Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kuruluşunun 97. yılı kutlamaları kapsamında, Malatya Valiliğinde tebrikat töreni düzenlendi.
15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nda düzenlenen törende Vali Aydın Baruş tebrikleri kabul etti. Törene 2.Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümg. Selami Arslan, Büyükşehir Belediyesi Başkanı Selahattin Gürkan, Vali Yardımcıları, kurum müdürleri, askeri erkan, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve muhtarlar katıldı.
Vali Aydın Baruş törende yaptığı konuşmasında, “Bugün büyük bir gün, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 97’inci yıldönümü, bugün tarihi bir yıldönümünü kutlamanın büyük coşkusu ve gururu içerisindeyiz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Malatya’mıza ve büyük Türk Milletine kutlu olsun.
Anadolu’yu bin yıldır canları ve kanları karşılığında vatan edinmiş aziz Milletimiz, 1918 yılının sonundan itibaren Birinci Dünya Savaşı’nın galip güçleri tarafından esaret altına alınmak üzere dört bir taraftan saldırıya uğramış ve Türk’ün adı bu topraklardan ebediyen silinmek istenmiştir.
Binlerce yıllık tarihi boyunca, başka güçlerin kendi iradesi üzerindeki tasallutunu asla kabul etmeyen ve varlığını daima bağımsız bir devlet uğruna adamış olan aziz milletimiz, “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasıyla 19 Mayıs 1919 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde başlattığı İstiklal Savaşı’yla dünyanın en güçlü devletlerine meydan okumuştur.
Yıllarca süren Balkan Harbi ve Birinci Cihan Savaşı’nın getirdiği yorgunluk, yokluk ve imkânsızlıklar içerisinde bu mücadeleyi başlatan aziz milletimiz, zillet altında yaşamaktansa ölümün yeğ olduğu şuuruyla eşsiz bir kıyam başlattı.
Milletimiz şunu çok iyi biliyordu ki; üzerinde şeref, haysiyet ve namusuyla yaşamanın mümkün olmadığı, ay yıldızlı al bayrağının gökyüzünde özgürce dalgalanmadığı, ezan sedalarının beş vakit minarelerinden okunmadığı bir toprak vatan değildir.
30 Ağustos 1922’de, Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığında şanlı ordumuzun büyük bir zaferiyle neticelenen Kurtuluş Mücadelemiz, bu mücadelenin milletimize kazandırdığı birlik ve beraberlik ruhuyla kurulan ve milli iradeyi esas alan yeni bir devletin müjdecisi olmuştur.
29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhuriyeti ilanıyla, Anadolu ve Rumeli topraklarında yepyeni ve bağımsız bir devlet doğmuştur. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir.
29 Ekim 1923, geri kalmış gördüğü toplumları egemenliği altında yönetme ayrıcalığına sahip olduğunu düşünen sömürgeci güçlere karşı, karakteri bağımsızlık ve özgürlük olan büyük bir milletin verdiği tarihi bir cevaptır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, umutsuzluk içerisinde kurtuluş ümidi bekleyen dünyanın mazlum milletlerinin sömürgeci ve mandacı güçlere karşı verdiği istiklal mücadelelerine de yol gösterici olmuştur.
Cumhuriyetin ilan edilişiyle, siyasi alanda kazandığı zaferin, ekonomik ve sosyal alanlarda da kazanılması gerektiğinin bilincinde olan milletimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başlattığı kalkınma hamlesini bugünlere taşıyarak, 97 yıl sonra Türkiye’yi dünyanın önemli güçlerinden biri haline getirmiştir.
Cumhuriyetimizin 97 yıllık tarihine baktığımızda; yıllarca süren savaşlarla harap olmuş, genç ve eğitimli nüfusunun büyük çoğunluğunu yitirmiş bir milletin hep birlikte nasıl ayağa kalktığını görüyoruz.
Cumhuriyetimizin 97 yıllık tarihine baktığımızda; 1920’li yıllardaki 13 milyon olan nüfusu bugün 83 milyonu aşan, Avrupa’nın ve dünyanın birçok ülkesinin toplam nüfusundan fazla genç nüfusa sahip büyük bir ülke görüyoruz.
Bugün dünyanın tüm ülkelerine ihracat yapabilen, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan, bölgesindeki ve dünyadaki mazlum insanlar için emin bir sığınak kapısı olan bir ülke görüyoruz.
Bugün, tüm dünyadaki çaresiz insanlara, milli gelirine oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesini görüyoruz.
Cumhuriyetimizin 97 yılda elde ettiği bu başarılar, destansı bir mücadeleyle, canlarını feda etme uğruna bizlere bağımsız bir devlet ve ülke armağan eden atalarımızın, o günden bugüne karşılaştığı hiçbir zorluğa boyun eğmeden mücadele eden büyük bir milletin başarısıdır.
Atalarımızın bizlere miras bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti’ni layık olduğu bir şekilde korumak ve yüceltmek için Cumhuriyetin manasını çok iyi bilmemiz gerekiyor.
Cumhuriyet, yönetimde egemenliğin halk iradesine dayalı olmasıdır.
