Atilla Kantarcı
[email protected]
ESKİ OTOBÜS ŞOFÖRLERİ
04 Şubat 2021 14:32Daha binmeden hafiften bir mazot kokusunun genze dolduğu, içeri adım atar atmaz motorundan yayılan sıcağın yüze vurduğu, sekiz saati aşan yolculuklarda yolun nasıl biteceğinin düşünüldüğü, “söyleyin sevdiğim nerede” diye başlayan ve koridora yayılan müziğin gönül tellerimizi titrettiği, yola koyulur koyulmaz insana başka dünyaların sınırlarına yaklaşıyor olma heyecanı yaşatan ilk özgürlüklerimizdi otobüsler ve onları kullanan hepimizin kahramanı olan şöförlerimiz...
1950 ve 1960 lı yıllarda Malatya’da iki otobüs firması hizmet veriyordu. Bunlardan biri, Kantarcı ailesinin sahibi olduğu “Kantarcı Turizm” firması, diğeri ise Aksoğanoğlu ailesinin sahibi olduğu “Zafer Turizm” otobüs firması idi.
Kantarcı Turizm firmasına ait otobüsler Kışla caddesinde bulunan ve şu an yerinde İstanbulluoğlu iş hanının bulunduğu Kantarcı garajından kalkardı.
Zafer Turizm otobüsleri ise, Teze caminin hemen alt kısmında bulunan Hacı Ariflerin hanından kalkardı.
Kantarcı Turizm’in kullandığı ilk otobüsü Enter marka, Zafer Turizm’in ilk otobüsünün markası ise Chevrolet idi. Daha sonra Kantarci Turizm filosuna Volvo, Scania Vabis, Mercedes ve sonraki yıllarda Magirus marka otobüsler ilave etti. Zafer Turizm ise Skoda daha sonra Magirus ve 302 Mercedes marka otobüslerle hizmet verdiler.
Ankara, İstanbul seferleri başlamadan önce, Kantarcı Turizm, Elazığ- Malatya arasında, Zafer Turizm ise Gaziantep- Malatya arasında çalışırdı. Daha sonra her iki firma da Ankara seferlerine başladı. İstanbul seferi için uzun bir süre geçmesi ve otobüslerin daha modern hale gelmesi gerekecekti. ( Daha önceki yıllarda, İstanbul’a gitmek için sekiz kişilik, çift atlı, makaslı, üzeri ve yanları tenteli, küçücük pencereleri bulunan “yaylı” ya binilir, papur yolu denilen yol takip edilerek, Sivas’a ulaşılırdı. Daha sonra geceleri bitli pireli, tahtakurulu hanlarda kalarak, Samsun’a ulaşılır, orada üç dört gün vapur bekledikten sonra 18-20 gün içinde İstanbul’a ulaşılırdı.)
Malatya-İstanbul direk otobüs seferlerinin başlaması, size garip gelebilir ama, Magirus Deutz marka otobüslerin çıkmasına yani 1966-67 yıllarına denk gelmektedir. İlk olarak Zafer Turizm, İstanbul seferine başlamış, bir müddet sonra da Kantarcı Turizm İstanbul seferlerine başlamıştır. (O yıllardan bir radyo reklamı hatırlatayım. Radyodan zzzzttt diye bir ses ve ardından “ ne geçti Magirus geçti”)
Kantarcı Turizm firması, 1960 lı yılların başlarında Elazığ’da otobüs firması bulunmadığı için seferlerine Elazığ’dan başlar, Elazığ yolcularını alıp Malatya’ya gelir, Malatya’dan da yolcuları alarak Ankara’ya hareket ederdi. Yani iki şehrin yolcusu ancak bir otobüsü doldururdu.
Bu nostaljik bilgilerden sonra o yılların önemli mesleği şöförlükten ve o dönemin şöförlerinden bahsedeyim.
Şöförlüğün kıymetli olduğu, yıllardı o yıllar. Şöförlerin parmakla gösterildiği yıllardı...
Otobüsler de şimdiki gibi çift şöför çalışmazdı.
