ÖZEL: ACIYI HATIRLAMANIN VE DERS ALMANIN GÜNÜ…
Siyaset, 05 Şubat 2025 19:54Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Adıyaman’da Deprem Şehitliğini ziyaret etti. Yaşamını yitirenlerin mezarlarına karanfiller bırakan Genel Başkan Özgür Özel, daha sonra yaptığı açıklamada, “Depremin ikinci yıldönümünde Adıyaman’dayız. Gün boyu da Adıyaman’da olacağız. Değerli kardeşim, milletvekiliyken de birlikte çok yakın çalıştığımız Abdurrahman Tutdere’nin belediye başkanı olduğu bu kentte, iki yıl önce depremin olduğu günden itibaren tüm milletvekili arkadaşlarımızla birlikte burada olmuştuk. Tüm deprem bölgesinde olmuştuk. O günlerde Adıyaman’ın büyük acısını paylaşan görevli milletvekili arkadaşlarımızla birlikte buradayız” dedi.
Özel, şunları söyledi:
“BURASI ACININ BAŞKENTLERİNDEN BİRİYDİ”
“O günkü acı bugün hala daha hepimizin yüreğinde. Öncelikle Adıyaman’da resmi kayıtlara göre 8 binin üzerinde kaybettiğimiz canımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Tüm Türkiye’de resmi kayıtlara göre 50 binin üzerinde olan şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bütün acılı ailelere, bütün milletimize başsağlığı diliyorum. Adıyaman, o günlerde depremden çok yoğun etkilenen, sokaklarında adım atmanın mümkün olmadığı, hiçbir arabanın seyir halinde olamadığı bir büyük yıkımı yaşamıştı. İki yıl öncesini hatırladığımızda gözün gözü görmediği, toz toprak içinde, çığlıkların, Türkçe ve Kürtçe ağıtların birbirine karıştığı, gecesi - gündüzü olmayan, yasın en yoğun yaşandığı kent olarak benim hafızalarımda. Ben görevlendirdiğimiz milletvekili arkadaşlarımızı tüm şehirlerde ayrı ayrı ziyaret ediyordum. Geldiğimde burası da adeta acının başkentlerinden biriydi. Abdurrahman Tutdere’nin yeğenlerini, üç yakınını, abisinin kızını, eşini, küçücük bebeğini hep birlikte çıkarıp köylerine defnettiğimizde orada bütün rakamların ve dışarıdan görünen her şeyin ne kadar gerçek dışı olduğunu hepimiz gördük. Kefensiz defnedilen, kurallara rağmen DNA vermenin mümkün olmadığı, sayıların birbirine karıştığı bir büyük acının içindeydik o gün.”
“TUTDERE HERKESİN DİLİNDEKİ ORTAK İSİMDİ”
“İki yıl sonra bugün Adıyaman’ın şehitliğini ziyaret ederek başladık. Burada 4 binin üzerinde şehidimiz yatıyor. Burada bir ortak proje yürütülüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyemiz ile Adıyaman Belediyesi, şehitliği gelecek sene bugünlerde tüm şehitlerin isimlerinin duvarlarda yazıldığı, başkanımızın da içine sinen bir proje ile Adıyaman’a da yakışacak bir proje ile buraya kazandıracağız. O faaliyetler yürütülüyor. Bugün yine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay yanımızda. Projelendirilen yıkılmış bir nikah salonun yerine çok amaçlı bir salon ve bunun yanında ortak kullanım alanlarının olacağı bir takım yatırımları bugün İzmir Büyükşehir dayanışma ile buraya yapıyor. Abdurrahman Tutdere aday belirlemek için bu kente geldiğimizde herkesin dilindeki ortak isimdi. Ben arkadaşlara şunu söylediğimi hatırlıyorum. ‘Ankete mankete gerek yok. Masraf etmeyin, anketin parasını başka bir şeye harcarsınız. Abdurrahman, Adıyaman’ın doğal adayı olmuştur’ demiştik. Seçim sonuçlarına bütün Türkiye şaşırırken biz şaşırmadık. O milletvekiliyken sahip çıktığı, depremde aylarca uyumadan koşturduğu bu kentte doğal olarak bu acının ortak adayı olmuştu. O şekilde de tartışmasız bir şekilde seçildi. O günden bugüne Abdurrahman Tutdere ile her bir milletvekilimiz, her bir belediye başkanımız, düzenli aralıklarla onun telefonları ile uyanıyoruz. Bu kentte taş üstüne bir tane taş koymaya çalışıyor. Bunun için de ben buraya katkı sağlayan bütün belediye başkanlarımıza teşekkür ediyorum.”
