Necati Güngör
[email protected]

MALATYA'NIN UNUTULMAZ İNSANLARI: BERBER ATA YILDIRIM

03 Kasım 2024 21:46

Herkes onu "Ata Usta" diye tanırdı. Berber dükkânı, Fuzuli Caddesi'nin üzerinde, Hükümet binasının hemen arkasındaydı. Sabah erkenden açtığı küçük dükkânındaki berber koltuğunda birilerini tıraş etmiyorsa, kapı önündeki oturak tahtasında oturup gazetesini okurdu. Okuduğu gazete Milliyet'ti. Çünkü Abdi İpekçi'nin ılımlı yazılarını tutkuyla izliyordu. 
Sabahtan akşama kadar, dükkânına uğrayan herkesle ve soğukkanlılıkla, sevecenlikle siyaset konuşurdu. 
Ata Usta için siyaset demek, İsmet Paşa demekti, Ecevit demekti... Onlara toz kondurmazdı! Ama, sol görüşlü öğrencileri de sempatiyle karşılar, sakin bir ses tonuyla tartışırdı onlarla. "Canım kardeşim, bu memlekete sosyalizm gerekseydi, İsmet Paşa  herkesten önce getirirdi."
Nitekim Ecevit'in kuramlaştırmaya çalıştığı "Ortanın Solu" görüşünün de savunucularından biriydi. Sınıfsız bir toplum olamayacağını şu ünlü halk sözüyle kanıtlamaya çalışırdı  merhum Ata Usta: 
"Canım, sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa?"
O, tipik bir Malatyalı, tipik bir halk aydınıydı. Sağduyusu güçlüydü. 
Sınıf arkadaşım Mehmet Yıldırım'ın babası olduğu için onu biraz daha yakından tanırdım.
Mehmet Yıldırım, matematiği güçlü, edebiyat tutkusu olan, duyarlıklı bir arkadaşımızdı. Her yıl okulun iftihar listesine geçerdi. Birbirimizle kitap alışverişi yapardık...  
Ata Usta da, sevgili oğlunu, daha başarılı olması için yüreklendirirdi hep:
"Benim oğlum, bir İngiliz gibi İngilizce konuşabilmeli" derdi.
Bu teşvikle Mehmet'i Robert Kolej sınavlarına sokmuş, o da babasını mahcup etmemişti!
Altmışlı yıllarda Malatya'dan Robert Koleje giren belki de ilk öğrenci olmuştu Mehmet. 
Berber Ata Usta, oğluyla övünmekte haklıydı.
Gel zaman git zaman, Mehmet,Robert Kolej'i bitirmiş, aynı okulun yüksek bölümüne geçmişti. 
Yetmişli yılların başlarıydı. Okullar politik birer kazan gibi kaynıyordu... Dahası ülkede askeri sıkıdüzen vardı.
Robert Kolej'deki bir olay nedeniyle bir grup öğrenci okuldan atılmıştı; bunlardan biri de Mehmet'ti.
Ata Usta oğlunun okuldan atıldığını duyar duymaz dükkânını bırakıp İstanbul'a atmıştı kapağı!
Ne var ki İstanbul'u bilmiyordu... Aklına ilk ben gelmişim. Gelirken İstanbul'daki adresimi de yanına almış... O sırada İstanbul Üniversitesi'nde okuyorum.
Ata Usta İstanbul'a ayak basar basmaz doğruca gelip beni bulmuştu.
"Beni Abdi İpekçi'ye götür!" dedi.
İpekçi'yi görmek istemesinin nedeni, işini ancak onun halledeceğine inanmasıydı.
Abdi İpekçi'yi görmek için Milliyet'e gitmemiz gerekiyordu. Usta'nın önüne düşüp Nuruosmani'ye'nin yolunu tuttuk... Vakit öğlen olmamıştı daha... Ata Usta acele ediyordu Abdi İpekçi'yi bulup derdini anlatmak için. 
Abdi Bey, Robert Kolej'in mütevelli kurulundaydı. Sözü dinlenir adamdı. Mehmet'i mutlaka bağışlatır, okuluna devam etmesini sağlardı.
Milliyet'e vardığımızda saat on bir sularıydı. 
"Abdi Bey, saat ikiden önce gelmez!" dediler.
Öyle ya, evinde o günkü yazısını yazıp gazeteye getirmesi saat ikiyi bulurdu ancak... Dükkânını sabahın erken saatlerinde açan Ata Usta bunu yadırgıyordu.
Bana döndü:
"Yahu bu gazete yazarlarını biz de bir şey sanıyoruz; meğer bunların hepsi kompradormuş!" demesi şimdi gibi kulaklarımda.
O gün öğlenden sonra tek başına bir kez daha gitmiş; Abdi İpekçi ile görüşmüş, derdini anlatmıştı ona. Abdi Bey konuyla ilgileneceğini söylemişti. Ama kesin söz vermemişti...
Ata Usta biraz umutlu, biraz umutsuz, Malatya'ya  döndü.
Okuldan çıkarılan öğrencilerse -aklımda yanlış kalmadıysa- mahkeme kararıyla okuma hakkını yeniden elde ettiler...
Mehmet Yıldırım okulunu bitirdikten sonra, matematik hocası olarak yine kendi okulunda kaldı.
Ata Usta'yı ise, ancak okul tatillerinde, Malatya'ya gittikçe görebiliyordum.
Türkiye'nin siyasi ortamı beyaz bir çarşaf gibi günden güne kirleniyordu.
Yetmişli yıllar Türkiye'nin olduğu gibi, Malatya'nın da ölüm kalım süreci oldu! At izinin it izine karıştığı, tozdan dumandan ferman okunmadığı o günlerde, Ata Usta da eski çevresini yitirmiş, herkes gibi karamsarlık içindeydi. Mutsuzdu.
Nihayet 12 Eylül darbesi gelip Türkiye'yi vurdu...
Takvimler 1981 yılını gösterirken, Malatya'nın parlak evladı Mehmet yurt dışına kaçmak zorunda kalmış; gittikçe yalnızlaşan Ata Usta da gözbebeği oğlundan uzakta yaşama gözlerini yummuştu!
Ne yazık!

