ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

MALATYA'DA BİR HAMİT ULU VARDI...

Malatya'nın Efsane Öğretmeni Cahit Ulu'yu Rahmetle Anıyoruz 

17 Haziran 2022 23:16
MALATYA'DA BİR  HAMİT ULU  VARDI...

Yazan: Cahit ULU

Babam Hamit Ulu; Malatya'nın bir çok değerli öğretmeni gibi, yıllarını eğitime adamış; sevilen, sayılan ve kuşaktan kuşağa "O benim de başöğretmenimdi" diye anılan biriydi. Başöğretmenliğine ilk kez Sıtma Pınarındaki Cumhuriyet İlkokulda başlamıştı. Şimdi o caddenin ismini hatırlayamıyorum ama büyükçe bir bahçesi olan ahşap ve kerpiç karışımı eski bir binaydı. Burada ve daha sonra ki yeni binada, yıllar yılı yetiştirdiği öğrencileri ; okuyup , meslek sahibi olmuş ve ata ocağı Malatya'ya dönüp yerleşmişlerdi.

Onun için miydi bu kadar sevilip sayılması... yoksa sempatik ve şakacı olan sosyal yapısının ve girişkenliğinin bir sonucumuydu... hala çözebilmiş değilim. Bildiğim bir şey vardı, yolda eline uzanıp " hocam bir isteğin var mı" diye sevgi ve saygı davranışı gösteren eski öğrencileri ile Malatya'lı olmamakla birlikte kadim dostluklar kurduğu kişilerin çokluğuydu.

Ta... çocukluk yıllarımdan hatırlarım. Mücellideki evimizin girişinde; ayakkabı , yemeni ve de o günlerde çok giyilen " Cızlavet Lastik" eksik olmazdı. Özellikle kendi yöresi olan Arapgir köyleri ile diğer yörelerden gelen; hastalar, davası olanlar, başı sıkışıp ta nereye başvuracağını bilemeyenlerin zilini çaldığı bir evdi bizimki...Hiç erinmez, eve kadar gelenleri peşine takar ve yetiştirdiği öğrencilerinin yolunu tutardı...

Kimi doktor kimi Avukat kimi üst düzey yönetici olan öğrencilerine şakayla " Ee... sen bu garibana bakmamışsın, işiyle ilgilenmemişsin, seni bunun için mi okuttum yavrum..." diye takılır, onlar da "hocam sen istersinde nasıl bakmayız..." diye eline sarılırlardı.

Sanki bir vefa, bir borç ödenircesine...

Nasıl bir saygıydı? nasıl bir sevgiydi o? Gerçekten anlatırken bile cümlelerim yetersiz kalır hep.

Öyleydi işte benim babam!.. yardımı seven, zorda kalanların hamisi, yol göstereni, Malatya'nın başöğretmeniydi.

Malatya'ya dışarıdan gelen Valiler, fabrika müdürleri ( Tekel, Mensucat, Şeker) emniyet müdürleri ve diğer yöneticilerle mutlaka dostluk kurar, onlara Malatya sorunlarını iletir ve sorunların çözümü için aracı olmaktan mutluluk duyardı.

Artık yorulmuş emekli olmuştu. Kısa bir süre sonra annemden duydum ki , o yılların Malatya valisi çağırıp " Hocam sizi emekli ettik ama öyle bir kenara çekilip oturmanıza razı olamayız, engin deneyiminizden ve sosyal aktivitenizden yaralanmak isteriz " deyip , önce "Malatya Çocuk Esirgeme Kurumu" ve daha sonra ise "Türk Hava Kurumu" şube başkanlığında görevlendirmişti.

Kendisi ile telefonda konuşurken "Baba yeter artık . Bak! sağlığında pek elverişli değil, emekliliğinin tadını çıkar " deyince "Oğlum bizler zor şartlarda okuduk, bak bu devlet yeniden kurulurken bir kısmı çalıştı bir kısmı da onların vergileri ve emeği karşılığında okudu. Nasıl hayır diyebilirim, bu bir milli görevdir" dedi. Düşündüm ve çok duygulandım. Onlar Cumhuriyet döneminin en yakın tanığı ve Atatürk ilkeleri ile eğitilmiş bir kuşağıydı!..Elbette ki düşünce tarzları bu olacaktı.

Babamı 1984 yılının 22 mart günü kaybettik. Vefatında Malatya'dan bir çok telefon aldık. Onu buraya mı getiriyorsunuz, tören yapmak isteriz diye. Malatya'da gıyabında yapılan tören için emeği geçenlere şükran duygularımızı bir kez daha iletmeden edemeyeceğim. Özelliklede o günlerin anılarında hafızamda yer eden ve halen sakladığım Malatya'nın mahalli gazetelerinden, " Yeni Malatya " gazetesinin bir köşesinde çıkan yazıydı. Halen yaşıyorsa sağlıklı bir ömür,değilse Allah rahmet eylesin.

Başöğretmen Mehmet Ali Cengiz'in babam hakkında ki yazısına başlamadan, küçük bir hatırlatma yapayım ve uzun olduğundan bu hikayeyi, özetleyerek paylaşmaya çalışayım.

