Üniversitelerde hâkim bir görüş vardır ki, yetenekli bilim adamları genellikle biraz egoist olur, ileride kendisine rakip olacak ekip istemez. İÜ Karaciğer Nakil Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sezai Yılmaz öyle yapmıyor, sıra beklenmesi sorununu da aşma düşüncesinden hareketle, sürekli yeni cerrahlar yetiştiriyor. Üstelik onun geliştirdiği ve dünya tıp literatürüne geçen tekniklerden biri olan “Malatya Yaklaşımı-Malatya Approach”, uzun dönem sağkalımı %84.6'ya çıkarıyor. Sonuçları, prestijli tıp dergisi “Liver Transplantation”da da yayımlandı.5 yıl içerisinde domuzdan insana karaciğer naklini hedefliyor.
Çok duygusal...
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Dekanı olan Prof. Dr. Ramazan Özdemir, Malatya'dan ayrıldığında çok üzüldüğünü ve ağladığını gizlemiyor. Kibar, kadirşinas ve nezaketli... Bu tür methiyeler karşısında onur ve gurur duyarken, utanıyor da. Ancak şahsımı onore etmekten çekinmiyor. Yıllar önce tanıştığımızı hatırlatırken, gazetecilikte çok mesafe kat ettiğimizi vurguluyor. Çalışmalarımızı yakından gözlemlediğini ifade ederken, “Çok iyi makaleler yazıyorsunuz, elinize sağlık” diyerek “mesleğin itibarını” koruma yolundaki çabalarımızı takdir ediyor. “Bu sohbet için teşekkür ederim” diyen Prof. Dr. Yılmaz'a asıl biz, şükranlarımızı sunuyoruz.
Keyifli okumalar...
ÜNİVERSİTEYİ BİRİNCİ
DERECEYLE BİTİRDİM
1962 Arguvan-Karahöyük doğumlusunuz. Çocukluğunuz da dâhil, Karaciğer Nakil Enstitüsü Müdürü oluncaya kadarki süreci kısaca sizden dinleyebilir miyiz?
Bir yaz tatilinde, annemin babasının evinde dünyaya geldim. Babam ilkokul öğretmeniydi. Şanlıurfa ve Malatya'nın çeşitli ilçelerinde, 1962'den itibaren de Malatya'da görev yaptı. Dolayısıyla bebekliğim ve çocukluğum Malatya'da geçti. Gazi İlkokulu, Atatürk Ortaokulu ve Atatürk Lisesi'nden mezun oldum. 1978-79'da, Diyarbakır Tıp Fakültesi'ni kazandım. 1985'te üniversiteyi birinci dereceyle bitirdim. 12 Eylül döneminden dolayı mecburi hizmet zorunluluğu vardı. 2 yıl, Niğde Aksaray İlçesi Sultanhanı Kasabası'nda bulundum. Hemen akabinde askere gittim. Askerliğimi önce Samsun, daha sonra Bursa Işıklar Askeri Lisesi'nde tamamladım. Dönmeden ihtisas sınavını kazandım.
HİÇ HESAPTA YOKKEN
MALATYA'YA GELDİM!
Ankara'da, Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi ile Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi'nde 5'er olmak üzere, hayatımın 10 yılı, yan dal asistanlığıyla geçti. 1998'de, hiç hesapta yokken Malatya'ya geldim. 1999-2000'de, ABD'de, karaciğer nakli konusunda eğitim aldım. 2000'nin sonlarına doğru Malatya'ya döndüm ve doçent oldum. 2002'de Malatya'da karaciğer nakline başladık, bugünkü duruma geldik. Evliyim, 1 çocuğum var. Eşim Malatya Adliyesi'nde Aile Hâkimi. Oğlum, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi.
DÖNÜŞÜMDEKİ AMACIM
“KARACİĞER NAKLİ”YDİ
Müteaddit (birçok) defa yolunuzun Malatya ile kesişmesinin özel bir nedeni var mı?
