Vali Nevzat Tandoğan'ın Malatya'ya yaptıkları
Bir Zamanlar Malatya, 12 Temmuz 2022 18:5416 Eylül 2015 Tarihli Sonsöz Gazetesinde yazmıştım Vali Nevzat Tandoğan'ın Malatya'ya yaptıklarını. Malatya'nın üçüncü Valisi olan Nevzat Tandoğan bakınız neler yapmış:
Nara atan Memuru Yazıhan’a bırakan, Ceviz ve Kavak ağaçlarını kestiren, Karakolda tekme yiyen ve Mezarlık taşlarını kaldırım yapan Malatya Valisi Nevzat Tandoğan dönemini Fenercioğlu anlattı:
“ Malatya’nın ilk valisi Vehbi Bey 1922 yılında kısa süreli göreve başlamıştır. İkinci Valisi Asım Bey 1922-1925 yılları arasında görev yapmıştır. Üçüncü Vali ise Nevzat Tandoğan ise 1925 yılından, 1927 yılına kadar Malatya Valisidir. Vali Tandoğan için Ankara Valiliği yaptığı dönemde çok şey anlatılır. Zira en uzun süre Valilik yapmıştır. Vali Tandoğan’ın Malatya’daki görevi sırasında yapılanları belki de ilk kez buradan öğreneceksiniz. Ancak o dönemleri yaşayan Aziz Azmi Fenercioğlu “Emine Bacının rüyası” adlı yazısında Vali Tandoğan döneminde Malatya’da yaşananları ayrıntılarıyla anlatır. İşte o yazıdan ilginç anlatımlar:
NARA ATAN MEMURU YAZIHAN’A BIRAKAN VALİ…
“Malatya ya yeni vali Nevzat Tandoğan geldi. Bazıları “oh şehir eşkıyalarından kurtulduk” diye sevinirken bazıları da “vali kavak ve ceviz ağaçlarımızdan ne istiyor” diyordu. “Neden Ağaçları kestiriyor” diyerek şikayet ediyorlardı. Seferberlik yıllarında hükümetin otoritesi zayıflamıştı hemen her gece silahlı çatışmalar oluyor rakı içip halkın huzurunu bozan kabadayılar silah çekip ateş ederek halkı sindiriyorlardı. Vali disiplinliydi meyhaneleri düzene soktuğu gibi halkın huzurunu kaçıranları Elaziz askeri mahkemesine gönderiyordu. Nara atan memuru gece yakalarsa arabasına alıp Yazıhan’a bırakıyor, “sabahleyin seni işinin başında beklerim” diye emir verip şehre dönüyordu. Gecenin ayazında ayılan memur 20 km. yolu yürüyerek işine dönmeye çalışıyordu, dönemez ise takip edip işine son veriyordu.
KARAKOLDA TEKME YİYEN VALİ
Taşkınlık yapanları olduğu gibi zabıtayı da denetliyordu.
Bir kış günü Vali Tandoğan Kırkgöz karakoluna gitmiş, arabasını görülmeyecek bir yere bırakmış karakola yaklaşıp “soyuldum soyuldum” diye bağırmaya başlamış, karakol çavuşu silahını alıp, sesin geldiği tarafa koşmuş. Tanımadığı valiye “babam seni soyanlar ne tarafa kaçtı” diye sorunca valinin gösterdiği tarafa koşmaya başlamışlar bir kimseyle karşılaşmayınca, vali bu sefer başka bir yöne kaçtıklarını söylemiş. Çavuş bu sefer o tarafı araştırmış tabi kimse yok, vali bu sefer başka yönü gösterince çavuş vali Nevzat Tandoğan'a bir tekme vurup “kaçan adamın karda ayak izleri olur, böyle bir iz yok benimle dalganı mı geçiyorsun” deyince vali çavuşu tebrik edip kendisini tanıtmış, çavuşu terfi ettirmiş. Valinin disiplinli davranışı belalıları sindirmiş, ne nara atarak halkı huzursuz eden ne silah sıkan nede başıboş dolaşan memurlar kalmıştı. Bir gün belediye tellalı Ali efendi her zamanki ince sesiyle;
CEVİZ VE KAVAK AĞAÇLARINI KESTİREN VALİ…
Bir gün belediye tellalı Ali efendi her zamanki ince sesiyle;
-Eşidin ey ehli vilayet, valiliğin emri budur ki Şehrin Manzarasını Kapatan ve sağlığa zarar veren Ceviz ve kavak ağaçları kesilecektir.. Ceviz halkın gelir kaynağı idi, Kavakta ceviz gibiydi. Bir kimsenin erkek çocuğu dünyaya geldiğinde yeteri kadar kavak diker, çocuk askerlik çağına geldiğinde kavağı satar ya bedel verir yada sermaye yapardı. Kavakların kesilmesi ile akşamları ağaçlara konan kuşlar kayboldu, akşamları kuşlar kavak ağaçlarını tamamıyla sarardı. Kavaklardaki kuşlar silah sıkılarak avlanmazdı, bunlara silah sıkmak günah sayılırdı. Kuş sürülerinin içinde Anka kuşunun bulunduğuna inanılırdı. Sürü halindeki kuşlara Sahça denirdi. Cevizlerin kesilmesi ile de Sincaplar görünmez oldu, ama Çırmıktılı hızarcılara birkaç yıllık iş çıktı.
