Bahri Kayaoğlu
[email protected]

'LA DURUN BEN DE GELİYORUM!'

29 Ocak 2025 00:59

Meydan gazetesinde muhabirim..

***

7 Şubat 1992 günü İstanbul’da DGM Başsavcısı Yaşar Günaydın’a suikast düzenlendi. Menfur suikastta Başsavcı Günaydın, koruma polisi Şaban Ceylan ve şoförü Halit Balta şehit oldu. 8 Şubat 1992 günü şehitler için bir tören düzenlenecekti. Cenaze töreni ile birlikte, İstanbul'daki savcı ve polislerin protesto mahiyetinde bir yürüyüş yapacağı bilgisi geliyor medya merkezlerine...

***

O gün, tüm medya kuruluşlarından üçer, dörder kişilik ekiple olayı takip ediyoruz.

İlk tören, Gülhane Parkı’nın ön kapısında bulunan DGM binası önünde yapılıyor. Cüppe ve üniformalarını giymiş savcı ve polisten oluşan çok kalabalık bir grup cenazelere eşlik ediyor. Omuzlar üstüne alınan cenazeler Gülhane parkı içinden geçerek Sarayburnu’na iniyor. Sahil yolu güzergahından Eminönü’ne doğru yürüyüş yapan grup Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve mevcut hükumet aleyhine slogan üstüne, slogan atıyor…

***

Sirkeci arabalı vapur iskelesi önüne yaklaştığımızda kortejin elli metre kadar önündeyim. Yaya üst geçidine çıkıp daha iyi fotoğraflar çekmek istiyorum. Az önümde UBA Ajansı’ndan İnci Hüküm ve ANKA Ajansı’ndan Yahya Koçoğlu gidiyor. Onların da niyeti sanıyorum yaya üst geçidine çıkmak.

(İnci ile Yahya o zaman nişanlılar. Sonra evlendiler. Şimdi mutlu bir yuvaları var.)

***

Aniden üç ya da dört sivil kişinin, Yahya Koçoğlu’nun koluna girerek ilerdeki beyaz minibüse doğru sürüklediklerini gördüm.

İnci, arkadan Yahya’ya yapışmış, “nereye götürüyorsunuz” diye feryat ediyor.

Yahya, “hey millet beni gözaltına alıyorlar” diye bağırıyor.

Protesto yürüyüşünde olan polis ve savcıların yeri göğü inleten slogan sesleri arasında ikisinin de sesleri çevrede duyulmuyor bile.

Koşup yetişiyorum. İnci bir yandan, ben bir yandan Yahya'nın parkasından yapışmışız. Minibüsün kapısından Yahya’yı içeri almalarına direniyoruz. Fakat adamlar iri yarı boylu ve güçlü. Karşı koymamız imkansız. Önce Yahya sonra ona sıkı sıkı sarılmış olan İnci ve ben bindiriliyoruz minibüse…

***

Bu arada, dışarıdan bir ses duyuluyor.

- La durun ben de geliyorum…

Durmadan tekrarlanıyor yaklaşan ses.

- La durun, la durun ben de geliyorum…

Bir baktık Musa Ağacık.

Henüz kapanmayan minibüsün kapısına dayandı. '

Milliyet gazetesinde çalışıyor o dönem Musa. O gün ağır grip olmuş, hasta. Hava zaten soğuk. Minibüse doğru koştuğumu görünce, Cağaloğlu’na giden medya aracı olduğunu düşünüyor. Yetişip binmek istiyor…

Neyse…

Gelir gelmez durumu anladı tabi.

Kapıyı tutan Musa ile sivil polisler arasında şu diyalog geçiyor.

Memur: La git Musa…

Musa: Gitmem. Arkadaşlarımı nereye götürüyorsunuz?

Memur: Lan git… Belanı bulma…

Musa: Gitmem…

Musa’da uzun boylu güçlü biri. Tuttuğu kapının kapanmasına izin vermiyor. Polisler içerden o dışardan kapıyı çekiştirip duruyorlar.

Memur: Git lan buradan…

Musa: Gitmem…

Nihayetinde öfkelenen sivil memurlardan biri;

“Gitmiyor musun? Gel lan sen de” deyip Musa’yı da çekip bindiriyor minibüse...

