Türkiye genelinde 8 gazeteciler federasyonu, 86 gazeteciler cemiyeti ve basın derneği ile bu derneklere üye yaklaşık 20 bin medya çalışanını tek çatı altında toplayan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun Genel Başkanı Nuri Kolaylı, aradan geçen yüzyılı aşkın süreye rağmen sansürün günümüzde de çeşitli şekillerde sürdüğüne değindi.
Başta basın özgürlüğünün gerçek anlamda sağlanması olmak üzere sektördeki mesleki sorunların demokratik hukuk sistemi içinde çözüleceğine dikkat çeken Kolaylı, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Türk basınında sansür, gazetecilerin 24 Temmuz 1908 tarihinde gerçekleştirdiği onurlu direniş sonucu kalkmış, ancak aradan geçen süreçte yapılan yasal düzenleme ve baskılarla yeniden gündeme gelmiştir. Günümüzde çeşitli medya kurumlarında yaşanan uygulamalara bakıldığında, sansürün kalkmadığını, şekil değiştirerek devam ettiği görmekteyiz. Sansür, eskiden olduğu gibi ‘haber yasaklama’ yoluyla yapılmasa da, gerçeği çarpıtma, gizleme veya çeşitli tehdit ve yaptırımlarla meslektaşlarımız üzerinde devam etmektedir. Ne yazık ki düşüncelerini yazdıkları, röportaj ve haber yaptıkları gerekçesiyle meslektaşlarımız yargılanmakta, kesin kanıtlara dayanılmadan gözaltına alınmakta, hapse atılmaktadır.
Meslektaşlarımızın sendikasızlaştırıldığı, iş ve can güvenliklerinin olmadığı, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan maddelerle ağır cezaların getirildiği bir ortamda, ne basın özgürlüğünden, ne de sansürün kalktığından söz edilebiliriz.
Ayrıca, medya sektörüne genel olarak baktığımızda sansürün yanı sıra, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na ihtiyaç duyulduğu açıkça gözlenmektedir. Gazetecilik Meslek Yasası, teknolojik gelişmeler de göz önüne alınarak günümüz koşullarına uygun şekilde çıkarılmalıdır.
Beklentimiz, son dönemde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nca başlatılan çalışmaların kısa sürede olumlu sonuçlanması ve Terörle Mücadele Yasası, Türk Ceza Kanunu ve Basın Yasası’nın yeniden ele alınarak sansürden arındırılması, yazdıkları yazılar nedeniyle teröre bulaşmamış gazetecilerin tutuklanmalarının önüne geçecek yasal düzenleme yapılması gerçek anlamda basın özgürlüğünün egemen olmasıdır.
Halkın gerçekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkının aracı olan basın özgürlüğünün önündeki engeller kalkmadıkça, 24 Temmuzlar bizler için bayram olmayacaktır. Bu nedenle 24 Temmuz’u Basın Bayramı olarak değil, geçtiğimiz yıllarda da vurguladığımız gibi dayanışma günü olarak görüyor, bu anlamda kutluyoruz.
Unutulmamalıdır ki; özgür ve tarafsız basın hepimizin güvencesidir.”