ALTIN
 2.449,87
DOLAR
 32,8463
STERLİN
41,6020
EURO
 35,1808

orunların belki de en önemlisi yerinden dönüşüme karar verdiğinizde devletin direk ve dolaylı imkânıyla 1,5 milyon verebildiği yeni konut yapımına müteahhitlerin 4 milyon maliyet çıkarması olgusundan ötürü karar verilememesidir.

İkinci en büyük sorun rezerv alan ilan edilen yerlerde sizin ne kadarlık imkân ile yerinizin yapılıp da, buna karşılık sizden ne kadar maliyet talep edileceği ile yerinizden vazgeçtiğinizde size arsa payı olarak ne kadar ödeme yapılacağının belirsiz olması olgusudur.

Bu durum gerçekten mülksüzleşme yaratması ve fakirleşme yaratması sebebiyle memlekette kalıcı nüfus kayıpları yaratacak hususlardandır.

Bir diğer önemli sıkıntı ise henüz toparlanamamış bir memlekette mücbir sebep halinin sona ermesi gerçekliğidir. Şimdiye kadar kazanç hanesine artı yazacak duruma ulaşamamış bir dünya esnafın vergi, harç ve birtakım mali yükümlülüklerle karşı karşıya kalması yok olmaya yüz tutmuş bir sınıfın ipinin son bir hamleyle çekilmesi anlamına gelecektir.

Bu durum da memleketteki nüfus kaybını istikrarlı bir biçimde devam ettiren bir faktör olarak devreye girecek hususlardan olacaktır.

Aynı koşullardaki imkânlarla binlerce dairelik inşaata başlayabilen komşu şehirler var iken Malatya’da bunun iki haneli rakamlara bile ulaşamaması ayrıca analize muhtaç bir konudur. Adıyaman’da yerinden dönüşüme başlayan proje sayısı üç bine yaklaşırken, her biri Adıyaman merkezinden daha büyük olan Malatya’nın iki merkez ilçesindeki başlanan proje sayısının toplamının elliyi bulamaması acaba ne anlama gelmektedir? Sadece sunulan imkanların yetersizliği ile izah edilemeyecek kadar derin boyutlar mevcut olmalıdır. Adıyaman’da iş tutup yapan ve yaptıran var iken Malatya’da bunun olmaması çok manidardır. Büyük oranda esnafından müteahhidine kadar geniş yelpazede sorunların var olduğu aşikârdır.

Burada teşkilatlanma sorununun yanında sorumluluk sahibi insanların görevlerini yerine getirmemesi de etkili olmuştur denilebilir.

Malatya’da önemli sorunlar bunlardan da ibaret değildir. Önemli oranda konteyner kentlerde insanların alt yapı sorunları ile boğuşmak durumunda kaldığı açıktır. Su, kanalizasyon, elektrik gibi zorunlu ihtiyaçların karşılanması hususunda sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Kanalizasyonun yetersizliği sebebiyle koku içerisinde yaşamak standart bir konteynerkent yaşam biçimi haline gelmiştir. Elektrik ve su kesintileri de çok sık karşılaşılan hadiseler olmaktadır.

Konteynerkentlerin denetimsizlik sebebiyle amacı dışında kullanımı ve boş kalması sorunu da bir diğer önemli sorun olarak öne çıkmaktadır. Pek çok yaşlı, kimsesiz ve hastalık sahibi insan barınacak bir konteyner bulamazken keyfi olarak elde tutulan ve maksadı dışında kullanılan konteynerlerin olması gerçekten üzücü hadiseler olarak kayda geçmektedir. Bu hususun göstermelik olmayan, ciddi bir tetkikle çözülmesi çok yerinde olacaktır.

Başka bir önemli sorun da merkez dışında devletin yeni gelişme bölgesi olarak tasarladığı toplu konutların zamanında tamamlanıp teslim edilememesidir. Pek çok insan il dışında ve il içinde elverişsiz koşullarda yaşam mücadelesi verirken dört gözle hak sahipliği ile müracaatta bulundukları bu evlerine kavuşacağı günü beklemektedir. Bir an önce barınma sorunlarını kalıcı olarak çözmek isteyen bu insanlar bekleyiş içerisinde yaşamlarını sürdürmektedir.

