Özkan: Depremi htiğinizde neredeydiniz, ne yapıyordunuz, neler düşündünüz?
Gürkan: Deprem günü ben Akçadağ'a gittim. Orada muhtarlar ve STK'larla bir araya geldik. Biz yola çıktık, biraz ilerledikten sonra, araba biraz sallanmaya başlayınca, bizde sandık ki, şanzımanda bir problem var veya mazotta bir tıkanma var. Daha sonra "başkanım deprem oldu" dediler. Evlerde yaşanan korkuyu biz yaşamadık. Akabinde Malatya'ya hareket ettik. Tabi bu arada internette depremin şiddetini, merkez üssü neresi diyerek baktığımızda 6,8 şiddetinde ve merkezi Sivrice olan ve bu bölgeyi de etkilediği bir alan olduğu şeklinde ifade edildi. Daha sonra Ankara'da dostlarımız aradı ve orada da depremin hissedildiğini ifade etiler.
KRİZ MASASINI OLUŞTURUP MÜDAHALE ETTİK
Özkan: Şehrin Belediye Başkanı olarak depremi htikten sonra neler yaptınız?
Gürkan: Ben hemen vali beyle görüştüm ve kriz masasına geçelim dedim. O arada 2. Ordu komutanımız aradı. "Bütün uçaklarla, helikopterlerle sizlerin yanındayız" diye. Akçadağ'dan Malatya'ya gelene kadar yollar çok yoğun bir şekildeydi. Herkes evlerinden aşağıya inmiş, arabalarına binmiş ve trafik tamamen tıkanma aşamasına gelmişti. Biz ise çok kısa bir şekilde, valilik kriz masasına geldik. Doğanyol'da enkaz altında kalanların olduğunu söylediler, hemen Doğanyol'a ekip çıkarttık. Vatandaşların dışarıda olma nedeniylede bütün semt konaklarımızı, sosyal tesislerimizi, stadyumu, kapalı spor salonlarını, okulların açılması konusunda gerekli talimatları verdik. Merkezde dışarıda olan insanlarımıza sıcak yemek verilmeleri konusunda talimatlar verdik. MOTAŞ'a Pütürge ve Doğanyol'a araçların gönderilmesi, oradaki vatandaşlara, Malatya'ya, sosyal tesislerimize gelmek isteyenler için otobüs çıkarttık. Biz esasında kar ve kış şartlarına hazırlanma noktasında 7 gün 24 saat esasına göre personeli dizayn etmiştik. Ekiplere, siz enkaz altındaki vatandaşları kurtarmaya yönelin diye talimat verdik. Kriz masası toplantısı bitti ve hem sonrasında valimiz ile birlikte, milletvekillerimizden de katılan oldu Doğanyol'a, Pütürge'ye geçtik. Deprem bölgesine 22:30 sıralarında vardık. Orada enkaz altında vatandaşlarımız ve hayvanlar vardı. saat 23:00 itibariyle enkaz altında kalan vatandaşımız kalmadı. 4 vatandaşımız vefat etmişti, onların cansız bedenlerini çıkarttık. Yaralı vatandaşlarımızı da hastanelere ilgili yerlere intikalini sağladık.
O arada sosyal medya üzerinden olumsuz paylaşımlar vardı. "Alevi köylerimize yardım gitmiyormuş" gibi paylaşımlar oldu. Bu nedenle gece saat 1 gibi o bölgelere intikal ettik. Orada da vatandaş dışarıdaydı, bizim ekiplerimiz oradaydı ve her türlü tedbirlerde alınmıştı. O anda intikal eden çadırlar oldu, bizim araçlarımız oraya gitti. Vatandaşlarda bizlere çok teşekkür ettiler, "böyle bir sıkıntılarının olmadığını ve o tür paylaşımlarında kendilerine ait olmadığını" ifade ettiler.
SAAT 23:00 İTİBARI İLE HİÇ BİR VATANDAŞIMIZI ENKAZ ALTINDA BIRAKMADIK
Özkan: Saat kaçtan sonra enkaz altında insanların kalamadığını tespit ettiniz?
Gürkan: Saat 23:00'dan sonra hiçbir insanımız enkaz altında kalmadı, hayvanda dahil. Bu bir rekordur. Ha diyeceksiniz "çok fazla bir yıkık mı vardı? hayır. Bir defa ahşap ve taş evlerin hepsi yıkılmış. Ama bu evlerde oturanların büyük bir kesimi şehir dışın dalardı. Bu bizim şansımızdı. Hayvan olan yerlerde de 61 hayvanımız telef oldu. Diğer hayvanlarında enkaz altından çıkartılması sağlandı. O gece bakanlar geldiğinde bakanlar, "bu ekibimizi Elazığ'a gönderelim, orada enkaz altında insanlar var" deyince biz arama kurtarma ekibimizi ve itfaiye araçlarımızı olduğu gibi Elazığ'a intikallerini sağladık.
DEPREME MÜDAHALE YERİNDE VE ZAMANINDA OLMUŞTUR
Özkan: Afet anında belediye olarak müdahalelerinizi yeterli buluyor musunuz, yeterli bumuyorsanız bununla ilgili ne tür planlar yapmayı düşünürsünüz?
Gürkan: Afet anında şartların getirdiği ölçüde ilk müdahalemiz sonuç olarak yeterli, bundan daha fazla da olamazdı. Ha şunu söyleyeyim, daha şiddetli bir deprem veya yaz günü olsa bu bilanço çok ağır olurdu. Müdahale etme noktasında da bu kadar seri olamazdık. Lokal bölgede müdahale etme olduğu için, bütün ekipler oraya gitti. Ama birde bunu dağınık bir alan içerisinde sahada olduğunu düşünürseniz, bu sefer perişan olursunuz. Depremde bütün alınan tedbirler yeterli midir? Müdahale yerindedir, zamanında olmuştur, belki Türkiye'de bu anlamda bu şekilde müdahale eden Malatya olmuştur. Buna bakanlarımız bunu bu şekilde ifade ettiler. Ancak Malatya Elazığ kadar depremden etkilenmedi. Kendimize şu dersi çıkartmamız lazım, bir kere taşlardan yapılmış binalarda insanları buralarda oturtmamamız lazım. Allah etmesin bir deprem olsa bunların içerisinde kimse sağ kalmaz. Yapı denetimin, müteahhitlerin denetlenmesi, mal sahiplerinin bu konuda daha sıkı uyarılması noktasında çalışma yapmamız gerekli. Vatandaş diyor ki, "bu işin sorumlusu belediye" oysa belediye imar planına bakar, yüksekliğine, plana uygunluğuna, araziye veya arsaya adaptasyonuna bakar. Bu belediyenin görevi ama belediyenin bu görevlerde yetinmemesi gerektiğini burada gördük. Özelliklede yerleşim yerlerine de çok özel hususiyet göstermek gerek. Burada Yeni Cami bizlere bir örnektir. Yeni cami kubbesi çöktü, neden çöktü? Zeminin altı su, zemin etüdü anlamında sağlam yere oturmamış. Özellikle jeolojik etüt noktasında da binaları yapacağımız yerleri tespitlerini iyi yapmamız lazım.
TARIM ARAZİLERİNE BİNA YAPILMASINI DOĞRU BULMUYORUM
Özkan: Bu konuda hassas olan yerleri belirlediniz mi?
Gürkan: özellikle Fuzuli, emeksi caddeleri bakıldığı zaman altı sudur ve 3 metre inildiği zaman altta yoğun su çıkar. Dolayısıyla buralarda yüksek yapılı binaların yapılması doğru bir yaklaşım olmaması gerek. Bunlarla ilgili rezerv anlamında, Battalgazi belediyesindeyken, Gelincik tepesi en güzel rezerv alanı demiştik. Hatta bu doğu batı kısmında yapılacak ve tarım arazisini yok eden bir yapılaşma örneğine de pek sıcak bakmadığımızı belirtmek isterim. Yeşilyurt, Bostanbaşı, Gündüzbey diyorum. Özellikle tarım arazileri, milyonlarca seneden oluşan yerlere betonarme binalar yapılıyor. Bu doğru bir şey değil bunu da her zaman söylerim. Ha şuanda orada geleceğe dönme şansımız var mı? yoktur. oradaki yapının daha zemin etütlerine ulaştırılması noktasında beton mu deriz, raylı sistem mi deriz o ayrı bir konu. Ama bu taraftaki yapılacak olan kentsel dönüşüm noktasında Beylerbaşı , Şehitfevzi, Melekbaba, Taştepe , Aşağı Çarmuzu, Kiletepe olsun bu bölgelerde bu zemin etütleri daha iyidir. O zemin etütlerine de çok dikkat edilmesi gerekir. Hâlbuki biz o zaman Gelincik Tepesini belerilmiştik. Tabi köy yerleşim birimlerinde de alternatif yerleşim alanlarını, çevre şehircilik bakanlığımızın, burada il müdürlüğü ve valimizle yapmış olduğumuz gezilerde özellikle yola yakın yere taşınması, karşıdaki meralara taşınması noktasında bunların tespitleri yapıldı. Pütürge, Doğanyol aynı şekilde aynı şekilde tespitler yapıldı. Yapılan bu tespitler ile birlikte şuanda jeoloji etütleri yapılıyor.
MAHALLELİK PROJESİ TÜRKİYE'YE ÖRNEK BİR PROJEDİR
Özkan: Bu çalışmalarınız Malatya imarına etki yapacak bir çalıma mı? Örneğin Tecde'de 14-15 katlı binalar var. Yatay mimariye uygun bir çalışma olacak mı? Cumhurbaşkanın da son günlerde yatay mimarı hakkında söylemleri oluyor.
Gürkan: Şimdi bizim, 2014'deortaya attığımız mahallelik diye bir projemiz vardı. Mahallelik projelerinin Türkiye'ye örnek bir projedir. Bunun temel esprisi de yatay mimaridir. Cumhurbaşkanımız hem mahallelik projesi noktasında hassasiyetleri, hem de yatay mimari noktasında düşüncelerini söylüyor. "dikey mimarinin insanları topraktan uzaklaştırdığını ve yatay mimaride insanların toprağa yaklaştığını , hem güvenliği, hem sağlamlığı anlamında, deprem gibi felaketlerde korunması noktasında daha uygun konutlar olduğu" ifade edildi. Biz konuda zaten yaklaşımımız, yatay mimariden yana olmuştu. Biz buna hep hassasiyet gösterdik ve hatta bu konudan dolayı da eleştiriler almıştık. Yüksek bina verilmez mi? Verilir. Zemin etütleri, jeolojik etütlerine uygun yapıla bilir. Şehir estetiğini bozan şudur, bitişik bina 3 kat, yan tarafında 15 kat. Dolayısıyla şehri böyle çelişkilerle, tezatlarla değerlendirmemiz lazım. Dolayısıyla zemin etüdü uygun bir yapı planlaması yapmamız gerekir diye düşünüyorum. Şehrimizin de özellikle eski şehir diye tabir ettiğimiz, şuandaki bulunan merkezin kentsel yenileme formatına girmesi lazım. 60-70-100 yıllık binalar ve bunların genel anlamda değerlendirme yaptığında beton demirleri daha zayıf çıkıyor. Allah göstermesin, ikinci bir depremde buralardaki işyerinde çalışan insanlar ve ikamet eden insanların daha büyük zarar görebileceği göz önünde bulundurarak kentsel dönüşüm olgusuna girmemiz lazım.
Özkan: Malatya büyükşehir belediyesi afet anında mağdurlara yardım anlamında sahra tipi yemek ve sahra tipi fırın benzeri donanımlara sahip mi? Siz yaklaşık bir yıldır belediyenin başındasınız, bunu geçmiş olarak değerlendirdiğinizde bu konu ile ilgili bir çalışma yapılmış mı, nasıl bir çalışma düşünüyorsunuz?
Gürkan: Burada bizim bir tırımız vardı. Tırla ilgili sıcak yemek yapıp ilgili yerlere gönderdik. Ben o tırın hemen depremle birlikte ilgili yere talimatını vererek, müştemilatının yapılması noktasında gerekli talimatı verdim. Şuanda bizim o tırımız Doğanyol'a ve Gökçe'ye o tırla yemek gönderiyoruz. Bizim yemek fabrikamız da zaten var. Bu konuda da zaten önceden de bir planlama yapmıştık. Malatya ekmek fabrikasının günlük 35 bin ekmek çıkartma yerine, günlük 500 bin ekmek çıkartabilecek bir formata ulaştırılması lazım. Daha kötü bir durum olduğunda ona hazırlıklı olması lazım. Bunun projesini yaptık ve onunda temelini yakında atacağız. Yemek fabrikası da günlük 500 bin kişiye yemek çıkartabilecek bir formatta olması lazımdı. Onun da projesini hazırlamıştık.
