Bilgin, Çalışan Gazeteciler Günü’nün geçmişte bayram olarak kabul edilmesine karşın son yıllarda olduğu gibi bu yıl da buruk kutlanıldığını hatırlattı ve bu önemli günü ve Gazeteciler Cemiyeti’nin 75’inci kuruluş yıldönümünü salgın ile daha da ağırlaşan olumsuz şartlarda kutlamaktan üzüntü duyduğunu kaydetti. Bilgin, “Cemiyetimizin 75’nci yılını ve 1961’de ilk basın yasasının yürürlüğe girmesinin yıldönümünü daha iyi şartlarda kutlamak isterdik. Bu yıl içerisinde işini kaybeden 250’den fazla basın emekçisinin durumu maalesef kutlama yapılmasını imkansız bırakmaktadır. Tek başına Olay TV vakası, Türk medyasının içerisinde olduğu cendereyi sergilemektedir” dedi.
“Gazeteciler Cemiyeti gazetecilerin yuvasıdır”
Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti’nin 75’inci yıl dönümü ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, bugünkü tablodaki bütün sorunlara rağmen Türk basını emekçilerinin her zaman fırtınaları aşmayı ve enginlere tekrar açılmayı becerebildiğine inandığını ifade etti. Bilgin, “Cemiyetimizin 75 yıllık tarihinde her dönem sadece sıkıntılar değil, çok parlak dönemler de olmuştur. Hapse düşen Cemiyet başkanlarımız olduğu gibi, ev sahipliği yaptığımız cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar olmuştur. Ne gazetecilik, ne de Cemiyetimiz siyaset ve siyasetçi ile uğraşmamaktadır. Gazeteci esasında halkın haber alma hakkını yerine getiren bir kamu hizmeti görevlisidir. Cemiyet de gazetecileri, ülkedeki tüm siyasi eğilimler ve dolayısıyla ayrışmalar ötesinde buluşturarak, içeride mesleki sorunlar, ihtiyaçlar başta olmak üzere haberler yanı sıra kültürel paylaşımlarını da konuşabildikleri, tartışabildikleri yerdir. Gazeteciler Cemiyeti gazetecilerin yuvasıdır. Cemiyet, halkın haber almasından sorumlu basın emekçileri için bir çatı olduğundan da kamu yararına bir örgütlenmedir” dedi.
Bilgin, 10 Ocak 1961’de yürürlüğe konulan 212 sayılı yasayla gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarını güvence altına alınarak, patronlara bağlı kalmadan özgürce ve sadece toplumun yararlarını gözetecek şekilde mesleklerini yapmalarına imkan sağlanmasının hedeflediğini hatırlattı. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, ancak geçen yıllar içinde 212 sayılı yasal düzenlemede haklar tırpanlanırken, medya sektöründe yaşanan gelişmeler, tekelleşme süreci ve ardından keşmekeşe dönüşen siyaset-patron ilişkileri sonucunda Türk basınının çok sorunlu bir duruma düştüğünü kaydetti. “Bu duruma gelinmesinde elbette yönetici kademesindekiler başta olmak üzere gazetecilerce de yapılan hataların payı olmuştur” diyen Bilgin, mesleki örgütlülüğün tekrar sağlanmasının ve meslek dayanışmasının geliştirilmesinin sorunların aşılmasında kilit rol oynayacağına inandığını vurguladı.
“Bayram sevinci yaşayacak günler yine gelecektir”
Bilgin, “Bir zamanlar 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü bir bayram olarak kutluyorduk. Bugün sadece üzüntü ile ve özleyerek hatırladığımız günler olarak yaşıyoruz. Medya sektörünün finansal ve teknolojik gelişmesi, çalışanlarına refah ve özgürlük getireceğine, maalesef sosyal güvenlikten yoksun ve sendikasız bir çalışma hayatı getirmiştir. Böyle bir ortamda ‘Çalışan Gazeteciler Bayramı’ndan söz etmek ne derece doğru olacaktır? Yine de bayram sevinci yaşayacağımız günler geleceğine, meslektaşlarımızca halkın haberdar olması için verilen mücadeleye de inancımızla gelecekten, yarınlarımızdan yana umutluyuz. Biz de Gazeteciler Cemiyeti olarak mesleğimiz için son yıllarda her geçen gün çalışmalarımızı yoğunlaştırıyor, genç meslektaşlarımızın daha iyi yetişmesi kaygısıyla da faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Cemiyet olarak diğer meslek örgütleriyle de dayanışma ve iş birliği zemininde gazetecilik mesleği için her türlü katkıyı veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz” dedi.
Son olarak, 1961 yılında 212 sayılı yasa ile alınan yıpranma tazminatı hakkının büyük uğraşlarla geçtiğimiz Aralık ayında geri getirilmesi sonrasında basın kartı şatına bağlanmasını meslek mensupları arasında ayrımcılık yapıldığını kaydeden Bilgin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından “incelemede” izahatıyla 600’den fazla medya sektörü mensubuna da basın kartlarının verilmemesinin hak gaspını artırıcı bir unsur olduğunu anımsattı. Yasal şartları sağlayan tüm gazetecilik mesleği mensuplarına “muhalif” gibi yaftalamalar olmaksızın basın kartı verilmesini beklediklerini vurgulayan Bilgin, “En önemlisi de kimin gazeteci olduğuna devlet/hükümet kontrolü altındaki bir mekanizmayla değil demokratik, gelişmiş ülkelerde olduğu üzere basın meslek örgütlerinin karar vermesi gerekir” dedi.
10 Ocak tarihini bayrama dönüştüren düzenlemenin dönemin en güçlü medya patronlarının baskısına rağmen yasalaştığını ve eksiklikleri olsa da Türk basın dünyasına saygınlık, gazetecilere de güvence getirdiğini hatırlatan Bilgin, “1946’da kurulan Cemiyetimizin kuruluş yıldönümü ile rast gelen bu özel günün tüm sorunlar geride bırakılarak gönül rahatlığı ile kutlayabileceğimiz günlerin yakın olduğuna inanıyoruz. Gazetecilik mesleğini geriletecek değil güvenceli daha güzel yarınlara taşıyacak gelişmeler olacağı umudunu koruyoruz” ifadesini kullandı.