DERME İLKOKULUNUN KARŞISINDA ŞİMDİKİ BÜYÜK ÇARŞININ OLDUĞU YER YAZLIK MELEK SİNEMASIYDI. DAHA SONRA FUZULİ CADDESİNE TAŞINDI.
İNÖNÜ CADDESİNDE RENKLİ SİNEMANIN ARKASINDA DA YAZLIK KISMI VARDI.
PINAR, MELEK, ANKARA, İSTANBUL, LALE VE MEHTAP SİNEMALARI DA YAZ MEVSİMİ GELİNCE MALATYA HALKININ GECELERİ EĞLENCE MEKÂNLARI YDI. ..
Mehtap Yazlık Sineması PTT karşısındaki eski Emniyet Lokantasının yerindeydi. AR Sineması da şimdiki Galeria iş merkezinin yerindeydi.
Lale sinemasını ise Valilik arkasında diye hatırlıyorum.
Şimdi düşünüyorum Televizyon olmadan önce ne yapardık acaba? Evet, o günleri hatırlıyorum çocuk gözümle. En başta yazlık sinemalar vardı. Her hafta sinema gösterim günleri için sabırsızlanırdık.
Gün bilmezdik tabi. Sadece kaç gün yatıp kalkacağımızı hesap ederdik. Çocuk olmak böyle bir şeydi herhalde... Uzun sürerdi beklemeler. Hayat uzundu çünkü
Akşam olduğunda yemeğimizi yer ve en cicili kıyafetlerimizi giyerdik. Bütün mahalle orada olurdu çünkü...
Her sinema zamanı film başlar başlamaz gözlerime yoğun bir ağırlık çökerdi nedense. Uyumadan duramazdık asla. Sonra Annemizin ya da Babamızın sırtında eve kadar çok güzel bir yolculuk yapardık.Tabi bizim için güzel. Hemen uyurdum...
Bir gün Sezer Güvenirgil'in filmine gitmiştik. Çocuk aklı ya! Bu sanatçıya aşık olmuştum. Günlerce içimde derin bir duygu seli akıyordu. Yakınımızda olsa belki gidip ilan-ı aşk yapacaktım, öylesine platonik aşk...
Şimdi düşünüyorumda mahallemizin gönül dostlarıyla aynı havayı solurken, tahta sandalyelerde çekirdek çitleyip gazoz içmek ne kadar lezzetli ise de, günümüzdeki sinemalarda ne kadar da az rastlıyoruz sevdiklerimize, yakınlarımıza. Ne kadar basit geliyor o rahat koltuklarda popcorn ( patlamış mısır) yemek, asitli meyve suları içmek...
Not : Resimde Behçet NACAR bir film için geldiği yazlık sinemada sevenlerince etrafı kuşatılmış.