MEZARLIK TAŞLARINI KALDIRIM YAPAN VALİ…
Valinin bir icraatı da Eskimalatya’daki mezarlıkların mezar taşlarını söküp kışla caddesine kaldırım yaptırmak oldu, bu icraatı şehir halkını üzdü “binlerce yıllık kabristanımız yok oldu” diyerek şikayetlendiler ama hiçbir şey yapamadılar. Şehirde park yoktu, askeri silah deposu yıkılarak park yapıldı. Şehirde iki büyük birkaç küçük mezarlık vardı. Büyüklerin bir Sancaktar öteki Mücelli mezarlığı idi. Mücelli mezarlığı da kaldırıldı, İsmet Paşanın babasının kabri de Mücelli mezarlığındaydı Kemikleri bir cenaze töreni ile Sancaktar mezarlığına nakledildi.
İnönü Ailesine ait mezarlar hala Sancaktar mezarlığında bulunmaktadır.
Nevzat Tandoğan kimdir?
1894 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. 1914-1918 yılları arasında öğretmenlik yapmıştır. İstanbul Polis Müdürlüğü 2. Şubede Müdür Yardımcısı olarak atandıktan sonra öğretmenlik görevinden ayrıldı. Daha sonra 1. Şube müdürlüğünde de bulundu. İstanbul’daki görevinden sonra 1925-1927 yılında Malatya Valiliğine atandı. Buradaki valiliği sırasında Konya milletvekili olarak gösterilip seçildiyse de valilikten ayrılmak istemediğinden milletvekilliğinden istifa ederek valiliğine devam etti. 1929 yılında Ankara’ya vali olarak atandı. Çok uzun süre bu görevde kaldı. Vali olduktan sonra Ankara Belediye Başkanlığını da birlikte yürüttü. On sekiz yıl gibi uzun süre devam eden Ankara Valiliği ve Belediye Başkanlığı 1946 yılındaki ölümüne kadar devam etti. Ankara'da bir meydan, Malatya’da ise bir mahalle O'nun ismini almıştır.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay'ın oğlu Haşmet Orbay'ın adı Ankara'da işlenen bir cinayet hadisesine karışmıştı. Tarihe Ankara cinayeti olarak geçen bu olayda, mahkemede de ifade edildiğine göre, Haşmet Orbay, Dr.Neşet Naci Arcan isimli bir doktoru muayenehanesinde vurarak öldürmüştü (16 Ekim 1945). Bütün bu olup bitenlerden, 17 yıldan beri Ankara Valiliğini yapan Nevzat Tandoğan'ın da haberi oldu. Mahkemede dile getirildiğine göre, Tandoğan bildiklerini ilgili mercilere bildirmek yerine, o da yetkisini cinayeti örtbas etme yönünde kullanarak, bu cinayeti üstlenmesi için Reşit Mercan isimli kişiyi tehdit ettiği iddia edildi. Bir müddet sonra, çok yönlü bir soruşturma başlatıldı. Cinayetin aydınlatılmamasında Vali Tandoğan'ın parmağının olduğu anlaşılınca, mahkemenin Eskişehir'de yapılmasına karar verildi. 9 Temmuz 1946 günkü duruşma için Eskişehir'e çağrılan vali Tandoğan, hiç ummadığı bir durumla karşılaştı. Mahkemede, cinayeti kasten ve bilerek örtbas etmekle suçlanınca, tehevvüre kapılarak hakimlere bağırmaya başladı: 'Buraya beni 'tanık' olarak çağırdınız, ama bakıyorum da 'sanık' yerine koymaya başladınız. Ben buraya tanık olarak geldim, sanık olarak değil!..' Bu duruşmadan sonra Tandoğan arkadaşları, dostları dahil herkesin, ona farklı bir gözle bakmaya başladığını düşünmeye başladı. Vali Tandoğan, o akşam evine geldi; ancak, bir türlü yatamadı. 'Bunu bana nasıl yaparlar?' deyip durdu. 'Evet! Evet! Beni en güvendiğim kimseler ihbar etmiş olmalı' diye kendi kendine bağırıp çığırmaya başladı. Nihayet kendini tutamayarak silahını kafasına dayayıp tetiğe bastı... Bu intihar haberi, valinin evinde olduğu gibi, valilik makamında, CHP genel merkezinde, Çankaya'da, Meclis'te, cenah-ı askeriyede, Ankara'da ve hatta bütün Türkiye'de bomba etkisi yaptı. 9 Temmuz 1946 tarihinde Ankara'da vefat etti. (Kaynak:Yaşamöyküsü.com)
Bir Zamanlar Malatya, 12 Temmuz 2022 18:54
Yorumlar (0)