***

Kapısı kapanan araç hızla hareket ediyor. Gayrettepe’de bulunan Emniyet Müdürlüğüne doğru götürülüyoruz.

Musa Ağacık'ı tanıyanlar bilir. Renkli bir kişiliği vardır. Kendine has üslubu, hazır cevapları ve esprili hoş sohbetiyle tanınan bir gazeteci. Bindirildiğimiz araçta sivil memurlar ile aralarında diyalog devam ediyor.

***

Musa: Memur arkadaşlar bizi nereye götürüyorsunuz?

Memur: Gidince görürsün… Ayrıca biz senin arkadaşların değiliz.

Musa: Vatan millet aşkına, suçumuz ne?

Memur: Vatan milleti ağzına alma…

Musa: Neden? Vatan millet sizin tekelinizde mi?

Memur: Hakaret etme…

Musa: Hakaret etmiyorum. Hepimiz bu vatanın, milletin çocukları değil miyiz?

Memur: Biz neciyiz? O…pu çocuğu muyuz?

Musa: Haşa… Öyle bir şey demedim.

Memur: Dedin, bu da dedi.

Yahya’yı gösteriyor konuşan.

Memur: Minibüse bindirilirken, “ey millet bunlar beni götürüyor” diye bağırdı. Biz kimiz?

Musa: Bilmiyoruz, kimsiniz?

Memur: O…..pu çocuğu muyuz?

***

Niyetleri anlaşılıyor sivil memurların. Sebepsiz yere gözaltına alınışımıza bir dayanak bulmaya çalışıyorlar. Yahya'nın götürülüşüne karşı koyuşumuzu, ‘görevli memura mukavemet’, diyaloglarımızı ‘hakaret’ olarak göstermeye çalışıyorlar. Kendilerine bir koz bulmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bu oyuna gelmiyoruz...

***

Gayrettepe’de Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü binasına götürülüyoruz. Tomson adı ile bilinen silahları tutan nöbetçi polisler eşliğinde bir odaya alınıyoruz. Telaşlı bir koşuşturma var. Dışarıdaki seslerden, dördümüzün gözaltına alınışından oradaki yetkililerin pek memnun olmadıkları anlaşılıyor.

- Diğerlerini niye getirdiniz…

- Ortalığa ayağa kaldırmış…

- Emniyet müdürü aradı…

- Başımıza bela olacaklar…

Ortalığı ayağa kaldıran kim? Emniyet Müdürü niye aradı? Kim kimin başına bela olacak? Bilmiyoruz…

***

Bir süre sonra beni dışarı çıkarıyorlar. Masanın başındaki telefon ahizesi açık. Memurun biri eliyle işaret ediyor.

- Seni istiyor, konuş…

Ahizeyi alıp kulağıma götürüyorum.

- Alo…

Karşı tarafta servis müdürümüz rahmetli Behiç Kılıç’ın sesi.

- Hayatım iyi misin?

O anki ruh halimi şimdi anlatmama imkan yok…

***

Meğer Sirkeci’de biz dertop edilip minibüse bindirilirken, aynı gazetede birlikte çalıştığımız Şenol Gezer, çıktığı yaya geçidi üstünde olayı görüyor. Derhal bir esnafın dükkânından gazeteyi arayıp Behiç müdürümüze durumu bildiriyor. Daha biz şubeye götürülmeden Behiç Kılıç, İstanbul Emniyet Müdürünü, İçişleri bakanını arayıp gazetecilerin gözaltına alınmasının nedenini soruyor. Ortalığı ayağa kaldırıyor…

Yetinmeyip, götürüldüğümüz şubeyi arayarak benimle konuşmak istiyor. Mecbur kalıyorlar benimle konuşturmaya…

***

Hala öyle mi bilmiyorum.

O dönemde böyle bir gücü vardı medya yöneticilerinin.