Dediğim gibi; Ankara'da iki ihtisasımı da bitirdikten sonra Malatya hesapta yoktu. Çünkü benim yüzümden, annem-babam Ankara'ya taşınmıştı. Biraz Ankaralı olmuştuk. Amcalarım ve teyzelerim Ankara'da yaşıyorlardı. Fakat o yıllarda İnönü Üniversitesin (İÜ)'de karaciğer nakli başlatılmıştı. Malatya'ya gelmemdeki tek amacım, karaciğer nakli yapılacak olmasıydı. O zamanlar İÜ Rektörü Ömer Şarlak idi. Malatya'da karaciğer nakli yapılmasına Ömer Şarlak da inanmadı. Ama bizlere ne mutlu ki, bugün bu noktalara getirebildik.
BAŞLANGIÇTA “YILDA 20
NAKİL YETER” DİYORDUM
Bugünleri hayal ediyor muydunuz?
Aslında hayal edemiyordum. Açıkça söylemek gerekirse, başlangıçta böyle bir vizyonum veya hedefim yoktu; ama çalışmayı çok seviyorum ve bu hep böyleydi. ABD'de bulunduğum yıllarda karaciğer nakil ameliyatlarına girdikten sonra “Ben bu işi Malatya'da yapabilirim” dedim.“Türkiye'de, Anadolu'nun bir şehri” hatırlatmasında bulunduğumuz Amerika'daki hocalarımız “Yılda 20 tane karaciğer nakli yapın, hastanenin, çalışanların bu hastalığa refleksleri iyi oturur,20'nin altına düşürmezseniz iyi bir ivme olur” demişti. Ben de “20 yeter” diyordum. Nitekim 2002-2007 arasında, tam 5 yılda 22 nakil gerçekleştirdik. Fakat zaman, sizdeki potansiyeli ortaya çıkarıyor. Yeni gelişen, yeni oluşan hayallere, amaçlara,ufuklara; korkmadan, yılmadan, yorulmadan koşmak lazım.
ÇALIŞMAKTAN KEYİF ALIYORUM
Sizi teşvik eden, bu vizyonu ve misyonu edinmenize sebep olan herhangi bir unsur veya kişi var mı?
Üniversite tahsilim esnasında çok başarılıydım. İhtisasım süresinde de öyle... Bu yılları, şartları zorlayarak geçirdim. Eğitimim esnasında“rol model” aldığımız hocalarımız oldu. 12 Eylül'den sonra “yükseköğretim kanunu” yeni çıkmıştı, özellikle büyük üniversitelerin akademisyenleri, 1-2 yıllığına, rotasyonla gönderiliyordu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Malatyalı bir genel cerrahi -İsmail Kayabalı- profesörü gelmişti. Çok azimli bir adamdı. Gece gündüz çalışıyordu. “O yaştaki insanlar böyle ise bizim de böyle yapmamız gerekiyor” diyordum. Çalışmaktan keyif alıyordum. Ders çalışırken hiç zorlanmıyordum. Bugün de kendi branşımda yeni yeni şeyler öğrenmekten, okumaktan, yayımlamaktan mutluluk duyuyorum. Mutlaka rol modeller çok oldu. Bunlardan sadece birini söyledim...
KALBİM ACIYOR!
Sizi etkileyen bir hastanın hikâyesini anlatabilir misiniz?
Yaşayan insanlar ile onlar kadar mutlu oluyoruz. Kaybettiğimiz hastalar için o denli üzülüyoruz. Bu yıl yaptığımız 23 karaciğer naklinden, 2.5 yaşında Konyalı bir çocuğu yitirdik. Sadece şuram acıyor –kalbini gösteriyor- bu kadar söylüyorum.
ŞANSLIYIM Kİ, İYİ
BİR EKİBE SAHİBİM
Genç bir ekibiniz var. Ailesinden fedakârlık yapan insanlar... Sizin temponuza nasıl yetişiyorlar?