YARDIM KURULUŞLARIYLA ORTAK HAREKET EDİYORUZ
Özkan: Belediye bundan sonraki süreçte mağdurlara ne tür yardımlar yapmayı düşünüyor, bir yardımınız olacak mı? çünkü evleri yıkılan, dışarıda kalan insanlar var. Yıkım anında eşyaları içeride kalan insanlar var.
Gürkan: Yardımlarla ilgili Cumhurbaşkanımızın ve bu konudaki hükümet tebliğimizin açıklamaları oldu. Tabi yardımla AFAD'da toplanır, AFAD kanalıyla da tek elden dağıtılır. Yani bizde AFAD'daki o kriz yönetimi noktasında üyesiyiz, bize gelen taleplerin, "şuaraya işte çadır gönderilmesi, buraya yatak gönderilmesi" gibi bunların koordinasyonu içerisindeyiz. Tabi ayrıca günlük 10 bin kişilik yemek depremzedelere ulaştırılıyor. Ayrıca 10 bin kişi günde bizde ekmek alıyor. Aylık, üç aylık olarak alıyorlar onların dosyalarını yenileyerek bu yardımları veriyoruz. Bu arada da hayırsever iş adamları oluyor. Bize geliyorlar 'Şunu nasıl edelim, depremzedeye ev vermek istiyorum, benim evim var gelsin otursun' diyen kişileri buluşturma ve anlaştırma noktasında bize gelen talepleri değerlendiriyoruz. Bunun yanında gelen işte gıdadır, yiyecektir, giyecektir o tür şeylerde kişinin kendi nezaretinde veya bilgisi dahilinde AFAD'a bildirilmeden "ben dağıtacağım" deyince o şekilde dağıtıma da yardımcı oluyoruz.
YENİ EVLERİ EYLÜL/EKİM AYINA YETİŞTİRECEĞİZ
Özkan: Evleri yıkılan veya ağır hasarlı olduğu tespit edilen vatandaşların bundan sonraki süreçte durumları ne olacak, yıkılan yerlerle ilgili nasıl bir yol izlenecek, neler yapılması planlanıyor, ya da belediye olarak inşaat yapılması noktasında müdahaleniz olacak mı?
Gürkan: Bunlarla ilgili sanırım 35 bine yakın başvuru oldu. Bu müracaatlar çerçevesi içerisinde ağır hasarlı olan ve biran evvel evi terk etmek durumda olan 7 bin'e yakın bina var. Evi yıkılanlara hemen biz, gerek barınma anlamında, gerek çadıra taşıma anlamı noktasında çalışmalarımız oldu. Ha devletimiz bu konuda kimseyi aç ve açıkta bırakmaz. Evinden çıkan kişiye anında deprem yardımı verildi. Kira yardımıyla gidip bir yerde oturabiliyor. Malzemesi, eşyası evin altında kalmışsa, onlarla ilgili yardımlarda hemen karşılanıyor. Enkazların kaldırılması noktasında belediye olarak onlarda yapılıyor. Bundan sonraki süreçte, Bulutlu, Düzyol büyük sıkıntı gören yer, bu mahallelerin yerlerinin değişmesi lazım. Bu konularla ilgili şehircilik bakanlığınca yer belirledi. o yerlerin tahsis edilmesi akabinde TOKİ oralara köy tipi evler yapacak. Gelincik tepesi dediğimiz yere, Doğanyol'a, Pütürge'ye, Kale'ye konut yapılacak. Bu konuda devlet 2 tane bakan yardımcısı görevlendirdi. Bakanlarımız geliyor, Ankara'daki yetkililer arıyor. Burada işlerin düzenli gittiği noktasında herkes hem fikir. Evi ağır hasar görmüş insanlara da kendi yerinde yapılması uygunsa, devlet o konuda bir çalışma yapacak, orası uygun değilse devletin belirlediği toplu konut alanlarında devlet konut yapacak. Konutları da Eylül ayının sonuna, Ekimin başına yetiştirileceği ifade ediliyor. Evi zarar gören kişiler, o konutlara müracaat edecekler, 2 sene geri ödemesiz, 20 senede ödemeli faizsiz kredi kullanacaklar. Eksikleri varsa, devlet onu borçlandıracak.
MALATYA'DA 40 BİNE YIKI SURİYELİ VAR
Özkan: Son olarak gerek Malatya ve gerekse Türkiye gündemini değerlendirir misiniz. Bu ara tekrar bir Suriye krizi var, Suriyelilerin Türkiye'ye gelme durumu var, ciddi rakamlardan bahsediliyor. Hem bunu, hem de Malatya'daki Suriyeler ile ilgili bir çalışmanız var mı?
Gürkan: Malatya'da cenabı Allah'a şükrediyoruz, depremi ağır şidetli olmasına rağmen hafif atlattık. Gerek devletin kuruluşları olsun, gerek belediyemiz olsun, gerek STK'lar olsun iyi çalışma sergiledi. Allah bir daha bu memlekete böyle acı göstermesin. Malatya'da 40 bine yıkı Suriyeli var. Bu misafirlerimiz konteyner kentteydi, şimdi şehir içine dağıldı. Bir taraftan emek, sermaye, üretimi içerisindeler. Ülke genelinde ki tabloya baktığımızda, tabi ülkemiz coğrafya olarak, bu coğrafyada buna benzer şeyler sürekli olmuştur. Suriye krizinde tabi 4 milyona yakın mülteci şuanda ülkemizde barınmakta. Diğer taraftan da İdlib'de ki hadise sonrası 1 milyona yakın insan sınırımıza göç halindeler. Tabi savaşta orada devam ediyor. Türkiye devleti ve Cumhurbaşkanımızın bu konuda koymuş olduğu irade kararlılığı, bundan sonra bizim göç kabul etmeyeceğimiz, sınırlarımızın belirli bir alanının güvenlikli koridor olarak o gelen mültecilerin sınırımıza yakın yerlerde konuşlandırılması noktasında çalışma yapılıyor. Ben özette şunu söyleyeyim deprem ve bu gibi durumlar bir milletin millet olma olgusunun göstergesidir. Deprem anında özel araçlarıyla ailesi ile birlikte depremzedelere yemek dağıtanlara şahitlik ettim. işte bu millet olmanın en büyük özelliğidir.
Özkan: Yeni bir projeniz var mı ve yeni bir müjdeniz olacak mı?
Gürkan: Malatya en tarihinin en büyük yatırımı nedir? Çerçi döneminde yapılan arıtma tesisidir. Kayısı istatistikliğin temelini attık, fuarcılığın temelini attık, millet bahçesinin temelini attık. İnderesi tabiat parkının bir kısmını bitirdik, geri kalan kısmı da bitirmek üzereyiz. Bir taraftan şimdiye kadar yapılmayan yollar yapılıyor. Taşhoron kilisesinin ihalesini yaptık, bir yılda restore çalışmalarını bitirmeyi hedefliyoruz. Lisanslı depoda, yemek fabrikası, ekmek fabrikası da bir yılda bitecek, şire pazarı ve buğday pazarı da bir yıl gibi bir zamanda biter. Altay kışlasının yerini biz aldık sanayi sitelerinin bir kısmının taşınması noktasında çalışma yapacağız. Alternatif iki tane yol yapılıyor. Kuzey ve Güney kuşak yollar bitirilecek, Battalgazi hastanesi bitirilecek, kuzey çevre yolunu bitireceğiz. Kültürel mirasın ayağa kaldırılması noktasında çalışmalarımız yapılıyor. Organik yetiştirilen ürünlerin vatandaşla buluşturulma noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Sosyal ve kültürel içerikli projelerimiz devam ediyor. Yani her konuda büyükşehir belediyesi yoğun bir çalışma içerisinde.
Kaynak-Malatya SÖZ Gazetesi
Özkan: Depremi htiğinizde neredeydiniz, ne yapıyordunuz, neler düşündünüz? Gürkan: Yoğun bir şekilde hmedim, neden hmedim? Deprem günü ben Akçadağ'a gittim. Orada muhtarlar ve STK'larla bir araya geldik. Biz yola çıktık, biraz ilerledikten sonra, araba biraz sallanmaya başlayınca, bizde sandık ki, şanzımanda bir problem var veya mazotta bir tıkanma var. Daha sonra "başkanım deprem oldu" dediler. Evlerde yaşanan korkuyu biz yaşamadık. Akabinde Malatya'ya hareket ettik. Tabi bu arada internette depremin şiddetini, merkez üssü neresi diyerek baktığımızda 6,8 şiddetinde ve merkezi Sivrice olan ve bu bölgeyi de etkilediği bir alan olduğu şeklinde ifade edildi. Daha sonra Ankara'da dostlarımız aradı ve orada da depremin hissedildiğini ifade etiler. KRİZ MASASINI OLUŞTURUP MÜDAHALE ETTİK Özkan: Şehrin belediye başkanı olarak depremi htikten sonra neler yaptınız? Gürkan: Ben hemen vali beyle görüştüm ve kriz masasına geçelim dedim. O arada 2. Ordu komutanımız aradı. "Bütün uçaklarla, helikopterlerle sizlerin yanındayız" diye. Akçadağ'dan Malatya'ya gelene kadar yollar çok yoğun bir şekildeydi. Herkes evlerinden aşağıya inmiş, arabalarına binmiş ve trafik tamamen tıkanma aşamasına gelmişti. Biz ise çok kısa bir şekilde, valilik kriz masasına geldik. Doğanyol'da enkaz altında kalanların olduğunu söylediler, hemen Doğanyol'a ekip çıkarttık. Vatandaşların dışarıda olma nedeniylede bütün semt konaklarımızı, sosyal tesislerimizi, stadyumu, kapalı spor salonlarını, okulların açılması konusunda gerekli talimatları verdik. Merkezde dışarıda olan insanlarımıza sıcak yemek verilmeleri konusunda talimatlar verdik. MOTAŞ'a Pütürge ve Doğanyol'a araçların gönderilmesi, oradaki vatandaşlara, Malatya'ya, sosyal tesislerimize gelmek isteyenler için otobüs çıkarttık. Biz esasında kar ve kış şartlarına hazırlanma noktasında 7 gün 24 saat esasına göre personeli dizayn etmiştik. Ekiplere, siz enkaz altındaki vatandaşları kurtarmaya yönelin diye talimat verdik. Kriz masası toplantısı bitti ve hem sonrasında valimiz ile birlikte, milletvekillerimizden de katılan oldu Doğanyol'a, Pütürge'ye geçtik. Deprem bölgesine 22:30 sıralarında vardık. Orada enkaz altında vatandaşlarımız ve hayvanlar vardı. saat 23:00 itibariyle enkaz altında kalan vatandaşımız kalmadı. 4 vatandaşımız vefat etmişti, onların cansız bedenlerini çıkarttık. Yaralı vatandaşlarımızı da hastanelere ilgili yerlere intikalini sağladık. O arada sosyal medya üzerinden olumsuz paylaşımlar vardı. "Alevi köylerimize yardım gitmiyormuş" gibi paylaşımlar oldu. Bu nedenle gece saat 1 gibi o bölgelere intikal ettik. Orada da vatandaş dışarıdaydı, bizim ekiplerimiz oradaydı ve her türlü tedbirlerde alınmıştı. O anda intikal eden çadırlar oldu, bizim araçlarımız oraya gitti. Vatandaşlarda bizlere çok teşekkür ettiler, "böyle bir sıkıntılarının olmadığını ve o tür paylaşımlarında kendilerine ait olmadığını" ifade ettiler. SAAT 23:00 İTİBARI İLE HİÇ BİR VATANDAŞIMIZI ENKAZ ALTINDA BIRAKMADIK Özkan: Saat kaçtan sonra enkaz altında insanların kalamadığını tespit ettiniz? Gürkan: Saat 23:00'dan sonra hiçbir insanımız enkaz altında kalmadı, hayvanda dahil. Bu bir rekordur. Ha diyeceksiniz "çok fazla bir yıkık mı vardı? hayır. Bir defa ahşap ve taş evlerin hepsi yıkılmış. Ama bu evlerde oturanların büyük bir kesimi şehir dışın dalardı. Bu bizim şansımızdı. Hayvan olan yerlerde de 61 hayvanımız telef oldu. Diğer hayvanlarında enkaz altından çıkartılması sağlandı. O gece bakanlar geldiğinde bakanlar, "bu ekibimizi Elazığ'a gönderelim, orada enkaz altında insanlar var" deyince biz arama kurtarma ekibimizi ve itfaiye araçlarımızı olduğu gibi Elazığ'a intikallerini sağladık. DEPREME MÜDAHALE YERİNDE VE ZAMANINDA OLMUŞTUR Özkan: Afet anında belediye olarak müdahalelerinizi yeterli buluyor musunuz, yeterli bumuyorsanız bununla ilgili ne tür planlar yapmayı