Malatya Tarım Arazisi Konusunda Nasıl Bir Potansiyele Sahip?
Kalmış birçok tarımsal faaliyetlerimiz var. Malatya’da tarım denilince kayısı ön plana geliyor. Tarım Kayısı ile tarif ediliyor. Ama geride kalmış birçok tarımsal faaliyetlerimiz var. Malatya'nın 425 bin hektar arazimiz var. İstatistiklere göre bunun yaklaşık 300 bin hektarı aktif olarak kullanıyor. Bunun içerisinde sadece 850 bin dekarı kayısı alanı olarak gösteriliyor. Bu da şunu gösteriyor 220 bin hektar arazi başka ürünler için kullanılıyor. Yani bizim bölgemizde 580 bin dekar buğday alanı var. 350 bin dekar Arpa alanı var. Yaklaşık yine 30 bin dekar civarında yine sebze alanımız var. Şimdi bunları üst üste koyduğumuz da çok ciddi anlamda bir ürün yelpazesi söz konusu oluyor. Tabii biz sıklıkla bunu ifade ediyoruz. Yani Malatya'da yaklaşık olarak yerleşke yaklaşık 650 rakımdan 1800 rakıma kadar devam ediyor ve tamamında bir şekilde tarımsal faaliyetleri sürüyor.
Şu Dönemde Hangi Ürünlerin Hasadı Yapılıyor?
İçinde bulunduğumuz dönemi itibariyle kayısı hasadı tamamlandı. Şu an bazı bölgelerde kurutmalık kayısı, bazı bölgelerde ise kayısı işlemeler devam ediyor. Diğer tarafta elma yetiştiriciliği halen devam ediyor. Bunun yanında Doğanşehir bölgesinde tütün yetiştiriciliği, Yazıhan Bölgesi'nde ayçiçeği, şeker pancarı yetiştiriciliği devam ediyor. Şu an özellikle kıraç alanlarda Arguvan, Arapgir bölgesinde hasat tamamlandı. Yine bazı bölgelerimizde ikinci ürün olarak sulu arazilerde, yem bitkisi anlamında silajlık Mısır üretim ve hasadı devam ediyor. Yine bazı bölgelerimizde bakliyat fasulyedir ve buna benzer yetiştiricilikler devam ediyor. Dolayısıyla biz şu an tarımsal faaliyetlerin en yoğun olduğu bir dönem içerisindeyiz.
Malatya’da Bitkisel Üretimin Yanında Hayvansal Üretim Ne Durumda?
Malatya olarak geniş bir yelpazeye ürün yelpazesine sahibiz. Tarım deyince akla sadece bitkisel üretim geliyor ama tarımın içerisinde hayvansal üretimde söz konusu. Dolayısıyla küçükbaş hayvancılıkta özellikle şu an ağırlıklı olarak yaylalarda, Kuzu sütten kesim aşamasında ve küçükbaş hayvanlar artık süt sağma aşamasındalar. Büyükbaş hayvancılıkta besicilik olsun, süt hayvancılığı olsun bu tür yerlerde de faaliyetler bu şekilde devam ediyor. Önümüzde bir kış dönemi gelecek. Dolayısıyla bu tür işletmeler kışlık yemi ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile Yonca hasatları şu an dönemi itibariyle bazı bölgelerde üçüncü bazı bölgelerde dördüncü hasadı devam ediyor. Tarım denince akla aslında sadece bir konu değil birçok konu içerisinde alan sahayı şöyle göz önüne aldığımızda ya da bir kuş bakışı Malatya coğrafyasında baktığımızda her rakımında ayrı bir üretim söz konusu. Kıyı bölgelerimizde farklı bir faaliyet iyi gösteriliyor. Dolayısıyla şu an için bölgemizdeki çiftçiler aktif olarak sahadalar. Kıraç bölgelerde farklı üretimler var.
Hayvansal Üretimde Yayla ve Mera Potansiyelimiz Nedir?