Benim ve Malatya'nın şansı, enstitünün bu tür insanlardan kurulması. Yoksa bu başarı gelmezdi. Emin olun; gecenin 4'ünde 20 öğretim üyesine desek ki “Arkadaşlar size ihtiyacımız var.” Hepsi 15 dakika içerisinde gelir. Çok fedakarlar. Şanslıyım ki, iyi bir ekibe sahibim.
ENSTİTÜSÜMÜZ, MALATYA VE
ÜLKEMİZ İÇİN BÜYÜK KAZANIM
İÜ Karaciğer Nakli Enstitüsü ve sizin hakkınızda herkes güzel şeyler söylüyor....
Karaciğer Nakli Enstitüsü büyük bir ufuk ve vizyon. Türkiye'de başka yerlerde kurulmaya çalışıldı. Köklü –Ankara, İzmir- üniversitelerde böyle bir iş olanaksız. Çünkü çok öğretim üyesi var ve fikir birliği yok. Böyle bir iş, ancak Anadolu'daki bir üniversitede olabilirdi. Bunu Malatya'da başardığım için ayrıca mutluyum. Enstitünün amacı, ilgili her konuda en ileri noktalara varabilmek. Karaciğer Nakli Enstitümüz ve Karaciğer Nakli Hastanemiz, hibrit modeli gösteriyor. Bir hastane düşünün ki, çok karaciğer nakli yapılıyor, her türlü altyapısı var, bir de bilimsel altyapısı var. “Karaciğer nakliyle ilgili ne tür gelişme ve ilerleme sağlanabilir? İnsanlığa nasıl faydamız olabilir? Bir tek ameliyat ile değil, ilimde en iyi noktalara giderek neler yapılabilir?”diye kafa yorulmalı. O açıdan dünyada bir ilki başardık. Birçok ülkede“organ nakil enstitüleri” var; ama sadece adı bu!.. Bizimki, sadece karaciğer üzerine. Daha dar bir alan, başarı şansımız aynı oranda yüksek. Bütün eforumuzu buna veriyoruz. Dolayısıyla Karaciğer Nakli Enstitüsü, Malatya ve ülkemiz için çok büyük kazanım oldu.
MALATYA'NIN HER TARAFI
BENİM İÇİN ÇOK KIYMETLİ
Memleketinizde hizmet etmeyi seviyorsunuz. Malatya aşığısınız. Arguvan söz konusu olunca elinizi taşın altına koymakta asla çekinmiyorsunuz. Bu bağı nasıl güçlü tutuyorsunuz?
Malatya'nın her tarafı benim için çok kıymetli. Her yeri; Pütürge'yi, Kale'yi, Hekimhan'ı, Akçadağ'ı da çok seviyorum. Arguvan, nüfusu küçük ve coğrafi olarak uzak bir yerde ve unutulmuş bir ilçe. Biz birkaç bilimsel toplantı ve sempozyumu Arguvan'da gerçekleştirdik. Türk Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Temel Yılmaz, Arguvan'da bir diyabet toplantısı yaptı. Arguvan'ın ev sahipliği, ilçemizin isminin duyulmasına ve tanınmasına fayda sağlar. Bu konuda öncülük eden; duyarlı, istekli, çok çalışkan ve başarılı bir belediye başkanımız -Mehmet Kızıldaş- var. Bunlar, biraz da onun eseri. Ayrıca çok iyi bir kongre merkezine sahibiz. Akustiği inanılmaz güzel, çok sempatik bir salonumuz var.
BENİ, MALATYA'DA YAŞAMAKTAN
BAŞKA BİR ŞEY MUTLU ETMEZ!
Malatyalıların gönlünde taht kurdunuz. Malatya'nın medar-ı iftiharısınız. Size karşı gösterilen bu sevginin kaynağı nedir?