Cumhuriyet idaresinde meşruiyetin kaynağı vatandaşların iradesidir.
Cumhuriyet yönetiminde, millet özgür iradesiyle seçtiği temsilcileri vasıtasıyla egemenliğini kullanır ve yönetimde söz sahibi haline gelir.
Cumhuriyet yönetiminde, kendisini milletin üzerinde gören seçkinlere ve imtiyazlılara, kendisine ilahi güçler vehmeden kişilere yer yoktur. Cumhuriyet yönetiminde devletin varlık sebebi vatandaşa hizmettir.
Cumhuriyet, devleti yönetenlerin ayrı bir zümre oluşturmasını kabul etmez.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü unutmayalım: “Millete efendilik yoktur. Hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur.”
Cumhuriyet, her bir vatandaşın kendisini devletin bir parçası olarak görebilmesidir.
Cumhuriyet, yönetim işlerinin vatandaşların talep ve ihtiyaçlarına uygun olarak yerine getirilmesidir.
Cumhuriyet; bu ülkenin her bir vatandaşına, bu milletin onurlu bir ferdi olduğunu ve devletin her kurum ve görevlisinin kendisinin mutluluğu için daima yanında olduğunu hissettirebilmektir.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde onurlu ve özgürce yaşama şansına sahip fertler olarak, bu toprakları kanlarıyla sulayarak bizlere vatan kılan şehit ve gazilerimize, gelecekte bu ülkede yaşayacak olan nesillere karşı çok önemli sorumluluklarımız var.
İstiklal Savaşı yıllarında atalarımız, sadece ülkemizi bölmek ve milletimizi tarih sahnesinden silmek isteyen güçlere karşı mücadele etmediler. Onlar aynı zamanda, egemen güçlere boyun eğerek varlığını devam ettirebileceğini düşünen işbirlikçilere karşı da mücadele ettiler.
Tarih boyunca olduğu gibi bugün de; Türk Milletinin bu topraklar üzerindeki hâkimiyetini ve birlik ve beraberlik içerisinde yaşamasını hazmedemeyen, Türkiye’nin her geçen gün güçlü bir ülke olmasını ve dünyanın mazlum milletleri için umut kaynağı haline gelmesini istemeyen dış güçler, bu vatan toprakları üzerinde onurlu bir şekilde yaşamanın değerini bilmeyen, özgürlük ve bağımsız bir ülkede hayat sürmenin bedelini ödemek istemediği için egemen güçlerin vesayeti altında yaşamaya razı olan köle ruhlu işbirlikçileri varlıklarını devam ettiriyorlar.
Bunun en bariz örneğini 15 Temmuz 2016’da yaşadık. Milletimizi ve iradesini esaret altına almak için, milletimizin silahlarıyla yine milletimize hayasızca saldıran hainlerin düzenlediği darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldık.
Bu millet ne kadar asil bir millet olduğunu bir kez daha tüm dünyaya ispatladı. Atalarının manevi mirasının kalplerine nakşettiği bağımsızlık ruhuyla ayağa kalktı ve İstiklal Mücadelesinde olduğu gibi bugün de, bu milleti esir almak cüretine kalkışanlara bedelini ödetti.
Ne mutlu bizlere ki, İstiklal Savaşımızı zafere ulaştıran milli mücadele ruhu bugün de dimdik ayaktadır.
30 yılı aşkın süredir, ülkemizi ve milletimizi bölmek isteyen PKK/KCK/PYD adı altındaki bölücü terör örgütlerine karşı askerimizin, polisimizin, jandarmamızın yurdumuzun dört bir köşesinde, Irak’ta, Suriye’de verdiği cansiperane mücadeledeki kararlılık ve fedakârlık anlayışı hep bu ruhun yansımalarıdır.
Temel hasletimiz olan bu ruhla; genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını korumak ve yüceltmek şehitlerimize ve gazilerimize vefa borcumuzdur.
Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyanın en medeni ve müreffeh ülkelerinden biri haline getirmek için gece gündüz çalışmak hem atalarımıza hem de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur.
97 yıllık Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin en büyük teminatı; Türkiye’nin ve milletimizin büyüklüğünü anlama şuuruna sahip gençliğimizdir.
Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlerimize verdiği öneme dair şu sözlerini hafızamızda daima taşıyoruz.
"Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz."
Atatürk’ün emanetinin sahibi olan gençlerimizin Türkiye Cumhuriyetini her şart altında korumak ve yüceltmek, medeniyetler yarışında Türkiye’yi daha ileri seviyelere taşımak için yılmadan çalışacağınıza yürekten inanıyoruz.
Cumhuriyetimizi yüzüncü yılında sahip olacağımız başarılarda yeni nesillerimizin büyük payı olacaktır.
Sözlerime burada nihayet verirken; Bu mutlu bayram günü vesilesiyle; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal Savaşımızın kahramanları başta olmak üzere, vatan, millet ve bayrak uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmet minnetle yâd ediyorum.
Malatya’nın ve tüm vatandaşlarımızın Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Siz değerli katılımcılara muhabbet ve hürmetlerimi sunuyorum” dedi.