Rahmetli babam anlatırdı;
Yıl, 1960, Malatya- Kayseri- Kaman- Gölbaşı -Ankara yolu o yıl hizmete açılmıştı. Şahin Usta (Havlucu) isimli bir şöförümüz var ve Ankara’ya gidiyor. O günkü yolların kalitesini anlatmak için, otobüslerin virajları almak için manevra yapmak zorunda kaldıklarını, yani tek seferde dönemediklerini, muavinlerin inip takoz üstüne takoz koyduklarını belirteyim. Çoğu yerde de iki araç yan yana geçemezdi.
Üstelik Koca koca otobüsler tahtadan yapılmış derme çatma köprülerden geçerek yol alıyordu. Çoğu zaman gelen sel suları köprüyü önüne katıp götürür, şöförler köy yollarından geçerek ana yola ulaşırlardı.
Hele kış mevsiminde Uzun yayla’yı geçmek her şöförün harcı değildi.
Scania-Vabis marka burunlu otobüslerle eski yoldan Elazığ’a üç saatten önce gidilemediğini söylersem ayrıca otobüslerde kaloriferin dahi olmadığı düşünülürse, (Daha sonraki yıllarda, egzoz borusu, uzatılarak otobüsün içinden geçirilmiş ve kalorifer eksikliği bu şekilde giderilmişti) eski yolculuklar hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz diye düşünüyorum.
Çocukken ben de bizim otobüslerle Elazığ’a giderdim. Vabis marka araçların motoru önde olduğu için ön kısımda bir çıkıntı oluşmuştu. Onun için bu tip otobüslere burunlu denirdi. Motorun bir bölümü de şöförün yanına kadar uzanır ve üzeri kamufle edilirdi. İşte benim yerim bu motor kaputunun üzeriydi. Yol o kadar uzun gelirdiki mola verme ihtiyacı doğardı. Kömürhan köprüsünün çıkışında “Veli Palas” denilen yerde yemek ve ihtiyaç molası verilir, yolcular burada yağlanmış eşkileme ekmeği, yağda yumurta, kavurma, tere yağı, bal gibi yiyecekleri yiyip yola öyle devam ederelerdi
Yolcu bagajları şimdiki gibi otobüslerin alt kısmında değil, araçların üzerindeydi. Eski şöförler bu durumu sanki otobüsün üstünde bir otobüs daha var gibi diyerek izah ederlerdi. Bu ağırlıkla savrulmadan virajlara girmenin zorluğunu bir düşünün lütfen.
İşte bu yollarda tek şöför olarak çalışan Şahin Usta’nın sabaha karşı Kaman yakınlarında uykusu gelince müsait bir yere çeker ve durur. Yolculara uykusunun geldiğini ve biraz uyuması gerektiğini söyledikten sonra arkaya geçer ve yatar. Otobüste çıt çıkmaz çünkü ustanın uykusunu alması gerekmektedir. Konuşan biri olursa yolcular ikaz eder” ustayı rahatsız etme ki uykusunu alsın”.
Bir kaç saat sonra, Şahin Usta uykusunu alır, uyanır elini yüzünü yıkayıp, direksiyona geçer ve Ankara’ya doğru yola devam eder...
1950 li yıllarda Çayırağası firmasında muavinlik yapan daha sonra Kantarcı Turizmde Vabislerin şöförlüğünü yapacak olan Zibillik Yusuf lakaplı Yusuf Yalçın’ın anlattığı ilginç bir olayı nakledeyim:
“Fındıklı Toros ve Çayırağası firması rekabete girmişler ve fiyatları iyice düşürmüşlerdi. Bu firmalar için yol güzergahındaki ördek tabir edilen yolcuları toplamak kar açısından çok önemliydi. Bu yüzden hem hızlı gitmek hem de yolda durmamak çok önemliydi. Çünkü durunca rakip firma avantajlı duruma geçiyordu. Genelde Sürgü ve Erkenek de inecek yolcular olurdu. Bunlar için otobüs durmaz ancak yavaşlardı. Otobüs yavaşlayınca inecek yolcular arka kapıya gelir, ben de arka kapıyı açar ve ..ıçlarına bir dekmik vurur arabadan atardım”...