Ben bu tür sözler karşısında hem onur ve gurur duyuyorum, birazda utanıyorum. Ben Malatyalı olmaktan, Malatyalılar ile bir arada olmaktan, Malatya'nın caddelerinde dolaşmaktan çok mutluyum. Beni ne para, ne pul, ne şan, ne şöhret; Malatya'da yaşamaktan başka bir şey mutlu etmez. Bu ilişkinin karşılıklı olduğunu düşünüyorum.
100 MİLYON TL'LİK YATIRIMI
NASIL BIRAKIP GİDEBİLİRİM?
Sizin için “Sezai Hoca birçok teklif aldı; ama gitmedi. ‘Malatya'yı paraya tercih eden' bir insan” deniliyor...
Evet, bu tür şeyler çok oluyor. Teklifi yapan insanlar da artık benden vazgeçti!Herkes Malatya'ya mal olduğumu ve Malatya'dan kopamayacağımı biliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, üniversitemize gelmişti. Toplantı sonrasında dışarıda Sağlık Bakanımız ile sohbet ederken, Sayın Cevdet Yılmaz yanımıza geldi ve şeyle dedi: “Sayın bakanım, bu enstitü yapılırken ben Kalkınma Bakanı'ydım. Konuşuldu, tartışıldı, karar verildi. Tek bir şey istedim. ‘Sizin Malatya'dan ayrılmayacağınızın garantisi nedir?'dedim. Sezai Hoca da ‘Söz veriyorum, Malatya'da kalacağım' dedi. Ben şahidim, sözünde durdu.” Aslında devletin üst düzey yöneticileri de Malatya'dan kopmamızı istemiyor. 100 milyon TL'lik bir yatırımı nasıl bırakıp gidebilirim?
BAŞARI İÇİN, LİDER
HERKESTEN ÇOK ÇALIŞMALI
3 bine yakın karaciğer nakli gerçekleştirdiniz. İnönü Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, 4 başarı nedeni sayarken öncelikle “Sezai Yılmaz Hoca'nın güçlü bir liderlik ortaya koyması” demişti. Üstün başarının sırrı nedir?
Bence, her şeyden önemlisi çok çalışmak. Sayın Aziz Sancar, bir konuşmamızda şunu söyledi: “İster Amerika, ister Fransa; ne olursa olsun yeter ki çok çalışın. Bunun önünde hiçbir şey duramaz. Karşılığını da mutlaka alırsınız.”Çok kaliteli;mütevazı, hiçbir karşılık beklemeden, gece gündüz bütün zamanını hastaneye verebilen şanslı bir ekibimiz var. Hepsi çok çalışkan, fedakâr, çok iyi niyetli, çok vicdanlı, çok ahlâklı. Bu özellikler bir arada olunca işin hikâye kısmı liderlik. Lider de herkesten çok çalışmalı. Aksi halde başarı gelmez.
REKTÖRÜMÜZ KIZILAY
BİZİM İÇİN BÜYÜK ŞANS
İÜ Rektörü Sayın Ahmet Kızılay'dan ne gibi destekler alıyorsunuz?
Sayın Kızılay,“Sezai Hoca benden önce üç rektör ile çalıştı Karaciğer nakli konusunda üçünden de yeterince destek aldı. Çok başarılı ve süreci iyi de yönetti” dedi. Hakikaten de doğru. Bu, her ne kadar Ömer Şarlak döneminde başlayan bir proje gibi görünse de Fatih Hilmioğlu'nun başlattığı, Cemil Çelik'in enstitüyü kurduğu ve Ahmet Hocamız ile de doruğa eriştiği bir başarı. Hepsine teşekkür ederim. Bu noktada Ahmet Hoca'dan bahsetmek isterim. Çok mütevazı, çok iyi niyetli ve paylaşımcı. Karaciğer nakline, en az ekibimiz kadar sahip çıktı. Bunu ileriye götürebilmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Kendisine –diğer rektörlerimiz gibi- çok teşekkür ediyorum. Her zaman yakınlık görüyorum. Mutfakta, bizimle bulaşıkları yıkamayı paylaşan bir yönetici. Kesinlikle şanslıyız. Sadece işimize odaklanıyor ve sorunlarla uğraşmıyorum. Ümit ediyorum ki, Sayın Rektörümüz ile devam eder ve daha iyi noktalara geliriz. Üst yönetimin desteği bize güç veriyor. Zaten bu olmazsa başarı imkânsız.
