Fatih Dulkadiroğlu

BOYACI

04 Aralık 2024 04:37

Ana caddeden kasap pazarına inen sokağın üst köşesinde Osmanlı Bankası, ortada Kırkambar, alt köşesinde de Türk Ticaret Bankası vardı. Bankaların karşısındaki Teze Cami’nin bahçe duvarına boydan boya ayakkabı boyacıları sıralanmıştı.

Yaşlı çınar ağaçlarının gölgesinden yararlanamayanlar plaj şemsiyesinin gölgesiyle korunuyorlardı yaz güneşinden.

Kimi, tahtadan yapılmış sıradan bir sandığın, kimi de altın sarısı başlıkları parıl parıl parlayan, gondol görünümlü bir sandığın başında müşteri bekliyordu...

Duvardaki çiviye asılı teypte, “Ziganadan Toroslara, feryadım yansır dağlara, boyun eğmiş kararlara… İntizarım var!” diyordu Hakkı Bulut.

Kaldırımdan yürüyenlerin ayakkabılarına gözünü dikmiş, “Buyur abi parlasın…” diyen, davetkâr bakışlı boyacılardan birini seçtim.

Tahta sandığın önündeki yüksek tabureye oturdum. Avurtları dişsiz ağzına gömülmüş, saçının boyası sararmaya yüz tutmuş boyacı, kirli ve boyalı elleriyle özenle katladı ütülü pantolonumun paçalarını. Sarkan bağcıkları parmaklarının ucuyla ayakkabımın içine tepti. Çorabım boyanmasın diye sert plastikleri çorapla ayakkabı arasına sıkıştırdı. İki elinde iki fırça, özene bezene temizledi ayakkabılarımın çamurunu tozunu.

Parmağının ucuyla ayakkabının burnuna dokundukça ayak değiştiriyordum. Sağ ayağımı kaldırıp solu, sol ayağımı kaldırıp sağı basıyordum sandığın ayak konacak yerine. Sırtını yasladığı duvardaki demir korkuluğa asılı boy boy bağcıklarla tabanlıkları seyrediyordum Hakkı Bulut’u dinlerken. Dalmışım. Sandıktan gelen “Taaak!” sesiyle irkildim. Dişlisi kırılmış bir makine gibi durdu. Kaldırımda yürüyenlere dikkat kesilmişti.

“Off… of ulan offff!” nidası yükseldi boyacıdan.

Merakımı yenemedim, arkamı döndüm. Yakışıklı bir delikanlıyla güzel bir kadın Osmanlı Bankası’na doğru yürüyorlardı Kırambar’ın önünden. Adamın sağ eli kadının beline dolanmıştı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak yürüyorlardı. İnce topuklu ayakkabısı, dizüstü siyah eteğinin üzerine giydiği hardal rengi blazer ceketi nasıl da yakışmıştı ağzının dolusunca gülen kadına…

Kadındaki boyu bosu ve mutluluğu gören boyacı, isyan ediyordu yaşadığı hayata…

“Dinine yandııımın dünyası! Yaşım atmışa dayandı. Aha geldim aha gidiyom… Şöyle gasıından dutup da gavrıyamadım” dedi.

Kazancılar İş Hanı’ndaki ofisime döndüğümde katlanan paçalarımın düzeltilmediğini, ayakkabıma son cilanın sürülmediğini gördüm. ( 03.12.2024 Ankara)

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Veeee Çıktı…
02 Kasım 2024 04:37

Müdürüm
05 Ağustos 2024 04:37

BABALAR KAHRAMANDIR
30 Mayıs 2024 04:37

İTİBAR
29 Nisan 2024 04:37

YALAKALIK
01 Nisan 2024 04:37

GAKGULAK
28 Mart 2024 04:37

TENEKE DUVAR
25 Aralık 2023 04:37

ADAY ADAYI
14 Aralık 2023 04:37

DİKİZ AYNASI
15 Kasım 2023 04:37

ATATÜRK’ÜN SOFRASI
09 Kasım 2023 04:37

ÇATLAK SAFFET
24 Ekim 2023 04:37

CEHALET
11 Ekim 2023 04:37

OLANLAR OLMUŞ
04 Ekim 2023 04:37

Konuk Gözüyle Malatya...
28 Temmuz 2023 04:37

BABALAR KAHRAMANDIR
01 Temmuz 2023 04:37

BUNALIM
01 Temmuz 2023 04:37

MÜBAREK BAYRAMLAR
01 Temmuz 2023 04:37

HAK SAHİPLİĞİ
02 Haziran 2023 04:37

AFETLER ÖNCESİ MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ ÇALIŞTAYI
29 Mayıs 2023 04:37

AÇIK ÇAĞRI
27 Mayıs 2023 04:37

DAMGA PULLU ŞARTNAME
16 Mayıs 2023 04:37

VASIF BEY
09 Mayıs 2023 04:37

HIÇKIRIK
06 Mayıs 2023 04:37

MADALYA
06 Mayıs 2023 04:37

Tüm Yazılar