Atilla Kantarcı
[email protected]

SOKAKTAN GELEN SESLER

27 Kasım 2024 16:47

Teknolojinin bu denli hayatımıza girmediği, insanlara ATM cihazı diye bir şey çıkacak, spor yaparken bile para çekebileceksiniz desek, “bi gat zoppa“ yiyeceğimiz , bakkal amcalarımızdan alış veriş yaptığımız ve deftere yazdırıp ay sonunda hesabı kapattığımız, horoz şekeri, bonbon şekeri, elmalı şeker ve kaynana şekeri alınınca mutlu olan çocukların yaşadığı, uzun kış gecelerinde konu komşu toplanıp bastığh, kesmece ceviz yiyip matal ( masal) dinleyip, çocukların hayal dünyalarının geliştiği, insan kalitesinin şimdikinden çook yüksekte olduğu, o güzel günlerde, evlerimizde sokak satıcılarının sesi yankılanırdı.

Sesini sıkça duyduğumuz satıcıların başında öllükçüler ( höllük) gelirdi.

Eledim eledim öllük eledim,

Aynalı beşikte canan bebek beledim

Büyüttüm besledim asker eyledim

Gitti de gelmedi Canan buna ne çare.

Yavrularını ısıttıkları öllükle sarıp sarmalayan, beleme işini, bu acıklı türküyü söyleyerek yapan analarımız, “öllük ha öllük” diye bağırarak gezen, öllükçünün gelmesini dört gözle beklerlerdi.

Öllük, şimdi kullanılan çocuk bezinin, kadim kültürümüzde ki karşılığıydı.

Bir kaç yüklü eşekle geçerdi öllükçü. Eşeklerin sırtına yükledikleri, öllük dolu heybelerle bağırarak geçerlerdi. Öllükçüler, öllüğün yanında kil de satarlardı.

Kil de dönemin önemli bir temizlik maddesiydi. Saçları ipek gibi yaptığı söylenen kil, muhakkak ki sabundan ve şampuandan daha faydalı ve katkısızdı.

Öllük killi bir toprak türü olup, bu toprağın elenmesiyle elde edilen bir toprak türüydü. Hazır bezlerin olmadığı dönemde, çocukları kundaklarken, ısıtılarak çocukların altına serilen öllük, çocuğun çişinin dışarı sızmasını önlediği gibi, sobalı evlerde çocuğun vücut ısısını da dengelerdi.

Dünya para verilip alınan kedi kumunun da öllük olduğunu söylersem şaşırırsınız ellaham..!

“Gar geldi, gar ha gar...

“Garcı geldi ha, Beydağı’nın garı geldi”,

“bacı gözün kör olmaya gökten endi mübarek” diye bağırarak geçen kar satıcıları, sıcak yaz günlerinde yolu gözlenen satıcıların başında gelirdi.

Şimdiki çağalara, o zaman kar satılırdı desek inanırlar mı? Hiç sanmam.

Dağların güneş almayan yamaçlarına açtıkları kuyulara, kışın kar basarak istif eden kar satıcıları, yazın bu karları keserek telislere koyup, onları da katırlara yükleyip şehre getirip “ gar ha gar” diye bağırarak satarlardı.

Parası olan parayla kar satın alır, parası olmayan ekmek verir karşılığında kar alırdı. Karcı, elindeki bığhçı(testere) ile göz kararı ( garcının ölçüsü) keser, götürdüğümüz kap kacağa koyardı.

Mahallenin mukallit kadınları ve kızları kar satıcısını görünce seslenirlerdi:

“Karcı Dayı karın güzel mi”

“Güzel güzel, senden daha güzel” ...

diye sürüp giden atışmalar yapar sonra gülüp geçerlerdi.

Böylesine samimi bir ortam vardı...

Bu diş diş olmuş karın üzerine pekmez döküp yemek en büyük zevkimizdi.

Buzdolapları yaygınlaşıncaya kadar çok önemli bir görev üstlenen kar satıcıları, buzdolabı yaygınlaşınca sessiz sedasız ortadan kayboldular...

Belli aylarda yolunu gözlediğimiz sokak satıcılarından biri de sülükçülerdi. Islak bir torba içinde taşıdığı sülülükleri, “sülük ha sülük” diye bağırarak satmaya çalışan sülükçüler.