“ACIYI HATIRLAMANIN VE DERS ALMANIN GÜNÜ…”
“Türkiye Belediyeler Birliği her ay buraya önemli katkılarda bulunuyor, araç desteğinde bulunuyor, her ay üzerine birini koyuyor. Hem Ekrem İmamoğlu Başkanımıza, Mansur Yavaş Başkanımıza, Cemil Tugay Başkanımıza, Mersin, Adana büyükşehir belediye başkanlarımıza ve buraya koşan tüm belediye başkanlarına teşekkür ediyorum. Bugün ve yarın burayı insanlar ziyaret edecekler yoğun olarak. Geldiklerinde hiç olmazsa biraz daha düzenli bir şehitlik görsünler diye önemle emek veren Tarsus Belediye Başkanımız Ali Boltaç’a teşekkür ediyoruz. Bugün siyasetin günü değil; acıyı hatırlamanın ve ders almanın günü. Yanımızda Yerel Yönetimlerden, Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Gökan Zeybek de var. Dün İzmir’de Ege’deki bütün belediye başkanlarımızla, Ege denizindeki sismik hareketle ilgili ki biliyorsunuz Yunanistan adaları dahi boşalttı, ama Türkiye’de maalesef devlet hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. Uzmanlar bir deprem fırtınasının altının üzerinde bir deprem yaratma ihtimalinden bahsediyorlar. Ama yetkililer gündelik hayatlarına devam ediyorlar. Depremden sırasında ve sonrasında yapılacaklar kıymetlidir. Akan her gözyaşı kıymetlidir. Okunan her Fatiha’nın kıymeti vardır. Ama esas kıymetli olan o gözyaşını akıtmamak, o Fatiha’nın okunacağı şehitleri vermemektir. Bunun için ben buradan devlet yetkililerine bir kez daha sesleniyorum. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Dün bizim orada yaptığımız çalışmaya bilim insanları, yerel yöneticiler, basın bu kadar yoğun ilgi gösteriyorsa bu burada yaşananlardan milletin bir ders aldığı yönündedir. Ama devletin ders almadığını büyük bir üzüntüyle takip ediyoruz. Zaten depremden önce hazırlık olsaydı, resmi rakamlara göre 8 bin, Adıyaman’daki inanca göre 15 binin üzerinde şehidimiz olmazdı. Ama hem Adıyaman’ı ve deprem illerini depreme hazırlamadık. Hem depremin olduğu günlerde imdada koşmakta geciktik. Orduyu büyük bir saçmalıkla üç gün boyunca kışlasında tuttuk. En lazım oldukları zamanda kışlasında tuttuk.”
