1. FIRAT ve MALATYA
Karasu ve Murat’ın Keban’a yakın birleşmesiyle oluşan Fırat nehrinin Basra körfezine kadar uzunluğu 2 800 kilometredir. Keban barajı çıkışından sonra Malatya, Adıyaman ve Gaziantep illeri arasında sınır çizen Fırat, Birecik’te (Karkamış yakınlarında) Suriye’ye, oradan da Irak’a geçer. Burada Dicle ile birleşerek Şattülarap adıyla Basra körfezine dökülür. Böylece Hint okyanusuna ulaşmış olur.
Fikret Otyam’ın deyişi ile, “Asi Fırat” üzerine Keban’dan başka Karakaya, Atatürk ve Birecik Barajları yapılmış, böylece uysallaşarak, özellikle GAP ile birlikte çevresinideki topraklara daha bir bereket kazandırmıştır. Malatya’da baraj gölü ile Arapgir, Arguvan, Yazıhan, Battalgazi, Kale, Pötürge, Doğanyol ilçeleri toprakları daha farklı bir konum kazanmıştır. Malatya’da Arapgir Çayı, Kuruçay, Tohma Çayı ve Şiro Çayı Fırat’a dökülen önemli akarsulardır. Bu çaylar üzerinde önemli barajlar yapılmaktadır. Dolayısıyla Fırat, Malatya için çok önem taşıyan bir akarsudur.
2. FIRAT VE KERBELA
Fırat’ın Malatya’dan geçip kutsal kent Kerbela’ya kadar akması, Alevi-Bektaşi edebiyatında önemli bir yer tutar. Konuyla ilgili olarak İsaköylü Avşaroğlu Kul Mustafa’nın Gönül kalk gidelim Hüseyn’e doğru (1), Hekimhanlı Esiri’nin “Fırat suyu Kerbela’ya varınca” (2) deyişleri dikkate değer örneklerdir.
3. FIRAT İL İLGİLİ TÜRKÜLER
Fırat zaman zaman çevresine zarar vermiş, hatta canlar almıştır. Buna karşın Malatya halkı Fırat’la barışıktır. Ona ne sitem eder, ne de beddua. Acılarını türkülere döker, türküler de yıllar boyu dillerde dolanır durur.
İşte Fırat il ilgili bazı türküler.
3.1. “Fırat Kenarında Yüzen Kayıklar”
Fahri Özüyıldırım, Kemal Çığrık, Yıldız Tezcan, Yüksel Özkasap gibi sanatçılar tarafından plağa okunan, ayrıca birçok sanatçı ve halk tarafından söylenen Kenarında Yüzen Kayıklar” türküsünün öykülerinden üçünü sunalım.
a) Malatya-Elazığ arsında asma köprü vardır. Köprünün hemen ilerisinde bulunan jandarma karakolunun yakınında piknik yapmaya gelenler olur. 1957 yılı Haziranında Hüseyin Dağlar adlı İTÜ öğrencisi köyüne gelir ve annesiyle birlikte burada piknik yaparlar. Annesi, Hüseyin’in nişanlısı ile arasında bir sorun olduğunu düşünmektedir. Bunu konuşurlar, Hüseyin Fırat’a girer ve bir daha da görünmez. Cenazesi beş gün sonra bulunur. Nişanlısı, cenazenin başında ağıt yakar. Bu acıya dayanamayan annesi bir süre sonra ölür.
Fırat kenarında yüzen kayıklar
Anam ağlar bacım beni sayıklar
Başıma toplanmış bağrı yanıklar
Nettim size verin benim yârimi
Nettim size beni yâre götürün
Elbisem duvarda asılı kaldı
Çeyizim sandıkta basılı kaldı
O yar benim ile küsülü kaldı
Nettim size verin benim yârimi
Nettim size beni yâre götürün (3)
Aynı türküyle ilgili başka bir öykünün özeti şöyle:
Malatya Elazığ arasında kayıklarla ulaşım sağlandığı sıralarda Fırat kenarındaki küçük köylerden birinde yüksek öğrenim yapan bir genç köyüne tatile gelir. Ailesince kendisinden habersiz nişanlandığını öğrenince kızı istemediğini belirtir. Kız bunu duyunca kendini Fırat’a atarak intihar eder. Nişanlısı ve yöre halkı olay üzerine ağıt yakar (4)
c) Arguvan Karahöyük köyünden bir grup 1957 yılının Ağustos ayında Malatya/Battalgazi Korucuk köyündeki Hasan Basri türbesine (5) ziyarete giderler. Ağustos sıcağında gençler serinlemek için Fırat’a girerler. Aralarında Hukuk Fakültesi öğrencisi Abdulkadir Işık da vardır. Abdulkadir Fırat’ın sularına kapılır ve bir daha da görünmez. Oradakiler feryat figan ederler. Uzan zaman sonra cenazesi bulunur. Arkasından ağıtlar yakılır:
Dere yüzünde dönen kayıklar
Anam ağlar babam beni sayıklar
Başıma toplanmış bağrı yanıklar
Nettim size beni yâre götürün
Sen benim kuzumsun ezel ezelden
Sen geziyken ben sakındım nazardan
Allah’ını seversen doğrul mezardan
Kuzum-Sen doğrul ki ben gireyim yerine
Gide gide gâvur eli yurd olur
Sinek üşer yaralarım kurdolur
Öleneçe Murat (Fırat) bana derdolur
Ölem Abdulkadir gadan alırım
Görünüyü Korucuk’un çalısı
Sen miyidin talebenin birisi
……………………………………..
