Nikâh Sarayında düzenlenen programa Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın yanısıra Malatya’nın seçilmiş belediye başkanlarından A. Münir Erkal, Mehmet Yaşar Çerçi, HCemal Akın, merhum Seyhan Semercioğlu’nun eşi Şahika Semercioğlu, ilçe belediye başkanları ile meclis üyeleri ve Büyükşehir Belediyesi yöneticileri katıldı.
SEMERCİOĞLU: TEŞEKKÜR EDİYORUZ
Düzenlenen Vefa Gecesinde Malatya Belediyesi eski Başkanlarından merhum Seyhan Semercioğlu’nun eşi Şahika Semercioğlu, açılış konuşmaları öncesinde yaptığı selamlama konuşmasında, programın gerçekleştirilmesinden dolayı Başkan Gürkan’a teşekkür ederek,“Hepimiz Malatyalıyız. A B C D diye sınıflandırmak partilerde, sonuçta ne oluyor? Malatya’ya hizmet oluyor. Hizmet yarışında birlik ve beraberlik içerisinde çalışmalı ve gayret edilmelidir. Şu üç günlük dünyada bizlere birlik beraberlik lazım. Ne olursa olsun bizim bağlarımız vardır, yakın tanıdığımız vardır, güzellikler hoşnutluklar, zarafet güzel şeylerdir. Bu vesileyle bu birlik ve beraberliği sağlayan Başkanıma çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum” dedi.
GÜRKAN: MALATYA TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR GÜN
Malatya açısından çok önemli bir buluşmanın gerçekleştirildiğini belirten Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan yaptığı açılış konuşmasında, “Bizim varlık sebebimiz şehrimizin birliği, beraberliği, dirliği ve düzenidir dedik ve bu buluşmanın bir an evvel gerçekleşmesi için istişarelerde bulunduk. Bütün belediye başkanlarımıza bu anlamda sonsuz şükranlarımı arz ediyorum. Gerçekten de bizi kırmadılar. Bu çok önemli bir hadisedir. Malatya açısından, Malatya tarihi açısından, demokrasi kültürü açısından ve Türkiye’ye rol model olma noktasında çok önemli bir hadisedir. Toplantıya katılım ve paydaş noktasında nasıl bir değerlendirme yapalım dedik, belediye başkanlarımızı ve fiili meclis üyelerimizi çağıralım daha uygun olur diye düşündük. Çünkü geniş katılımlı olmaktansa daha homojen toplantı, daha ileriki aşamalarda da geniş katılımlı toplantılar icra ederiz diye düşündük. Hakikaten Malatya tarihi açısından önemli bir gün. Paylaşım ve tecrübenin aktarılması noktasında önemli bir toplantı gerçekleştirdik. Belediye başkanlarımızla birlikte Kent Müzesinde oturduk, uzun sohbet ve istişarede bulunma fırsatını bulduk. Burada özellikle kentimizin kimliğinin korunması noktasında, kentimizin belleğinin korunması noktasında, hafızasının korunması noktasında ve kent kültürüyle birlikte kent değerlerinin sabitleştirilip oraya entegrasyonu noktasında genel anlamda sosyal entegrasyonun icra edilmesi noktasında önemli bir toplantı olduğu kanaatindeyim. Burada demokratik kültür anlamında da önemli bir mesaj var. Türkiye’ye önemli bir mesaj var. Değişik zamanlarda, değişik partilerde görev yapmış ve memleketimizin hizmetinde bulunmuş belediye başkanlarımızın şehrin çağrısına kulak verip, şehrin çağrısına icabet ettikleri için bütün Malatya halkı adına, hemşerilerim adına kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Biz bu şehri tarif ederken, insanlık medeniyetinin başladığı Anadolu’yu Anayurt yapan destan şehri diye tarif ediyoruz. İnsanlık medeniyeti bu şehirde inkişaf etmiş ve bunun tescilini de geçtiğimiz yıl 26 Temmuz’da Birleşmiş Milletler UNESCO Kurulu toplanarak evet dünya insanlık medeniyeti bu şehirde başlamış dediler. İkinci aşamada Anadolu’yu Anayurt yapan destan şehri diyoruz. Anayurt’un 1071’le olmadığını ondan 400 yıl önce Anadolu’nun