ZORLUKLARLA KARŞILAŞINCA
YENİ FİKİRLER ORTAYA ÇIKIYOR
Sizin geliştirdiğiniz ve dünya tıp literatürüne geçen “Malatya Yaklaşımı-Malatya Approach” tekniği, uzun dönem sağkalımı %84.6'ya çıkarıyor. Sonuçları, prestijli tıp dergisi “Liver Transplantation”da da yayımlandı. Bu, sizde hangi hisleri uyandırıyor?
Bizim tanımladığımız çok ameliyat yöntemi var. “Hepsine isim verelim” dedik. “Birine Turgut Özal'ın, birine İsmet İnönü'nün, birine Malatya'nın ismini verelim” dedik. Hatta arkadaşlardan “Kernek” önerisi de geldi. Bunlar güzel şeyler. Karaciğer kanserinde bir takım kriter tanımlanıyor. Mesela; San Francisco, Barcelona, Milan var. Biz de “Malatya kriterleri”ni tanımladık. Zorluklarla karşılaşınca yeni fikirler ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu tarz yeni buluşların olması kaçınılmaz.
ÖZAL'IN “ORGAN NAKLİ
HAYÂLİ” GERÇEK OLDU
8. Cumhurbaşkanlarımız Turgut Özal, Malatya için “Burası, Türkiye'nin kalp ve karaciğer merkezi olacak” demişti. Karaciğer naklinde Avrupa'da ve Türkiye'de 1., dünyada ikincisiniz. Merhum Özal'ın dedikleri oldu mu?
Keşke merhum Özal ile tanışabilseydim ve bunları görebilseydi. Buraya asırlık bir yatırım yapmış. Allah ondan razı olsun. Bunları ona anlatmak isterdim. Özal'ın organ nakli konusunda hayali gerçek oldu. Karaciğer nakli dışında, kendi bölümümüz; böbrek, ince bağırsak, pankreas nakli yapıyor. Böyle bir merkez; değil Türkiye'de, Avrupa'da bile nadirdir. Avrupa'da bizimle yarışacak merkez yok! Dünyada da birkaç başlıkta “1 numara”yız. Günde 4-5 karaciğer nakli dahi gerçekleştirdik. Hiçbir yerde böyle bir altyapı yok.
ÖZAL'IN İSTEKLERİNDEN
FAZLASINI BAŞARDIK
Sizce Merhum Özal bugünleri hayal ediyor muydu?
Merhum Özal'ın birinci hayali “kalp merkezi”ydi. Üst düzey bir by-pass cerrahisinin, bütün kardiyolojik işlemlerin hatta kalp naklinin yapıldığı, kalp yetmezliğinde kullanılan cihazların olduğu bir merkezi hedefine koymuştu. İkinci olarak “organ nakli” vardı. Yalnız karaciğer değil, tüm organ nakillerinin gerçekleştirilmesini istemişti. Bunu fazlasıyla başardık. Sayın Özal'ın beklentilerinin üstünde bir şeylerin olduğundan şüpheniz olmasın...
İNSAN SAĞLIĞI
ÜZERİNDEN REKOR OLMAZ!