Öyle ilginç hikayeler vardır ki duyunca inanasınız gelmez. Yine bir Ankara seferinde, şöförümüz arka taraftan gelen bir koku hisseder. Muavini çağırır ve bir oda spreyi verir. “Oğlum arkada bir koku var, bu spreyi sık” der.
Muavin en arkadan başlayarak işe koyulur, bu arada kokunun kaynağını da araştırmakla meşguldür. Arka beşlide oturan bir vatandaş ayakkabılarını çıkarmış, bağdaş kurmuş ve evinde oturur gibi sere serpe oturmaktadır. Kokunun kaynağını bulan muavin, önce havaya doğru sıktığı spreyi bu kez o yolcunun üstüne doğru ve bol miktarda sıkar. Bunu gören yolcu safça şöyle der;
“Mavin beg, sen yanliş yapiyorsin, sen bizde bit mi var saniyorsin” ...
O zaman ki şöförlerin bir lakabı da “Usta” idi. Çünkü gerçekten usta idiler. Motor konusunda uzmanlardı. Yolda kalmak, tamirci çağırmak diye bir şey söz konusu olmazdı.
O imkansızlıklar içinde öyle ilginç şeylerden yedek parça! yaparlardı şaşardınız. (Don lastiği, saç tokası, firkete, sıgara jelatini ve içindeki alüminyumlu kağıt vs)
Bizim Çağa Sait diye bir şöförümüz vardı ve tek başına motor indirirdi.
O dönemler, yolcu ve şöför arasında değişik bir ilişki vardı. Yolda fıkralar anlatılır, sesi güzel yolcular şarkı söyler kısacası gülüşügünen neşe içinde bir yolculuk yapılırdı.
Zafer Turizm’in şöförlerinden, Hım hım Mamılo’nun başına İzmir seferinden dönerken bir olay gelir.
Afyon’dan sonra yol üçe ayrılmaktadır. Yolun biri Ankara’ya öteki Eskişehir istikametine gitmektedir. Düz gidildiğinde de yol sizi Sivrihisar’a götürmektedir.
Saat gece yarısına yaklaşmışken şöför Hım Hım Mamılo, Ankara yoluna dönecekken bir anlık dalgınlıkla Sivrihisar yoluna girer. İşin tuhafı kendiside yanlışlığın farkında değildir. Bir süre sonra Sivrihisar’ın caddelerinde bulur kendini ve karşısına Sivrihisar’ın kayalıkları çıkınca durur el frenini çeker ve yolculara dönerek;
“Sayın yolcular, buraya kadar, maalesef yol bitti” der.
Yine Zafer Turizm’in efsanevi şöförlerinden Vedat Ezen’in başından geçen bir olayla noktayı koyalım;
“Düzce’de sahur yemeğini yedikten sonra yattım. Otobüsün uzun süre durduğunu hissettiğim için kalkıp yedek şöföre neden durduğumuzu sordum. Aldığım cevap ilginçti: “Herkes duruyu ben de duruyum usta”.
Otobüsten inip oradaki polise neden durduğumuzu sordum. Meğer, aşırı yağış ve selden dolayı gidiş yolunun bir bölümü çökmüş, dolayısıyla İzmit- Hereke arası yol kapalıymış. Bir süre bekledikten sonra, direksiyona geçip otobüsü ters yöne çevirdim, İzmit tarafına doğru hareket ettim. Yalova yol ayrımının oralardan girilen eski bir yol vardı. Amacım o yoldan İstanbul’a ulaşmaktı. Daha doğrusu o kapalı olan yolu by- pass etmekti.
Zar zor eski yolu buldum, köylerin içinden geçerek amacıma ulaşıp İstanbul yoluna çıktım. Harem’e geldiğimde herkesin ağzı bir karış açık bana bakıyorlardı. Akşam tekrar yolcuları alıp Malatya’ya doğru yola çıktım. İzmit’e vardığımda araçlar hala bekliyordu. Beni görünce bu defa onlar şaşırdılar. Nereden geliyorsun sen diye hayretle sordular. İstanbul’dan geliyorum dediysem de inandıramadım. En son inanmazsanız yolculara sorun deyince inandılar.”...
Eski şöförler gerçekten yaratıcı insanlardı...
Şu anda bu yazıyı okuyanların bir çoğunun yolculuk ettiği, bir çoğunuzun anısı olduğu, ismini duyunca anımsayacağınız, bir çoğu rahmetli olan eski şöförlerimizi bir bir hatırlayalım.
“Çağa Sait”, “Kaşı beyaz Alaaddin”, “Arif Vaizoğlu”, “Halit Çakır”, ”Zibillik Yusuf” (Yusuf Yalçın), “Topal Hacı”, “Kuşcu Sait”, “Kayseri’li Yılmaz” (Yılmaz Sertkaya), “Sarı Cemil”, “Kaymakam Memet” (Mehmet Şentürk), “Başaranlar’ın Tahsin”, Bayram usta ( Bayram Yiğitvar), “Çerkez Mahmut”, “Çerkez Ünver” (Ünver Öztürk), “Vahdet Usta”, “Sürgülü Şerif Usta”, “Hafız Mehmet”, “Şişko Mehmet” (Mehmet Gucur), “Ali Barut”, “ Altın diş, (Vedat Ezen)”, “Şişko Bekir”, “Çomo Talip” (Talip Kocaer), “Gazocakçı Erol”, “Nihat Şenol”, Palolu Derviş, “Palolu Ramazan”(Ramazan Yıldız), “Veli Kalkan”, “Serkis Usta”, “Halime’nin oğlu” (Turan Kıllıer), “Toprakçı Memet”, “Reo Hacı” (Hacı İkiz), “Çırmığhtılı Metin”, “Kayseri’li Yavuz” (Yavuz Sertkaya), “Patlak Hüseyin “, “Hım Hım Mamılo”, “Gavur Ahmet” (Ahmet Tuncay), “Ruşen Tuncay”, “Ganbur Memet”, “Vahit Barut”, “Havlucu Şahin”, “Çelikhanlı Ali”, “Pehlivan İsmet” (İsmet Sağlam), ”Hüseyin Kalkan”, “Veli Kalkan”, “Topal Adil”, “Nahit Barut”, “Vahap Danacı”, “Pala Vahap”, ”Aşağışeherli Sami”,(Sami Süzer) “Palolu Mehmet Ateş”, “Bozo Musa”, “Holo Mehmet”, “Efe Memet”, “Çağa Mamo”, “Amerikalı Memet”, “Kıro Vedat”, “Topal Memet”, “Efendi Mustafa”, Sürgülü Celal”, “Vahdettin Gönüllüoğlu”, Kırşeherli Hacı Ahmet, “Efe dayının oğlu Faruk”, “Aşağışeherli Kemal”( Kemal Mutlu), “Dursun Kutlu”, Ali Çolak”, “Hacı Tural”, “Hırnikli Kadir”, “Hüseyin Kurnaz”.
Bir de anılması gereken meşakkatli yolculukların çilekeş muavinleri vardı. O yıllarda bunların çoğu okuma yazma bilmedikleri için ehliyet alma şansı bulamamış yaşı da bir hayli geçkin insanlardı. “Kel Hasen, Tacettin dayı” ve Elazığa, Elazığa nidaları şehri titreten, aldığı iki açık ekmeği dürüm yapıp üçüncü ekmeğe katık eden! “Gorel” bunların başlıcalarıydı...
Her ne kadar meşakkatli olsa da sanırım içinden dağların, tepelerin, nehirlerin, göllerin, ovaların, geçtiği hiç bitmeyecekmiş gibi kıvrılan yolların olduğu, en çok da bu yollarda kurduğumuz hayallerin gerçeğe yaklaştığı uzun yolculukları özlemişim.
Zaten yaşam da uzun bir yol hikayesi değil mi?