Erkekler çok ilgilenmezdi ama özellikle belli aylarda kadınlar sülükçülerin yolunu gözlerdi. Bazı berberlerde şişelerde sülük satarlardı. Berberler, sünnet, hacamat, diş çekme, kulak delme, saç kıran tedavi etme gibi hizmetlerden fırsat kalırsa asli görevleri olan berberliği icra ederlerdi..!

Yeni yetmelerin, bu sülükte ne menem bir şeydir acaba? Dediğini duyar gibiyim. Sülük tatlı sularda yaşayan, 4-5 cm boyunda kan emici özelliği olan, kan emerken tükürük bezlerinden salgılanan bir sıvıyı insan vücuduna aktaran bir hayvancıktır. Kan cıvıtıcı özelliği olan bu sıvı yapıştırılan bölgenin en ince kılcal damarlarına kadar ulaşarak, kan gitmeyen ve dokuları ölmek üzere olan bölgenin tekrar canlanmasına sebep olurdu.

Sülük elle alınıp, ağrıyan, problemli bölgenin üstüne konurdu. Koyar koymaz sülük o bölgeye yapışır ve bir daha çıkarmanız mümkün olmazdı. Ta ki sülük yeterince kan emip, şişip kendini bırakıncaya kadar.

Kadim kültürümüzün önemli tedavilerinden olan sülük maalesef yurdumuzda gereken ilgiyi görmemiştir. Rusya’da çok yaygın olan sülük tedavisi, Avrupa ve Amerika’da çok taraftar bulmuş ve artık hastanelerde bilimsel olarak yapılmaya başlanmıştır...

Destancıları unuttum sandınız değil mi?

Zamanla azalan ve bugün tamamen yok olan destancılar, bir dosya kağıdı büyüklüğünde tek sayfa baskı yapılan destanları, dolaşarak, yanık sesleriyle bağırarak okurlar ve bunları satmaya çalışırlardı.

Destanlarda genellikle acıklı olaylar üzerine yazılmış ağıtlar, veya kahramanlıklar anlatılırdı.

Nedense destanın fiyatı olmazdı. “Hediyesi” denirdi. Hediyesi yirmibeş kuruş denir ve öyle satılırdı.

Mahallenin kadınları destana çok meraklıydı. Fakat çoğu okuma bilmediği için okuma görevi mahallenin çocuklarına düşerdi. İşin ilginç yanı, mahallenin bütün kadınları ayrı ayrı birer destan alır ve hepsi bize ayrı okuttururdu. Halbuki bir destan yeterliydi. Okuduktan sonra onlara verir, onlarda itinayla katlayıp göğüslerinin üzerinde saklarlardı...

Çocukların dört gözle bekledikleri satıcı, dondurmacılardı. Her semtin dondurmacısı farklı olurdu. Bizim mahallenin dondurmacısı Abdo dayıydı. “Kaymak dondurma” diye bağırarak geçen Abdo Dayı Gazi ilkokulunun önünde konuşlanırdı. Abdo Dayı yaz bitince bu kez davin, yemişen, alıç satışına başlardı. Bu defa da ölçü çay bardağı olurdu.

Bunların haricinde kısaca diğer satıcılara göz atacak olursak;

Yaz başlangıcında köylerinde kırlardan söktükleri çiğdemleri satmaya gelen çiğdem satıcılarını, yine dağ köylülerinin topladığı “eşgın” ları satmaya gelen eşgın satıcılarını, “davin, yemişen, alıç, simit”, satıcılarını, “ayna var, darağh var, eyi cilet var, çağhı çağhmağh daşı var, benzin var” diye bağıran satıcıları, “gazocağı tamircisi geldi”, “lahimci” geldi hanım diye bağıran ustaları, “sabun var, soda var, süpürge var” diye bağıran satıcıları, bembeyaz önlüğü ve sevimli göbeği ile,”Bademli” diye bağırarak gezen Şam tatlı satıcısı Hüseyin ustayı, dolağhlar, dölbentler geldi diyen Darendeli Hasan Ustayı, “erişte, şare (şehriye) dökülür diyenleri, “kalaycı geldi”, “sepetçi geldi” diye bağıran satıcıları, “oduncu geldi oduncu” diye bağırarak omuzunda baltasıyla gezen odun kırıcılarını, şimdilerde adına beze denilen “tavuk sütü” satıcılarını, “haşlanmış nohut”, “gırığh leblebi”, “lahmacun”, Ramazan’da satılan “yağlı çörek”, “elmalı şeker” satıcılarını, “horoz şekeri” satıcılarını, bembeyaz giysileriyle hatırlanan mevsime göre şerbet veya “biyam” şurubu ( meyan) satan Neşeli Mehmet’i anmadan geçmek olmaz.