Hatta medyanın ve gazetecilerin…

***

Yahya Koçoğlu’nun neden gözaltına alınmak istendiğini öğreniyoruz sonunda. O dönemde üniversitelerde sık sık öğrenci olayları meydana gelirdi. Beyazıt’ta bulunan İstanbul Üniversitesi olayların en çok yaşandığı yerdi. Bu olayları takip eden gazetecilerden biriydi Yahya. Sivil polis memurların gözüne batmış. Alıp sorgulamak istemişler. Ben, İnci ve Musa'nın, Yahya’yı yalnız bırakmaması işlerini bozdu tabi. Hele Behiç Kılıç’ın, gözaltına alınışımızı duyup durumu yukarılara taşıması ‘haber yapılır’ endişesi yarattı…

***

Dört saat sonra hepimiz serbest bırakıldık…

***

Musa Ağacık hala beni nerede görse, “vay cezaevi arkadaşım” diyerek sarılır. O anımızı anlatmaya başlar yanımızdakilere…

***

Bahri Kayaoğlu / "La Durun Ben de Geliyorum"

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

'ABE BU NE?'
27 Ocak 2025 00:59

KARA KAĞIT
20 Ocak 2025 00:59

BİR ZAMANLAR...
01 Ocak 2025 00:59

DERMAN BABA
29 Aralık 2024 00:59

BABAANNEMİN 'ÇİROK'LARI...
06 Aralık 2024 00:59

TEZKERE
02 Kasım 2024 00:59

100 YIL YAŞAMAK İSTER MİSİNİZ?
19 Eylul 2024 00:59

KENDİ KIÇINI ISIRAN İLK İNSAN!
05 Ağustos 2024 00:59

EVİN EN ÖKSÜZÜ BABALARDIR...
19 Haziran 2024 00:59

BIR TORBA TOZ ŞEKER!
11 Haziran 2024 00:59

BU İNGİLİZ KADIN KADAR OLAMADIK!
29 Nisan 2024 00:59

RAMAZAN GÜNLERİNDE PEK MÜHİM BİLGİLER!
07 Nisan 2024 00:59

CELAL BAYAR’I BAYILTAN GAZETECİ
01 Nisan 2024 00:59

Kanal Altı Çalışması
15 Şubat 2024 00:59

EŞREF DEDE
21 Ocak 2024 00:59

ÇERÇİ
07 Ocak 2024 00:59

DERMAN BABA
23 Aralık 2023 00:59

HAYATIMIZDAKİ 'KÜÇÜK' ŞEYLER
17 Aralık 2023 00:59

GERÇEK AŞK NEDİR?
13 Aralık 2023 00:59

BABAANNEMİN 'ÇİROK'LARI'*
06 Aralık 2023 00:59

MELİK GAZİ'NİN 900 YILLIK CESEDİNİ YEDİLER!
16 Kasım 2023 00:59

BİR ZAMANLAR MAFYA BABASIYDIM!
15 Kasım 2023 00:59

KUŞ, FİFİ’YE OKKALI BİR KÜFÜR ETTİ!
03 Kasım 2023 00:59

ÖKÜZLERİN KIÇINA BAKMAK
24 Ekim 2023 00:59

ANI DEFTERİ
23 Ekim 2023 00:59

Bir çocukluk anısı... MİSAFİR
03 Ekim 2023 00:59

HİÇ BİR TRENİN GELMEDİĞİ GAR
29 Eylul 2023 00:59

Gazetecilik dönemi anılarından: KAPICI OLDUM!
21 Eylul 2023 00:59

100 YIL YAŞAMAK İSTER MİSİNİZ?
14 Eylul 2023 00:59

'DİN ADAMLARININ ALDIĞI MAAŞ CAİZ MİDİR?!'
22 Ağustos 2023 00:59

YILANIN SU İÇTİĞİ YER
03 Haziran 2023 00:59

Ömer’in Odasında Kim Yattı?
06 Kasım 2022 00:59

Evin En Öksüzü Babalardır
20 Haziran 2022 00:59

MÜBAREK RAMAZAN AYINDA PİZZA TARİFİ...
14 Nisan 2022 00:59

Bir acı haber daha
12 Nisan 2022 00:59

RAMAZAN GÜNLERİNDE PEK MÜHİM BİLGİLER!
10 Nisan 2022 00:59

KÖY GÖÇÜREN
01 Mart 2022 00:59

BU İNGİLİZ KADIN KADAR OLAMADIK!
06 Aralık 2021 00:59

GAZETECİ MAFYA BABASI OLURSA…
10 Kasım 2021 00:59

Gazeteden Kovulunca Kapıcı Oldum
05 Kasım 2021 00:59

KANAL ALTI ÇALIŞMASI…
19 Ekim 2021 00:59

Tüm Yazılar