düşünürsünüz? Gürkan: Afet anında şartların getirdiği ölçüde ilk müdahalemiz sonuç olarak yeterli, bundan daha fazla da olamazdı. Ha şunu söyleyeyim, daha şiddetli bir deprem veya yaz günü olsa bu bilanço çok ağır olurdu. Müdahale etme noktasında da bu kadar seri olamazdık. Lokal bölgede müdahale etme olduğu için, bütün ekipler oraya gitti. Ama birde bunu dağınık bir alan içerisinde sahada olduğunu düşünürseniz, bu sefer perişan olursunuz. Depremde bütün alınan tedbirler yeterli midir? Müdahale yerindedir, zamanında olmuştur, belki Türkiye'de bu anlamda bu şekilde müdahale eden Malatya olmuştur. Buna bakanlarımız bunu bu şekilde ifade ettiler. Ancak Malatya Elazığ kadar depremden etkilenmedi. Kendimize şu dersi çıkartmamız lazım, bir kere taşlardan yapılmış binalarda insanları buralarda oturtmamamız lazım. Allah etmesin bir deprem olsa bunların içerisinde kimse sağ kalmaz. Yapı denetimin, müteahhitlerin denetlenmesi, mal sahiplerinin bu konuda daha sıkı uyarılması noktasında çalışma yapmamız gerekli. Vatandaş diyor ki, "bu işin sorumlusu belediye" oysa belediye imar planına bakar, yüksekliğine, plana uygunluğuna, araziye veya arsaya adaptasyonuna bakar. Bu belediyenin görevi ama belediyenin bu görevlerde yetinmemesi gerektiğini burada gördük. Özelliklede yerleşim yerlerine de çok özel hususiyet göstermek gerek. Burada Yeni Cami bizlere bir örnektir. Yeni cami kubbesi çöktü, neden çöktü? Zeminin altı su, zemin etüdü anlamında sağlam yere oturmamış. Özellikle jeolojik etüt noktasında da binaları yapacağımız yerleri tespitlerini iyi yapmamız lazım. TARIM ARAZİLERİNE BİNA YAPILMASINI DOĞRU BULMUYORUM Özkan: Bu konuda hassas olan yerleri belirlediniz mi? Gürkan: özellikle Fuzuli, emeksi caddeleri bakıldığı zaman altı sudur ve 3 metre inildiği zaman altta yoğun su çıkar. Dolayısıyla buralarda yüksek yapılı binaların yapılması doğru bir yaklaşım olmaması gerek. Bunlarla ilgili rezerv anlamında, Battalgazi belediyesindeyken, Gelincik tepesi en güzel rezerv alanı demiştik. Hatta bu doğu batı kısmında yapılacak ve tarım arazisini yok eden bir yapılaşma örneğine de pek sıcak bakmadığımızı belirtmek isterim. Yeşilyurt, Bostanbaşı, Gündüzbey diyorum. Özellikle tarım arazileri, milyonlarca seneden oluşan yerlere betonarme binalar yapılıyor. Bu doğru bir şey değil bunu da her zaman söylerim. Ha şuanda orada geleceğe dönme şansımız var mı? yoktur. oradaki yapının daha zemin etütlerine ulaştırılması noktasında beton mu deriz, raylı sistem mi deriz o ayrı bir konu. Ama bu taraftaki yapılacak olan kentsel dönüşüm noktasında Beylerbaşı , Şehitfevzi, Melekbaba, Taştepe , Aşağı Çarmuzu, Kiletepe olsun bu bölgelerde bu zemin etütleri daha iyidir. O zemin etütlerine de çok dikkat edilmesi gerekir. Hâlbuki biz o zaman Gelincik Tepesini belerilmiştik. Tabi köy yerleşim birimlerinde de alternatif yerleşim alanlarını, çevre şehircilik bakanlığımızın, burada il müdürlüğü ve valimizle yapmış olduğumuz gezilerde özellikle yola yakın yere taşınması, karşıdaki meralara taşınması noktasında bunların tespitleri yapıldı. Pütürge, Doğanyol aynı şekilde aynı şekilde tespitler yapıldı. Yapılan bu tespitler ile birlikte şuanda jeoloji etütleri yapılıyor. MAHALLELİK PROJESİ TÜRKİYE'YE ÖRNEK BİR PROJEDİR Özkan: Bu çalışmalarınız Malatya imarına etki yapacak bir çalıma mı? Örneğin Tecde'de 14-15 katlı binalar var. Yatay mimariye uygun bir çalışma olacak mı? Cumhurbaşkanın da son günlerde yatay mimarı hakkında söylemleri oluyor. Gürkan: Şimdi bizim, 2014'deortaya attığımız mahallelik diye bir projemiz vardı. Mahallelik projelerinin Türkiye'ye örnek bir projedir. Bunun temel esprisi de yatay mimaridir. Cumhurbaşkanımız hem mahallelik projesi noktasında hassasiyetleri, hem de yatay mimari noktasında düşüncelerini söylüyor. "dikey mimarinin insanları topraktan uzaklaştırdığını ve yatay mimaride insanların toprağa yaklaştığını , hem güvenliği, hem sağlamlığı anlamında, deprem gibi felaketlerde korunması noktasında daha uygun konutlar olduğu" ifade edildi. Biz konuda zaten yaklaşımımız, yatay mimariden yana olmuştu. Biz buna hep hassasiyet gösterdik ve hatta bu konudan dolayı da eleştiriler almıştık. Yüksek bina verilmez mi? Verilir. Zemin etütleri, jeolojik etütlerine uygun yapıla bilir. Şehir estetiğini bozan şudur, bitişik bina 3 kat, yan tarafında 15 kat. Dolayısıyla şehri böyle çelişkilerle, tezatlarla değerlendirmemiz lazım. Dolayısıyla zemin etüdü uygun bir yapı planlaması yapmamız gerekir diye düşünüyorum. Şehrimizin de özellikle eski şehir diye tabir ettiğimiz, şuandaki bulunan merkezin kentsel yenileme formatına girmesi lazım. 60-70-100 yıllık binalar ve bunların genel anlamda değerlendirme yaptığında beton demirleri daha zayıf çıkıyor. Allah göstermesin, ikinci bir depremde buralardaki işyerinde çalışan insanlar ve ikamet eden insanların daha büyük zarar görebileceği göz önünde bulundurarak kentsel dönüşüm olgusuna girmemiz lazım. Özkan: Malatya büyükşehir belediyesi afet anında mağdurlara yardım anlamında sahra tipi yemek ve sahra tipi fırın benzeri donanımlara sahip mi? Siz yaklaşık bir yıldır belediyenin başındasınız, bunu geçmiş olarak değerlendirdiğinizde bu konu ile ilgili bir çalışma yapılmış mı, nasıl bir çalışma düşünüyorsunuz? Gürkan: Burada bizim bir tırımız vardı. Tırla ilgili sıcak yemek yapıp ilgili yerlere gönderdik. Ben o tırın hemen depremle birlikte ilgili yere talimatını vererek, müştemilatının yapılması noktasında gerekli talimatı verdim. Şuanda bizim o tırımız Doğanyol'a ve Gökçe'ye o tırla yemek gönderiyoruz. Bizim yemek fabrikamız da zaten var. Bu konuda da zaten önceden de bir planlama yapmıştık. Malatya ekmek fabrikasının günlük 35 bin ekmek çıkartma yerine, günlük 500 bin ekmek çıkartabilecek bir formata ulaştırılması lazım. Daha kötü bir durum olduğunda ona hazırlıklı olması lazım. Bunun projesini yaptık ve onunda temelini yakında atacağız. Yemek fabrikası da günlük 500 bin kişiye yemek çıkartabilecek bir formatta olması lazımdı. Onun da projesini hazırlamıştık. YARDIM KURULUŞLARIYLA ORTAK HAREKET EDİYORUZ Özkan: Belediye bundan sonraki süreçte mağdurlara ne tür yardımlar yapmayı düşünüyor, bir yardımınız olacak mı? çünkü evleri yıkılan, dışarıda kalan insanlar var. Yıkım anında eşyaları içeride kalan insanlar var. Gürkan: Yardımlarla ilgili Cumhurbaşkanımızın ve bu konudaki hükümet tebliğimizin açıklamaları oldu. Tabi yardımla AFAD'da toplanır, AFAD kanalıyla da tek elden dağıtılır. Yani bizde AFAD'daki o kriz yönetimi noktasında üyesiyiz, bize gelen taleplerin, "şuaraya işte çadır gönderilmesi, buraya yatak gönderilmesi" gibi bunların koordinasyonu içerisindeyiz. Tabi ayrıca günlük 10 bin kişilik yemek depremzedelere ulaştırılıyor. Ayrıca 10 bin kişi günde bizde ekmek alıyor. Aylık, üç aylık olarak alıyorlar onların dosyalarını yenileyerek bu yardımları veriyoruz. Bu arada da hayırsever iş adamları oluyor. Bize geliyorlar 'Şunu nasıl edelim, depremzedeye ev vermek istiyorum, benim evim var gelsin otursun' diyen kişileri buluşturma ve anlaştırma noktasında bize gelen talepleri değerlendiriyoruz. Bunun yanında gelen işte gıdadır, yiyecektir, giyecektir o tür şeylerde kişinin kendi nezaretinde veya bilgisi dahilinde AFAD'a bildirilmeden "ben dağıtacağım" deyince o şekilde dağıtıma da yardımcı oluyoruz. YENİ EVLERİ EYLÜL/EKİM AYINA YETİŞTİRECEĞİZ Özkan: Evleri yıkılan veya ağır hasarlı olduğu tespit edilen vatandaşların bundan sonraki süreçte durumları ne olacak, yıkılan yerlerle ilgili nasıl bir yol izlenecek, neler yapılması planlanıyor, ya da belediye olarak inşaat yapılması noktasında müdahaleniz olacak mı? Gürkan: Bunlarla ilgili sanırım 35 bine yakın başvuru oldu. Bu müracaatlar çerçevesi içerisinde ağır hasarlı olan ve biran evvel evi terk etmek durumda olan 7 bin'e yakın bina var. Evi yıkılanlara hemen biz, gerek barınma anlamında, gerek çadıra taşıma anlamı noktasında çalışmalarımız oldu. Ha devletimiz bu konuda kimseyi aç ve açıkta bırakmaz. Evinden çıkan kişiye anında deprem yardımı verildi. Kira yardımıyla gidip bir yerde oturabiliyor. Malzemesi, eşyası evin altında kalmışsa, onlarla ilgili yardımlarda hemen karşılanıyor. Enkazların kaldırılması noktasında belediye olarak onlarda yapılıyor. Bundan sonraki süreçte, Bulutlu, Düzyol büyük sıkıntı gören yer, bu mahallelerin yerlerinin değişmesi lazım. Bu konularla ilgili şehircilik bakanlığınca yer belirledi. o yerlerin tahsis edilmesi akabinde TOKİ oralara köy tipi evler yapacak. Gelincik tepesi dediğimiz yere, Doğanyol'a, Pütürge'ye, Kale'ye konut yapılacak. Bu konuda devlet 2 tane bakan yardımcısı görevlendirdi. Bakanlarımız geliyor, Ankara'daki yetkililer arıyor. Burada işlerin düzenli gittiği noktasında herkes hem fikir. Evi ağır hasar görmüş insanlara da kendi yerinde yapılması uygunsa, devlet o konuda bir çalışma yapacak, orası uygun değilse devletin belirlediği toplu konut alanlarında devlet konut yapacak. Konutları da Eylül ayının sonuna, Ekimin başına yetiştirileceği ifade ediliyor. Evi zarar gören kişiler, o konutlara müracaat edecekler, 2 sene geri ödemesiz, 20 senede ödemeli faizsiz kredi kullanacaklar. Eksikleri varsa, devlet onu borçlandıracak. MALATYA'DA 40 BİNE YIKI SURİYELİ VAR Özkan: Son olarak gerek Malatya ve gerekse Türkiye gündemini değerlendirir misiniz. Bu ara tekrar bir Suriye krizi var, Suriyelilerin Türkiye'ye gelme durumu var, ciddi rakamlardan bahsediliyor. Hem bunu, hem de Malatya'daki Suriyeler ile ilgili bir çalışmanız var mı? Gürkan: Malatya'da cenabı Allah'a şükrediyoruz, depremi ağır şidetli olmasına rağmen hafif atlattık. Gerek devletin kuruluşları olsun, gerek belediyemiz olsun, gerek STK'lar olsun iyi çalışma sergiledi. Allah bir daha bu memlekete böyle acı göstermesin. Malatya'da 40 bine yıkı Suriyeli var. Bu misafirlerimiz konteyner kentteydi, şimdi şehir içine dağıldı. Bir