Babacan diye çağırırlardı onu,
Adı mıydı, soyadı mıydı Babacan, yoksa tavırları mıydı Babacan olan, kimse bilmiyordu veya en azından ben bilmiyordum.
Tek hatırladığım kısa boyuna rağmen bu ses bu adamdan nasıl çıkıyor diye düşündüren tok, davudi ve gür sesiydi.
Aslında mesleği teşrifatçılık olmasına rağmen sesinin gür olmasından dolayı, sinema sahipleri, göğsüne ve sırtına astıkları film afişleri ve eline verdikleri megafonla onu, vizyona giren yeni filmin tanıtımı için sokak sokak, mahalle mahalle gezdirerek reklam yaptırırlardı .
Babacan'da mesleğinin hakkını verir, her mahalleden peşine takılan bir kaç çocukla bir de bakarsınız, küçük bir ordu olmuş, önlerinde Babacan ;
-"36 kısım tekmili birdeeen ,...
-Başrollerini Kırk Douglas'ın oynadığııı ,...
-Binlerce figüranın rol aldığııı,...
-Hiç bir fedakarlıktan kaçınılmadan çekileeeen ...
-Yılın en güzel filmi Spartaküs Renkli sinemada yarın oynamaya başlayacaktır...
-Duyduk duymadık demeyiiiin ."
Diyerek mahalle mahalle gezerlerdi ,
Yerel radyonun, yerel televizyonun olmadığı günlerde tanıtım görevini böyle ifa ederlerdi.
Tabelacı veya çığırtkan derlerdi onlara.
Sinemalarımızda böyle ilginç simalar çoktu, Palulu Köse de bunlardan biriydi, Aynı zamanda dönemin iyi futbolcularından biri olan Aslan Ateş, sinemada teşrifatçılığın yanı sıra film tanıtımı için mahalle mahalle gezerek tanıtım yapardı .
Daha sonra Almanya'ya çalışmaya giden Köse, izne geldiği zaman getirdiği mersedes marka aracın arkasına yazdırdığı Malatya'lı Köse yazısıyla ve kilometre yirmiyi geçmeyen hızıyla, "tabir-i Malatya" ile gonfor (!) yapmasıyla daha çok tanınmış ve Malatya'lı Köse ismiyle meşhur olmuştur.
Tabelacı Ahmet'de sinemalarımızın ilginç simalarındandır.
On santim kadar önüne düşen kakülleriyle, ve kendine has dimdik, ağır ağır kabadayı yürüyüşüyle hatırlayacağınız, Tabelacı Ahmet sinemanın tozunu yutmuş, makinistlikten, teşrifatçılığa, tabelacılıktan, büfeciliğe kadar sinemanın tüm köşesine terini akıtmış sevilen ve sayılan bir kişilikti.
Ayrıca Kör Süleyman ve Fevzi Yener de tabelacılık yani çığırtkanlık yapan kişilerdendir .
Makinist Yusuf 'da bu mesleğin emekçilerinden biriydi, filmin müstehçen bulduğu sahnelerini, film makinesinin başında eliyle kapatarak aklınca bir nevi sansür görevini yerine getirirdi.
Yeni Melek sinemasının kapısında durup bilet kesen, pala bıyıklı, şalvarlı, kasketli, insanların içini ürperten, biletsiz geçmek isteyenlerin korkulu rüyası, Aboş dayıyı anmadan geçmek olmaz.
Bütün bu isimlerin başında ismini bildiğimiz bütün sinemalarda, gerek makinistlik gerekse de işletmeci olarak emeği geçen sinemacılığın duayeni Hüseyin Yeşil gelmektedir.
Hüseyin abiyi Jawa marka motosikletiyle o sinemadan öbürüne, telaşla, film makaralarını taşırken, o günlerdeki gibi hatırlıyorum.
Hüseyin Yeşil elektrik teknisyenliğinden makinistliğe geçmiş, o günden bu güne, sinema sektöründe ömür tüketmiş bir sinema duayenidir.
Ve halen oğulları Zeki ve Hacı Yeşille beraber Yeşil sinema kompleksiyle, sinemaya hizmet etmektedirler.
Yine bir dönem Malatya'da sinemacılığın gelişme ve büyümesinde çok büyük emekleri olan, Nevzat Arpacı, Nejat Dirican, Hayri Yaman, İbrahim İpekçi, Burhan Kazanç, Rıfat Barış, Yusuf Yücebilgin, Hediye Yücebilgin ve hatırlayamadığım birçok değerli isim...
Ölenlere rahmet, kalanlara uzun ömür diliyorum...
Mekanları cennet olsun ...
Yine bazı değerlerimizi andık ve hatırlattık...
Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına...