildi. Bu şerh ile eşlerden biri, diğer eşinin rızasını almadan aileye tahsis edilen bu konutu devredemeyecek, konut kira yoluyla kullanılıyorsa eşine danışmadan kira sözleşmesini feshedemeyecek ya da ev üzerinde bir takım sınırlı ayni haklar kuramayacaktır” dedi.
Yeni kanun ile kadınların kocanın soyadının yanında, kendi soyadını kullanma hakkını da kazandığını söyleyen Akıncı “ Bunun yanı sıra, boşanmış kadının, velayeti kendisine verilmiş çocuğuna kendi soyadının verilmesini, velayet hakkına dayanarak Aile Mahkemesi’nden isteyebilecekler” dedi.
Ceza Kanunu bakımından psikolojik/fiziksel şiddet ile ilgili düzenlemelere değinen Akıncı; hakaret, yaralama, tehdit, şantaj, cebir ve özel hayatın gizliliğini ihlal konuları hakkında yasal işleyiş ile ilgili bilgiler vererek gündemde yer tutan cinsel saldırı, cinsel taciz, çocuk istismarı gibi konuların içeriği ve cezai işleyişine dair kapsayıcı açıklamalarda bulundu.
Kadınlar programdan duydukları memnuniyeti dile getirerek Malatya Kent Konseyi’nden eğitici çalışmaların devamını beklediklerini belirttiler.