Ölem Abdulkadir gadan alırım. (6)
Bir televizyon programında olayın mayıs ayında geçtiği, cesedin bir hafta sonra bulunduğu, İsaköyden eşe hatun adlı bir kadının ağıt yaktığı belirtilir. (7)
Hekimhan/Ballıkaya köyünden Hasan Özerol, Abdulkadir’in Karahöyüklü olduğunu, olayın Balıklaya ve çevresinde çok iyi bilindiğini, şu dörtlüklerin olayla ilgili olarak söylendiğini anlatır:
Fırat kenarında yüzen kayıklar
Anam ağlar bacım beni sayıklar
Başıma toplanmış bağrı yanıklar
Nettim size ben yâre götürün
Fırat kenarında asbap yumuşlar
Yumuş yumuş gül dalına komuşlar
Sevmediğim yerde sevdi demişler
Sevem de kurtulam elin dilinden
Söğüdün yaprağı narindir narin
Girme Abdulkadir orası derin
Garalı haberim anama verin
Nettim size beni yâre götürün
Çantası duvarda asılı kaldı
Kitabı bavulda basılı kaldı
Nişanlısı köyde küsülü kaldı
Nettim size beni yâre götürün
Fırat kenarında balık avlarım
Saçın uzun gül dalına bağlarım
Ellerin yâri de gelip geçtikçe
Elimi koynuma sokar ağlarım (8)
Ağıtın l, 2 ve 4. dörtlükleri Arguvan Köyleri Eğitim kültür Vakfı tarafından yayınlanan kitapta (9) notalı olarak yer alır. Ercan Göksu ve Emel Ertürk tarafından okunan biçimi ise şöyledir:
Fırat kenarında yüzen kayıklar
Anam ağlar bacım beni sayıklar
Başıma toplandı bağrı yanıklar
Yaralıyım beni yâre gönderin
Serindir Fırat’ın gölgesi serin
Gitme Abdulkadir ötesi derin
Alıcı kuş vurmuş yaramı sarın
Yaralıyım beni yâre gönderin
Kitabım bavulda basılı kaldı
Elbisem duvarda asılı kaldı
Nişanlım sılada küsülü kaldı
Yaralıyım beni yâre gönderin (10)
3.2. “Şu Fıratın Suyu Akar Serindir”
Mustafa Tosun Dede
Elazığ’ın Tabanbükü (Şeyhhasan) köyünden olup Malatya’da yaşayan Mustafa Tosun’un türkü ile ilgili anlatımı özetle şöyledir:
Korucuk köyünde nazlı adlı bir gelin Fırat’a su almaya inerken ayağı kayar ve suya kapılarak kaybolur. Kömürhan’a kadar ararlar, günler sonra bulunur. Kocası cenazenin üzerine kapanarak ağıt yakar:
Şu Fırat’ın suyu akar serindir.
Yârimi götürdü kanlı zalımdır
Daha gün görmemiş taze gelindir
Söyletmeyin beni -dostlar- yaram derindir.
Âşık olurudum olsaydı sazım
Ağla anam ağla bülbül avazlım
Sulara gömüldü sevgili nazlım
Söyletmeyin beni –dostlar- yaram derindir
Kömürhan köprüsü Harput’a bakar
Zalım Fırat gelmiş ocaklar yıkar
Toplanmış dostlarım ağıtlar yakar
Söyletmeyin beni -dostlar- yaram derindir”
“Nazlı gelinin cenazesi bulunduktan sonra kocasının ağzından dökülen (bu) dörtlükleri ağıt haline getirmiştim” diyen Mustafa tosun, ardından da söz ve müziğinin kendisine ait olduğunu öne sürer, ağıtı Teslim Budak’ın kasete okuduğunu belirtir. (11)
İzzet Alınmeşe’nin söz ve müziğinin kendisine ait olduğunu belirttiği türkü, Erkan Oğur ve İsmail Demircioğlu’nun yorumuyla Eşkıya filmine müzik olunca ülke genelinde ünlenmiş, hem söz hem ezgi yönünden Malatya’ya ait olan bu türküyle ilgili bazı açıklamaları yapmak gerektiğine inanıyorum. Teslim Budak’ın ikinci özel kasetini dinleyenler Kul Mustafa’nın “Gönül Kalk Gidelim Hüseyne doğru” deyişinin ezgisini anımsayacaklardır. (12) “Şu Fırat’ın suyu akar serindir” türküsünün ezgisi bu deyişin ezgisinden alınmıştır. Öyküsü ve sözleri ise ortada…
“Kömürhan köprüsü Harput’a bakar” dizesine gelince…
Yorumcular, Erkan Oğur da dâhil birçok kişi “Harput’un Halpuz olması gerektiğini öne sürüyorlar. Bazı kişiler ise, “Harput” sözcüğü ile dikkat çekildiğini belirtiyorlar. Öyle ya da böyle ezgisi Arguvan ağzından esinlenen türkü ülke genelinde oldukça beğeni kazanmış bir Malatya türküsüdür.
