Atatürk ve İnönü Haydarpaşa'da beyaz trenden indiklerinde yolları ayrıldı. Gazi Paşa maiyetiyle Dolmabahçe'ye giderken, İnönü Heybeliada'daki yazlığına yollandı.
Takvimler 19 Eylül 1937'yi gösteriyordu ve ertesi gün Tarih Kongresi'nin açılışı vardı.
Ne var ki, ertesi gün İsmet Paşa Tarih Kongresi'ne gitmeyecek, bütün günü karısı Mehhibe Hanım'la baş başa geçirecekti.
O gün, İsmet Paşa'nın sağlık nedeniyle bir süre dinleneceği, onun yerine tarım ve ekonomi bakanlığını yürüten Celal Bayar'ın başbakanlılık görevini vekâleten üstleneceğini öğrenen birkaç kabine arkadaşı İnönü'yü ziyarete geldiler.
Bu arkadaşlarından özellikle Kâzım Özalp Paşa, İnünü'nün Tarih Kongresine katılmasını ısrarla rica etmiş, onu bu konuda yumuşatmayı başarmıştı.
Tarih Kongresi'nin ikinci gününde İsmet İnönü, Atatürk ile aynı locada kongreyi izliyordu.
Kongreye katılanlar gözlerini Atatürk'ün locasından alamıyordu; adeta gördüklerine inanamıyorlardı! Yayılan haberlerin aksine, İnönü, Atatürk'ün yanında oturuyordu! Haber yalnızca yurt içinde değil, yurt dışında da dalgalanma yaratmıştı. Hariciyeciler arasında şifreli yazışmalarla görüş alışverişi yoğun biçimde sürüyordu.
Bu sırada İsmet Paşa, Gazi Paşa ile aralarında duran sehpa üzerindeki kongre davetiyesini aldı; davetiyenin boş köşesine şu notu yazdı:
"Akşama benimle gelecek misiniz?"
Davetiye kartını Atatürk'e verdi.
Soruyu okuyan Atatürk, başıyla olumlu işaret yaptı.
İsmet Paşa karta ikinci bir not yazarak uzattı:
"Demek bana dargın değilsiniz?"
Gazi Paşa'nın yanıtı netti:
"Hayır, her şeyi unuttum bile. Bildiğin gibi arkadaşım ve kardeşimsin! K. Atatürk".