fethinin burada, Malatya sancağında başladığını görüyoruz. Yani Hüseyingaziler, Hasangaziler, Battalgaziler, Emir Ömerler, Mevlanalar, Sadrettin Koneviler, İbni Arabiler ve Abduvahapgaziler bir taraftan kahramanlık destanı yazarken, bir taraftan ilim irfan anlamında irşadlarda bulundular. Anadolu yumuşatıldı. Anadolu fethe hazır hale getirildi. Anadolu’da yeni bir Türkiye Cumhuriyeti Devletinin o dönemde Türk devletinin kurulmasının temelleri atıldı. Büyük Selçukluyla Orta Asya’dan daha önce gelen ve Anadolu Selçuklu medeniyetinin Anadolu ile tanışması Malatya sancağıyla başlamış ve bütün Anadolu topraklarına teşmil edilmiştir. Biz, bu topraklarda mirasçıyız. Bu topraklarda yaşamak bir vebal aynı zamanda bir vecahattir, şereftir aynı zamanda bir vebaldir. Eğer bu toprakları hak ettiğimiz şekilde, emanet edildiği şekilde gelecek kuşaklara aktarmadığımız zaman bunun vebali altında boğulur gideriz. Ama geçmişteki birikimlerimizin kümülatif olarak bu şehre hizmet olarak yansıtırsak ve bu şehrin çağrısına kulak verip şehrin ihtiyaç hiyerarşisini giderirsek ve geleceğe güzel bir şehir bırakabilirsek işte o zaman vecahate yani şerefe talip olmuş oluruz. Demokrasi kültürünün en güzel örneğini Malatya’da dün nasıl atalarımız medeniyetin ışığını, kahramanlık destanlarının ışığını, ilim irfan ışığını nasıl yayıp ve Anadolu’yu aydınlattılarsa demokrasi kültürünü en güzel icra edildiği bir toplantıyı da burada bizlerle vücuda getirdiniz. Bu anlamda bizler ne kadar müteşekkir olsak, teşekkür etsek azdır diyorum.
Tabi bu toplantımıza Ahmet Çakır başkanımızda katılacaktı, planlamamız öyleydi. Ahmet Çakır başkanımızın dün babası Hakk’ın rahmetine kavuştu. Ben bu vesileyle Ahmet Çakır Başkanımıza Cenabı Allah’tan sabırlar diliyorum. Rahmeti rahmana kavuşan babasını da Cenabı Allah cennetle müjdelesin. Birlikteliğimizi Cenabı Allah daim etsin diyorum ve bu birliktelik devam edecektir. Programımıza katılan başkanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.
ERKAL: HER ALANDA BİLGİMİZİ MALATYA'YA AKTARIRIZ
Malatya eski Belediye Başkanlarından A. Münir Erkal da yaptığı konuşmada, “Ben Belediye Başkanı olduğum dönemde bir ara Hemşerilik Anayasası oluşturalım demiştim ve benim yayınlamış olduğum kitaplarda bu vardı teklif olarak. Bir Hemşerilik Anayasası olsun, kentimizi koruma, kimliğimizi koruma, geleceğimizi planlama ve Malatya için, bu topraklar için irademizi ortaya koyalım demiştim o zaman. Şimdi Sayın Başkan Gürkan, tarihinde ilk defa ki ben daha önce duymadım Belediye Başkanlarımızı bir araya getirerek bu topraklara hizmet etmiş tecrübesiyle, birikimiyle, heyecanıyla, dinamizmi ile arkadaşlarımızı bir araya getirerek bu heyecanı yeni bir seviyeye getiriyor bu anlamda çok önemli bir iş yapıyor. Çok hayırlı bir iş yapıyor. Bu yüzden kendisine teşekkür ediyorum. Şimdi burada Vefa Gecesi Şehrül Eminler yazıyor. Eskiden belediye başkanının adı şehrül emin idi, yani şehrin en çok güvenilen adamı, şehrin emin kişisi. Bizlerde emanet şuuru var. Bu yüce inancımızda çok açık bir şekilde ifade edilmiştir. Emanete ihanet etmeyiniz, sahip çıkınız. Bu ruhumuzun en ücra köşesine kadar oturmuş bir şuurdur, emanet şuuru. Bu şuur şehrül eminler için ise ayrı bir anlam ifade eder. Şehrül Emin olduğunuzda bütün kamunun, bütün vatandaşların mesuliyetini yükleniyorsunuz. Kamu hakkı yükleniyorsunuz. Yaptığınız görev nedeniyle o artık bireysel bir hak olmaktan çıkıyor bütün kamunun hakkı anlamına geliyor. Dolayısıyla büyük bir vebali de içeriyor.