taraftan emek, sermaye, üretimi içerisindeler. Ülke genelinde ki tabloya baktığımızda, tabi ülkemiz coğrafya olarak, bu coğrafyada buna benzer şeyler sürekli olmuştur. Suriye krizinde tabi 4 milyona yakın mülteci şuanda ülkemizde barınmakta. Diğer taraftan da İdlib'de ki hadise sonrası 1 milyona yakın insan sınırımıza göç halindeler. Tabi savaşta orada devam ediyor. Türkiye devleti ve Cumhurbaşkanımızın bu konuda koymuş olduğu irade kararlılığı, bundan sonra bizim göç kabul etmeyeceğimiz, sınırlarımızın belirli bir alanının güvenlikli koridor olarak o gelen mültecilerin sınırımıza yakın yerlerde konuşlandırılması noktasında çalışma yapılıyor. Ben özette şunu söyleyeyim deprem ve bu gibi durumlar bir milletin millet olma olgusunun göstergesidir. Deprem anında özel araçlarıyla ailesi ile birlikte depremzedelere yemek dağıtanlara şahitlik ettim. işte bu millet olmanın en büyük özelliğidir. Özkan: Yeni bir projeniz var mı ve yeni bir müjdeniz olacak mı? Gürkan: Malatya en tarihinin en büyük yatırımı nedir? Çerçi döneminde yapılan arıtma tesisidir. Kayısı istatistikliğin temelini attık, fuarcılığın temelini attık, millet bahçesinin temelini attık. İnderesi tabiat parkının bir kısmını bitirdik, geri kalan kısmı da bitirmek üzereyiz. Bir taraftan şimdiye kadar yapılmayan yollar yapılıyor. Taşhoron kilisesinin ihalesini yaptık, bir yılda restore çalışmalarını bitirmeyi hedefliyoruz. Lisanslı depoda, yemek fabrikası, ekmek fabrikası da bir yılda bitecek, şire pazarı ve buğday pazarı da bir yıl gibi bir zamanda biter. Altay kışlasının yerini biz aldık sanayi sitelerinin bir kısmının taşınması noktasında çalışma yapacağız. Alternatif iki tane yol yapılıyor. Kuzey ve Güney kuşak yollar bitirilecek, Battalgazi hastanesi bitirilecek, kuzey çevre yolunu bitireceğiz. Kültürel mirasın ayağa kaldırılması noktasında çalışmalarımız yapılıyor. Organik yetiştirilen ürünlerin vatandaşla buluşturulma noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Sosyal ve kültürel içerikli projelerimiz devam ediyor. Yani her konuda büyükşehir belediyesi yoğun bir çalışma içerisinde. |
Özkan: Depremi htiğinizde neredeydiniz, ne yapıyordunuz, neler düşündünüz? Gürkan: Yoğun bir şekilde hmedim, neden hmedim? Deprem günü ben Akçadağ'a gittim. Orada muhtarlar ve STK'larla bir araya geldik. Biz yola çıktık, biraz ilerledikten sonra, araba biraz sallanmaya başlayınca, bizde sandık ki, şanzımanda bir problem var veya mazotta bir tıkanma var. Daha sonra "başkanım deprem oldu" dediler. Evlerde yaşanan korkuyu biz yaşamadık. Akabinde Malatya'ya hareket ettik. Tabi bu arada internette depremin şiddetini, merkez üssü neresi diyerek baktığımızda 6,8 şiddetinde ve merkezi Sivrice olan ve bu bölgeyi de etkilediği bir alan olduğu şeklinde ifade edildi. Daha sonra Ankara'da dostlarımız aradı ve orada da depremin hissedildiğini ifade etiler. KRİZ MASASINI OLUŞTURUP MÜDAHALE ETTİK Özkan: Şehrin belediye başkanı olarak depremi htikten sonra neler yaptınız? Gürkan: Ben hemen vali beyle görüştüm ve kriz masasına geçelim dedim. O arada 2. Ordu komutanımız aradı. "Bütün uçaklarla, helikopterlerle sizlerin yanındayız" diye. Akçadağ'dan Malatya'ya gelene kadar yollar çok yoğun bir şekildeydi. Herkes evlerinden aşağıya inmiş, arabalarına binmiş ve trafik tamamen tıkanma aşamasına gelmişti. Biz ise çok kısa bir şekilde, valilik kriz masasına geldik. Doğanyol'da enkaz altında kalanların olduğunu söylediler, hemen Doğanyol'a ekip çıkarttık. Vatandaşların dışarıda olma nedeniylede bütün semt konaklarımızı, sosyal tesislerimizi, stadyumu, kapalı spor salonlarını, okulların açılması konusunda gerekli talimatları verdik. Merkezde dışarıda olan insanlarımıza sıcak yemek verilmeleri konusunda talimatlar verdik. MOTAŞ'a Pütürge ve Doğanyol'a araçların gönderilmesi, oradaki vatandaşlara, Malatya'ya, sosyal tesislerimize gelmek isteyenler için otobüs çıkarttık. Biz esasında kar ve kış şartlarına hazırlanma noktasında 7 gün 24 saat esasına göre personeli dizayn etmiştik. Ekiplere, siz enkaz altındaki vatandaşları kurtarmaya yönelin diye talimat verdik. Kriz masası toplantısı bitti ve hem sonrasında valimiz ile birlikte, milletvekillerimizden de katılan oldu Doğanyol'a, Pütürge'ye geçtik. Deprem bölgesine 22:30 sıralarında vardık. Orada enkaz altında vatandaşlarımız ve hayvanlar vardı. saat 23:00 itibariyle enkaz altında kalan vatandaşımız kalmadı. 4 vatandaşımız vefat etmişti, onların cansız bedenlerini çıkarttık. Yaralı vatandaşlarımızı da hastanelere ilgili yerlere intikalini sağladık. O arada sosyal medya üzerinden olumsuz paylaşımlar vardı. "Alevi köylerimize yardım gitmiyormuş" gibi paylaşımlar oldu. Bu nedenle gece saat 1 gibi o bölgelere intikal ettik. Orada da vatandaş dışarıdaydı, bizim ekiplerimiz oradaydı ve her türlü tedbirlerde alınmıştı. O anda intikal eden çadırlar oldu, bizim araçlarımız oraya gitti. Vatandaşlarda bizlere çok teşekkür ettiler, "böyle bir sıkıntılarının olmadığını ve o tür paylaşımlarında kendilerine ait olmadığını" ifade ettiler. SAAT 23:00 İTİBARI İLE HİÇ BİR VATANDAŞIMIZI ENKAZ ALTINDA BIRAKMADIK Özkan: Saat kaçtan sonra enkaz altında insanların kalamadığını tespit ettiniz? Gürkan: Saat 23:00'dan sonra hiçbir insanımız enkaz altında kalmadı, hayvanda dahil. Bu bir rekordur. Ha diyeceksiniz "çok fazla bir yıkık mı vardı? hayır. Bir defa ahşap ve taş evlerin hepsi yıkılmış. Ama bu evlerde oturanların büyük bir kesimi şehir dışın dalardı. Bu bizim şansımızdı. Hayvan olan yerlerde de 61 hayvanımız telef oldu. Diğer hayvanlarında enkaz altından çıkartılması sağlandı. O gece bakanlar geldiğinde bakanlar, "bu ekibimizi Elazığ'a gönderelim, orada enkaz altında insanlar var" deyince biz arama kurtarma ekibimizi ve itfaiye araçlarımızı olduğu gibi Elazığ'a intikallerini sağladık. DEPREME MÜDAHALE YERİNDE VE ZAMANINDA OLMUŞTUR Özkan: Afet anında belediye olarak müdahalelerinizi yeterli buluyor musunuz, yeterli bumuyorsanız bununla ilgili ne tür planlar yapmayı düşünürsünüz? Gürkan: Afet anında şartların getirdiği ölçüde ilk müdahalemiz sonuç olarak yeterli, bundan daha fazla da olamazdı. Ha şunu söyleyeyim, daha şiddetli bir deprem veya yaz günü olsa bu bilanço çok ağır olurdu. Müdahale etme noktasında da bu kadar seri olamazdık. Lokal bölgede müdahale etme olduğu için, bütün ekipler oraya gitti. Ama birde bunu dağınık bir alan içerisinde sahada olduğunu düşünürseniz, bu sefer perişan olursunuz. Depremde bütün alınan tedbirler yeterli midir? Müdahale yerindedir, zamanında olmuştur, belki Türkiye'de bu anlamda bu şekilde müdahale eden Malatya olmuştur. Buna bakanlarımız bunu bu şekilde ifade ettiler. Ancak Malatya Elazığ kadar depremden etkilenmedi. Kendimize şu dersi çıkartmamız lazım, bir kere taşlardan yapılmış binalarda insanları buralarda oturtmamamız lazım. Allah etmesin bir deprem olsa bunların içerisinde kimse sağ kalmaz. Yapı denetimin, müteahhitlerin denetlenmesi, mal sahiplerinin bu konuda daha sıkı uyarılması noktasında çalışma yapmamız gerekli. Vatandaş diyor ki, "bu işin sorumlusu belediye" oysa belediye imar planına bakar, yüksekliğine, plana uygunluğuna, araziye veya arsaya adaptasyonuna bakar. Bu belediyenin görevi ama belediyenin bu görevlerde yetinmemesi gerektiğini burada gördük. Özelliklede yerleşim yerlerine de çok özel hususiyet göstermek gerek. Burada Yeni Cami bizlere bir örnektir. Yeni cami kubbesi çöktü, neden çöktü? Zeminin altı su, zemin etüdü anlamında sağlam yere oturmamış. Özellikle jeolojik etüt noktasında da binaları yapacağımız yerleri tespitlerini iyi yapmamız lazım. TARIM ARAZİLERİNE BİNA YAPILMASINI DOĞRU BULMUYORUM Özkan: Bu konuda hassas olan yerleri belirlediniz mi? Gürkan: özellikle Fuzuli, emeksi caddeleri bakıldığı zaman altı sudur ve 3 metre inildiği zaman altta yoğun su çıkar. Dolayısıyla buralarda yüksek yapılı binaların yapılması doğru bir yaklaşım olmaması gerek. Bunlarla ilgili rezerv anlamında, Battalgazi belediyesindeyken, Gelincik tepesi en güzel rezerv alanı demiştik. Hatta bu doğu batı kısmında yapılacak ve tarım arazisini yok eden bir yapılaşma örneğine de pek sıcak bakmadığımızı belirtmek isterim. Yeşilyurt, Bostanbaşı, Gündüzbey diyorum. Özellikle tarım arazileri, milyonlarca seneden oluşan yerlere betonarme binalar yapılıyor. Bu doğru bir şey değil bunu da her zaman söylerim. Ha şuanda orada geleceğe dönme şansımız var mı? yoktur. oradaki yapının daha zemin etütlerine ulaştırılması noktasında beton mu deriz, raylı sistem mi deriz o ayrı bir konu. Ama bu taraftaki yapılacak olan kentsel dönüşüm noktasında Beylerbaşı , Şehitfevzi, Melekbaba, Taştepe , Aşağı Çarmuzu, Kiletepe olsun bu bölgelerde bu zemin etütleri daha iyidir. O zemin etütlerine de çok dikkat edilmesi gerekir. Hâlbuki biz o zaman Gelincik Tepesini belerilmiştik. Tabi köy yerleşim birimlerinde de alternatif yerleşim alanlarını, çevre şehircilik bakanlığımızın, burada il müdürlüğü ve valimizle yapmış olduğumuz gezilerde özellikle yola yakın yere taşınması, karşıdaki meralara taşınması noktasında bunların tespitleri yapıldı. Pütürge, Doğanyol aynı şekilde aynı şekilde tespitler yapıldı. Yapılan bu tespitler ile birlikte şuanda jeoloji etütleri yapılıyor. MAHALLELİK PROJESİ TÜRKİYE'YE ÖRNEK BİR PROJEDİR Özkan: Bu çalışmalarınız Malatya imarına etki yapacak bir çalıma mı? Örneğin Tecde'de 14-15 katlı binalar var. Yatay mimariye uygun bir çalışma olacak mı? Cumhurbaşkanın da son günlerde yatay mimarı hakkında söylemleri oluyor. Gürkan: Şimdi bizim, 2014'deortaya attığımız mahallelik diye bir projemiz vardı. Mahallelik projelerinin Türkiye'ye örnek bir projedir. Bunun temel esprisi de yatay mimaridir. Cumhurbaşkanımız hem mahallelik projesi noktasında hassasiyetleri, hem de yatay mimari noktasında düşüncelerini söylüyor. "dikey mimarinin insanları topraktan uzaklaştırdığını ve yatay mimaride insanların toprağa yaklaştığını , hem güvenliği, hem sağlamlığı anlamında, deprem gibi felaketlerde korunması noktasında daha uygun konutlar olduğu" ifade edildi. Biz konuda zaten yaklaşımımız, yatay mimariden yana olmuştu. Biz buna hep hassasiyet gösterdik ve hatta bu konudan dolayı da eleştiriler almıştık. Yüksek bina verilmez mi? Verilir. Zemin etütleri, jeolojik etütlerine uygun yapıla bilir. Şehir estetiğini bozan şudur, bitişik bina 3 kat, yan tarafında 15 kat. Dolayısıyla şehri böyle çelişkilerle, tezatlarla değerlendirmemiz lazım. Dolayısıyla zemin etüdü uygun bir yapı planlaması yapmamız gerekir diye düşünüyorum. Şehrimizin de özellikle eski şehir diye tabir ettiğimiz, şuandaki bulunan merkezin kentsel yenileme formatına girmesi lazım. 