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

TANDIR EKMEĞİ
27 Ağustos 2024 21:46

GÜLE GÜLE RENKLİ SİNEMA!
14 Ağustos 2024 21:46

BİR ZAMANLAR MALATYA...
10 Mayıs 2024 21:46

ATINI, KURT ÇEMBERİNDEN KURTARAN ÇOCUK
13 Nisan 2024 21:46

MALATYA BİR ZAMANLAR NEDEN GÜZELDİ?
24 Mart 2024 21:46

AHMET MEKİN KAYGILIYDI
12 Ocak 2024 21:46

Gazetecilik Aşkı Yüzünden öğrenimi yarıda kaldı
24 Kasım 2023 21:46

BİR ZAMANLAR MALATYA EVLERİNDE SÜT, YOĞURT, PEYNİR ÜRETİLİRDİ...
05 Ekim 2023 21:46

ŞU BİZİM KASAPLAR ÇARŞISI
21 Ağustos 2023 21:46

MEHMET ALİ KELLECİ'Yİ YİTİRDİK!
27 Haziran 2023 21:46

HIDIRELLEZDE DİLEK TUTARDI MALATYALILAR
06 Mayıs 2023 21:46

MALATYA'NIN YETİŞTİRDİKLERİ... TAHİR ABACI
05 Kasım 2022 21:46

GÜRÜNLÜ ÇOCUK
18 Temmuz 2022 21:46

HIDIRELLEZDE DİLEK TUTARDI MALATYALILAR
07 Mayıs 2022 21:46

HEKİMHAN'DA BİR GAZETECİ...
03 Nisan 2022 21:46

MALATYA’DAN İSTANBUL SARAYLARINA: UDÎ NEVRES BEY
27 Şubat 2022 21:46

“HİKÂYE YAZIYORSUN YA...”
27 Şubat 2022 21:46

MALATYA'DA ANLATILAN TARAKLIKUŞ SÖYLENCESİ
05 Ekim 2021 21:46

ATATÜRK MALATYA'DAN DÖNDÜKTEN SONRA
17 Ağustos 2021 21:46

ESKİ YAZLARDA MALATYA
10 Ağustos 2021 21:46

9 YIL SONRA ASLANTEPE, UNESCO’YA GİRDİ
27 Temmuz 2021 21:46

MALATYA'NIN UNUTULMAZ İNSANLARI: ÇİLİNGİR YAKUP USTA
07 Mart 2021 21:46

MALATYA'DA ESKİ YILBAŞILAR
31 Aralık 2020 21:46

İSTANBUL'DA ÖĞRETMENLERİMLE
29 Aralık 2020 21:46

Güle Güle Renkli Sinema
17 Aralık 2020 21:46

Bir Zamanlar Malatya'nın Gezgin Satıcıları
14 Kasım 2020 21:46

HEMŞERİLİK ÜZERİNE
05 Kasım 2020 21:46

ESKİDEN MALATYA'DA REKLAM NASIL YAPILIRDI?
24 Ekim 2020 21:46

SİNEK ÖLDÜRENE SİNEMA BEDAVA
21 Ekim 2020 21:46

MALATYA'DA ANNELERİN ÇOCUKLARINA SESLENİŞİ:
17 Ekim 2020 21:46