Şimdi Sayın Başkan bizleri biraraya getirerek, bu vebali bizlere bir kez daha hatırlattı. Belediye Başkanlığımız bittiği zaman Malatya kentine bizim vecibemiz bitmez, bitmemeli. Bu sürdürülebilir ve sürekli olmalıdır. Ama maalesef içinde bulunduğumuz şartlar bu ruhu öldürdü. Eğer herhangi bir sistemi düşmanlaştırma, kutuplaştırma ve gerilim üzerine kurarsanız bu birleşme, bu dayanışma şuurunu öldürürsünüz. Bakın bizim kültürümüzün özünde ve temelinde çok önemli bir şey var; insanlar kâinatın sahibinin kendisiyle nasıl ilişki kurduğunu, nasıl bir rabıta kurduğunu, nasıl muamele edeceğini merak eder. Bu soruya cevap olarak Cenab-ı Hakk diyor ki ‘O rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır.’ Yani Cenab-ı Hakk diyor ki ‘sizinle ilişkimi, irtibatımı rahmet üzerinde kuracağım ey insanlar. Gazap üzerinden ceza üzerinden kurmayacağım.’ Dolayısıyla bizim medeniyetimiz bir rahmet medeniyetidir, destek medeniyetidir, yardımlaşma medeniyetidir. Birbirine sahip çıkma medeniyetidir, beraberce hedefe yürüme medeniyetidir. Bunları kaybettik. Bakın üzülerek söylüyorum bunları kaybettik. Kutsal kabımızda buyuruluyor ki ‘Allah iyilik yapanlarla, ihsanda bulunanlarla beraberdir.’ Böyle bir insanın sırtını kim yere getirebilir. İşte bu şuuru da kaybettik. İhsan etme şuurunu. Dünya hesapları uğruna, çıkarlar uğruna bu değerlerimizi yerle bir ettik. Küresel ölçekte baktığınız zaman insanlık bir çözüm arıyor. Dikkat ediniz, kapitalizm vardı liberalizm oldu. Liberalizmin yönetemediği görüldü neoliberalizm oldu, şimdi o da çöküyor. İnsanlık sefalet içinde. Ben Çevre Komisyonu Başkanı iken dünya raporları düzenli olarak geliyordu önüme. Milyonlarca çocuk susuzluktan ölüyor Afrika’da, sağlıklı içmesuyu bulamadığı için.
Dolayısıyla değerli başkanımızın, mesuliyet dediği, yanlış yapanlarla hesaplaşma dediği, kamu hakkına aramızdaki nifakı bozanlar iflah olmaz dedi. Ben her zaman söylemişimdir, benim üzerime düşen bir şey varsa hem mesleki hayatım itibariyle, hem yerel yönetimdeki görev tecrübem ifadesiyle, hem yüksek mimar olmam ifadesiyle Malatya ile ilgili her konuda bilabedel adımın da zikredilmemesi şartıyla her türlü desteği vermeye hazırım.