5 karaciğer nakli, eş zamanlı gerçekleştirildi. 10 ayrı odada, 30'dan fazla cerrah ve 70'i aşkın personelin katılımıyla operasyon 13 saat sürdü. Guinness Rekorlar Kitabı'na kayıt da yaptırıldı. Ancak, Dünya Organ Nakli Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi isimlerden eleştiri geldi. Temel amacınız, bu kapasitede başka bir merkez olmadığını ispatlamak mıydı?
Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın açıklamalarını basın önünde yapmasına son derece üzüldüm. İnsan sağlığı üzerinden rekor olmaz! Biz sadece kapasitemizi gösterdik. Bu rekor kırılıyorsa karşı çıkacak halimiz yok. Burada 2 tane amaç vardı. Birincisi; dünyadaki en kuvvetli akademik kadroya; en donanımlı, en fazla alet edevat ve teçhizata sahip bir enstitü olduğumuzu kamuoyu ile paylaştık. Üçlü çapraz böbrek nakillerinde Nobel Tıp Ödülü alındı. Bunun dünyada bir tek Malatya'da yapıldığını kanıtladık. Bir grup iki tarafa koşmadı ki!
GENLERİYLE OYNANAN HAYVANDA
İNSAN KARACİĞERİ YAPILABİLİR
Nobel Tıp Ödülü'nün Türkiye'ye getirilmesini sağlayabilecek Xenotransplantasyon (Değişik türler arasında doku ve organların nakli) alanındaki bilimsel çalışmalarınız ne aşamada?
Ülkemizde maalesef kadavradan –ölüden– organ bağışı çok yeterli değil. Bunun çok yükseğe çıkmasını beklemek hayalcilik olur. Oranın en yüksek olduğu ülkelerde bile ihtiyaç sahiplerine yetmiyor. Başka kaynaklar lazım. Mesela canlı donörler. Bunlar kim? Hastanın arkadaşı, annesi, kardeşi; karaciğerinin bir kısmını, böbreğinin diğer bir parçasını veriyor. Sağlıklı insanların organ donörleri olması doğru değil. Bir yakınını kurtarmak için ameliyat olmak zorunda kalıyor. Bunun önü alınmalı. Ya bir takım mühendislik çalışmalarıyla yapay organ üreteceğiz ya da hayvandan insana karaciğer nakli yapacağız. Genleriyle oynanan hayvanda, bir insan karaciğeri yaratılabilir. Nihai hedefimiz de bu. Bu iş başarılırsa yüz binlerce kişi Malatya'ya gelir. Finansal desteğe ihtiyacımız var; ama ülkemizin şartları nedeniyle bunu pek başaramıyoruz. İnşallah sorunlardan silkeleniriz de buna yatırım yaparız. Sayın rektörün –Prof. Dr. Ahmet Kızılay- de desteğiyle yaklaşık 2-3 milyon TL'ye karaciğer laboratuvarımızı kurduk. Bu çalışmalarla ilgili temel bilimsel araştırmalara başladık.
DOMUZDAN KARACİĞER NAKLİ
İÇİN, DİYANET OLUMLU BAKIYOR
Farklı türden hayvanların genetiği değiştirilecek. 5 yıl içerisinde ise domuzdan insana karaciğer naklini hedefliyoruz. İlahiyatçı bilim insanları ile fikir alışverişinde bulunuldu. Bu hususta sizin yorumunuz nedir?
Bu konuda ülkemizdeki yetkin din adamlarıyla konuştum. “Çok zorunlu kalırsanız, ölüm-yaşam mevzusu söz konusuysa hiçbir problem yok” denildi. Farz edelim domuz... Zaten genetikleri değiştirileceği için ona artık “domuz” diyemezsiniz. Diyanet İşleri Başkanlığı buna olumlu yaklaşıyor. Daha önceden de domuzdan alınan kalp kapakçıkları, insülin gibi bir takım şeyler bunlardan hazırlanmış ve kullanılmış. Diyanet bunda bir sakınca görmemiş. Ayrıca dünyada da bununla ilgili bir toplantı yapıldı. Her dinin temsilcileri katıldı. Söyledikleri şey şu: “Elbette olabilir; ama çok iyi anlatın. Herkese eşit yaklaşın. Zengin-fakir ayrımı yapmadan takın.” Bizim de bunu yapacağımızdan hiçbir şüpheniz olmasın.
