Alişan Hayırlı

Bir edebiyat çocuğu: 'Vınnık Cegeti'

11 Ekim 2024 12:19

Edebiyat ölmedi, yaşıyor. Vınnık Cegeti’nde gezerken gördüm. Çıkmaz sokak olsa da, bizim sokağın, bizim dünyanın kaybolmaya yüz tutmuş bir köşesinden sesleniyor bize… Duyun sesimizi diye feryat ediyor. Yitik değerlerimizi,  bizim geleneğimizi, bizim örfümüzü, bizim çocukluğumuzu bize hatırlatıyor. 
Modernizmin, çılgın teknolojinin, yapay zekânın, baş döndürücü sosyal medyanın çıkmaz sokağından bizim kendi “çıkmaz sokağımıza yani cegetimize” çağırıyor bizi… Bizim ceget… Bizim oyunlarımıza, bizim o musmutlu olduğumuz küçük dünyamıza, ama bize ait, bizi bizim eğittiğimiz, bizi biz yapan, henüz biz bizken, biz bize diz dize yaşadığımız kendi cegetimize çağırıyor. 
Edebiyat da dergi de ölmedi. Yaşıyor. 
Komadayız. Küresel dünyanın herkesi tek düze, tek parça yaptığı, yerel adına ne varsa silip süpürdüğü, bütün farklılıkları yok edip kendisine benzettiği bir çağdayız. Yani yoğun bakımdayız. Dibe vurduk. Bize ait olmayan hayatları yaşıyoruz. Bir sel geldi, küresel bir sel, alıp götürdü bizi… Bizi biz yapan değerlerimizi söküp sürükledi, derin okyanusların içine bıraktı. 
Kaybolduk. 
Varız ama yaşamıyoruz. 
Bize dayatılan, bize ait olmayan hayatın figüranları rolündeyiz. 
Toprağımız aşındı, heyelan var. Köklerimiz kurudu, meyve vermiyoruz. Vahaydık çöl olduk. Çoğaldık ama birbirimize yabancılaştık. Tüketiyoruz ama beslenmiyoruz. Büyüyoruz ama zayıflıyoruz.
Çünkü edebiyat yok, yani edep yok. Edepli insanlar vardı eskiden, hayatları edebiyat, edebiyatları hayattı… 
Ve bir ses bu gidişata isyan etti. 
Durun ey kabalalıklar, Fe-eyne teżhebûn... (Nereye bu gidiş?) dedi. Sizi ateşe sürükleyen Batının çürümüş kokuşmuş çıkmaz sokaklarında kayboldunuz. Hâlbuki eskiden “biz” vardık. Bizim “ceget” lerimiz vardı. Bizim çıkmaz sokaklarımız en azından “bizim”di. Bizim “ceget”lerimiz başkalarının otobanlarından iyidir. 

Evet, edebiyat ölmedi, yaşıyor. Cegetimizde bir çocuk doğdu. Adı “Vınnık Cegeti”… 
Azerbaycan Nahcivan Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi yeğenim Yusuf Berkan Demir’in yönetimindeki “Vınnık Cegeti” isimli edebiyat, “Sadece Edebiyat” dergisi ilk sayısı ile edebiyat dünyasına adım attı. Yeni doğan bu edebiyat çocuğunun uzun ömürlü olmasını diliyoruz. 
Yeğenim Yusuf’u gönülden tebrik ediyor, Vınnık Cegeti’ne hayat veren bizim cegetin çocuklarını muhabbetle kucaklıyorum.


 

 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Malatya’da alıç mevsimi başladı
29 Eylul 2024 12:19

Ah Gündüzbey’im ah!
23 Eylul 2024 12:19

İstanbul’da kalender bir esnaf: Pala Dayı
30 Ağustos 2024 12:19

Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur: 40 yıl sonra gelen tarihi buluşma
15 Temmuz 2024 12:19

Basak Köyü’nde bir aşk hikâyesi…
21 Haziran 2024 12:19

Bir tarihi konak, bir tarihi adam
29 Nisan 2024 12:19

Hamido neden şehit edildi?
21 Nisan 2024 12:19

Nerede o annemin yaptığı bilikler!
12 Şubat 2024 12:19

Bana eski şehrimi verin, yenisi sizin olsun
26 Ocak 2024 12:19

Var mı itirazı olan?
07 Ocak 2024 12:19

Sandıktan çıkan bir fotoğraf
27 Aralık 2023 12:19

Sancımız hafif mi, orta mı, ağır mı?
17 Aralık 2023 12:19

Hasta oldum
13 Aralık 2023 12:19

Bir yangının külünü yeniden yakmayın!
09 Ağustos 2023 12:19

Verçenik Yaylası Kaçkar Dağlarında bir Malatyalı
06 Ağustos 2023 12:19

Şavşat Karagöl ve Tuğra Otel
02 Haziran 2023 12:19

Bilmezdik
13 Nisan 2023 12:19

Altaylar’dan Banazı’ya halı ve kilim sanatımız
03 Şubat 2023 12:19

Tüm Yazılar