Bir başka önemli husus ise teslim edilmiş olan kalıcı konutların sosyal donatılarının yetersiz olmasıdır. Bitirilmiş ve anahtar teslimi yapılmış olan bir projede cami, okul, alışveriş merkezi olmaması pek TOKİ’ye özgü bir tarz değildir. İnsanların gidip evlerinde yaşamlarını sürdürmelerini zorlaştıran faktörler mevcuttur. Ayrıca ulaşımın da önemli bir sorun olduğu ve yetersiz toplu taşımanın insanları bezdirecek özellikte olduğu bir gerçektir.

Rezerv alan ilan edilen yerlerdeki sağlam yapıların vatandaşlara herhangi bir ödeme yapılmadan ve hem de borçlandırılarak yıkılması olgusu da bir başka önemli sorundur. Sağlam olan yapısında yaşamını sürdürürken pek çok dar gelirli üstesinden gelemeyeceği bir yükümlülükle baş başa kalmaktadır. Çoğu emekli, dul, yetim ve işçi olarak yaşamını sürdüren insanların taksitlerini ödeyemeyecekleri borçlanma ile karşılaşması söz konusudur.

Rezerv alan uygulamasının standart yapılaşmaya katkısı tartışmasız avantajlı iken gücü kendi yerini almaya yetmeyecek insanların malını gerçek değeri üzerinden alma gibi bir formüle sahip olmaması önemli bir eksiklik olarak öne çıkmaktadır. İnsanlar hangi seçeneği tercih etse mülksüzleşme ile baş başa kalma tehlikesi yaşayacaktır.

Bir bakıma depremin derin bir biçimde yoksullaştırdığı bu insanları sonrasındaki uygulamalar ise daha fazla yoksullaştırma eğilimine sokacaktır.

Bir başka önemli sorun da yeni gelişme bölgelerinde ortaya çıkacak muhtemel bir nüfus artışını göz önünde bulundurarak yeni yollar ve geçiş alanlarının yapılmaması meselesidir. Özellikle İkizce eksenli olarak tek geçişin Beylerderesi Viyadüğü olması ve alternatif geçişin bu yeni gelişmeler ışığında gerçekleştirilememiş olması ciddi bir sorundur. Bu da organizasyonel yetersizlik göstergeleri arasındadır.

Konteyner çarşıların fonksiyonel olarak yetersizliği de bir diğer önemli meseledir. Şehirde iş yerini kaybetmiş, yoksullaşmış esnaflara ilave olarak rezerv alan yıkımlarından kaynaklı yeni yoksullaşmalar ortaya çıkmaktadır. Esnaflar alışılagelmişin çok ötesinde olan ve ücra köşelerde inşa edilen konteyner çarşılarla yaşam mücadelesi vermektedir. Bu çarşıların uzaklıkları dışında alt yapı sorunları da had safhadadır. Pek çoğunun nerede işlerini icra ettirdiklerini kitlelere bildirme sorunu da yaşadığı olgusal bir gerçekliktir. Bir başka önemli dikkat ve özen gösterilmeyen husus da bu çarşı esnaflarının kendi bölgelerinde çarşı yapılırken oraya yerleştirilmeyip daha uzaktaki kendi çevresine uzak yere yerleştirilmeleri söz konusu olmaktadır. Bu konularda devamlılığı iki yılı geçecek iş kollarında becayiş yoluyla yer değiştirme formülleri bile düşünülebilir.

Bir başka önemli sorun da yapımda sona gelinen çarşıların hangi bölümlerinin bittiği ve bunlara hangi esnafların taşınabileceği konusunda var olan belirsizliktir. Mülk sahibi olarak hak sahibi olan pek çok insanı yerinden olma korkusu sarmış durumdadır. Bu hususun da ayrımcılığa gidilmeden iş kollarına göre hakça paylaşımı becerilmelidir.

Buradaki sorunlar çözülmeyip de ötelendiği takdirde ülkenin devletine bağlı olan bir yurt köşesi olan Malatya’nın insanının devlete olan güveninde sarsılma yaşanacaktır. Çözülemeyecek sorunlar olmayan bu sorunları çözmek irade gerektirir. Eğer sorumluluk sahipleri çözmek iradesi gösterirlerse, devlet-vatandaş ilişkilerinin gelişimi söz konusu olur. Bunun aksi olursa vatandaş devletinden uzaklaşma eğilimi içerisine girer.

Ne kaybedersek kaybedelim ama güven kaybetmeyelim. Zira güven tek kullanımlıktır. Kaybedilen güveni ne bir özür ne de bir ömür telafi edebilir.

Prof. Dr. Mustafa Talas  

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.