Selam olsun bu yol hikayesinin kahramanlarına...
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
MAHALLEM…
21 Kasım 2024 14:32
BAKKAL AMCA
13 Kasım 2024 14:32
MALATYA’DA KIŞ HAZIRLIKLARI
21 Eylul 2024 14:32
MALATYA KADINLAR HAMAM KÜLTÜRÜ
05 Eylul 2024 14:32
HACELİ
30 Ağustos 2024 14:32
SOHBET
12 Mayıs 2024 14:32
SİNEMA CADDESİ SANAT SOKAĞI OLARAK DÜZENLENMELİDİR…
18 Nisan 2024 14:32
PEHLİVAN DOĞAN
04 Nisan 2024 14:32
HAYRETTİN ABACI
08 Mart 2024 14:32
HÜSEYİN CAHİT FIRAT
21 Ocak 2024 14:32
MIH OSMAN
08 Ocak 2024 14:32
MALATYALIYI NASIL TANIRSINIZ
04 Ocak 2024 14:32
KANTAR KAHVESİ
14 Aralık 2023 14:32
HÜRRİYET AİLE ÇAY BAHÇESİ
02 Aralık 2023 14:32
KERNEK AİLE GÖL GAZİNOSU
29 Kasım 2023 14:32
ÖZKAN AKBULUT
24 Kasım 2023 14:32
HATIR İÇİN…
05 Ekim 2023 14:32
DEGİRMANLARIMIZ…
29 Eylul 2023 14:32
NEŞET ERTAŞ’ RAHMETLE ANIYORUM…
27 Eylul 2023 14:32
MALATYA’NIN FETHİ
23 Eylul 2023 14:32
BERBERLER
21 Eylul 2023 14:32
FAHRİ ÖZYILDIRIM
06 Eylul 2023 14:32
GARCI GELDİ HANIM
24 Ağustos 2023 14:32
DEVE CENGİZ
17 Ağustos 2023 14:32
MIŞ GİBİ YAPANLARA!…
10 Ağustos 2023 14:32
HADİ DAYI
07 Ağustos 2023 14:32
SUCEYİN KÖPRÜSÜ…
06 Temmuz 2023 14:32
ESKİ BAYRAMLAR
27 Haziran 2023 14:32
MAMİKANLI VAHAP AĞA
02 Haziran 2023 14:32
HEY GİDİ GÜNLER HEY
21 Mayıs 2023 14:32
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
16 Mayıs 2023 14:32
HASAN DERİNKÖK (HASAN BEG)
12 Mayıs 2023 14:32
NURETTİN SOYKAN
06 Mayıs 2023 14:32
EŞREF BİTLİS
04 Mayıs 2023 14:32
TURAN EMEKSİZ
29 Nisan 2023 14:32
SITMAPINARI
08 Nisan 2023 14:32
YERİNDE DÖNÜŞÜM…
20 Mart 2023 14:32
GELECEĞİMİZ İÇİN MALATYA’LILIK BİLİNCİ OLUŞTURMALIYIZ…
04 Mart 2023 14:32
ŞEHRİMİZ YENİDEN İNŞA EDİLİRKEN…
27 Şubat 2023 14:32
HAZİN BİR MÜTEAHİT HİKAYESİ…
23 Şubat 2023 14:32
KAYBOLAN MESLEKLER: SEYYAR BİLEYCİLER
07 Ocak 2023 14:32
AZİZLER CEGETİ
31 Aralık 2022 14:32
KADİR AĞA
17 Kasım 2022 14:32
ARGUVANSPOR
21 Ekim 2022 14:32
ADAB-MUAŞERET
16 Ekim 2022 14:32
Fevzi Yener
07 Ekim 2022 14:32
MALATYA’DA KIŞ HAZIRLIKLARI
30 Eylul 2022 14:32
BOZKIRIN TEZENESİ… ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SAYGILARIMLA…
25 Eylul 2022 14:32
ADNAN IŞIK
25 Ağustos 2022 14:32
CİNGENLİK
19 Ağustos 2022 14:32
MALATYA’DA LAKAPLAR
17 Temmuz 2022 14:32
ORDUZU MAHALLE KARARI!…
07 Temmuz 2022 14:32
ADIYAMANLI HACI DAYI
01 Temmuz 2022 14:32
BİR ŞEYLER EKSİK
17 Haziran 2022 14:32
TEZE CAMİ NEDEN ÖNEMLİ
01 Mayıs 2022 14:32
MALATYALIYI NASIL TANIRSINIZ
11 Mart 2022 14:32
MEZARLIK KUMARCILARI!
