Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından Ankara'da düzenlenen “Yerel Medyanın Geleceği ve Yeni İletişim Teknolojileri” çalıştayına Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ve yerel medya temsilcileri katıldı. Çalıştayda Malatya Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı İskender Yılmaz “Yerel Gazete Ve Radyoların Geleceği ” konulu oturumda basının sorunlarını gündeme taşıdı.

Geçmişten günümüze medya araçlarındaki değişimlere değinen Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Medya dünyasında son çeyrek asırda meydana gelen gelişme ve değişmelere şahit olmuş bir kuşağız ve bu süreci medyanın içerisinde geçirdik. En eski medya aracı olarak kabul ettiğimiz gazetelerin alternatifsiz saltanatını da yaşayıp gördük, karşısına alternatif olarak çıkan yeni medya araçlarından radyo ve televizyonun gelişimini de… İlk özel televizyonun yayın yaptığı 1990 yılından buyana tam 31 yıl geçti. Televizyonculuk yapan arkadaşlarım da bilirler ki, hâlâ karasal yayın yapan hiçbir televizyon kanalının lisansı yok. Allah’tan uydu yayıncılığı yaygınlaştı da, lisans problemi sorun olmaktan çıktı. Ben sorun olmaktan çıktı diyorum ama hala RTÜK’ten karasal sayısal yayın ihalesi yapacağız diye haberler de duyulmuyor değil. Yetişilmeyen bir trenin son vagonunu kaçıralı yıllar geçmesine rağmen hala böyle bir şeyin ara ara gündeme gelmesine şaşıyoruz. Keşke RTÜK yasası, özel televizyonlar birbiri ardına mantar gibi üreyip çoğalmadan önce hazırlansaydı da Türkiye’de daha kaliteli bir televizyon yayıncılığı olsaydı. 3984 sayılı Radyo ve Televizyon yasası, ilk özel televizyonun yayına başladığı tarihten tam 3.5 yıl sonra çıktı. Yasa, ihale yapmayı gerektiriyordu. Dönemin hükümetleri o ihaleyi bir türlü yapmaya muktedir olamadılar. Yapılan ihaleler de şu veya bu gerekçelerle iptal oldu. Sonuçta sakat bir doğumdan türeyen radyo ve televizyonlar, devlete de kendilerine de sorun olmaya devam ettiler. Keşke dönemin iktidarları o yasal düzenlemeyi zamanında yapsaydı da düzenli, dengeli, kaliteli bir televizyon yayıncılığı geçmişimiz olsaydı. Tabi sonradan serbest piyasa koşullarında taşlar yerli yerine oturdu, çeşitli amaç ve gayelerle açılan televizyonlar kapandı, sağlamlar kaldı. Ama çok zaman kaybettik. Biz televizyonlarda çalışmaya başladığımızda medya mensubu, o günkü ifadesiyle gazeteci sayılmıyorduk. Bize sarı basın kartı verilmiyordu. Ne zamana kadar? 2000 yılına kadar. Bunun biz televizyon gazetecileri üzerinde çok olumsuz etkileri oldu."

“İNTERNET GAZETECİLERİ BASIN MENSUBU SAYILMIYOR”

Yılmaz: “Şimdi maalesef aynı yanlış internet medyasında yaşanıyor. İnternet, hayatımıza gireli çeyrek asırdan fazla oldu. İnternet haberciliği ise milenyum ile birlikte başladı. Yani az değil. Nereden baksan 15-20 yıllık bir geçmişten bahsediyorum. Peki, şimdi, yani günümüz dünyasında, günümüz Türkiye’sinde biz internet gazetecileri basın mensubu sayılıyor muyuz? Sayılmıyoruz

Devlet gazetelere gösterdiği hassasiyeti internet gazeteciliğinde göstermiyor. Anlamak mümkün mü? Bir hakikat var. O da İnternet Medyası. Evet, herkes biliyor ki, günlük gelişmeler internet haber sitelerinden takip ediliyor. Sosyal Medya ile güçlendirilmiş haber siteleri günümüz dünyasının revaçta medya aracı. Bu hakikat 2 kere 2 eşittir 4 kadar açık ve net. O zaman ne yapmak gerekir. Bence internet habercileri ellerinden geleni yapıyorlar. Daha fazla takip edilmek, daha fazla okunmak daha fazla itibar görmek için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar.

Şimdi sıra devlette… Devlet fazla gecikmeden gerekli yasal düzenlemeyi hemen yapmalı. İnternet medyasını, medya olarak kabul etmeli. İnternet medyasında çalışanları gazeteci olarak kabul etmeli. İnternet medyasını sorumluluk alması için cesaretlendirmeli. İnternet medyasına ciddiyet kazandırmak için sınırlandırmalar getirmeli. Diğer medya için geçerli olan desteklemelerden internet medyası da yararlandırılmalı. Basın İman Kurumu sadece gazetelere değil, lisansı olan internet sitelerine de destek vermeli. İnternet medyasında suç işleyenler de diğer medyada olduğu gibi aynı müeyyidelere muhatap olmalı. Gazetelerin kâğıdı ile mürekkebi ile ve diğer masrafları ile sektör üzerindeki yükü alınarak, onların internet dünyasından yola devam etmeleri teşvik edilmeli. İnternetten yayın yapan bir sitenin, internet haber sitesi veya internet gazetesi olarak kabul edilebilmesinin şartları oluşturulmalı. Her önüne gelen bu işi yapmamalı. İnternet haber sitesi veya gazetesi olabilmek için ilgili kuruluştan lisans alınmalı. Türkiye’nin kaliteli bir internet haberciliğine kavuşması için, önceden belirlenen şartları taşıyan, lisansını almış ciddi kuruluşlara eğitim ve cihaz desteği gibi destekler sağlanmalı.” İfadelerini kullandı.