Antik çağlardan bu yana Akdeniz bölgesinde mastic sakızı, çiğneme ağızlığı ve aromatik tatlandırıcı olarak sıklıkla kullanılır. Antik Mısır'da ise çeşitli ağaçlardan elde edilen sakızlar, mumyalama süreçlerinde ve diğer dini törenlerde kullanılmıştır.
Sakız, tarih boyunca farklı kültürlerde kullanılmıştır. Özellikle antik çağlarda, ağaç reçinesi veya doğal sakız, çiğneme amacıyla kullanılmıştır. MÖ 5. yüzyılda Yunanlar, birçok farklı ağaç türünden elde edilen "mastiche" adlı bir sakız türünü tüketmişlerdir. Bu sakız, özellikle Sakız Adası'nda bulunan "mastic" ağaçlarından elde edilirdi ve aromatik bir tat içerirdi.
Dünya genelinde sakız ağacının doğal olarak yetiştiği bölgeler Sakız Adası, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Ege bölgesi, Kıbrıs, İtalya'nın Sardinya Adası, Cezayir ve Tunus'un bazı bölgeleri, Lübnan ve Ürdün gibi Ortadoğu ülkeleridir.
Ülkemizde, özellikle Mardin, Siirt, Şanlıurfa, İzmir Çeşme'de doğal olarak sakız ağacı bulunur ve bu bölgelerde geleneksel olarak sakız üretimi yapılır. Mardin yöresindeki Mor Gabriel Manastırı gibi tarihi yerlerde de sakızın kullanımı belirgin olmuştur. Bu tarihi mekan, sakız ağaçlarıyla çevrilidir, bu ağaçlar manastır hayatında ve yerel yaşamda önemli bir rol oynamıştır.
Orta Doğu ve Akdeniz bölgesinde, mastic sakızı dışında da başka türlerde sakızlar kullanılmıştır. Antik Mısır'da çeşitli ağaçlardan elde edilen sakızlar, mumyalama süreçlerinde ve diğer dini törenlerde kullanılmıştır. 19. yüzyılda modern sakız endüstrisi gelişmiş ve çeşitli tatlar ve aromalar eklenerek bugünkü popüler atıştırmalık haline gelmiştir.
Damla sakızı, "pistacia lentiscus" adlı az önce bahsettiğimiz mastic ağacından elde edilir. Normal sakız ise, çoğunlukla sentetik veya doğal kauçuk veya reçine bazlı olan esnek bir çiğneme ağızlığıdır.
Sakız, en yaygın biçimde çiğneme ağızlığı olarak kullanılır. Gıda endüstrisinde de çeşitli ürünlerin yapımında kullanılır. Eski dönemlerde, sakız reçinesi, yapıştırıcı veya yalıtım malzemesi olarak da işlev görmüştür. Sakız özleri, cilt bakım ürünlerinde ve dudak nemlendiricilerinde bulunabilir. Aynı zamanda bir aromaterapi ürünüdür.
Güzel Mastica'nın gözyaşları
Yunan mitolojisinde, sakızın kökeni ilginç bir hikaye ile anlatılır. Bu hikayeye göre, antik zamanlarda Sakız Adası'nda yaşayan bir kız vardı. Kızın adı, "Mastica" idi. Aşırı güzelliği ve zarafeti ile ünlüydü. Kıskançlık tanrıçası Hera, Mastica'nın güzellik ve meziyetlerine tahammül edememeye başladı. Hera, Mastica'yı cezalandırmak için onu bir ağaca dönüştürdü. Sakız Adası'nda bulunan güzel ağaçlarda bulunan damla sakızı reçinesinin, aslında dönüştürülen bu güzel kızın gözyaşları olduğuna inanılır.