25 Şubat 2022 14:32
AKLIMA MUKAYYET OL
15 Şubat 2022 14:32
HÜSEYİN DOĞAN DEDE
06 Şubat 2022 14:32
MALATYA KADINLAR HAMAM KÜLTÜRÜ
04 Şubat 2022 14:32
VELİLERİMİZ (ONYEDİLİ)
18 Ocak 2022 14:32
MALATYA SOHBET KÜLTÜRÜ
24 Aralık 2021 14:32
HÜSEYİN BEG KÖRPÜSÜ
17 Aralık 2021 14:32
MALATYA KUYUMCULAR ÇARŞISI,
08 Kasım 2021 14:32
GELECEĞİMİZ İÇİN MALATYALILIK BİLİNCİ OLUŞTURMALIYIZ
04 Kasım 2021 14:32
BESLENME ALIŞKANLIĞIMIZ
31 Ekim 2021 14:32
ÇİN SEDDİ
15 Ekim 2021 14:32
ASLANTEPENİN GELECEĞİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU!
07 Ekim 2021 14:32
2021 UNESCO AHİLİK YILI!
23 Eylul 2021 14:32
BUNLAR DA MI YALAN
10 Eylul 2021 14:32
NEREDE O ESKİ KOMŞULUKLAR
24 Ağustos 2021 14:32
Bir Malatyalıyı nasıl tanırsınız?
08 Ağustos 2021 14:32
BOHÇACI GELDİ HANIM
08 Ağustos 2021 14:32
ASLANTEPE
27 Temmuz 2021 14:32
GEL DE ARAMA...
24 Temmuz 2021 14:32
NELER OLUYOR MALATYADA...
10 Haziran 2021 14:32
SEVCAN ORHAN MALATYADA
31 Mayıs 2021 14:32
GANERENİN YÜKÜNÜ ÇEKENLER VE YOĞURTÇU BAZARI
29 Mayıs 2021 14:32
ESKİ BAYRAMLAR
15 Mayıs 2021 14:32
Şahin Tepesi
07 Mayıs 2021 14:32
ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE RAHMETLE ANIYORUM... NURETTİN SOYKAN
06 Mayıs 2021 14:32
KERNEK...
01 Mayıs 2021 14:32
MALATYADA İLK RADYO
23 Nisan 2021 14:32
SIĞIRA GATMA
02 Nisan 2021 14:32
ÇANAKKALE DESTANI
22 Mart 2021 14:32
GÜZEL MAHALLEM
22 Mart 2021 14:32
HORHOP
27 Şubat 2021 14:32
PAVLİKİANLAR VE MALATYA
30 Ocak 2021 14:32
TOMMİKS
08 Ocak 2021 14:32
ÖZKAN SÜMER
25 Aralık 2020 14:32
ADNAN IŞIK
23 Aralık 2020 14:32
ARDIÇ AĞACI
18 Aralık 2020 14:32
İCATLAR
11 Aralık 2020 14:32
FABRİKATÖR MEHMET BEY. (ARABOSMAN)
04 Aralık 2020 14:32
GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN GELECEĞİ İNŞA EDEMEZ
26 Kasım 2020 14:32
İSPANYOL PAÇA PANTOLON
20 Kasım 2020 14:32
GÜZEL GÜNLERDİ VESSELAM
13 Kasım 2020 14:32
NE GÜZEL KOMŞUMUZDUN SEN ..