Bu satıcıların ve sattıkları şeylerin bir çoğu artık yok.

Hatıralarımızda tatlı bir anı olarak kaldılar...

Ben özlüyorum...

Ya siz...

Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına…

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

MAHALLEM…
21 Kasım 2024 16:47

BAKKAL AMCA
13 Kasım 2024 16:47

MALATYA’DA KIŞ HAZIRLIKLARI
21 Eylul 2024 16:47

MALATYA KADINLAR HAMAM KÜLTÜRÜ
05 Eylul 2024 16:47

HACELİ
30 Ağustos 2024 16:47

SOHBET
12 Mayıs 2024 16:47

SİNEMA CADDESİ SANAT SOKAĞI OLARAK DÜZENLENMELİDİR…
18 Nisan 2024 16:47

PEHLİVAN DOĞAN
04 Nisan 2024 16:47

HAYRETTİN ABACI
08 Mart 2024 16:47

HÜSEYİN CAHİT FIRAT
21 Ocak 2024 16:47

MIH OSMAN
08 Ocak 2024 16:47

MALATYALIYI NASIL TANIRSINIZ
04 Ocak 2024 16:47

KANTAR KAHVESİ
14 Aralık 2023 16:47

HÜRRİYET AİLE ÇAY BAHÇESİ
02 Aralık 2023 16:47

KERNEK AİLE GÖL GAZİNOSU
29 Kasım 2023 16:47

ÖZKAN AKBULUT
24 Kasım 2023 16:47

HATIR İÇİN…
05 Ekim 2023 16:47

DEGİRMANLARIMIZ…
29 Eylul 2023 16:47

NEŞET ERTAŞ’ RAHMETLE ANIYORUM…
27 Eylul 2023 16:47

MALATYA’NIN FETHİ
23 Eylul 2023 16:47

BERBERLER
21 Eylul 2023 16:47

FAHRİ ÖZYILDIRIM
06 Eylul 2023 16:47

GARCI GELDİ HANIM
24 Ağustos 2023 16:47

DEVE CENGİZ
17 Ağustos 2023 16:47

MIŞ GİBİ YAPANLARA!…
10 Ağustos 2023 16:47

HADİ DAYI
07 Ağustos 2023 16:47

SUCEYİN KÖPRÜSÜ…
06 Temmuz 2023 16:47

ESKİ BAYRAMLAR
27 Haziran 2023 16:47

MAMİKANLI VAHAP AĞA
02 Haziran 2023 16:47

HEY GİDİ GÜNLER HEY
21 Mayıs 2023 16:47

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
16 Mayıs 2023 16:47

HASAN DERİNKÖK (HASAN BEG)
12 Mayıs 2023 16:47

NURETTİN SOYKAN
06 Mayıs 2023 16:47

EŞREF BİTLİS
04 Mayıs 2023 16:47

TURAN EMEKSİZ
29 Nisan 2023 16:47

SITMAPINARI
08 Nisan 2023 16:47

YERİNDE DÖNÜŞÜM…
20 Mart 2023 16:47

GELECEĞİMİZ İÇİN MALATYA’LILIK BİLİNCİ OLUŞTURMALIYIZ…
04 Mart 2023 16:47

ŞEHRİMİZ YENİDEN İNŞA EDİLİRKEN…
27 Şubat 2023 16:47

HAZİN BİR MÜTEAHİT HİKAYESİ…
23 Şubat 2023 16:47

KAYBOLAN MESLEKLER: SEYYAR BİLEYCİLER
07 Ocak 2023 16:47

AZİZLER CEGETİ
31 Aralık 2022 16:47

KADİR AĞA
17 Kasım 2022 16:47

ARGUVANSPOR
21 Ekim 2022 16:47

ADAB-MUAŞERET
16 Ekim 2022 16:47

Fevzi Yener
07 Ekim 2022 16:47

MALATYA’DA KIŞ HAZIRLIKLARI
30 Eylul 2022 16:47

BOZKIRIN TEZENESİ… ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SAYGILARIMLA…
25 Eylul 2022 16:47

