Mis kokulu reyhanı, buram buram tarih kokan Arapgir’i, unutulmaz gezimizi nasıl anlatmalıyım? Allah’ım ifade yeteneğime güç ver, zihnimi açık tut ki, cümleler kalemimden dökülsün su damlacıkları gibi… Her işimizin başında olduğu gibi bismillah:
******
Reyhan, Kur’an-ı Kerim’de bizzat “Reyhan” ismi ile zikredilen hoş kokulu bir cennet çiçeğidir. وَٱلْحَبُّ ذُو ٱلْعَصْفِ وَٱلرَّيْحَانُ Vel habbu zul asfi ver rayhan (Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.) Rahman Suresi 12, Kur’an-ı Kerim…
Arapgir ’de son yıllarda ekimi giderek artan bu bitki, hoş kokusu, güzel görüntüsü, etkileyici rengi ve şifalı özelliğiyle bitkilerin şahı olarak bilinmektedir.
Reyhân, Klasik Türk şiirinde çokça kullanılan çiçeklerden biridir. Daha çok kuvvetli ve güzel kokulu olması açısından değerlendirilmiştir. Bu özelliği, reyhânın sevgilinin başta saçı ve zülfü olmak üzere hattı, kâkülü ve perçemiyle ilişkilendirilmesine sebep olmuştur.
Nitekim Divan Edebiyatı’nın zirve isimlerinden Şeyh Gâlib şu kıtasında reyhanı tevriyeli (uzak anlamlı) kullanarak hem Sultan III. Selim’in tuğrasını süsleyen hatta hem de kokusunun güzelliği ile saça teşbih ederek şöyle gözler önüne sermiştir:
Perçem mi aceb müşk-i Buhârâ mı nedir bu
Reyhân mı yâ âşûb-ı Erîhâ mı nedir bu
Fermânına dilbestedir ol turrenin âlem
Sultân Selîm ismine tuğrâ mı nedir bu
Gâlib, Divan’ında bir yerde Cennet çiçeği reyhan ile sevgilinin saçları arasında şöyle bir benzerlik kurmuştur:
Dûzah âteş-i aşkımdan alır neşv ü nemâ
Reşk-i reyhân-ı behişt olsa sezâdır perçem
(Cehennem, aşk ateşimle gelişip büyümektedir;
Sevgilinin saçları Cennet reyhanını kıskandırsa münasiptir.)
*****
Biz de “Biz Malatyalıyız” ekibinden Yusuf Çalık’la birlikte cennet tarlasına düşmek istedik ve güzel fotoğraf ve hoş kokulu videolarla dönüş yaptık.
Sabah namazı vakti saat 04.30’da, Malatya henüz güneş ışınlarıyla aydınlanmadan yola koyulduk. Amacımız, bunaltıcı sıcaklara kalmadan sabahın erken saatinde, serinlikte reyhan tarlalarını ve üreticilerin terli alınlarını, nasırlı ellerini ve reyhan kokulu hayatlarını çekmekti. (Çekimleri yapıp, öğlen sıcağına kalmadan geri dönmekti amacımız, fakat ne mümkün, Arapgir öyle bir şehir ki, güzel bir prenses gibi sizi sarıp sarmalar ve asla bırakmaz, zaten sen istesen de ayrılamazsın. Güneş doğarken vardığımız Arapgir’den gün batarken döndük.)
Arguvan sınırında, yol kenarında satış yapan Yakup Amca’dan bal tadındaki kavunumuzu alıp Arapgir’e revan olduk. Arapgir merkeze varmadan, ta 10 km. kadar öteden burnumuza kadar ulaşan reyhan kokusu bizi sarhoş etmeye yetti. Allah’tan, şoförümüz Yusuf reyhanın etkisinde fazla kalmadı da sağ salim Arapgir’e ulaştık.
Bizi, tam gün büyük bir özveriyle hizmet eden rehberlerimiz Erhan Başeski ve elemanı Alperen Durak karşıladı.
Arapgir’in mis kokulu pidesi, kavun, reyhan şerbeti ve peynir dörtlemesiyle güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra doğru Kozluk Çayı’na yöneldik. Dört bir tarafı reyhan tarlaları ile renklendirilmiş Kozluk Çayı ve Eskişehir vadisi, reyhan tarlalarının yeşermesiyle cennetten bir köşeye dönüşmüş.
Meydan Köprüsü’nün yanı başında senelerdir reyhan üreten Mehmet-Necla Karakaya ailesinin reyhan tarlasında konumlandık. Artık fotoğraf ve video çekmek için her şey hazırdı. Mehmet Amca ve Necla Teyze ellerinde kazmalarla tarlada çalışırken biz de bu büyülü manzarada ardı ardına deklanşöre basıyor, cennet kokulu tarlayı ölümsüzleştiriyoruz.
Cennet iyi insanların yeridir, diye inanıyoruz. Bu dünyadaki cennet gibi yerde de iyi insanlar olur, diye umuyorduk. Öyle de çıktı bu inancımız… Karakaya ailesi reyhan ektikleri için mi iyi olmuşlar, yoksa iyi oldukları için mi reyhan ekmişlerdi?
