Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Muharrem Kılıç, kadın hakları alanındaki mücadelenin, insan hakları genel mücadelesinin, hak ve özgürlük mücadelesinin amiral gemisini, ilham kaynağını, referans noktasını oluşturduğunu söyledi. Kılıç, TİHEK tarafından düzenlenen Kadın Hakları Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, kadın haklarının sadece bugünün sorunu olmadığını, insanlığın, insanlık tarihinden beri kadın hakları konusunda büyük bir sınav içerisinde olduğunu vurguladı.
“Şehit anasıdır kadın, Kurtuluş Savaşına mermi taşıyan kahramandır.”
Çalışma Yaşamında Kadınlar panelinde Akademide Kadın konulu sunum gerçekleştiren MTÜ Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut şehit kadınlara ve Kurtuluş savaşı dönemine değinerek kadınların değerine değindi Karabulut, “Şehit anasıdır kadın, Kurtuluş Savaşına mermi taşıyan kahramandır. Yeri geldi cephede kıran kırana çarpıştılar. Kimisi keskin nişancılık yaptı, kimisi bambaşka katkılarla, bambaşka kahramanlıklarla tarihe geçti. Evet Nezahat Onbaşı bu ünvanı aldığında henüz 12 yaşında bir kız çocuğuydu. Kadın Nezahat Onbaşı’dır. Havva'dır kadın. Sevgilinin can damarı Amine'dir. Latife eş Hatice’dir. Bir iffet abidesi Meryem'dir. Yeri geldiğinde canlarıyla bu toprakları bizlere vatan kılan kadınlarımızın haklarını ödeyemeyiz” dedi.
Kadınlar Günü’nün bir güne indirgenmemesi gerektiğini belirten Rektör Karabulut, “Kadınlara verilen önemi sadece bugüne indirgeyemeyiz, bugünü tüm hayatımıza empoze etmeliyiz, kadınlara, kız çocuklarımıza eşit ve adil olarak fırsatlar tanımalıyız. Nitekim Cumhuriyetin kurulmasında çok önemli bir yere sahip olan Türk kadınına, medeniyetin beşiği olarak tanımlanan Avrupa ülkelerinin birçoğundan önce seçme ve seçilme hakkı kazandırılmıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te “Bu millet esas terbiyesini aileden almaktadır. Türk milleti öyle analara sahiptir ki her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir. Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir.” sözü ile Türk toplumunun gelişmesinde kadının önemine vurgu yapmıştır.” ifadelerine yer verdi.
“Hiçbir gerekçe şiddeti gerektirmez”
Kadına yönelik şiddetin aciziyet göstergesi olduğunu ve hiçbir gerekçenin şiddeti doğurmayacağını belirten Prof. Dr. Karabulut, “Maalesef günümüzde de halen kadına yönelik şiddetin her türü ile karşılaşıyoruz. Bu konuda hepimize görevler düşüyor, mücadele etmeliyiz, mücadele eden kadınlarımıza destek olmalıyız, kadına, insana ve hatta herhangi bir canlıya şiddet asla kabul edilemez. Şiddetin sözlü, psikolojik veya fiziki şiddet olarak ayrımı yapılamaz. Şiddetin her türlüsü kötüdür ve hiçbir gerekçe şiddeti gerektirmez. Yine dinimizde kadını toplumu eğitici birey olarak görmüştür. Birçok ayet ve hadisle de kadına verilen değeri görebiliyoruz. Peygamber efendimizin bir hadisinde "Sizin en hayırlınız kadınlarına en iyi şekilde davrananlarınızdır denilmiştir. "Aynı zamanda peygamber efendimiz kadınlar için "Kadınlar size Allah'ın bir emanetidir." demiştir. Bu anlamda lütfen duyarlı olalım ve üzerimize düşeni yerine getirelim.” şeklinde konuştu.
“Bir kadını eğitirseniz, bütün toplumu eğitmiş olursunuz”
Eğitim hayatında kadının yeri ve önemine değinen Rektör Karabulut, “Bir akademisyen olarak, bilim insanları olarak kadınların her alanda olması gerektiğinin altını çiziyorum. Eğitimden, sağlığa, sanayiye, fen bilimlerine ve daha birçok alana kadın eli değmeli. Bizler de Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak “Bir kadını eğitirseniz, bütün toplumu eğitmiş olursunuz” diyerek ilk sempozyumumuzu “Her Şey Kadınla Başlar” konusu ile gerçekleştirmiştik. Daha sonra, “Kriz Yönetiminde Kadın”, “Kadın Sağlık ve Kalite Sempozyumu” yine Kadına Şiddet İnsanlığa İhanettir” dedik ve Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak kadının önemine ve hayattaki yerine her fırsatta değindik.” dedi.