ADNAN IŞIK
25 Ağustos 2022 16:47

CİNGENLİK
19 Ağustos 2022 16:47

MALATYA’DA LAKAPLAR
17 Temmuz 2022 16:47

ORDUZU MAHALLE KARARI!…
07 Temmuz 2022 16:47

ADIYAMANLI HACI DAYI
01 Temmuz 2022 16:47

BİR ŞEYLER EKSİK
17 Haziran 2022 16:47

TEZE CAMİ NEDEN ÖNEMLİ
01 Mayıs 2022 16:47

MALATYALIYI NASIL TANIRSINIZ
11 Mart 2022 16:47

MEZARLIK KUMARCILARI!
25 Şubat 2022 16:47

AKLIMA MUKAYYET OL
15 Şubat 2022 16:47

HÜSEYİN DOĞAN DEDE
06 Şubat 2022 16:47

MALATYA KADINLAR HAMAM KÜLTÜRÜ
04 Şubat 2022 16:47

VELİLERİMİZ (ONYEDİLİ)
18 Ocak 2022 16:47

MALATYA SOHBET KÜLTÜRÜ
24 Aralık 2021 16:47

HÜSEYİN BEG KÖRPÜSÜ
17 Aralık 2021 16:47

MALATYA KUYUMCULAR ÇARŞISI,
08 Kasım 2021 16:47

GELECEĞİMİZ İÇİN MALATYA’LILIK BİLİNCİ OLUŞTURMALIYIZ…
04 Kasım 2021 16:47

BESLENME ALIŞKANLIĞIMIZ
31 Ekim 2021 16:47

ÇİN SEDDİ
15 Ekim 2021 16:47

ASLANTEPE’NİN GELECEĞİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU!
07 Ekim 2021 16:47

2021 UNESCO AHİLİK YILI!
23 Eylul 2021 16:47

BUNLAR DA MI YALAN
10 Eylul 2021 16:47

NEREDE O ESKİ KOMŞULUKLAR
24 Ağustos 2021 16:47

Bir Malatyalıyı nasıl tanırsınız?
08 Ağustos 2021 16:47

BOHÇACI GELDİ HANIM
08 Ağustos 2021 16:47

ASLANTEPE
27 Temmuz 2021 16:47

GEL DE ARAMA...
24 Temmuz 2021 16:47

NELER OLUYOR MALATYA’DA...
10 Haziran 2021 16:47

SEVCAN ORHAN MALATYA’DA
31 Mayıs 2021 16:47

GANERE’NİN YÜKÜNÜ ÇEKENLER VE YOĞURTÇU BAZARI
29 Mayıs 2021 16:47

ESKİ BAYRAMLAR
15 Mayıs 2021 16:47

Şahin Tepesi
07 Mayıs 2021 16:47

ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE RAHMETLE ANIYORUM... NURETTİN SOYKAN
06 Mayıs 2021 16:47

KERNEK...
01 Mayıs 2021 16:47

MALATYA’DA İLK RADYO
23 Nisan 2021 16:47

SIĞIRA GATMA
02 Nisan 2021 16:47

ÇANAKKALE DESTANI
22 Mart 2021 16:47

GÜZEL MAHALLEM
22 Mart 2021 16:47

HORHOP
27 Şubat 2021 16:47

ESKİ OTOBÜS ŞOFÖRLERİ
04 Şubat 2021 16:47

PAVLİKİANLAR VE MALATYA
30 Ocak 2021 16:47

TOMMİKS
08 Ocak 2021 16:47

ÖZKAN SÜMER
25 Aralık 2020 16:47

ADNAN IŞIK
23 Aralık 2020 16:47

ARDIÇ AĞACI
18 Aralık 2020 16:47

İCATLAR
11 Aralık 2020 16:47

FABRİKATÖR MEHMET BEY. (ARABOSMAN)
04 Aralık 2020 16:47

GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN GELECEĞİ İNŞA EDEMEZ
26 Kasım 2020 16:47