İşi gücü bıraktılar, bize model oldular, hem de canı gönülden, severek ve iştahla… Hayalimizdeki reyhan gezisi ve fotoğrafları gerçek olmuştu. Mis kokulu reyhan, iyi yürekli modellerimiz ve işte sonuç: Muhteşem kareler… Çektiğimiz yerler insanla bir anlam kazanır, hele hiçbir kasıntı ve endişe duymadan, kameralarınıza gülerek ve samimi poz veriyorlarsa…
İnsan bir kere cennete girdiyse hiç çıkmak ister mi? Ama biz bu dünyadaki cennetten ayrılmak zorundaydık çünkü Arapgir’in başka cennet yerleri bizi bekliyordu.
İstikamet Reyhan üretim tesisleri… Arapgir tarlalarında bin bir zahmetle üretilen reyhan, bu tesislerde işlenerek birçok yan ürün halinde piyasaya sürülüyor. Peki, reyhandan kaç çeşit ürün çıkıyor? Mor reyhan çayı, reçeli, baharatı, kurusu, leblebisi, kolonyası, şerbeti, mumu, kolası, gazozu, kremi, yüz maskesi, lokumu, kayısı çekirdeği şekeri… Say say bitmez… Reyhan Arapgir’de onlarca insanın geçim kaynağı… Hem ülkemize hem de kendi aile ekonomilerine katkıda bulunuyorlar. Reyhan, Arapgir’e hem güzellik hem de gelir kazandırıyor.
Tarihi, mimarisi, köprüleri, camileri, doğası, kültürü, mahalli yemekleri ile Türkiye’nin en zengin beldelerinden biri olan Arapgir, tek eksiği olan reyhanı da üreterek ününü ve şanını taçlandırmış… Arapgir’i reyhana kavuşturan Allah’a hamdolsun, emeği geçen Arapgir Belediye Başkanımız Haluk Cömertoğlu ve ekibine de helal olsun!
*****
Rehberimiz Erhan ve Alperen’le gezimizin ikici safhası başlıyor. Önce öğlen arasında Arapgir’in dillere destan mahalli yemeklerinden tatmalıyız. Tarihi Kaşkaloğlu Konağı’nda en zorlu seçim bizi bekliyor. Mutfak ustası Mübin (Sarı) ablamızın maharetli elleriyle içine sevgi katarak pişirdiği, güler yüzüyle servis ettiği mahalli kültürü daha tatmadan doyduk!
Anladık bizi çok sevdiniz ama insana bu kadar da zulmedilmez ki! Hangisini seçelim; Gıldırik köfte, Arapgir dolması, akıtma bıcığı, sırın, tandır kebabı, gelin hanım tatlısı, reyhan şerbeti… Durun daha saymayın, kalpten gideceğiz! Hangi yemekleri seçtiğimi sormayın, nefsiniz kalır.
Sıra geldi yöresel el sanatları ve eski mesleklere… Önce Erol Hakan abimizin, ata mesleği ve Türkiye’de sadece Arapgir’de aktif olarak üretilen Tahta Çivili Ayakkabı atölyesi… Ardından nerdeyse kaybolmaya yüz tutmuş Mehmet amcamızın kalaycı dükkânı… (Bize kibar davranmasa da çekimimize izin verdi) Aytekin abinin organik tel kadayıf üretimi…
Bitti mi? Hayır… Arapgir’de gezilecek yerler bir haftada bitmez… Asım Külah abimizin şahsi Müzesi (Kendisi hobi diyor) bizi bekliyor. Geçmişten günümüze kadarki tarihi eşya ve malzemeleri biriktirmiş… Mutlaka görülmesi gereken mekânlardan biri… Seslendirdiği ilahi ve sanat müziği eserleriyle Asım abimiz gezimize renk kattı.
Arapgir’in en önemli tarihi eserlerinden biri olan Millet Han’da bizi tatlı bir sürpriz bekliyor. 90 yaşındaki artık gözleri görmeyen, yürümekte zorluk çeken mahalli sanatçısı Kadir (Durak) amcamızdan cümbüş eşliğinde canlı dinlediğimiz Malatya ve Reyhan türküleri gezimize unutulmaz bir anı ekledi. Bu gezi yazımızın sonunda sizi Arapgir türküsü ile baş başa bırakıyorum.
İreyhan eker misin
Balınan şeker misin
Dünyada ettiğini
Ahrette çeker misin
Karanfil oylum oylum
Geliyor servi boylum
Servi boylum gelince
Şen olur benim gönlüm
Karanfil olacaksın
Sararıp solacaksın
Ben hakime danıştım
Sen benim olacaksın
Karanfil oymak oymak
Olur mu yâre doymak
Yâre doydum diyenin
Cayizdir boynun vurmak
*******
Teşekkür:
Arapgir gezimizde bize rehberlik yapan Arapgir Belediyesi Ticari Şirketi Arte Yapı Mimarlık Ltd. Şti. Müdürü Erhan Başeski ve elemanı Alper Durak’a, fotoğraf ve video çekimimize katkıda bulunan tarla sahibi Necla abla ve Mehmet amcamıza özellikle teşekkür ederiz.
Haber, 20 Temmuz 2024 13:40
Yorumlar (0)