Bir zamanlar kar yağardı Malatya’ya,
Sevinirdik, coşardık, sabahlara kadar üşürdük mutluluktan,
Soğuk ve kar, ısıtırdı içimizi, unuturduk dertlerimizi,
Dalardık hayal alemlerine, hatırlardık küçüklüğümüzü,
Sobalı, damlı evlerde geçirdiğimiz hayatlarımızı,
Gökyüzünden süzülerek gelen her kar taneciğini tutar yaklardık,
Cebimize koyacak kadar kalıcı olmazdı,
Ama yine de zengin olmuş gibi hissederdik kendimizi…
Kar yağardı Malatya’ya,
Yeni Cami’nin kubbesine, minarelerine,
Kanal Boyu’na,
Hürriyet Parkı’na,
Akpınar’a,
Kernek’e,
Beş Konaklar’a,
Beydağı’nın siste kaybolmuş zirvesine,
Çocuklar gibi koşardık,
Düşüp kırılsa da kemiklerimiz,
Mutlu olurduk yine de…
Şimdi… Evet şimdi,
Yine kar yağıyor,
Fakat çocukluğumuzu, tatlı hatıralarımızı değil, 6 Şubat’ı hatırlıyoruz,
Kar yağınca mutlu olamıyoruz artık,
Aklımıza hep 7.7, enkaz altında inlemeler, sarsıntılar, ölümler ve feryatlar geliyor,
Ne Yeni Cami var, ne Beş Konaklar, ne Akpınar ne de o eski Malatya…
Şimdi, şimdi ise;
Kar yağıyor, kırılan kalplerimizin üstüne,
Yaralı ruhumuza,
Yanan yüreklerimizin üstüne,
Düşen her beyaz kristal, boşluğu gören sabit bakışlarımızın ardından dökülen gözyaşlarımıza karışıyor,
Bizim için artık beyaz coşku, kara bir felaketin habercisi oldu sonsuza kadar…
Kar yağsa da bir yağmasa da…