Teslim Budak, İzzet Altınmeşe ve Selahattin Alpay birlikte
3.3. “Kesin Şu Fırat’ı Bu Yıl Akmasın”
Karakaya baraj gölü dolmadan önce söylenen, tek dörtlükten oluşan türkü ağıt özelliği taşımaktadır. Teslim Budak, “Yaylanızın ufak ufak yokuşu” adlı Arguvan ağzı ezginin arkasından okumuştur.
Kesin şu Fırat’ı bu yıl akmasın
Bir tane yavrumu yetim etmesin
Gittiği yerleri yakıp yıkmasın
Oy aman Murat
Dertlisin Murat
Zalımsın Murat
Ne dersin Murat (13)
Kahtalı Mıçı tarafından da okunan türkü giriş ezgisi olarak “Fıratın Türküsü” belgeselinde İbrahim Tatlıses’in “Fırat” dizi filminde de okunmuştur. Müzisyen Cumali Duman (Malatya 1955), sözleri şu biçimde aktarmıştır.
Kesin şu Fıratı bu yıl akmasın
Etrafını yıkıp viran etmesin
Bir tane yavrumu öksüz koymasın
Oy Fırat Fırat
Zalimsin Fırat
Hayınsın Fırat
3.4. Alvar Türküleri
Alvar, önceleri Hekimhan’a ve sonra Darende’ye bağlı iken, Kuluncak ilçe olunca buraya bağlanmış, yeni adı Yünlüce olan bir köydür. Avlar, Bicir, Sofular, Başören köyleri ve yörenin yaşamında ve türkülerinde Tohma’nın önemli bir yeri vardır. Tohma, Alvar’ın yanından akmaktadır.
Alvar’ın altında tohma akıyı
Üç güzel oturmuş bana bakıyı
İçlerinden biri beniyakıyı
Kuruya kaderim yardan ayrıldım
Avların altında Tekke deresi
Sordum o güzele Avlar neresi
Açtı göksünü dedi burası
Kuruya kaderim yardan ayrıldım (14)
2.5. Arguvan Ağzı Türkülerde Fırat
Arguvan ağzı türkülerin bazılarında Fırat adı geçmektedir. Örnek olarak;
Bulut kat kat olmuş göğün öğüne
Giyin elbiseyi gidek düğüne
İkimiz de kalak dünya soğuna
Barabarca düşek Murat Suyuna-Tohma Suyuna (15)
Fırat kenarında yılgın adası
Bana gelsin güzellerin gadası
Gâvur muydu cıfıt mıydı babası
Tuttu da yarımı ellere verdi (16)
Fırat kenarında asbap yumuşlar
Yumuş yumuş gül dalına komuşlar
Sevmediğim yerde sevdi demişler
Sevem de kurtulam elin dilinden (17)
Fırat kenarında kayık değilem
Yardan ayrılalı ayık değilem
Bir çift selamına layık değilem
Kuruya gözlerim yardan ayrıldım (18)
4. FIRAT KENARINDA YÜZEN KAYIKLAR” TÜRKÜSÜNE BENZEK OLAN BAŞKA YÖRE TÜRKÜLERİNDEN ÖRNEK DÖRTLÜKLER
Ülkemizin bazı yörelerine ait türkülerde Fırat kenarında yüzen kayıklar türküsünün ikinci dörtlüğü ile benzek olan dörtlükler vardır. Buna daha çok Alageyik türkülerinde rastlıyoruz.