60-70-100 yıllık binalar ve bunların genel anlamda değerlendirme yaptığında beton demirleri daha zayıf çıkıyor. Allah göstermesin, ikinci bir depremde buralardaki işyerinde çalışan insanlar ve ikamet eden insanların daha büyük zarar görebileceği göz önünde bulundurarak kentsel dönüşüm olgusuna girmemiz lazım. Özkan: Malatya büyükşehir belediyesi afet anında mağdurlara yardım anlamında sahra tipi yemek ve sahra tipi fırın benzeri donanımlara sahip mi? Siz yaklaşık bir yıldır belediyenin başındasınız, bunu geçmiş olarak değerlendirdiğinizde bu konu ile ilgili bir çalışma yapılmış mı, nasıl bir çalışma düşünüyorsunuz? Gürkan: Burada bizim bir tırımız vardı. Tırla ilgili sıcak yemek yapıp ilgili yerlere gönderdik. Ben o tırın hemen depremle birlikte ilgili yere talimatını vererek, müştemilatının yapılması noktasında gerekli talimatı verdim. Şuanda bizim o tırımız Doğanyol'a ve Gökçe'ye o tırla yemek gönderiyoruz. Bizim yemek fabrikamız da zaten var. Bu konuda da zaten önceden de bir planlama yapmıştık. Malatya ekmek fabrikasının günlük 35 bin ekmek çıkartma yerine, günlük 500 bin ekmek çıkartabilecek bir formata ulaştırılması lazım. Daha kötü bir durum olduğunda ona hazırlıklı olması lazım. Bunun projesini yaptık ve onunda temelini yakında atacağız. Yemek fabrikası da günlük 500 bin kişiye yemek çıkartabilecek bir formatta olması lazımdı. Onun da projesini hazırlamıştık. YARDIM KURULUŞLARIYLA ORTAK HAREKET EDİYORUZ Özkan: Belediye bundan sonraki süreçte mağdurlara ne tür yardımlar yapmayı düşünüyor, bir yardımınız olacak mı? çünkü evleri yıkılan, dışarıda kalan insanlar var. Yıkım anında eşyaları içeride kalan insanlar var. Gürkan: Yardımlarla ilgili Cumhurbaşkanımızın ve bu konudaki hükümet tebliğimizin açıklamaları oldu. Tabi yardımla AFAD'da toplanır, AFAD kanalıyla da tek elden dağıtılır. Yani bizde AFAD'daki o kriz yönetimi noktasında üyesiyiz, bize gelen taleplerin, "şuaraya işte çadır gönderilmesi, buraya yatak gönderilmesi" gibi bunların koordinasyonu içerisindeyiz. Tabi ayrıca günlük 10 bin kişilik yemek depremzedelere ulaştırılıyor. Ayrıca 10 bin kişi günde bizde ekmek alıyor. Aylık, üç aylık olarak alıyorlar onların dosyalarını yenileyerek bu yardımları veriyoruz. Bu arada da hayırsever iş adamları oluyor. Bize geliyorlar 'Şunu nasıl edelim, depremzedeye ev vermek istiyorum, benim evim var gelsin otursun' diyen kişileri buluşturma ve anlaştırma noktasında bize gelen talepleri değerlendiriyoruz. Bunun yanında gelen işte gıdadır, yiyecektir, giyecektir o tür şeylerde kişinin kendi nezaretinde veya bilgisi dahilinde AFAD'a bildirilmeden "ben dağıtacağım" deyince o şekilde dağıtıma da yardımcı oluyoruz. YENİ EVLERİ EYLÜL/EKİM AYINA YETİŞTİRECEĞİZ Özkan: Evleri yıkılan veya ağır hasarlı olduğu tespit edilen vatandaşların bundan sonraki süreçte durumları ne olacak, yıkılan yerlerle ilgili nasıl bir yol izlenecek, neler yapılması planlanıyor, ya da belediye olarak inşaat yapılması noktasında müdahaleniz olacak mı? Gürkan: Bunlarla ilgili sanırım 35 bine yakın başvuru oldu. Bu müracaatlar çerçevesi içerisinde ağır hasarlı olan ve biran evvel evi terk etmek durumda olan 7 bin'e yakın bina var. Evi yıkılanlara hemen biz, gerek barınma anlamında, gerek çadıra taşıma anlamı noktasında çalışmalarımız oldu. Ha devletimiz bu konuda kimseyi aç ve açıkta bırakmaz. Evinden çıkan kişiye anında deprem yardımı verildi. Kira yardımıyla gidip bir yerde oturabiliyor. Malzemesi, eşyası evin altında kalmışsa, onlarla ilgili yardımlarda hemen karşılanıyor. Enkazların kaldırılması noktasında belediye olarak onlarda yapılıyor. Bundan sonraki süreçte, Bulutlu, Düzyol büyük sıkıntı gören yer, bu mahallelerin yerlerinin değişmesi lazım. Bu konularla ilgili şehircilik bakanlığınca yer belirledi. o yerlerin tahsis edilmesi akabinde TOKİ oralara köy tipi evler yapacak. Gelincik tepesi dediğimiz yere, Doğanyol'a, Pütürge'ye, Kale'ye konut yapılacak. Bu konuda devlet 2 tane bakan yardımcısı görevlendirdi. Bakanlarımız geliyor, Ankara'daki yetkililer arıyor. Burada işlerin düzenli gittiği noktasında herkes hem fikir. Evi ağır hasar görmüş insanlara da kendi yerinde yapılması uygunsa, devlet o konuda bir çalışma yapacak, orası uygun değilse devletin belirlediği toplu konut alanlarında devlet konut yapacak. Konutları da Eylül ayının sonuna, Ekimin başına yetiştirileceği ifade ediliyor. Evi zarar gören kişiler, o konutlara müracaat edecekler, 2 sene geri ödemesiz, 20 senede ödemeli faizsiz kredi kullanacaklar. Eksikleri varsa, devlet onu borçlandıracak. MALATYA'DA 40 BİNE YIKI SURİYELİ VAR Özkan: Son olarak gerek Malatya ve gerekse Türkiye gündemini değerlendirir misiniz. Bu ara tekrar bir Suriye krizi var, Suriyelilerin Türkiye'ye gelme durumu var, ciddi rakamlardan bahsediliyor. Hem bunu, hem de Malatya'daki Suriyeler ile ilgili bir çalışmanız var mı? Gürkan: Malatya'da cenabı Allah'a şükrediyoruz, depremi ağır şidetli olmasına rağmen hafif atlattık. Gerek devletin kuruluşları olsun, gerek belediyemiz olsun, gerek STK'lar olsun iyi çalışma sergiledi. Allah bir daha bu memlekete böyle acı göstermesin. Malatya'da 40 bine yıkı Suriyeli var. Bu misafirlerimiz konteyner kentteydi, şimdi şehir içine dağıldı. Bir taraftan emek, sermaye, üretimi içerisindeler. Ülke genelinde ki tabloya baktığımızda, tabi ülkemiz coğrafya olarak, bu coğrafyada buna benzer şeyler sürekli olmuştur. Suriye krizinde tabi 4 milyona yakın mülteci şuanda ülkemizde barınmakta. Diğer taraftan da İdlib'de ki hadise sonrası 1 milyona yakın insan sınırımıza göç halindeler. Tabi savaşta orada devam ediyor. Türkiye devleti ve Cumhurbaşkanımızın bu konuda koymuş olduğu irade kararlılığı, bundan sonra bizim göç kabul etmeyeceğimiz, sınırlarımızın belirli bir alanının güvenlikli koridor olarak o gelen mültecilerin sınırımıza yakın yerlerde konuşlandırılması noktasında çalışma yapılıyor. Ben özette şunu söyleyeyim deprem ve bu gibi durumlar bir milletin millet olma olgusunun göstergesidir. Deprem anında özel araçlarıyla ailesi ile birlikte depremzedelere yemek dağıtanlara şahitlik ettim. işte bu millet olmanın en büyük özelliğidir. Özkan: Yeni bir projeniz var mı ve yeni bir müjdeniz olacak mı? Gürkan: Malatya en tarihinin en büyük yatırımı nedir? Çerçi döneminde yapılan arıtma tesisidir. Kayısı istatistikliğin temelini attık, fuarcılığın temelini attık, millet bahçesinin temelini attık. İnderesi tabiat parkının bir kısmını bitirdik, geri kalan kısmı da bitirmek üzereyiz. Bir taraftan şimdiye kadar yapılmayan yollar yapılıyor. Taşhoron kilisesinin ihalesini yaptık, bir yılda restore çalışmalarını bitirmeyi hedefliyoruz. Lisanslı depoda, yemek fabrikası, ekmek fabrikası da bir yılda bitecek, şire pazarı ve buğday pazarı da bir yıl gibi bir zamanda biter. Altay kışlasının yerini biz aldık sanayi sitelerinin bir kısmının taşınması noktasında çalışma yapacağız. Alternatif iki tane yol yapılıyor. Kuzey ve Güney kuşak yollar bitirilecek, Battalgazi hastanesi bitirilecek, kuzey çevre yolunu bitireceğiz. Kültürel mirasın ayağa kaldırılması noktasında çalışmalarımız yapılıyor. Organik yetiştirilen ürünlerin vatandaşla buluşturulma noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Sosyal ve kültürel içerikli projelerimiz devam ediyor. Yani her konuda büyükşehir belediyesi yoğun bir çalışma içerisinde. |
Özkan: Depremi htiğinizde neredeydiniz, ne yapıyordunuz, neler düşündünüz? Gürkan: Yoğun bir şekilde hmedim, neden hmedim? Deprem günü ben Akçadağ'a gittim. Orada muhtarlar ve STK'larla bir araya geldik. Biz yola çıktık, biraz ilerledikten sonra, araba biraz sallanmaya başlayınca, bizde sandık ki, şanzımanda bir problem var veya mazotta bir tıkanma var. Daha sonra "başkanım deprem oldu" dediler. Evlerde yaşanan korkuyu biz yaşamadık. Akabinde Malatya'ya hareket ettik. Tabi bu arada internette depremin şiddetini, merkez üssü neresi diyerek baktığımızda 6,8 şiddetinde ve merkezi Sivrice olan ve bu bölgeyi de etkilediği bir alan olduğu şeklinde ifade edildi. Daha sonra Ankara'da dostlarımız aradı ve orada da depremin hissedildiğini ifade etiler. KRİZ MASASINI OLUŞTURUP MÜDAHALE ETTİK Özkan: Şehrin belediye başkanı olarak depremi htikten sonra neler yaptınız? Gürkan: Ben hemen vali beyle görüştüm ve kriz masasına geçelim dedim. O arada 2. Ordu komutanımız aradı. "Bütün uçaklarla, helikopterlerle sizlerin yanındayız" diye. Akçadağ'dan Malatya'ya gelene kadar yollar çok yoğun bir şekildeydi. Herkes evlerinden aşağıya inmiş, arabalarına binmiş ve trafik tamamen tıkanma aşamasına gelmişti. Biz ise çok kısa bir şekilde, valilik kriz masasına geldik. Doğanyol'da enkaz altında kalanların olduğunu söylediler, hemen Doğanyol'a ekip çıkarttık. Vatandaşların dışarıda olma nedeniylede bütün semt konaklarımızı, sosyal tesislerimizi, stadyumu, kapalı spor salonlarını, okulların açılması konusunda gerekli talimatları verdik. Merkezde dışarıda olan insanlarımıza sıcak yemek verilmeleri konusunda talimatlar verdik. MOTAŞ'a Pütürge ve Doğanyol'a araçların gönderilmesi, oradaki vatandaşlara, Malatya'ya, sosyal tesislerimize gelmek isteyenler için otobüs çıkarttık. Biz esasında kar ve kış şartlarına hazırlanma noktasında 7 gün 24 saat esasına göre personeli dizayn etmiştik. Ekiplere, siz enkaz altındaki vatandaşları kurtarmaya yönelin diye talimat verdik. Kriz masası toplantısı bitti ve hem sonrasında valimiz ile birlikte, milletvekillerimizden de katılan oldu Doğanyol'a, Pütürge'ye geçtik. Deprem bölgesine 22:30 sıralarında vardık. Orada enkaz altında vatandaşlarımız ve hayvanlar vardı. saat 23:00 itibariyle enkaz altında kalan vatandaşımız kalmadı. 