Belediye Başkanlığı önemli bir görev ve Selahattin Bey bu şuurla böyle bir organizasyon yapıyor. İşte bu sinerjinin böyle oluşması çok değerli, Sayın Başkanın dediği ilk defa tarihinde bu yapılıyor inşallah geleneksel bir ilke haline gelir. Her alanda, istediği yerde biz desteğimizi, bilgimizi, birikimimizi Malatya’ya aktarırız. Bu Malatya’mızın zenginleşmesine, huzurunun artmasına, çok daha büyük projelerin hayata geçmesine inşallah vesile olur. Sayın Başkan Gürkan konuşmasında bir nevi Hemşerilik Anayasası’nın kodların anlattı. Gerçekten sorgulama, hesap verme, Malatya’yı ayağa kaldırma, ihanet etmeme, kucaklaşarak büyüme, beraber olarak büyüme. Bu değerler çok önemli değerler ben tekrar Değerli Belediye Başkanımızın şahsında tüm meclis üyelerini, Malatya kamuoyunu, diğer misafirlerimizi gösterdikleri bu sıcak ilgiden dolayı çok teşekkür ediyorum. İnşallah bu toplantının Malatya’mızın gelişmesine büyümesine, uygulanabilir bir proje oluşturulmasına ve mutlu bir kent olmasına vesile olmasını niyaz ediyor, tekrar bütün katılımcıları sevgiyle, saygıyla selamlıyorum” şeklinde konuştu.
ÇERÇİ: YAPTIĞIMIZ BİR BAYRAK YARIŞIDIR
Geçmişte kendilerinin Belediye Başkanlığı görevini yüklendiklerini belirten Malatya eski Belediye Başkanı Mehmet Yaşar Çerçi ise, “Geçmişte bizler yüklenmiştik bu görevi şimdi de sizler görevi yüklenmiş durumdasınız. Kamu vazifesi biraz evvelki konuşmacılar da ifade ettiler ağır sorumluluğu var tabi takdir edersiniz ki. Hatta bu yüzden Hz. Peygamberimiz (SAV) kendisinden vazife isteyenlere vazife vermezmiş. Hatta bizim itikadımızın imanı olan aynı zamanda Ebu Musa El Eşari Hazretleri der ki ‘Bir defasında amcamın oğluyla beraber Efendimizi ziyarete gittik. Yanında oturduk ve sohbetini dinledik. Bu sırada yanımdaki amcaoğlu dedi ki -Ya Resullulah emrinizdeki memuriyetlerden birini bana verir misiniz?- Efendimiz, hoşlanmadığı bir şeyle karşılaştığında yüzü kıpkırmızı olurmuş. Bu yüzden biz anlardık neden hoşlanıp hoşlanmadığını. Baktım ki yüzü kıpkırmızı oldu, rahatsız oldu ve dedi ki – Biz bizden vazife isteyene vazife vermeyiz.- Ben hemen özrümü beyan ettim dedim ki Efendim biz sizin yanınıza bu maksatla gelmedik. Amcamın oğlunun içinde böyle bir niyeti olduğundan da haberim yoktu. Çok özür dilerim dedim, bizi bağışlayın dedim. Birden hadi bakalım Yemen Valiliği boş seni oraya gönderiyorum dedi kendisine.’ İsteyene vermedi, istemeyene verdi vazifeyi Peygamber Efendimiz.
Şimdi bu niye böyle diye düşündüğümüzde çünkü zaten kişisel olarak hayatlarımız ağır bir imtihan. Zaten bu imtihanları vermekte binbir zorluklarımız var. Bir de bunun üstüne binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce insanın sorumluluğunu omuzuna almayı istemek Sayın Başkanlarım da kusura bakmasınlar da çok akıllıca bir şey değil. Diyecekler ki peki sen niye yüklendin bu işi? Vallahi ben istemedim. Zorla bu görevi sırtımıza yıktılar ve yaptık. Ama bu süreçte eksikliklerimizden dolayı hem halkımızdan hem Rabbimden özür diledik.
Yine Peygamber Efendimiz bir sözünde, kamu hizmetleri mutlaka birileri tarafından yerine getirilecektir. Ama isteyendense istemeyen bunun için daha makbuldür. Niye böyle düşünüldüğünde şöyle tefsir ederler, çünkü bu zor bir sorumluluk, dolayısıyla bir sorumluluğu ahiretten beklentisi olan biri niye talip olur? İki şeyden dolayı ya şan şöhret için ya da başka dünyevi beklentiler için. Dolayısıyla her ikisi de marazi. Sıhhatli değil. Ama bu işler boş mu kalacak birilerinin bu işi yapması gerekecek. İşte bu sorumluğu alırken de bu ağır vebali sürekli gönlünde hissedecek insanlar tarafından yapılmalı. Umarım ki sizler de bu bilinç içerisindesinizdir.