“ADIYAMAN’DA DEPREMZEDELER YA KONTEYNERDE YA GURBETTE”
“Ardından da verilen sözler tutulmadı. Deprem konutlarının teslim edilme oranı bütün Türkiye’de ortalama yüzde 30. Adıyaman’da da yüzde 37. Yani 100 depremzededen şu an 63’ü ya konteynerde ya da gurbette; sürgünde. Gelemiyor evi olmadığı için buraya. Oysa ki Sayın Erdoğan depremin üçüncü gününde ‘Bir yıl içinde bütün konutları teslim edeceğiz’ demişti. Bir yılda yüzde 2,5’ini teslim ettiler. İkinci yıl oldu, maalesef yüzde 30’u noktasındalar. Üçüncü yıl da biterse ben memnun olacağım. Sayın Erdoğan, bugün bile bunu başarı sayıyor, ‘Verdiğim sözleri tuttum’ diyor. 10 depremzededen 7’si konteynerde kalıyor. Hem de söz verdikten bir yıl sonra. O yüzden depremin öncesinde, sırasında ve sonrasında sınıfta kalmış bir iktidarla karşı karşıyayız. Bunu da burada söylemek durumundayım. Aktif siyasete dair bir şey konuşmanın yeri değil. Ama bu kadar acının olduğu yerde ve bugün büyük İzmir depremi, Muğla depremi gündemdeyken Ege’de; benim geldiğim topraklarda büyük kayıplar bekleniyorken geçmişte yapılan hataları ve eksiklikleri dile getirmeden olmaz. Ama teşekkürlerimizi de sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyelerle sınırlı tutmuyoruz. Adıyaman’a ilk günden itibaren bir küçük su yollayandan, buraya elinden geldiğince yardım yapan tüm milletimize, tüm iş adamlarına, AK Partili, MHP’li, DEM’li bütün yerel yöneticilere, buranın devlet memurlarına, canla başla çalışan herkese yürekten teşekkür ediyoruz. Eksiklikleri ders almak için hatırlatıyorum. yapılan ne varsa da Adıyaman için teşekkür ediyoruz. Bir kez daha başımız sağ olsun. Biz gün boyunca Adıyaman’dayız. Yarın gün boyunca Kahramanmaraş’tayız. Öbür gün Hatay’dayız. Depremin oluş saatinde de Adıyaman’ın acısını paylaşmak üzere hep birlikte resmi törenlerde de Adıyaman’da olacağız.”
“KONTEYNERDEKİLERİN DE HER TÜR İMKANINI KESİYOR”
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, iki yılda teslim edilmeyen konutlar ve konteynerlerde yaşayan vatandaşlara yardımların yetersizliği hakkında şunları söyledi:
“Bir kötü yönetim olduğunu biraz önce de söyledim. ‘Bir yılda herkes evine kavuşacak’ dediniz ve bir seçime girdiniz. Bunu ana propaganda malzemesi olarak kullanarak milletten oy istediniz. Hatta şunu söylediğini hatırlıyorum ben. Biz ‘ücretsiz deprem konutları’ diyorduk. O, ‘Ücretli olacak, parası ödenecek uzun vadede ama onlarınki hayal, bizimki gerçek. Bu konutları biz yapabiliriz’ dedi. Oysa ki zaten ihaleler açılıyor, Türkiye’nin bütün müteahhitleri giriyor, bu konutlar yapılıyor. Hepimizin cebinden de bunun parası ödeniyor. Bundan daha doğal bir şey yok. Ama sonra bu parayı geri isteyecekler depremzedelerden. Bir kere bu çok yanlış. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu ilk baştan beri söyledik. Sen vatandaşının canını koruyamamışsın, malını koruyamamışsın. Ortadan kalkınca da faturayı yine vatandaşa kesiyorsun. Bu doğru değil. ‘Bir yılda geçeceksin’ dedin ve öyle oy aldın. Deseydin ki, ‘Beş yılda geçemezsiniz, ilk iki yılın sonunda ancak yüzde 30’unuza konut veririm, yüzde 70’iniz konteynerde. Bunu bilin ona göre oy kullanın.’ Millet de ona göre oy kullanırdı, senin sözüne güvendi. Şimdi 10 kişiden 7’si konteynerde duruyor. Bir de elektrik parasını kesiyor. Ne bileyim işte yemek servisini kesiyor. Tanınması gereken her türlü imkanları kesiyor. Sen sözünü tutmamışsın, bu insanlardan elektrik parası istiyorsun. Bunun kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Van depremindeki doğru yapıldı; 6 yıl mücbir sebep oldu. Burada mücbir sebebi üç ay üç ay uzatıyor. ‘Haziranda yine son’ diyorlar, geçen sefer de öyle dediler. Adıyaman’dan, tüm Türkiye’den iş adamları geldi, esnaf odaları başkanları geldi, rica ettiler. Yine üç ay uzattılar. Ya mücbir sebep şöyle bir şey olabilir mi? Konteynerde çorap satarak geçinmeye çalışan esnaftan ‘Vergi alacağım’ diyorsun. Konteynerde örgü örüp bir şeyler satıp geçinmeye çalışan esnaf ablama ‘Beyanname ver’ diyorsun. Bunlar kabul edilebilecek şeyler değil. Van’da 6,5 yıl uygulandı, tek başına Van depreminde. Burada bittiğinde 2 yıl 2 ay olacak. Şu ana kadar 22 ay oldu, mücbir sebep uygulanıyor. Bitirmeye kalkıyorlar. Bunlar tabii ‘Ekonomi kötü’ diyecekler. ‘Yapamayız’ diyecekler. ‘Vergi lazım’ diyecekler. Ama bütçeye 700 milyar lira zenginlerin ödemesi gereken verginin alınmaması için ödeneği koyuyorlar ya da Kur Korumalı Mevduat’a 1,5 milyar lira ödüyorlar. Mücbir sebepten şuradan toplayacağı ki beyannamesini çıkaracak, toplayamayacak o vergiyi de borçlandıracak. Yarın öbür gün haciz olacak, bilmem ne olacak. Şuradan güya toplayacağı bir kaç milyon verginin peşine düşüyor. Gerçekten bunları anlamak mümkün değil. Ümit ediyorum Sayın Erdoğan geldiğinde de gazeteci arkadaşlar bunları sorsunlar. ‘Her şeye para buluyorsunuz da Adıyaman esnafının mücbir sebeple işte vergi muafiyetine ya da konteyner kentin elektriğine niye para bulamıyorsunuz?’ diye bir sormak lazım. Yani beşli çeteye, 43 zengin müteahhide para var ama Adıyaman’a yok. Bunun izahı da yok.”
“KAPALI NÜFUS SAYIMI YAPILMALI VE HIZLA KAYDA GEÇİRİLMELİYDİ”
CHP Lideri Özel, depremde kaybolan ve hala bulunamayan vatandaşlarla ilgili soru üzerine ise “Tabii iyi bir afet yönetim programımız olmadığı için. Daha biraz önce araçta Abdurrahman Başkan ile onu konuştuk. ‘Depremde resmi kaybımız, şehidimiz 8 bin 700 ama kentteki inanç 20 binin üzerinde’ diyor. Çünkü o günlerde kayıt olmadan… Mesela Abdurrahman Başkan’ın da üç yakınının enkazdan çıkarılışında birlikte buradaydık, alındı hiçbir kayıt olmadan köye gitti. Köyde 65 kişi mezardaydı. 30-35 mezar da boş, gelecekleri bekliyordu. Buradan alınıp Türkiye’nin dört bir yanında defnedilenler var. Kim yakınını bulabildiyse, adeta sevindi, şükretti. Aldı götürdü, defnetti. Tabii iyi bir afet yönetim programımız olmadığı için oldu. Bu kadar büyük bir afette, bu rakamlarla ilgili bir kötü niyet değil, ama bir eksiklik olduğunu açıkça ifade ediyorlar. İnsanlar öyle inanıyor. Aslında bir kapalı nüfus sayımı yapılmalıydı ve hızla kayda geçirilmeliydi. Türkiye’de hızla yapılacak bir kapalı nüfus sayımı, çok daha sağlıklı rakamlara erişmeyi sağlardı. Orada sorulacak, ‘Depremde yakınınızı kaybettiniz mi? Kaç yakınınızı kaybettiniz? İsimleri nedir? Nereye defnettiniz?’ sorusu, Türkiye’de bu kadar bilinmezliği ortadan kaldırırdı. Maalesef o zaman önerdik, yapmadılar. Gerçek sığınmacı sayısının tespitinde de önerdik biz bunu, yine yapmadılar. Şimdi bile yapılacak bir kapalı nüfus sayımında ki pandemide günlerce içeride kaldık, bir pazar günü devlet memurları ev ev gezer bütün Türkiye’de. Burada da bütün konteynerlerde, ‘Kaç yakınını kaybettin? Adı nedir? Nereye defnettin?’ sorusu çok hızlı şekilde birleştirilir ve gerçek rakamları görürüz, mağdurları görürüz. Bir de onun üzerine kayda geçmemişler ve gerçekten kayıp olanlar var. Halen daha toprak altında, enkaz altında olanlar var. Bunların hepsiyle ilgili mutlaka bilgi sahibi olunur. Burada akılcı davranmak lazım ama maalesef bunu tercih etmiyorlar” ifadelerini kullandı.
Siyaset, 05 Şubat 2025 19:54
Yorumlar (0)