4 vatandaşımız vefat etmişti, onların cansız bedenlerini çıkarttık. Yaralı vatandaşlarımızı da hastanelere ilgili yerlere intikalini sağladık. O arada sosyal medya üzerinden olumsuz paylaşımlar vardı. "Alevi köylerimize yardım gitmiyormuş" gibi paylaşımlar oldu. Bu nedenle gece saat 1 gibi o bölgelere intikal ettik. Orada da vatandaş dışarıdaydı, bizim ekiplerimiz oradaydı ve her türlü tedbirlerde alınmıştı. O anda intikal eden çadırlar oldu, bizim araçlarımız oraya gitti. Vatandaşlarda bizlere çok teşekkür ettiler, "böyle bir sıkıntılarının olmadığını ve o tür paylaşımlarında kendilerine ait olmadığını" ifade ettiler. SAAT 23:00 İTİBARI İLE HİÇ BİR VATANDAŞIMIZI ENKAZ ALTINDA BIRAKMADIK Özkan: Saat kaçtan sonra enkaz altında insanların kalamadığını tespit ettiniz? Gürkan: Saat 23:00'dan sonra hiçbir insanımız enkaz altında kalmadı, hayvanda dahil. Bu bir rekordur. Ha diyeceksiniz "çok fazla bir yıkık mı vardı? hayır. Bir defa ahşap ve taş evlerin hepsi yıkılmış. Ama bu evlerde oturanların büyük bir kesimi şehir dışın dalardı. Bu bizim şansımızdı. Hayvan olan yerlerde de 61 hayvanımız telef oldu. Diğer hayvanlarında enkaz altından çıkartılması sağlandı. O gece bakanlar geldiğinde bakanlar, "bu ekibimizi Elazığ'a gönderelim, orada enkaz altında insanlar var" deyince biz arama kurtarma ekibimizi ve itfaiye araçlarımızı olduğu gibi Elazığ'a intikallerini sağladık. DEPREME MÜDAHALE YERİNDE VE ZAMANINDA OLMUŞTUR Özkan: Afet anında belediye olarak müdahalelerinizi yeterli buluyor musunuz, yeterli bumuyorsanız bununla ilgili ne tür planlar yapmayı düşünürsünüz? Gürkan: Afet anında şartların getirdiği ölçüde ilk müdahalemiz sonuç olarak yeterli, bundan daha fazla da olamazdı. Ha şunu söyleyeyim, daha şiddetli bir deprem veya yaz günü olsa bu bilanço çok ağır olurdu. Müdahale etme noktasında da bu kadar seri olamazdık. Lokal bölgede müdahale etme olduğu için, bütün ekipler oraya gitti. Ama birde bunu dağınık bir alan içerisinde sahada olduğunu düşünürseniz, bu sefer perişan olursunuz. Depremde bütün alınan tedbirler yeterli midir? Müdahale yerindedir, zamanında olmuştur, belki Türkiye'de bu anlamda bu şekilde müdahale eden Malatya olmuştur. Buna bakanlarımız bunu bu şekilde ifade ettiler. Ancak Malatya Elazığ kadar depremden etkilenmedi. Kendimize şu dersi çıkartmamız lazım, bir kere taşlardan yapılmış binalarda insanları buralarda oturtmamamız lazım. Allah etmesin bir deprem olsa bunların içerisinde kimse sağ kalmaz. Yapı denetimin, müteahhitlerin denetlenmesi, mal sahiplerinin bu konuda daha sıkı uyarılması noktasında çalışma yapmamız gerekli. Vatandaş diyor ki, "bu işin sorumlusu belediye" oysa belediye imar planına bakar, yüksekliğine, plana uygunluğuna, araziye veya arsaya adaptasyonuna bakar. Bu belediyenin görevi ama belediyenin bu görevlerde yetinmemesi gerektiğini burada gördük. Özelliklede yerleşim yerlerine de çok özel hususiyet göstermek gerek. Burada Yeni Cami bizlere bir örnektir. Yeni cami kubbesi çöktü, neden çöktü? Zeminin altı su, zemin etüdü anlamında sağlam yere oturmamış. Özellikle jeolojik etüt noktasında da binaları yapacağımız yerleri tespitlerini iyi yapmamız lazım. TARIM ARAZİLERİNE BİNA YAPILMASINI DOĞRU BULMUYORUM Özkan: Bu konuda hassas olan yerleri belirlediniz mi? Gürkan: özellikle Fuzuli, emeksi caddeleri bakıldığı zaman altı sudur ve 3 metre inildiği zaman altta yoğun su çıkar. Dolayısıyla buralarda yüksek yapılı binaların yapılması doğru bir yaklaşım olmaması gerek. Bunlarla ilgili rezerv anlamında, Battalgazi belediyesindeyken, Gelincik tepesi en güzel rezerv alanı demiştik. Hatta bu doğu batı kısmında yapılacak ve tarım arazisini yok eden bir yapılaşma örneğine de pek sıcak bakmadığımızı belirtmek isterim. Yeşilyurt, Bostanbaşı, Gündüzbey diyorum. Özellikle tarım arazileri, milyonlarca seneden oluşan yerlere betonarme binalar yapılıyor. Bu doğru bir şey değil bunu da her zaman söylerim. Ha şuanda orada geleceğe dönme şansımız var mı? yoktur. oradaki yapının daha zemin etütlerine ulaştırılması noktasında beton mu deriz, raylı sistem mi deriz o ayrı bir konu. Ama bu taraftaki yapılacak olan kentsel dönüşüm noktasında Beylerbaşı , Şehitfevzi, Melekbaba, Taştepe , Aşağı Çarmuzu, Kiletepe olsun bu bölgelerde bu zemin etütleri daha iyidir. O zemin etütlerine de çok dikkat edilmesi gerekir. Hâlbuki biz o zaman Gelincik Tepesini belerilmiştik. Tabi köy yerleşim birimlerinde de alternatif yerleşim alanlarını, çevre şehircilik bakanlığımızın, burada il müdürlüğü ve valimizle yapmış olduğumuz gezilerde özellikle yola yakın yere taşınması, karşıdaki meralara taşınması noktasında bunların tespitleri yapıldı. Pütürge, Doğanyol aynı şekilde aynı şekilde tespitler yapıldı. Yapılan bu tespitler ile birlikte şuanda jeoloji etütleri yapılıyor. MAHALLELİK PROJESİ TÜRKİYE'YE ÖRNEK BİR PROJEDİR Özkan: Bu çalışmalarınız Malatya imarına etki yapacak bir çalıma mı? Örneğin Tecde'de 14-15 katlı binalar var. Yatay mimariye uygun bir çalışma olacak mı? Cumhurbaşkanın da son günlerde yatay mimarı hakkında söylemleri oluyor. Gürkan: Şimdi bizim, 2014'deortaya attığımız mahallelik diye bir projemiz vardı. Mahallelik projelerinin Türkiye'ye örnek bir projedir. Bunun temel esprisi de yatay mimaridir. Cumhurbaşkanımız hem mahallelik projesi noktasında hassasiyetleri, hem de yatay mimari noktasında düşüncelerini söylüyor. "dikey mimarinin insanları topraktan uzaklaştırdığını ve yatay mimaride insanların toprağa yaklaştığını , hem güvenliği, hem sağlamlığı anlamında, deprem gibi felaketlerde korunması noktasında daha uygun konutlar olduğu" ifade edildi. Biz konuda zaten yaklaşımımız, yatay mimariden yana olmuştu. Biz buna hep hassasiyet gösterdik ve hatta bu konudan dolayı da eleştiriler almıştık. Yüksek bina verilmez mi? Verilir. Zemin etütleri, jeolojik etütlerine uygun yapıla bilir. Şehir estetiğini bozan şudur, bitişik bina 3 kat, yan tarafında 15 kat. Dolayısıyla şehri böyle çelişkilerle, tezatlarla değerlendirmemiz lazım. Dolayısıyla zemin etüdü uygun bir yapı planlaması yapmamız gerekir diye düşünüyorum. Şehrimizin de özellikle eski şehir diye tabir ettiğimiz, şuandaki bulunan merkezin kentsel yenileme formatına girmesi lazım. 60-70-100 yıllık binalar ve bunların genel anlamda değerlendirme yaptığında beton demirleri daha zayıf çıkıyor. Allah göstermesin, ikinci bir depremde buralardaki işyerinde çalışan insanlar ve ikamet eden insanların daha büyük zarar görebileceği göz önünde bulundurarak kentsel dönüşüm olgusuna girmemiz lazım. Özkan: Malatya büyükşehir belediyesi afet anında mağdurlara yardım anlamında sahra tipi yemek ve sahra tipi fırın benzeri donanımlara sahip mi? Siz yaklaşık bir yıldır belediyenin başındasınız, bunu geçmiş olarak değerlendirdiğinizde bu konu ile ilgili bir çalışma yapılmış mı, nasıl bir çalışma düşünüyorsunuz? Gürkan: Burada bizim bir tırımız vardı. Tırla ilgili sıcak yemek yapıp ilgili yerlere gönderdik. Ben o tırın hemen depremle birlikte ilgili yere talimatını vererek, müştemilatının yapılması noktasında gerekli talimatı verdim. Şuanda bizim o tırımız Doğanyol'a ve Gökçe'ye o tırla yemek gönderiyoruz. Bizim yemek fabrikamız da zaten var. Bu konuda da zaten önceden de bir planlama yapmıştık. Malatya ekmek fabrikasının günlük 35 bin ekmek çıkartma yerine, günlük 500 bin ekmek çıkartabilecek bir formata ulaştırılması lazım. Daha kötü bir durum olduğunda ona hazırlıklı olması lazım. Bunun projesini yaptık ve onunda temelini yakında atacağız. Yemek fabrikası da günlük 500 bin kişiye yemek çıkartabilecek bir formatta olması lazımdı. Onun da projesini hazırlamıştık. YARDIM KURULUŞLARIYLA ORTAK HAREKET EDİYORUZ Özkan: Belediye bundan sonraki süreçte mağdurlara ne tür yardımlar yapmayı düşünüyor, bir yardımınız olacak mı? çünkü evleri yıkılan, dışarıda kalan insanlar var. Yıkım anında eşyaları içeride kalan insanlar var. Gürkan: Yardımlarla ilgili Cumhurbaşkanımızın ve bu konudaki hükümet tebliğimizin açıklamaları oldu. Tabi yardımla AFAD'da toplanır, AFAD kanalıyla da tek elden dağıtılır. Yani bizde AFAD'daki o kriz yönetimi noktasında üyesiyiz, bize gelen taleplerin, "şuaraya işte çadır gönderilmesi, buraya yatak gönderilmesi" gibi bunların koordinasyonu içerisindeyiz. Tabi ayrıca günlük 10 bin kişilik yemek depremzedelere ulaştırılıyor. Ayrıca 10 bin kişi günde bizde ekmek alıyor. Aylık, üç aylık olarak alıyorlar onların dosyalarını yenileyerek bu yardımları veriyoruz. Bu arada da hayırsever iş adamları oluyor. Bize geliyorlar 'Şunu nasıl edelim, depremzedeye ev vermek istiyorum, benim evim var gelsin otursun' diyen kişileri buluşturma ve anlaştırma noktasında bize gelen talepleri değerlendiriyoruz. Bunun yanında gelen işte gıdadır, yiyecektir, giyecektir o tür şeylerde kişinin kendi nezaretinde veya bilgisi dahilinde AFAD'a bildirilmeden "ben dağıtacağım" deyince o şekilde dağıtıma da yardımcı oluyoruz. YENİ EVLERİ EYLÜL/EKİM AYINA YETİŞTİRECEĞİZ Özkan: Evleri yıkılan veya ağır hasarlı olduğu tespit edilen vatandaşların bundan sonraki süreçte durumları ne olacak, yıkılan yerlerle ilgili nasıl bir yol izlenecek, neler yapılması planlanıyor, ya da belediye olarak inşaat yapılması noktasında müdahaleniz olacak mı? Gürkan: Bunlarla ilgili sanırım 35 bine yakın başvuru oldu. Bu müracaatlar