Elbisem duvarda asılı kaldı
Çehizim sandıkta basılı kaldı
Sılada nazlı yar küsülü kaldı
Gaziantep (19)
Urganım kayada asılı kaldı
Esbabım sandıkta basılı kaldı
Nişanlım sılada küsülü kaldı
Siz gidin gardaşlar kaldım kayada
Antalya (20)
Urganım kayada asılı kaldı
Elbisem sandıkta basılı kaldı
Gerdekte nişanlım küsülü kaldı
Siz gidin kardaşlar kaldım kayada
Çukurova (Alageyik) (21)
Elbisem sandıkta basılı kaldı
Nişanlım sılada küsülü kaldı
Ellerim kayada asılı kaldı
Anam beklemesin kaldım kayada
Ota Anadolu (22)
SONUÇ
Malatya halkının yaşamında önemli bir yeri olan Fırat nehri ve onun çevresinde oluşan, yaratılan kültürün bir parçası olan türküleri kısa bir bakışla sunduk. Konuyla ilgili kaynakların dipnotlarımızda yer aldığını göreceksiniz. Elbette ki bunlar sadece birer örnek. Belki de daha derlenmemiş ya da yayınlanmamış türküler ya da öyküleri olacaktır. Hüseyin Şahin’le ortak çalışmamız olan Arguvan türküleri/Halkbilimsel Açıdan Bir Deneme” tamamlanmış olup, basıldığında bu konuda büyük bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz.
Konuyla ilgilenenlerin öneri ve eleştirilerini bekler, türküler dolusu güzel günler dilerim.
Unutmayalım; “Türküler bizi söyler…”
_____________________________________________
(*) Bu yazı Antropolog/Araştırmacı Hüseyin Şahin ile ortak çalışmamız olan “Arguvan Türküleri/Halkbilimsel Açıdan Bir Deneme” adlı inceleme çalışmasından yararlanılarak 2000 yılında hazırlanmıştır.
DİPNOTLAR:
(1) Arguvan’dan Kerbela’ya kadar olan güzergâhtan söz eden deyişle ilgili ayrıntılı açıklama çalışmamamızda yer almaktadır.
(2) İ. ÖZMEN: Alevi Bektaşi Şiirleri Antolojisi, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1998, s. 459
(3) S. TURHAN, K. DÖKMETEŞ, I. ÇELİK: Notalarıyla Türkülerimiz ve Hikâyeleri–1, Cem Ofset, Ankara, 1996, s. 27
(4) A.g e. s. 32
(5) Hasan Basri türbesi Karakaya Baraj gölünün suyunu yükselmesi üzerine 1983 Ekiminde Battalgazi ilçesine taşınmıştır.
(6) Ağıt, Hüseyin Şahin tarafından 2 Mayıs l989’da, o zaman 87 yaşında olan (1998’da vefat eden) Abdulkadir’in halası Gülistan Altıntaş’tan derlenmiştir. Yaşlı kadın bazı dizeleri anımsayamamıştır.
(7) 1 Ağustos 1998 tarihinde FLAŞ TV’de Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı (AKEV)’in konuk olduğu Mozaik programında M. Çamur tarafından anlatılmıştır.
(8) Özel belgelik notlarımızda yer alan bilgilerden aktarılmıştır. KK: Hasan Özerol, Hekimhan 1934 doğumlu.
(9) Arguvan Ezgileri-I, Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı Yayınları (Haz: Muharrem Temiz), İstanbul 1998, s.37
(10) E. GÖKSU-E. ERTÜRK: “Yan Yürek Yan” Gövtepe Kasetçilik, İstanbul 2000,
(11) “Fırat Türküsünün Gerçek Sahibini Bulduk”, Hamle gazetesi Özel ek, Temmuz 1999
(12) T. BUDAK: 2. Özel Kaset, Umut Plak, Malatya 1977, Kasetin B Yüzü, 2. Türkü
(13) T. BUDAK: Sabah Güneşi, Özgür elektronik, Malatya 19.. , Kasetin B Yüzü, 1. Türkü
(14) Hekimhan yöresi ağzı ile okunur. Sabahat Akkiraz tarafından kasete okunmuştur.
(15) H. ŞAHİN-S. ÖZEROL: Arguvan Türküleri/Halkbilimsel Açıdan Bir Deneme”, Türkü Metni: 93; Özel belgeliğimizde bulunan, 1972 yılında Almanya’ya sesli mektup olarak doldurulan kasete Elif Ercan tarafından beş dörtlük olarak okunan türkünün ilk dörtlüğüdür.
(16) H. ŞAHİN-S. ÖZEROL: A.g e. Türkü Metni: 97
(17) H. ŞAHİN-S. ÖZEROL: A.g e. Türkü Metni: 156
(18) H. ŞAHİN-S. ÖZEROL: A.g e. Türkü Metni: 306
(19) M. DUYGULU: Gaziantep Türküleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1995, s. 73
(20) H. TANSES: Notalarıyla Zeybekler ve Ege Akdeniz Türküleri, Say Yayınları, İstanbul 1997
(21) Y. KEMAL: Üç Anadolu Efsanesi, Cem Yayınları, İstanbul, s. 277
(22) S. TURHAN ve ARKADAŞLARI: A.g.e. s. 115