Değerli arkadaşlar biz görev yaptığımız süre içerisinde bize bu emaneti yükleyen halkımıza karşı mümkün olduğu kadar hep hürmetkâr olduk. Bu vazifeyi yüklendikten sonra personellerimiz ve Başkan Yardımcılarımla yaptığım ilk toplantıda şunu onlardan rica ettim: Değerli arkadaşlar ben sizin odanıza geldiğim zaman ne yapıyorsunuz hemen ayağa kalkıyorsunuz iltifat ediyor ve hemen bir şeyler ikram ediyorsunuz. Peki hemşerilerimizden biri geldiği zaman işi için o davranışı onlara da gösteriyor musunuz? Göstermelisiniz çünkü neden? Bendeniz o vazifeyi yüklenen kişi mührü onlardan aldım, mührün sahibi onlar. Esasında patron da onlar. Dolayısıyla ben onların hizmetçisiyim. Hizmetçiye böyle davranırken patrona öyle davranmazsan yanlış yapmış olursun. Öyle yapmadığın için o kişi oradan rahatsız olarak çıktıysa itibar görmediğini, değer görmediğini anlayıp çıktıysa siz o günkü yevmiyenizi hak etmediniz. Hak etmediyseniz de bu bir şekilde sizden çıkar. Eve gidersiniz hanımınız sizi asık suratla karşılar, çocuğunuzun başına bir iş gelir. Bu bilinci arkadaşlar hiç kaybetmemeliyiz. Çünkü bu vazifelerin hakiki sahibi gerçekten halktır. Bu vazifelerin bizlere verilmesi çok seçkin olmamızdan dolayı mıdır? Değil. O zaman da söylüyordum, şimdi de söylüyorum; halkın içerisinde öyle babayiğitler var ki ama Hz. Allah imtihanları gereği onlara fırsat vermez, size fırsat verir, bize fırsat verir. Ve bu bizim dolayısıyla insanlardan çok ayrı olduğumuz anlamına gelmez. Ama işte Hz. Allah nimetlerle de kulunu imtihan eder, külfetlerle de, makamlarla da mevkilerle de imtihan eder. O imtihanlardan anlımızın akıyla çıkmaktır esas gaye olan. Allah hepimizi bütün vazifelerimizde yüz akıyla çıkmayı nasip etsin.
Değerli arkadaşlar vatandaşımızda şöyle bir duygu var her işinin görülmesini istemez veya çözümü için beklemez ama gittiği yerde gittiği kamu vazifelisinin karşısında değer gördüğünü hissetmek ister ve şu duyguyla oradan çıkmak ister; evet bu kişi imkânı olsaydı benim işimi yapacaktı. Bu inançla bu duyguyla oradan ayrılması lazım ve biz ona bu imajı vermeliyiz. Bunu yaparken de arkası olanla olmayanı asla ayırt etmemeliyiz. Nezdimizde kuvvetli olan değil, haklı olanın güçlü olmasını sağlamalıyız diye düşünüyorum.