çerçevesi içerisinde ağır hasarlı olan ve biran evvel evi terk etmek durumda olan 7 bin'e yakın bina var. Evi yıkılanlara hemen biz, gerek barınma anlamında, gerek çadıra taşıma anlamı noktasında çalışmalarımız oldu. Ha devletimiz bu konuda kimseyi aç ve açıkta bırakmaz. Evinden çıkan kişiye anında deprem yardımı verildi. Kira yardımıyla gidip bir yerde oturabiliyor. Malzemesi, eşyası evin altında kalmışsa, onlarla ilgili yardımlarda hemen karşılanıyor. Enkazların kaldırılması noktasında belediye olarak onlarda yapılıyor. Bundan sonraki süreçte, Bulutlu, Düzyol büyük sıkıntı gören yer, bu mahallelerin yerlerinin değişmesi lazım. Bu konularla ilgili şehircilik bakanlığınca yer belirledi. o yerlerin tahsis edilmesi akabinde TOKİ oralara köy tipi evler yapacak. Gelincik tepesi dediğimiz yere, Doğanyol'a, Pütürge'ye, Kale'ye konut yapılacak. Bu konuda devlet 2 tane bakan yardımcısı görevlendirdi. Bakanlarımız geliyor, Ankara'daki yetkililer arıyor. Burada işlerin düzenli gittiği noktasında herkes hem fikir. Evi ağır hasar görmüş insanlara da kendi yerinde yapılması uygunsa, devlet o konuda bir çalışma yapacak, orası uygun değilse devletin belirlediği toplu konut alanlarında devlet konut yapacak. Konutları da Eylül ayının sonuna, Ekimin başına yetiştirileceği ifade ediliyor. Evi zarar gören kişiler, o konutlara müracaat edecekler, 2 sene geri ödemesiz, 20 senede ödemeli faizsiz kredi kullanacaklar. Eksikleri varsa, devlet onu borçlandıracak. MALATYA'DA 40 BİNE YIKI SURİYELİ VAR Özkan: Son olarak gerek Malatya ve gerekse Türkiye gündemini değerlendirir misiniz. Bu ara tekrar bir Suriye krizi var, Suriyelilerin Türkiye'ye gelme durumu var, ciddi rakamlardan bahsediliyor. Hem bunu, hem de Malatya'daki Suriyeler ile ilgili bir çalışmanız var mı? Gürkan: Malatya'da cenabı Allah'a şükrediyoruz, depremi ağır şidetli olmasına rağmen hafif atlattık. Gerek devletin kuruluşları olsun, gerek belediyemiz olsun, gerek STK'lar olsun iyi çalışma sergiledi. Allah bir daha bu memlekete böyle acı göstermesin. Malatya'da 40 bine yıkı Suriyeli var. Bu misafirlerimiz konteyner kentteydi, şimdi şehir içine dağıldı. Bir taraftan emek, sermaye, üretimi içerisindeler. Ülke genelinde ki tabloya baktığımızda, tabi ülkemiz coğrafya olarak, bu coğrafyada buna benzer şeyler sürekli olmuştur. Suriye krizinde tabi 4 milyona yakın mülteci şuanda ülkemizde barınmakta. Diğer taraftan da İdlib'de ki hadise sonrası 1 milyona yakın insan sınırımıza göç halindeler. Tabi savaşta orada devam ediyor. Türkiye devleti ve Cumhurbaşkanımızın bu konuda koymuş olduğu irade kararlılığı, bundan sonra bizim göç kabul etmeyeceğimiz, sınırlarımızın belirli bir alanının güvenlikli koridor olarak o gelen mültecilerin sınırımıza yakın yerlerde konuşlandırılması noktasında çalışma yapılıyor. Ben özette şunu söyleyeyim deprem ve bu gibi durumlar bir milletin millet olma olgusunun göstergesidir. Deprem anında özel araçlarıyla ailesi ile birlikte depremzedelere yemek dağıtanlara şahitlik ettim. işte bu millet olmanın en büyük özelliğidir. Özkan: Yeni bir projeniz var mı ve yeni bir müjdeniz olacak mı? Gürkan: Malatya en tarihinin en büyük yatırımı nedir? Çerçi döneminde yapılan arıtma tesisidir. Kayısı istatistikliğin temelini attık, fuarcılığın temelini attık, millet bahçesinin temelini attık. İnderesi tabiat parkının bir kısmını bitirdik, geri kalan kısmı da bitirmek üzereyiz. Bir taraftan şimdiye kadar yapılmayan yollar yapılıyor. Taşhoron kilisesinin ihalesini yaptık, bir yılda restore çalışmalarını bitirmeyi hedefliyoruz. Lisanslı depoda, yemek fabrikası, ekmek fabrikası da bir yılda bitecek, şire pazarı ve buğday pazarı da bir yıl gibi bir zamanda biter. Altay kışlasının yerini biz aldık sanayi sitelerinin bir kısmının taşınması noktasında çalışma yapacağız. Alternatif iki tane yol yapılıyor. Kuzey ve Güney kuşak yollar bitirilecek, Battalgazi hastanesi bitirilecek, kuzey çevre yolunu bitireceğiz. Kültürel mirasın ayağa kaldırılması noktasında çalışmalarımız yapılıyor. Organik yetiştirilen ürünlerin vatandaşla buluşturulma noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Sosyal ve kültürel içerikli projelerimiz devam ediyor. Yani her konuda büyükşehir belediyesi yoğun bir çalışma içerisinde. |
Özkan: Depremi htiğinizde neredeydiniz, ne yapıyordunuz, neler düşündünüz?
Gürkan: Yoğun bir şekilde hmedim, neden hmedim? Deprem günü ben Akçadağ'a gittim. Orada muhtarlar ve STK'larla bir araya geldik. Biz yola çıktık, biraz ilerledikten sonra, araba biraz sallanmaya başlayınca, bizde sandık ki, şanzımanda bir problem var veya mazotta bir tıkanma var. Daha sonra "başkanım deprem oldu" dediler. Evlerde yaşanan korkuyu biz yaşamadık. Akabinde Malatya'ya hareket ettik. Tabi bu arada internette depremin şiddetini, merkez üssü neresi diyerek baktığımızda 6,8 şiddetinde ve merkezi Sivrice olan ve bu bölgeyi de etkilediği bir alan olduğu şeklinde ifade edildi. Daha sonra Ankara'da dostlarımız aradı ve orada da depremin hissedildiğini ifade etiler.
KRİZ MASASINI OLUŞTURUP MÜDAHALE ETTİK
Özkan: Şehrin belediye başkanı olarak depremi htikten sonra neler yaptınız?
Gürkan: Ben hemen vali beyle görüştüm ve kriz masasına geçelim dedim. O arada 2. Ordu komutanımız aradı. "Bütün uçaklarla, helikopterlerle sizlerin yanındayız" diye. Akçadağ'dan Malatya'ya gelene kadar yollar çok yoğun bir şekildeydi. Herkes evlerinden aşağıya inmiş, arabalarına binmiş ve trafik tamamen tıkanma aşamasına gelmişti. Biz ise çok kısa bir şekilde, valilik kriz masasına geldik. Doğanyol'da enkaz altında kalanların olduğunu söylediler, hemen Doğanyol'a ekip çıkarttık. Vatandaşların dışarıda olma nedeniylede bütün semt konaklarımızı, sosyal tesislerimizi, stadyumu, kapalı spor salonlarını, okulların açılması konusunda gerekli talimatları verdik. Merkezde dışarıda olan insanlarımıza sıcak yemek verilmeleri konusunda talimatlar verdik. MOTAŞ'a Pütürge ve Doğanyol'a araçların gönderilmesi, oradaki vatandaşlara, Malatya'ya, sosyal tesislerimize gelmek isteyenler için otobüs çıkarttık. Biz esasında kar ve kış şartlarına hazırlanma noktasında 7 gün 24 saat esasına göre personeli dizayn etmiştik. Ekiplere, siz enkaz altındaki vatandaşları kurtarmaya yönelin diye talimat verdik. Kriz masası toplantısı bitti ve hem sonrasında valimiz ile birlikte, milletvekillerimizden de katılan oldu Doğanyol'a, Pütürge'ye geçtik. Deprem bölgesine 22:30 sıralarında vardık. Orada enkaz altında vatandaşlarımız ve hayvanlar vardı. saat 23:00 itibariyle enkaz altında kalan vatandaşımız kalmadı. 4 vatandaşımız vefat etmişti, onların cansız bedenlerini çıkarttık. Yaralı vatandaşlarımızı da hastanelere ilgili yerlere intikalini sağladık.
O arada sosyal medya üzerinden olumsuz paylaşımlar vardı. "Alevi köylerimize yardım gitmiyormuş" gibi paylaşımlar oldu. Bu nedenle gece saat 1 gibi o bölgelere intikal ettik. Orada da vatandaş dışarıdaydı, bizim ekiplerimiz oradaydı ve her türlü tedbirlerde alınmıştı. O anda intikal eden çadırlar oldu, bizim araçlarımız oraya gitti. Vatandaşlarda bizlere çok teşekkür ettiler, "böyle bir sıkıntılarının olmadığını ve o tür paylaşımlarında kendilerine ait olmadığını" ifade ettiler.
SAAT 23:00 İTİBARI İLE HİÇ BİR VATANDAŞIMIZI ENKAZ ALTINDA BIRAKMADIK
Özkan: Saat kaçtan sonra enkaz altında insanların kalamadığını tespit ettiniz?
Gürkan: Saat 23:00'dan sonra hiçbir insanımız enkaz altında kalmadı, hayvanda dahil. Bu bir rekordur. Ha diyeceksiniz "çok fazla bir yıkık mı vardı? hayır. Bir defa ahşap ve taş evlerin hepsi yıkılmış. Ama bu evlerde oturanların büyük bir kesimi şehir dışın dalardı. Bu bizim şansımızdı. Hayvan olan yerlerde de 61 hayvanımız telef oldu. Diğer hayvanlarında enkaz altından çıkartılması sağlandı. O gece bakanlar geldiğinde bakanlar, "bu ekibimizi Elazığ'a gönderelim, orada enkaz altında insanlar var" deyince biz arama kurtarma ekibimizi ve itfaiye araçlarımızı olduğu gibi Elazığ'a intikallerini sağladık.
DEPREME MÜDAHALE YERİNDE VE ZAMANINDA OLMUŞTUR
Özkan: Afet anında belediye olarak müdahalelerinizi yeterli buluyor musunuz, yeterli bumuyorsanız bununla ilgili ne tür planlar yapmayı düşünürsünüz?
Gürkan: Afet anında şartların getirdiği ölçüde ilk müdahalemiz sonuç olarak yeterli, bundan daha fazla da olamazdı. Ha şunu söyleyeyim, daha şiddetli bir deprem veya yaz günü olsa bu bilanço çok ağır olurdu. Müdahale etme noktasında da bu kadar seri olamazdık. Lokal bölgede müdahale etme olduğu için, bütün ekipler oraya gitti. Ama birde bunu dağınık bir alan içerisinde sahada olduğunu düşünürseniz, bu sefer perişan olursunuz. Depremde bütün alınan tedbirler yeterli midir? Müdahale yerindedir, zamanında olmuştur, belki Türkiye'de bu anlamda bu şekilde müdahale eden Malatya olmuştur. Buna bakanlarımız bunu bu şekilde ifade ettiler. Ancak Malatya Elazığ kadar depremden etkilenmedi. Kendimize şu dersi çıkartmamız lazım, bir kere taşlardan yapılmış binalarda insanları buralarda oturtmamamız lazım. Allah etmesin bir deprem olsa bunların içerisinde kimse sağ kalmaz. Yapı denetimin, müteahhitlerin denetlenmesi, mal sahiplerinin bu konuda daha sıkı uyarılması noktasında çalışma yapmamız gerekli. Vatandaş diyor ki, "bu işin sorumlusu belediye" oysa belediye imar planına bakar, yüksekliğine, plana uygunluğuna, araziye veya arsaya adaptasyonuna bakar. Bu belediyenin görevi ama belediyenin bu görevlerde yetinmemesi gerektiğini burada gördük. Özelliklede yerleşim yerlerine de çok özel hususiyet göstermek gerek. Burada Yeni Cami bizlere bir örnektir. Yeni cami kubbesi çöktü, neden çöktü? Zeminin altı su, zemin etüdü anlamında sağlam yere oturmamış. Özellikle jeolojik etüt noktasında da binaları yapacağımız yerleri tespitlerini iyi yapmamız lazım.
TARIM ARAZİLERİNE BİNA YAPILMASINI DOĞRU BULMUYORUM
Özkan: Bu konuda hassas olan yerleri belirlediniz mi?