Bir başka hikaye de Kızılderililere dayanıyor:
Bir zamanlar Kızılderililer kuzeybatıda uzak ormanlarda yaşar, sel baskınlarından, ırmak taşkınlarından korunmak için nehir terasları üzerine köylerini kurarlarmış. Ancak bir gün köylerinin çevresinde onları doyuracak her şey tükenmiş. Bu durumda yeni bir ülke arayışına girmişler. Tüm kabile şefleri toplantı yapmışlar ve büyük göçün başlaması gerektiğine karar vermişler. Ancak yaşlı şef artık çok bitkin olduğundan göçe katılması imkânsızmış. Bu göçte kabilelere liderlik yapması için iki kişinin seçilmesi gerekmiş. Ancak bu iki kişi öyle olmalı ki birbiri ile yarışmayacak, rekabete girmeyecek her anlamda eşit özelliklere sahip olacakmış. Yaşlı şef bu liderlerin ikiz kardeşler Çatah ve Çikasah olmasına karar vermiş. Onları karşısına alarak halka büyük göçte liderlik yapacaklarını ilan etmiş ve kendisinin de onlara uzaktan yardım edeceğini söylemiş. Yaşlı şef ikizleri ormana göndermiş ve onlardan uzun ve ince ancak güçlü ve hafif bir sakız ağacı bulup kesmelerini istemiş. İkizler şefin bahsettiği gibi bir sakız ağacı sırığını bulup getirmişler. Şef bu sırığı büyük bir özenle kırmızı ve beyaz çizgilerle boyamış. Kırmızı savaş, beyaz ise barışı simgeliyormuş. Şef ikizlere çok zorda kalmadıkça kırmızı tarafı kullanmaktan kaçınmalarını mümkünse hep beyazı yani barışı tercih etmelerini tembihlemiş. Sonra da bu sırığı köyün ortasına dikmelerini buyurmuş. Sırığı dikmişler ve sakız ağacı sırığı doğuya doğru eğilmeye başlamış. Şef onlara göç yollarının doğu yönünde olduğunu söylemiş ve daha fazla dayanamayıp ölmüş. Kabile büyük şefe son görevlerini yerine getirip onu gömdükten sonra doğuya doğru yol almaya başlamış. Ancak sakız ağacı sırığı tam olarak dimdik durmadığı için yola devam etmişler. Sonunda öyle bir yere gelmişler ki sırık dimdik oluvermiş. Yerleşecekleri yerin burası olduğunu anlamışlar. Gerçekten de bu topraklar mısır ekmeye ve yaşamaya çok müsaitmiş. Ancak nehrin yamacındaki bu yeri dik bir bayır bölüyormuş. Tüm halkın buraya sığması imkânsızmış. Böylece ayrılmaları gerektiğini anlamışlar. Kimin ayrılması gerektiğini yine sırığa danışmışlar. Sırık kardeşlerden Çikasah'a doğru eğilince gidecek kişi belli olmuş. İki kardeş gözyaşları içinde sarılarak vedalaşmışlar ve güneş her gün doğudan doğduğunda kardeşliklerini hatırlayacaklarına yemin etmişler. Bir tepenin üzerine yolda yitirdikleri yakınlarının kemiklerini topluca gömmüşler. Böylece bağlarını bir kez daha güçlendirmişler. (Marriott ve Rachlin 2003) Sürekli gerilim yaşayan, kavga eden ve birbirlerinin kuyusunu kazanlara bir sakız ağacı sırığı bulmaları şiddetle önerilir.
Odaklanmak için sakız
Sakızın sağlığa faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1. Ağız sağlığı: Şeker içermeyen sakızlar, ağızda tükürük salgısını artırarak ağız hijyenini destekleyebilir. Tükürük, ağız içindeki zararlı bakterileri azaltabilir ve diş çürüklerini önlemeye yardımcı olabilir.
2. Stres azaltma: Sakız çiğnemek, stres hormonlarının düzenlenmesine ve vücutta rahatlama hissine katkıda bulunabilir. Çiğneme eylemi, stres ve gerginlik hissini hafifletmeye yardımcı olabilir.
3. Anksiyete hafifletme: Bazı araştırmalar, sakız çiğnemenin anksiyete düzeyini azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir. Çiğneme, beyindeki sakinleşme mekanizmalarını uyarabilir ve anksiyete belirtilerini hafifletebilir.
4. Hazımsızlık ve reflüyü azaltma: Sakız çiğnemek, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını (reflü) azaltabilir ve sindirimi kolaylaştırabilir.
5. Odaklanma ve dikkati artırma: Sakız çiğneme, bazı durumlarda konsantrasyonu ve dikkati artırabilir. Özellikle zihinsel görevlerle uğraşırken çiğneme eylemi, beyindeki dikkat mekanizmalarını harekete geçirebilir.
6. Ağız kokusunu önleme: Şeker içermeyen sakızlar, ağız kokusunu geçici olarak maskeleyebilir ve ağız temizliğini destekleyebilir.
Ancak, herkesin sağlık durumu farklı olduğu için sakız çiğneme alışkanlığına başlamadan önce doktorunuza veya diş hekiminize danışmak önemlidir. Ayrıca, şekerli sakızların diş çürüklerine neden olabileceği ve aşırı sakız çiğnemenin çene eklemi problemlerine yol açabileceği unutulmamalıdır.
Star Gazetesi-Açık Görüş