Sağlık İş Sendikası Malatya Şube Başkanı Kenan Karateke ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek; “Türkiye’de 11 üniversite kamu çerçeve protokolü sözleşmesi dışındaydı. 11 üniversitenin 5 tanesi yüksek hakem kuruluna gitti. Meclise gidip iktidar muhalefet milletvekillerini ziyaret ettik. Sizin büyük desteğinizi gördük. Büyük katkınız oldu. Sadece İnönü Üniversitesi’ne değil, 11 üniversitenin tamamına katkınız oldu. Yaklaşık 17 bin 4D Kamu işçisinin ek ücret protokolü ile kamu çerçeve protokolüne erişmesine katkıda bulundunuz. Bunun için sizlere teşekkür ediyoruz. Emekleriniz çok büyük. Sendika genel merkezimiz, genel başkanımız ve TÖTM çalışanları adına sizlere teşekkür ediyorum.”ifadelerini kullandı.
İşçilerimizin nihayet hakkını almasından mutluluk duyuyoruz
İnönü Üniversitesinde çalışan 1568 işçinin toplu sözleşmeyle hakkını almasından mutluluk duyduğu belirten Ağbaba, “Bizim görevimiz hem Malatyalının var olan sorunları gündeme getirmek hem de sorunları çözmektir. Birileri bundan alınsa da bizim görevimiz budur. Eğer ki biz sizlerin dile getirmiş olduğu bu sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dile getirmeseydik, bu sorunun çözümü için uğraşmasaydık, kısacası başımızı koymasaydık işimizi eksik yapmış olurduk. Amacımız ne bir kişiyi yıpratmak nede bir kurumu hedef almaktır. Ama burada yasal olarak kazanılmış bir hakkınız var ve bunun da uygulanması gerekiyor. Biz kimsenin düşmanı değiliz siz de kimsenin düşmanı değilsiniz. İnsanlar çalıştığı yerde mutlu olmak istiyor dolayısıyla emeğinin karşılığını almak istiyor. Siz bu sorunu bize ilettikten sonra biz hemen Meclis’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde bu sorunu dile getirdim. Sayın Bakan’da böyle bir durumun söz konusu olamayacağını ifade etti. Sonra sorunu Meclis kürsüsünde de dile getirdim. Daha sonra TÜRK-İŞ Genel Başkanı Sayın Ergün Atalay’ın da konu ile ilgili çabası olduğunu öğrenip görüşmeler gerçekleştirdik. Hem İnönü Üniversitesi’nde çalışan 1568 işçimizin hakkını almasına vesile olduk hem de İnönü Üniversitesi dışındaki üniversitelerde çalışan işçilerimizin toplu sözleşmelerini imzalamalarına vesile olduk. Bizim de en büyük mutluluğumuz, sevincimiz ve gururumuz bu.” dedi.
Üniversitelerimizi hiçbir siyasi tartışmanın içerisine sokmamalıyız
Sağlık çalışanlarının hakkını almasına ilişkin süreçteki eksikleri dile getiren Ağbaba, “Tabi bir şeyi daha ifade etmek lazım, bu süreç doğru yönetilmedi. Bir sendikaya karşı kampanya yapıldı. Şunu da belirtmek isterim; biz hiçbir sendikanın karşısında değiliz. Kim örgütleniyorsa, kim kendi üyesinin hakkını savunuyorsa, kim sırtını idareye değil çalışanına dayıyorsa biz o sendikaların yanındayız. Ayrıca idarecilerinde bir sendika temsilcisi gibi davranmasını doğru bulmadığımızı söylemek isterim. Ben Malatya’da özellikle eğitim kurumlarının yıpranmaması için elimden geldiği kadarıyla özen gösteriyorum. Üniversitemizi hiçbir siyasi tartışmanın içerisine sokmamaya çalışıyorum. Ama yanlış yapılan şeyleri de söylemek bunu düzeltmek bizim görevimiz. Turgut Özal Tıp Merkezi bizim gururumuz. Hepimize düşen görev buranın başarılı olmasıdır. Milletvekiline, rektörüne, çalışanına düşen görev kurumun yükselmesidir. Başarılı çalışmalara imza atıldığında gurur duyuyoruz. Sadece Türkiye’de değil dünyanın farklı yerlerinde de hastalar buraya tedavi olmak için geliyor. Bu başarıda kimin emeği varsa kutlamak istiyorum. Rektörümüzü de kutlayalım, başhekimimizi de kutlayalım onların da çok ciddi emekleri var bu başarıda. Sizler ne kadar fedakârlık yapıyorsanız üniversite çalışan hocalarımız da bir o kadar fedakârlık yapıyor. Dışarıdan gelen yüz binlerce liralık maaş tekliflerini ellerinin tersi ile itiyorlar,burada 13 bin, 15 bin lira maaşa çalışıyorlar. Onlara da buradan teşekkür ederiz. Hem başhekimimize hem hocalarımıza, Malatya’da görev yapıp burada insanlarımıza hizmet eden herkesin önünde saygı ile eğildiğimizi ifade edelim” dedi.
Doktorlara “git” demek vicdansızlıktır
“Hekimlerimiz emeğinin karşılığını alamıyor. Bakın bu insanlar Türkiye’nin en seçkin, en başarılı insanları. Türkiye’nin göz bebekleri. Üniversite sınavlarında derece yaparak bu bölümleri kazanmış insanlar. 6 yıl süren eğitimleri, ihtisasları, zorunlu görevlerini düşündüğümüzde doktorlarımız bu topluma tüm emeğini veriyor. Bu insanlara git demek adeta bir vicdansızlıktır, bunu da belirtmek isterim. Sen kimi nereden kovuyorsun? 8 bin lira maaşa çalışan bir doktor olur mu, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi geçmiş. Profesör olmuş üniversite hocası olmuş bir kişinin maaşı 13 bin, 15 bin lira. Bu durumun düzeltilmesi lazım. Bu insanları ülkemizde yaşaması lazım, yurt dışına gitmelerine izin vermemiz lazım. İktidara, muhalefete düşen görevde bu insanlarımızın mutluluğunu sağlamaktır bunu da ifade edelim.”