Gürkan: özellikle Fuzuli, emeksi caddeleri bakıldığı zaman altı sudur ve 3 metre inildiği zaman altta yoğun su çıkar. Dolayısıyla buralarda yüksek yapılı binaların yapılması doğru bir yaklaşım olmaması gerek. Bunlarla ilgili rezerv anlamında, Battalgazi belediyesindeyken, Gelincik tepesi en güzel rezerv alanı demiştik. Hatta bu doğu batı kısmında yapılacak ve tarım arazisini yok eden bir yapılaşma örneğine de pek sıcak bakmadığımızı belirtmek isterim. Yeşilyurt, Bostanbaşı, Gündüzbey diyorum. Özellikle tarım arazileri, milyonlarca seneden oluşan yerlere betonarme binalar yapılıyor. Bu doğru bir şey değil bunu da her zaman söylerim. Ha şuanda orada geleceğe dönme şansımız var mı? yoktur. oradaki yapının daha zemin etütlerine ulaştırılması noktasında beton mu deriz, raylı sistem mi deriz o ayrı bir konu. Ama bu taraftaki yapılacak olan kentsel dönüşüm noktasında Beylerbaşı , Şehitfevzi, Melekbaba, Taştepe , Aşağı Çarmuzu, Kiletepe olsun bu bölgelerde bu zemin etütleri daha iyidir. O zemin etütlerine de çok dikkat edilmesi gerekir. Hâlbuki biz o zaman Gelincik Tepesini belerilmiştik. Tabi köy yerleşim birimlerinde de alternatif yerleşim alanlarını, çevre şehircilik bakanlığımızın, burada il müdürlüğü ve valimizle yapmış olduğumuz gezilerde özellikle yola yakın yere taşınması, karşıdaki meralara taşınması noktasında bunların tespitleri yapıldı. Pütürge, Doğanyol aynı şekilde aynı şekilde tespitler yapıldı. Yapılan bu tespitler ile birlikte şuanda jeoloji etütleri yapılıyor.
MAHALLELİK PROJESİ TÜRKİYE'YE ÖRNEK BİR PROJEDİR
Özkan: Bu çalışmalarınız Malatya imarına etki yapacak bir çalıma mı? Örneğin Tecde'de 14-15 katlı binalar var. Yatay mimariye uygun bir çalışma olacak mı? Cumhurbaşkanın da son günlerde yatay mimarı hakkında söylemleri oluyor.
Gürkan: Şimdi bizim, 2014'deortaya attığımız mahallelik diye bir projemiz vardı. Mahallelik projelerinin Türkiye'ye örnek bir projedir. Bunun temel esprisi de yatay mimaridir. Cumhurbaşkanımız hem mahallelik projesi noktasında hassasiyetleri, hem de yatay mimari noktasında düşüncelerini söylüyor. "dikey mimarinin insanları topraktan uzaklaştırdığını ve yatay mimaride insanların toprağa yaklaştığını , hem güvenliği, hem sağlamlığı anlamında, deprem gibi felaketlerde korunması noktasında daha uygun konutlar olduğu" ifade edildi. Biz konuda zaten yaklaşımımız, yatay mimariden yana olmuştu. Biz buna hep hassasiyet gösterdik ve hatta bu konudan dolayı da eleştiriler almıştık. Yüksek bina verilmez mi? Verilir. Zemin etütleri, jeolojik etütlerine uygun yapıla bilir. Şehir estetiğini bozan şudur, bitişik bina 3 kat, yan tarafında 15 kat. Dolayısıyla şehri böyle çelişkilerle, tezatlarla değerlendirmemiz lazım. Dolayısıyla zemin etüdü uygun bir yapı planlaması yapmamız gerekir diye düşünüyorum. Şehrimizin de özellikle eski şehir diye tabir ettiğimiz, şuandaki bulunan merkezin kentsel yenileme formatına girmesi lazım. 60-70-100 yıllık binalar ve bunların genel anlamda değerlendirme yaptığında beton demirleri daha zayıf çıkıyor. Allah göstermesin, ikinci bir depremde buralardaki işyerinde çalışan insanlar ve ikamet eden insanların daha büyük zarar görebileceği göz önünde bulundurarak kentsel dönüşüm olgusuna girmemiz lazım.
Özkan: Malatya büyükşehir belediyesi afet anında mağdurlara yardım anlamında sahra tipi yemek ve sahra tipi fırın benzeri donanımlara sahip mi? Siz yaklaşık bir yıldır belediyenin başındasınız, bunu geçmiş olarak değerlendirdiğinizde bu konu ile ilgili bir çalışma yapılmış mı, nasıl bir çalışma düşünüyorsunuz?
Gürkan: Burada bizim bir tırımız vardı. Tırla ilgili sıcak yemek yapıp ilgili yerlere gönderdik. Ben o tırın hemen depremle birlikte ilgili yere talimatını vererek, müştemilatının yapılması noktasında gerekli talimatı verdim. Şuanda bizim o tırımız Doğanyol'a ve Gökçe'ye o tırla yemek gönderiyoruz. Bizim yemek fabrikamız da zaten var. Bu konuda da zaten önceden de bir planlama yapmıştık. Malatya ekmek fabrikasının günlük 35 bin ekmek çıkartma yerine, günlük 500 bin ekmek çıkartabilecek bir formata ulaştırılması lazım. Daha kötü bir durum olduğunda ona hazırlıklı olması lazım. Bunun projesini yaptık ve onunda temelini yakında atacağız. Yemek fabrikası da günlük 500 bin kişiye yemek çıkartabilecek bir formatta olması lazımdı. Onun da projesini hazırlamıştık.
YARDIM KURULUŞLARIYLA ORTAK HAREKET EDİYORUZ
Özkan: Belediye bundan sonraki süreçte mağdurlara ne tür yardımlar yapmayı düşünüyor, bir yardımınız olacak mı? çünkü evleri yıkılan, dışarıda kalan insanlar var. Yıkım anında eşyaları içeride kalan insanlar var.
Gürkan: Yardımlarla ilgili Cumhurbaşkanımızın ve bu konudaki hükümet tebliğimizin açıklamaları oldu. Tabi yardımla AFAD'da toplanır, AFAD kanalıyla da tek elden dağıtılır. Yani bizde AFAD'daki o kriz yönetimi noktasında üyesiyiz, bize gelen taleplerin, "şuaraya işte çadır gönderilmesi, buraya yatak gönderilmesi" gibi bunların koordinasyonu içerisindeyiz. Tabi ayrıca günlük 10 bin kişilik yemek depremzedelere ulaştırılıyor. Ayrıca 10 bin kişi günde bizde ekmek alıyor. Aylık, üç aylık olarak alıyorlar onların dosyalarını yenileyerek bu yardımları veriyoruz. Bu arada da hayırsever iş adamları oluyor. Bize geliyorlar 'Şunu nasıl edelim, depremzedeye ev vermek istiyorum, benim evim var gelsin otursun' diyen kişileri buluşturma ve anlaştırma noktasında bize gelen talepleri değerlendiriyoruz. Bunun yanında gelen işte gıdadır, yiyecektir, giyecektir o tür şeylerde kişinin kendi nezaretinde veya bilgisi dahilinde AFAD'a bildirilmeden "ben dağıtacağım" deyince o şekilde dağıtıma da yardımcı oluyoruz.
YENİ EVLERİ EYLÜL/EKİM AYINA YETİŞTİRECEĞİZ
Özkan: Evleri yıkılan veya ağır hasarlı olduğu tespit edilen vatandaşların bundan sonraki süreçte durumları ne olacak, yıkılan yerlerle ilgili nasıl bir yol izlenecek, neler yapılması planlanıyor, ya da belediye olarak inşaat yapılması noktasında müdahaleniz olacak mı?
Gürkan: Bunlarla ilgili sanırım 35 bine yakın başvuru oldu. Bu müracaatlar çerçevesi içerisinde ağır hasarlı olan ve biran evvel evi terk etmek durumda olan 7 bin'e yakın bina var. Evi yıkılanlara hemen biz, gerek barınma anlamında, gerek çadıra taşıma anlamı noktasında çalışmalarımız oldu. Ha devletimiz bu konuda kimseyi aç ve açıkta bırakmaz. Evinden çıkan kişiye anında deprem yardımı verildi. Kira yardımıyla gidip bir yerde oturabiliyor. Malzemesi, eşyası evin altında kalmışsa, onlarla ilgili yardımlarda hemen karşılanıyor. Enkazların kaldırılması noktasında belediye olarak onlarda yapılıyor. Bundan sonraki süreçte, Bulutlu, Düzyol büyük sıkıntı gören yer, bu mahallelerin yerlerinin değişmesi lazım. Bu konularla ilgili şehircilik bakanlığınca yer belirledi. o yerlerin tahsis edilmesi akabinde TOKİ oralara köy tipi evler yapacak. Gelincik tepesi dediğimiz yere, Doğanyol'a, Pütürge'ye, Kale'ye konut yapılacak. Bu konuda devlet 2 tane bakan yardımcısı görevlendirdi. Bakanlarımız geliyor, Ankara'daki yetkililer arıyor. Burada işlerin düzenli gittiği noktasında herkes hem fikir. Evi ağır hasar görmüş insanlara da kendi yerinde yapılması uygunsa, devlet o konuda bir çalışma yapacak, orası uygun değilse devletin belirlediği toplu konut alanlarında devlet konut yapacak. Konutları da Eylül ayının sonuna, Ekimin başına yetiştirileceği ifade ediliyor. Evi zarar gören kişiler, o konutlara müracaat edecekler, 2 sene geri ödemesiz, 20 senede ödemeli faizsiz kredi kullanacaklar. Eksikleri varsa, devlet onu borçlandıracak.
MALATYA'DA 40 BİNE YIKI SURİYELİ VAR
Özkan: Son olarak gerek Malatya ve gerekse Türkiye gündemini değerlendirir misiniz. Bu ara tekrar bir Suriye krizi var, Suriyelilerin Türkiye'ye gelme durumu var, ciddi rakamlardan bahsediliyor. Hem bunu, hem de Malatya'daki Suriyeler ile ilgili bir çalışmanız var mı?
Gürkan: Malatya'da cenabı Allah'a şükrediyoruz, depremi ağır şidetli olmasına rağmen hafif atlattık. Gerek devletin kuruluşları olsun, gerek belediyemiz olsun, gerek STK'lar olsun iyi çalışma sergiledi. Allah bir daha bu memlekete böyle acı göstermesin. Malatya'da 40 bine yıkı Suriyeli var. Bu misafirlerimiz konteyner kentteydi, şimdi şehir içine dağıldı. Bir taraftan emek, sermaye, üretimi içerisindeler. Ülke genelinde ki tabloya baktığımızda, tabi ülkemiz coğrafya olarak, bu coğrafyada buna benzer şeyler sürekli olmuştur. Suriye krizinde tabi 4 milyona yakın mülteci şuanda ülkemizde barınmakta. Diğer taraftan da İdlib'de ki hadise sonrası 1 milyona yakın insan sınırımıza göç halindeler. Tabi savaşta orada devam ediyor. Türkiye devleti ve Cumhurbaşkanımızın bu konuda koymuş olduğu irade kararlılığı, bundan sonra bizim göç kabul etmeyeceğimiz, sınırlarımızın belirli bir alanının güvenlikli koridor olarak o gelen mültecilerin sınırımıza yakın yerlerde konuşlandırılması noktasında çalışma yapılıyor. Ben özette şunu söyleyeyim deprem ve bu gibi durumlar bir milletin millet olma olgusunun göstergesidir. Deprem anında özel araçlarıyla ailesi ile birlikte depremzedelere yemek dağıtanlara şahitlik ettim. işte bu millet olmanın en büyük özelliğidir.
Özkan: Yeni bir projeniz var mı ve yeni bir müjdeniz olacak mı?
Gürkan: Malatya en tarihinin en büyük yatırımı nedir? Çerçi döneminde yapılan arıtma tesisidir. Kayısı istatistikliğin temelini attık, fuarcılığın temelini attık, millet bahçesinin temelini attık. İnderesi tabiat parkının bir kısmını bitirdik, geri kalan kısmı da bitirmek üzereyiz. Bir taraftan şimdiye kadar yapılmayan yollar yapılıyor. Taşhoron kilisesinin ihalesini yaptık, bir yılda restore çalışmalarını bitirmeyi hedefliyoruz. Lisanslı depoda, yemek fabrikası, ekmek fabrikası da bir yılda bitecek, şire pazarı ve buğday pazarı da bir yıl gibi bir zamanda biter. Altay kışlasının yerini biz aldık sanayi sitelerinin bir kısmının taşınması noktasında çalışma yapacağız. Alternatif iki tane yol yapılıyor. Kuzey ve Güney kuşak yollar bitirilecek, Battalgazi hastanesi bitirilecek, kuzey çevre yolunu bitireceğiz. Kültürel mirasın ayağa kaldırılması noktasında çalışmalarımız yapılıyor. Organik yetiştirilen ürünlerin vatandaşla buluşturulma noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Sosyal ve kültürel içerikli projelerimiz devam ediyor. Yani her konuda büyükşehir belediyesi yoğun bir çalışma içerisinde.