İSPANYOL PAÇA PANTOLON
20 Kasım 2020 16:47

GÜZEL GÜNLERDİ VESSELAM
13 Kasım 2020 16:47

NE GÜZEL KOMŞUMUZDUN SEN ..
06 Kasım 2020 16:47

ŞİRKET HANI
05 Kasım 2020 16:47

BESLENME ALIŞKANLIĞIMIZ
29 Ekim 2020 16:47

ZİYARETLERİMİZ
23 Ekim 2020 16:47

HÜSEYİN ÖZHAN
19 Ekim 2020 16:47

ESKİ FOTOĞRAFÇILAR
17 Ekim 2020 16:47

OYUNLARIMIZ
16 Ekim 2020 16:47

HADİ DAYI
15 Ekim 2020 16:47

ZÖHRE ANADAN Bİ MEKTUP DAHA VAR...
10 Ekim 2020 16:47

DAKTİLO
02 Ekim 2020 16:47

NEREDE O ESKİ BANKALAR
25 Eylul 2020 16:47

MIH OSMAN
23 Eylul 2020 16:47

GANERE
18 Eylul 2020 16:47

ZÖHRE ANADAN MEKTUP VAR...
11 Eylul 2020 16:47

HÜSEYİN YEŞİL
31 Ağustos 2020 16:47

MALATYA MASALI
14 Ağustos 2020 16:47

MATALCI AMCA
07 Ağustos 2020 16:47

NEDEN DÜŞER GİBİ YAPTIK!!!
04 Ağustos 2020 16:47

ESKİ BAYRAMLAR
31 Temmuz 2020 16:47

GEÇMİŞE ÖZLEM
25 Temmuz 2020 16:47

KIRK AMBAR
17 Temmuz 2020 16:47

ZALATACILAR (SALATACILAR)
03 Temmuz 2020 16:47

CEMAAT KURMA
01 Temmuz 2020 16:47

PASTANELERİMİZ
26 Haziran 2020 16:47

MALATYA RADYOSU
25 Haziran 2020 16:47

BELEDİYE BAŞKANLARININ DİKKATİNE
20 Haziran 2020 16:47

MAZİDEKİ LEZZETLER. (2)
19 Haziran 2020 16:47

MAZİDEKİ LEZZETLER.
12 Haziran 2020 16:47

TABELACILAR
05 Haziran 2020 16:47

HAYRETTİN ABACI'NIN ANISINA
01 Haziran 2020 16:47

KIŞLA CADDESİ
22 Mayıs 2020 16:47

İRAN BAYRAĞI
15 Mayıs 2020 16:47

GÜLMEK LAZIM
08 Mayıs 2020 16:47

BÜYÜK BAŞKAN NURETTİN SOYKAN RUHUN ŞAD, MEKANIN CENNET OLSUN...
06 Mayıs 2020 16:47

KORONAYA BİR DE BU AÇIDAN BAKALIM.
01 Mayıs 2020 16:47

RAMAZAN GELDİ HOŞ GELDİ
24 Nisan 2020 16:47

EVDE KAL MALATYA
17 Nisan 2020 16:47

ASİMİLE OLMAK
16 Nisan 2020 16:47

ÇOCUKLUK LEZZETLERİ
10 Nisan 2020 16:47

NECATİ DİKMEN
03 Nisan 2020 16:47

BİR KERNEK’LİNİN GÖZÜYLE...
27 Mart 2020 16:47

KORONA, KORONA NE İŞLER AÇTIN BAŞIMA
21 Mart 2020 16:47

ÇANAKKALE DESTANI
20 Mart 2020 16:47

KERNEK AİLE GÖL GAZİNOSU
13 Mart 2020 16:47

HÜRRİYET AİLE ÇAY BAHÇESİ
09 Mart 2020 16:47

NANO TEKNOLOJİ
02 Mart 2020 16:47

OKUDUĞUNU ANLAMAK
21 Şubat 2020 16:47

TURAN ÇEVİK
14 Şubat 2020 16:47

Bedo
13 Şubat 2020 16:47

UÇURTMA .
07 Şubat 2020 16:47

UDİ NEVRES BEY.
04 Şubat 2020 16:47

ŞEHİR KUZEYE DOĞRU BÜYÜMEMELİDİR
31 Ocak 2020 16:47

KİRAZ ÇALMAK.
27 Ocak 2020 16:47

MİSAFİRLİK
16 Ocak 2020 16:47

Tüm Yazılar