Bir hatıram var; Emekliler parkı var ismini öyle koymuştuk hala hizmete devam ediyor orayı yaptık istedik ki emeklilerimizin 65 yaş pasoları var geziyorlar. Bazı teyzelerimizden mektuplar almıştım diyorlar ki ya biz misafirliğe gideceğiz veya misafir kabul edeceğiz bizimkiler evden çıkmıyorlar. Dolayısıyla biz rahat rahat dolaşamıyoruz, evde misafir ağırlayamıyoruz. Dolayısıyla o insanların gelip çay kahve içeceği yerler de emekliler için pahalı oluyordu diğer kafeteryalar, çay ocakları. O zaman orayı yapalım dedik çay parasını da piyasanın çok altında tutalım. Gelsin insanlar orada otursun, sohbetini yapsın. Gün geldi Vali ile beraber açılışını yapıyoruz. Bendeniz konuşma yaparken oradan emekli bir amcamız bağırdı, -Ne o bir marifet yapmışsınız gibi orada çıkmış birde konuşuyorsunuz.- dedi. Baktım zabıtalar hemen adamın üstüne gitmek istediler durun dedim Amcacığım sesini hiç yorma gelir misin yanıma burada söyle ne söyleyeceksen geldi yanıma aldım. Mikrofonu kendisine takdim ettim, alın istediğinizi söyleyin dedim. Mikrofonu aldı eline dedi ki – Ya iyi güzel yapmışsınız burayı ama hiç düşündünüz mü bu yaşlı insanların ihtiyaçları var. İhtiyaçları olduğu zaman nereye gidecekler? Bir de çıkmışsınız koca koca adamlar konuşuyorsunuz, ama bir işten anladığınız yok- dedi. Amcacığım dedim arkanı döner misin şöyle diyerek Belediyenin arkasındaki kapıyı gösterdim, bak dedim o kapı her zaman açık, orada da tuvaletler var ihtiyacı olan amcalarımız oraya gidip kullanabilecekler. –Ha öyle mi- diyerek gitti yerine oturdu.
Programdan sonra O dönem Derya Kadıoğlu Valimiz ile otururken kendileri bana teşekkür etti ve tebrik etti. O insanı rencide etmeden meselesini hallettin diye. Ertesi günü özel kalem geldi yaşlı bir amca gelmiş sizinle görüşmek istiyor dediler. Buyurun alın içeri dedim, bir baktım ki aynı adamcağız. Elimi öpmek istiyor, estağfurullah amca dedim ben nasıl elimi size öptürebilirim dedi. Yok dedi Reis Bey ben dün hastaydım ağrılarım sızılarım vardı. Bu hırsımı birinden çıkarmam lazımdı bunu da sizden çıkardım dedi. Ama Allah senden razı olsun beni orda rencide etmedin olgunlukla karşıladın, eve gittim sabaha kadar uyumadım nasıl o insana böyle davrandım diye. Yok dedim Hacı amca siz bizim yaşlımızsınız, büyüğümüzsünüz, amcamızsınız sizin de çocuklarınıza torunlarınıza her türlü davranma hakkınız var. O kadar hayatın çilesini çekmişsiniz bugünlere gelmişsiniz. Dün de siz büyüğümdünüz bugünde büyüğümüzsünüz.
Dolayısıyla bu örnekten hareketle şunu arzetmek istiyorum, ‘Hakkın rızası halkın gönlünden geçer. Halkın gönlünü hoş etmeyen, Hakkı da hoş etmiş olmaz. Bu vesileyle sizler de yaptığınız vazifelerde tat almak istiyorsanız hergün eve gittiğinizde ruhunuzun gönlünüzün hoş olmasını istiyorsanız ve bütün insanlara karşı rahat olmak istiyorsanız bu davranışları sergilemek çok zor olmasa gerek diye düşünüyorum.
Biraz önce Münir Başkanımızın da ifade ettiği gibi böyle bir toplantıyı böyle bir buluşmayı sağladığı için Kıymetli Selahattin Başkanımıza teşekkür ediyorum. Sağ olsun var olsun. Yaptığımız bu bir bayrak yarışı. Başkanlar yüklendikleri görevi kendi dönemleri içerisinde halkın kendisinde olan imkan ve kaynaklarını en öncelikli işlere ve en ekonomik bir şekilde israf etmeksizin onlara hizmet etmekle mükellef. Bizle bu görevi yaptık, şimdi Selahattin Başkanımız yapıyor. Güzel hizmetleri gördükçe de kıvanç duyuyoruz, bu hizmetlerin sayısının artmasını diliyoruz. Bu vesileyle Allah’tan kendisine güç ve kuvvet vermesini diliyorum, hepinize en derin muhabbetlerimi ve saygılarımı sunuyorum” dedi.