06 Kasım 2020 14:32
ŞİRKET HANI
05 Kasım 2020 14:32
BESLENME ALIŞKANLIĞIMIZ
29 Ekim 2020 14:32
ZİYARETLERİMİZ
23 Ekim 2020 14:32
HÜSEYİN ÖZHAN
19 Ekim 2020 14:32
ESKİ FOTOĞRAFÇILAR
17 Ekim 2020 14:32
OYUNLARIMIZ
16 Ekim 2020 14:32
HADİ DAYI
15 Ekim 2020 14:32
ZÖHRE ANADAN Bİ MEKTUP DAHA VAR...
10 Ekim 2020 14:32
DAKTİLO
02 Ekim 2020 14:32
NEREDE O ESKİ BANKALAR
25 Eylul 2020 14:32
MIH OSMAN
23 Eylul 2020 14:32
GANERE
18 Eylul 2020 14:32
ZÖHRE ANADAN MEKTUP VAR...
11 Eylul 2020 14:32
HÜSEYİN YEŞİL
31 Ağustos 2020 14:32
MALATYA MASALI
14 Ağustos 2020 14:32
MATALCI AMCA
07 Ağustos 2020 14:32
NEDEN DÜŞER GİBİ YAPTIK!!!
04 Ağustos 2020 14:32
ESKİ BAYRAMLAR
31 Temmuz 2020 14:32
GEÇMİŞE ÖZLEM
25 Temmuz 2020 14:32
KIRK AMBAR
17 Temmuz 2020 14:32
ZALATACILAR (SALATACILAR)
03 Temmuz 2020 14:32
CEMAAT KURMA
01 Temmuz 2020 14:32
PASTANELERİMİZ
26 Haziran 2020 14:32
MALATYA RADYOSU
25 Haziran 2020 14:32
BELEDİYE BAŞKANLARININ DİKKATİNE
20 Haziran 2020 14:32
MAZİDEKİ LEZZETLER. (2)
19 Haziran 2020 14:32
MAZİDEKİ LEZZETLER.
12 Haziran 2020 14:32
TABELACILAR
05 Haziran 2020 14:32
HAYRETTİN ABACI'NIN ANISINA
01 Haziran 2020 14:32
KIŞLA CADDESİ
22 Mayıs 2020 14:32
İRAN BAYRAĞI
15 Mayıs 2020 14:32
GÜLMEK LAZIM
08 Mayıs 2020 14:32
BÜYÜK BAŞKAN NURETTİN SOYKAN RUHUN ŞAD, MEKANIN CENNET OLSUN...
06 Mayıs 2020 14:32
KORONAYA BİR DE BU AÇIDAN BAKALIM.
01 Mayıs 2020 14:32
RAMAZAN GELDİ HOŞ GELDİ
24 Nisan 2020 14:32
EVDE KAL MALATYA
17 Nisan 2020 14:32
ASİMİLE OLMAK
16 Nisan 2020 14:32
ÇOCUKLUK LEZZETLERİ
10 Nisan 2020 14:32
NECATİ DİKMEN
03 Nisan 2020 14:32
BİR KERNEKLİNİN GÖZÜYLE...
27 Mart 2020 14:32
KORONA, KORONA NE İŞLER AÇTIN BAŞIMA
21 Mart 2020 14:32
ÇANAKKALE DESTANI
20 Mart 2020 14:32
KERNEK AİLE GÖL GAZİNOSU
13 Mart 2020 14:32
HÜRRİYET AİLE ÇAY BAHÇESİ
09 Mart 2020 14:32
NANO TEKNOLOJİ
02 Mart 2020 14:32
OKUDUĞUNU ANLAMAK
21 Şubat 2020 14:32
TURAN ÇEVİK
14 Şubat 2020 14:32
Bedo
13 Şubat 2020 14:32
UÇURTMA .
07 Şubat 2020 14:32
UDİ NEVRES BEY.
04 Şubat 2020 14:32
ŞEHİR KUZEYE DOĞRU BÜYÜMEMELİDİR
31 Ocak 2020 14:32
KİRAZ ÇALMAK.
27 Ocak 2020 14:32
MİSAFİRLİK
16 Ocak 2020 14:32