HAMİYET YÜCESES MALATYA'YA GELMİŞTİ
10 Ekim 2020 21:46

GAZETECİLİK MESLEĞİNİN PÎRİ LASTİK SAİT
06 Ekim 2020 21:46

NAİF MALATYA'MIZ
28 Eylul 2020 21:46

EVLİYA ÇELEBİ'NİN GÖZÜYLE MALATYALILAR
24 Eylul 2020 21:46

HÜRRİYET KAHRAMANI BİR GEYİK
18 Eylul 2020 21:46

ŞU BİZİM KASAPLAR ÇARŞISI
20 Ağustos 2020 21:46

MALATYA, DELİLERİNİ NEDEN SEVİYOR?
11 Ağustos 2020 21:46

AYAĞININ ÇARIĞIYLA EDEBİYATA GİREN ÇOCUK
27 Temmuz 2020 21:46

PİNGEL
02 Temmuz 2020 21:46

MALATYA OKULLARINDA SÜT TOZU ZORLAMASI
07 Haziran 2020 21:46

'ARKADAŞIM VE KARDEŞİMSİN'
03 Haziran 2020 21:46

NASILSA DANANIN KUYRUĞU KOPACAK...
13 Mayıs 2020 21:46

UYKUCULUĞU YÜZÜNDEN TİTANIC VAPURUNU KAÇIRMIŞTI
11 Mayıs 2020 21:46

HIDIRELLEZDE DİLEK TUTARDI MALATYALILAR
07 Mayıs 2020 21:46

MALATYA'DA ANLATILAN TARAKLIKUŞ SÖYLENCESİ
04 Mayıs 2020 21:46

BURADA BÜLBÜL AĞLAMIŞ...
02 Mayıs 2020 21:46

İSTANBUL'UN YÜKÜNÜ TAŞIYAN, ŞU BİZİM PÜTÜRGELİ HAMALLAR...
21 Nisan 2020 21:46

'MERSEDES KADİR' YA AKILLI OLSAYDI?
20 Nisan 2020 21:46

MALATYA’DA ÇAĞALAR NEYLE OYNARDI?
11 Mart 2020 21:46

Malatya da Söylenegelen beddualar
10 Mart 2020 21:46

BİZ O KATERİNA'NIN CEMAZİYELEVVEL'İNİ BİLİRİZ!
09 Mart 2020 21:46

Malatya Bir Zamanlar Neden Güzeldi?
04 Mart 2020 21:46

ESKİDEN MALATYA’DA HASTALIKLAR NASIL TEDAVİ EDİLİRDİ?
02 Mart 2020 21:46

MALATYA SANCAĞINDA BULUNAN HANLAR VE HAMAMLAR
21 Şubat 2020 21:46

ATATÜRK'ÜN YANINDAKİ ÜÇ MALATYALIDAN BİRİ: RUŞEN EŞREF ÜNAYDIN
16 Şubat 2020 21:46

YİRMİNCİ YÜZYIL BAŞINDA MALATYA DEĞİRMENLERİ
15 Şubat 2020 21:46

MALATYALILARIN KUMKAPI ÇIKARMASI
11 Şubat 2020 21:46

ADLARIN DA BİR HİKÂYESİ VAR
04 Şubat 2020 21:46

BABIALİ'NİN EVSİZLERİ
03 Şubat 2020 21:46

ELLİ YIL ÖNCE MALATYA DÜĞÜNLERİ
27 Ocak 2020 21:46

Tüm Yazılar