O yılları yaşayanlar bilirler. Malatya'daki fabrikaların hemen yakınında Milli Eğitim bakanlığına bağlı, ancak bir çok desteğini fabrika imkanlarından sağlayan, sanki fabrikanın bir okuluymuş gibi algılanan okullar vardı.

Mehmet öğretmen de şeker fabrikasının yakınındaki bir okulun Başöğretmeni o yıllarda...

Yazısı şöyle başlıyordu: BİR HAMİT ULU VARDI

"Onu görmeden tanımıştım. Milli Eğitimde hangi dernek varsa adı orada idi. Komisyonlarda imzası var, hayır kurumlarının çalışmalarında sözü geçerdi. Kendisine iş arayanın veya devlet dairesinde iş takip edenin aklına önce Hamit Hoca gelirdi.

Müdürler toplantısına ilk katılmamda, her şeyden önce O'nu merak ediyordum.

Toplantı boyunca takip ettim. Tecrübeli bir yönetici ağırlığı ve davranışı içerisinde idi.

Zor çözümlenecek işler Hamit Ulu'ya havale ediliyordu..." diyerek, daha sonra tanıştıklarını ve bir gün okulunu ziyarete geldiğinden bahisle devam ediyordu...

"Bir kış günü okuluma geldi. Okulu gezdi. Öğretmenlerle sohbet ettikten sonra;

Benim köylülerim şekersiz kalmışlar satış yerlerinde de bulamadım. Kışın soğuk günlerinde şeker onlar için büyük bir ihtiyaç. Fabrika müdürüne söyleyip bir kaç torba şeker alabilir misin? dedi.

Ben böyle bir şeyi söyleyemeyeceğimi zira onların bir şeker satış sistemlerinin olduğunu ve yapabileceğim bir şey olamadığını söyledim." bundan sonrasını şöyle ifade ediyor Mehmet hoca.

" Gel benimle dedi ve fabrika müdürüne gittik. Kısa zamanda müdürle dostluk kurup, sanki çok eskiden tanışıyorlarmış gibi birbirlerine anılar anlattılar. Oysa Fabrika müdürünü ilk defa göreceğini söylemişti!.. hayretler içinde kaldım!" diyerek şaşkınlığını dile getiriyor ve devam ediyordu yazısına...

" ...Sohbet sırasında bir anısından bahsederek, dağ köylerinden birini ziyarete gittiğimde yoğun kar yağışıyla yollar kapandı ve beni iki gün misafir ettiler.Peynir, Yağ, süt, kavurma vs. bol ama şeker ve çay sıkıntıları vardı. Bu köylerin yolları kış aylarında kapanır ve uzun süre kapalı kalır. Onun için bir kaç torba şekeri şimdiden alırlarsa kışın sıkıntı çekmezler dedi müdüre.

Şeker Fabrikası müdürünün yanından ayrılırken, istediği kadar şeker alabileceğine dair sözü de almıştı. Bana dönerek, sorunu çözemeyen kimse olmaz. Bir ip yumağını sararken önce o yumağın bir ucu vardır. İşte o ucu bulursan yumağı çözmek çok kolay olur. Maksat karıştırmadan, kör düğüm etmeden o ucu bulmaktır diyordu..."

Mehmet öğretmenimin bu güzel anısına ithafen bende "Bir Hamit Ulu Vardı" başlığını kullandım bu yazımda.

Üniversite yıllarımdaydı ve şubat tatilinde Malatya'ya gitmiştim. Evden çarşıya doğru inerken, yol boyunca selamlaşmaktan ve durup ayak üstü hal hatır sormaktan dolayı adeta yorulmuştuk. Dedim ki; "Baba bu kadar sevenin, sayanın var ve hizmet etmekten, onların sorunlarını dinlemekten hoşlanıyorsun, bari milletvekilliğine adaylığını koy, seçilirsen hizmete devam edersin" Bana şunu söyledi. "Oğlum, hizmet etmek için milletvekilliği şart değil, böylede ediyorum işte, hem ben Malatya da yaşamaktan ve böyle hizmet etmekten mutluyum..."

Geçtiğimiz yıl bu sayfalarda öğrencilerinin ondan bahsettiklerini gördüm. Çok duygulandığımı yazınca, onlardan da bazı istekler aldım. Başöğretmenlerini anmak istediklerini, hatta bir sayfası olursa oraya yazmak istediklerini belirttiler. Ben bu gün vefatının yıl dönümü sebebiyle böyle bir yazıyı yazarak anılmasını istedim.

Ne mutlu ki, aradan onlarca yıl geçmesine karşın, bu sayfalarda hatırlanıp anılan Hamit Ulu'nun oğluyum. Bu nedenle onur duyuyor ve övünçle ifade etmek istiyorum "BİR HAMİT ULU VARDI".

Aradan 34 yıl geçti. Gözyaşlarımı kurulayarak yazdığım bu satırları o çok sevdiği Malatyalı öğrencilerine ve Malatya'sına armağan etmek istiyor, herkese sevgi, saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Nurlar içinde yat.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.