ORGAN BAĞIŞI ORANI
ÜLKEMİZDE MİLYONDA 7!
Türkiye'de karaciğer nakline gereksinim duyan hasta sayısı yıllık 2 bin 500-3 bin arasında. 1.500'ü tedavi olamadığı için hayatını kaybediyor. En ideal yol, kadavradan alınan sağlıklı karaciğerin nakli. Ancak kültür ve gelenek olarak, organ bağışına olumlu yaklaşan çok az insanımız var. Bu sorun nasıl aşılır?
Ben yıllardan beri bu işin içindeyim. Organ bağışının artması için birçok aktivitede bulunuyorum. İnsanlar çok olumlu konuşuyor; ama iş, bir yakınını kaybettiğinde, bağış aşamasına gelince bazı şeyleri aşmak çok zor. Çok tereddüt ediliyor. Manevi açıdan bir sakıncanın olmadığını din adamları anlatsa da gelenek ve yaşam tarzımız, bu işi aşmak için zaman ve yeni nesil gerektiriyor. Milyon nüfusa göre; bağış oranı ülkemizde 7, Avrupa'nın birçok yerinde 45-50'lerde. 6-7 kat fazla. Örneğin Malatya'da, milyon nüfus başına 1!... Bu konuda da bıkmadan çalışılmalı. Okulda eğitim programlarına koyulmalı...
ENSTİTÜMÜZ BİR
“BARIŞ PROJESİ”
İÜ Karaciğer Nakli Enstitüsü'nü neden “barış projesi” olarak görüyorsunuz?
Zamanında Kalkınma Bakanımıza da -Cevdet Yılmaz- bunu anlattım. Urfa'da, Hakkari'de, Mardin'de, Şırnak'ta, Eruh'tan bir örnek verelim... “Bir çocuk mantar ya da ot yedi veya ilaç içti. Komaya girdi, gidiyor. Veya bir karaciğer hastalığı vardı. Bir anda karaciğer komasına girdi. Saatler içerisinde karaciğer nakli gerçekleştirilmeli. Ankara-İstanbul-İzmir'e gidip bir günde ameliyat olması mümkün değil. Ama helikopterle Malatya'ya 1 saatte gelebiliyor. En çok, iki saat hazırlık yapıyoruz. Hayata dönen bu evladımızın amcası, babası ve dedesi bu vatana hain olabilir mi? Bu memlekete daha da sahip çıkar...
RAMAZAN HOCA GİDİNCE
ÇOK ÜZÜLDÜM VE AĞLADIM
Şu an Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Dekanı olan Prof. Dr. Ramazan Özdemir, “İnönü Üniversitesi artık kendini ispatladı, dünya markası oldu. 5-6 kişinin ayrılması bir şey götürmez” dedi. Kendisiyle benzer bir görüşte misiniz?
Ramazan Özdemir bizim için büyük bir kayıp. Kompanse (yerine koymak, telafi etmek) edilemez bir kayıp. Diğer arkadaşlarımızı da çok seviyorum; ancak Ramazan Hoca çok müstesna bir bilim adamı ve insan.Ayrıca çok iyi bir arkadaşımdı. Malatya'nın onu kaybetmemesi lazımdı. Kalp konusunda kendi branşında her şeyi yaptı. Çok başarılı. İnanılmaz bir marka değeri kazandırdı. Keşke Malatya'da kalsaydı. O gidince çok üzüldüm ve ağladım. Çok iyi yerlere gelmesini sevinçle karşılıyorum. Her yerde sahip çıkılmalı.