AKIN: BUNDAN SONRADA DEVAM ETMELİ
Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın bu toplantıları genişleterek yaptığı için teşekkür eden Eski Belediye Başkanlarından Cemal Akın’da yaptığı konuşmada, “Değerli Başkanlarım Selahattin beye bu toplantıları genişlettiği Belediye Meclis Üyelerini de davet ettiği için çok teşekkür ediyorum. Ben Belediye Başkanı olarak seçildiğimde Malatya’da yaşayan rahmetli Seyhan Abi’nin ve Naci beyle Kernek’te bulunan restoranımızda bir toplantı gerçekleştirdik. O zaman Başkanlarımızın anlattıklarını dinleyerek, yaptıklarını yapmak istediklerini süreleri yetmediği için gerçekleştiremediklerini Malatya’nın yararına olan şeyleri kendiriyle paylaşmış onların anlattıkları şekilde imkânlarımız ölçüsünde Malatya’ya hizmet etmeye gayret etmiştik. Bunu bu hale getiren, kapsamlı hale getiren Selahattin beye özellikle çok teşekkür ediyorum. İnşallah bundan sonra gelen kardeşlerimizde bu çalışmaları biraz daha derinleştirerek biraz daha genişleterek devam ettirirler. Konu Malatya biraz evvel arkadaşlarımızda Malatya halkının özelliklerinden bahsettiler. Selçuklular döneminde Malatya’nın bir adı da Dar-ül Rifat Seçkin insanların yaşadığı yer. Malatya böyle bir il, böyle bir vilayet. Nasıl ki Osmanlı döneminde Amasya ve Manisa Şehzadelerin eğitildiği yerse, Selçuklular döneminde de Malatya Selçuklu Şehzadelerinin eğitildiği yer. Hatta Selçuklu Prensleri Malatya’da eğitimlerini görürken ve hizmetlerini sunarken vakıflarda kurmuşlar. O vakıflardan birisinin ismi Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı Şiirini yazdığı dergâhın ismini taşıyor Tacettin. Benim köyüm Barguzu-Tecde bu vakfın vakfiyesi içerisinde hatta o isim halk arasında anlatılırken yavaş yavaş Tacettin Tecde haline gelmiş. Ben yetiştiğimde yine bizim köyümüzde vakıf arazisi denen araziler vardı ilkokulda ben okuyorken.
Değeli hemşerilerim Belediye Başkanlarından bahsettik. Aramızda olanlar var olmayanlar var. Belediye Meclis üyeliği nedir, Belediye Başkanlığı nedir o hatıralardan bahsederek onları da yad etmek istiyorum. Hasan Bey Malatya’nın ilk Belediye Başkanı. Hasan Derinkök kim, Hasan Derinkök Beylerderesi, Tohma ve Sultansuyunun arazilerine sahip o zaman Malatya’nın en geniş arazilerine sahip. Belki yeni teşekkür ettiği için, belki o zaman devletin belediye hizmetlerini takviye etmek için imkanları sınırlı olduğu için Hacepte Oğlu Hasan bey Belediye Başkanlığından ayrıldığında servetinin belki dörtte üçünü burada harcamıştır. Yani bize ilk Belediye Başkanımızdan örnek var. Yani Belediye Başkanları Belediye Başkanlıklarından ayrıldıktan sonra fakirleşmiş olmaları efdaldir. Belediye Başkanı bunlara özellikle dikkat etmelidir. Belediye Başkanı ne yapmalıdır mütevazı olmalıdır. Buradan iki örnek daha vereceğim. Biri Rahmetli Hamit Fendoğlu. Hamit Fendoğlu Malatya’yı geziyor. Gezerken diyelim Saman Pazarında, Akpınar’da eskiden ip hamalları vardı ipler sırtında rastlıyor selam veriyor diyor ki bana bir sigara sar oturuyor yanına. O tabi Hamit beyin kalkıp gideceğini düşünürken Hamit bey o sigarayı kulağının arkasına yerleştiriyor diyor ki ben bunu sonra içecem. Sen bana bir sigara daha sar. Yani şimdi sizleri telefonlarla aradıkları zaman telefona çıkmamazlık etmeyin. Hem Meclis üyelerine söylüyorum, hem Belediye Başkanlarına söylüyorum. Belediye Başkanı seçildiğimiz zaman biz Tayyip Bey hepimize