“Türkiye’de akademide kadınlar olarak Avrupadan çok da öndeyiz. Cumhurbaşkanımız ve YÖK Başkanımızın öncülüğünde her geçen gün yeni gelişmeler oluyor. Bugün Türkiye'de 129'u devlet, 74'ü vakıf ve 4'ü vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere 207 üniversitemiz var ve 19 kadın rektörümüz var ve bu rektörlerden biri olmaktan gurur duyuyorum.” İfadelerini kullanan Prof. Dr. Karabulut, “Gerek kız öğrenci gerekse kadın akademisyen oranında birçok ülkeden daha ileri seviyedeyiz. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre, Türkiye'deki 180.065 akademisyenin %45'i kadınlardan oluşuyor. Bu akademisyenlerin %32’si kadın profesörlerden, %43'ü doçentlerden, %48’i kadın doktor öğretim üyelerinden, %55’i ise kadın öğretim görevlilerinden oluşuyor.” diyerek akademide profesör sayılarında ki gelişmelerin artarak devam etmesi gerektiğini ifade etti.
“Cam Tavan Sendromu”
Kadınların akademide, toplumsal hayatta hak ettiği yerlerde olamadığını belirten Karabulut, “Bugün 207 üniversitede toplam 394 kadın üst yöneticilik konumunda, ülkemizde bu rakamların her geçen gün iyileştiğini ve Avrupa’da birçok ülkeden daha iyi konumda olduğunu da görüyoruz. Dünya da akademide kadın sayılarına baktığımızda ise büyük bir eksiklik olduğunu fark edebiliyoruz. Kadınların erkeklere göre yönetim mekanizmalarında daha az söz hakkına sahip olması “Cam Tavan Sendromu” kavramının devam ettiğini gösteriyor. Kadınlar gerek sosyal hayatta gerek iş hayatında erkekler ile aynı görevleri alabiliyorlar, fakat üst düzey yöneticilik anlamında kadınlara verilen söz hakkı erkeklere göre daha az olduğu görünüyor. Cam tavan yani kadınlarımızın daha üst yönetim pozisyonlarda çalışmalarına karşı karşılarına çıkan engeller, bu engeller toplum baskısı, fiziki ve sosyal engeller bunlardan el birliği ile kurtulmalıyız.” şeklinde konuştu.
Türkiye’de kadınlara verilen değerlerin her gün arttığını söyleyen Karabulut, Yükseköğretim Kurumları’nda kadına verilen değer her geçen gün daha da arttığını ve MTÜ olarak bu bilinç ile eğitim faaliyetlerini sürdürürken, öğrencilere de konferans, seminer ve etkinliklerle toplumsal bilinç de aşıladıklarını belirtti.
MTÜ’nün Kadın Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile büyük bir kesime ulaştıklarını belirten Karabulut, kurum görevlerinde akademik ve idari personellerde de adil bir dağiılım sağladıklarını ifade etti. Rektör Prof. Dr. Karabulut, “Üniversitemizde kadın akademisyen sayımız %40, kız öğrenci sayımız %45, yine %42 oranında kadın yöneticilerimiz bulunuyor ve bu oranların daha da artması konusunda teşviklerde bulunuyoruz. Kadınlarımızın almış olduğu etkin ve önemli kararları görüyoruz. Kız çocuklarımızı evlatlarımız burada bizler ile bilimsel çalışmalara dahil oluyorlar birlikte üretmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Mesleki eğitime önem veriyor, eğitim 4.0 modelini üniversitemizde uyguluyoruz. Yine burada kız öğrencilerimizin yetenekleri yetkin oldukları alanlarda çalışmalar yapmalarına önem veriyoruz. Bizim temel fikrimiz "Dünyadaki tüm güçlerden daha önemli büyük bir şey var; bir kadının gülüşüdür.” ifadeleri ile sözlerine son verdi.