Şu an için aktif olarak daha fazla değerlendirilmesi gereken yaylalarımız var. Yaylalarımızda şöyle bir şey var 1998 yılında 4342 sayılı Mera kanunu yürürlüğe girdikten sonra Mera, yaylak ve kışlakların bir tarifi farklı oldu. Dolayısıyla da bu kanuna göre meralar, yaylalar sadece hayvan otlak olarak kısa ya da uzun vadeli hayvan otlatması amacıyla kullanılabilecekleri yerler belirlendi. Siz bunu başka Turizm amaçlı değerlendirme ya da bu tür yatırımlar, Bu anlamda baktığımızda uygulamanın ruhuna ters olur. Buradaki sıkıntımız şu. Geçmişte özellikle bölgede hayvancılık yaygın olması birçok çiftin hayvancılıkla uğraşıyor olması, mevcut yaylaların daha aktif bir şekilde kullanılmasını gerektiriyor. Son zamanlarda hayvan varlığımızın azalması ya da entansif dediğimiz kapalı hayvancılığın yaygınlaşmasıyla beraber yaylalara ihtiyaç duyulmamaya başladı. Ama bazı bölgelerimizde halen bu faaliyetlere devam etmektedir. Bununla beraber yoğun bir şekilde birçok alanlarda yaylalarımız boş kalmaya başladı. Bunun temelinde de hayvancılığı gerek sayısal olarak azalması, gerekse de yetiştirme tekniği olarak şekil değiştirmesinden kaynaklandı.
Kırsalda Hayvan Yetiştiriciliği Ne Durumda?
Daha önce kırsal alanlarda özellikle köylü yetiştiricilerimiz oldukça yüksek bir hayvan yetiştirme potansiyeline sahipti. Sürekli orada kaldıkları için de hayvancılık yapıyorlardı. Gerek kendi aile işletmelerinin uzak durmalarından dolayı bu meralar yaylalar otlaklar verimli olarak kullanmıyordu. Bunun akabinde ise şimdi kırsal alanlar boşaltıldı ya da belli mevsimlerde yazın tarımsal faaliyetin olduğu dönem yaz dönemlerinde araziye gidip okulların açılması ile bazı iş durumları okul durumlarından dolayı Kent merkezlerine geldikleri için uzun vadeli hayvancılık sektörü bitmiş oldu.
Kapalı hayvancılık dediğimiz ahır şeklinde hayvancılık yaygınlaşmaya başladı. Bu da yem bitkisi kaynağına hayvanı götürme değil, yem bitkisini hayvanın ayağına getirme gibi sahne ortaya çıktı. Ama burada şu olabilir. Hayvan yetiştiricilerimizin meraları verimli kullanılabilmeleri için orada sosyal altyapının genişletilmesi, daha kullanılır hale getirilmesi, orada yaylacılık faaliyeti yürüten hayvancılık yapan çiftçilerimizin refah seviyelerinin yaşam standartlarının yükseltilmesi için faaliyetler yapılabilir. Bu anlamda geç kalınmış bir durumdayız. Gerek yol, gerek elektrik ve gerek, oradaki insanların doğal ihtiyaçlarını karşılayacak mecburi sosyal tesisler oluşturulmalı. Mecburi ihtiyaçlardan olan enerji ihtiyaçları, su kaynaklarının daha rantabl kullanma, sağlıklı ortamda kalabilmeleri için ortamlar hazırlanabilir.
Bahsettiğimiz gibi 4342 sayılı Mera kanunun çerçevesinde kalıcı yapı yapılamaz. Ancak belli Yaylalarda kalanlar için belli mevsimlerde kullanılabileceği, dönüşümlü, kalıcı olmayan yapılar, altyapıları ve gölgelikleri olabilir. Barınaklar olabilir, konteyner, gölgelikler olabilir. Bunları yaygınlaştırılabilirsek zaten bizim Mera alanlarımızda bitki vejetasyon yapısı itibariyle küçük hayvancılığa uygun bir floramız var. Bu bölgelerde yağış miktarımız düşük miktarda, mevsimlik kısa olduğu için oradaki bitki florası çok uzun boylu bitkiler olmuyor. Dolayısıyla küçük çeşitlilik çok. Küçükbaş hayvanların ağız yapısına uygun bir flora da söz konusu olan yerler de otlatmaya açılsın.
Sonsöz Gazetesi- A.Vahap Kaygusuz – Zeynep Önel’in Röportajı