talimat verdi herkes telefona çıkacak, 24 saat telefonunuz açık kalacak. Biraz önce arkadaşlarımız konuştular çok güzel konuştular çok şeyler öğrendik. Bunu ben anlaşılır hale getirmek istiyorum. Aman yüksünmeyin, tembellik etmeyin eğer halkın gönlünde taht kurmak istiyorsanız illaki bunlara dikkat edin. Adama bir konak hediye etsiniz telefon ettiği zaman onu muhatap alıp onunla konuşmanız o kadar memnun etmez. Bununla ilgili bir kısım hatıralarımızı da ben nakletmek istedim. Birde yine Rahmetli Hamit Fendoğlu’ndan bahsetmek istiyorum. Özellikle diğer partiden seçilmiş olan parlamenter ve belediye başkanlarını da size örnek olarak göstermek istiyorum. Hamido tarlalarını satarak siyaset yapmıştır. Ahmet Fırat Cumhuriyet Halk Partisinde Hanımın çiftliğine doğru giderken orada gayrimenkulleri vardır Selahattin bey bilir. Orada tarlalarını satarak siyaset yapmışlardır. Biraz evvel Hasan beyden bahsederken Belediye Başkanıyken daha çok zengin ayrıldığı zaman fukaralaşmıştı. Ahmet Fırat’ta öyle Rahmetli Hamido da öyle. Bizim örneğimiz onlar olmalı. Çünkü biz Dar-ül Rifat’ız çünkü biz Malatya’da seçkin insanların yaşadığı yerde yaşıyoruz. Örneklerimiz bunlar olmalı bunları çoğaltmak mümkün. Ben o günden bugüne herhalde ben 19. Belediye başkanıydım. Yaşar bey siz kaçıncıydınız, Münir Bey siz. Aramızdan ayrılan Seyhan abi’yi burada yad etmek istiyorum. Malatya Barosunda da benden önceydi, Belediye Başkanlığında da. Kendisi bize örnek olmuştur bana özellikle destek vermiştir. Malatya Baro seçiminde sağ olsun Seyhan abi’nin destekleri olmasa kazanır mıydım bilmiyorum. Çünkü 8-9 oyla kazanıyorduk. Daha sonra Malatya Belediyesinde onun yapmış oluğu hizmetleri görmek, tanımak ve bilmek nasip oldu. Yaşar Beyin hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Münir beyin hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Onların halefi olduğumuz için seleflerimizin hangisinin ne ölçüde nasıl hizmet ürettiklerini tanımak, bilmek ve denetleme imkânına sahip oldum ben. Selahattin Bey de benim hizmetlerimi, ondan sonra gelenler de Selahattin Beyin hizmetlerini bu şekilde değerlendirecekler, eleştirecekler tenkit edecekler veya beğenecekler. Vaktinizi daha fazla almak istemiyorum. Yaşlanmış içinizde en ihtiyar siyasetçi olarak hepinize tekrar sizi arayanlara mutlaka dönün, telefonlara mutlaka çıkın. Sizi arayanların veya size gelenlerin dertlerinin hepsini birden çözemezsiniz ama dertlerini paylaşarak ilgilenerek çözmeye çalışarak eğer insanımızla muhatap olursanız bizar evvel arkadaşlarımız Ayeti Kerimelerle ifade ettiler eşrefi mahlûkat insan onlara hizmet etmekle mükellefiz insan olarak ve Müslüman olarak. Ben bu duygularla bu güzel topluluğunuzu tebrik ediyorum. Eskilerin duygu ve düşüncelerini paylaşmayı yenilediği için Selahattin Beye çok teşekkür ediyorum. İnşallah benim ve Selahattin Beyin sünnetini bundan sonra gelenlerde devam ettirirler” ifadelerini kullandı.
Program sonunda Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan Eski Belediye Başkanlarına Malatya’ya yapmış oldukları hizmetlerin anısına birer plaket takdim etti.
“Şehrül Eminler Vefa Gecesi”nde Malatya’nın seçilmiş Belediye Başkanları A. Münir Erkal, Mehmet Yaşar Çerçi ve Cemal Akın Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ile birlikte restorasyon çalışmaları tamamlanan Taşhoran Kültür ve Sanat Merkezini de gezdiler.