Adını Ermenice “karnak” sözcüğünden alan Malatya’nın şirin bir mahallesi idi Kernek Mahallesi…
Kernek ismi nereden geliyor, öncelikle onu anlatayım.
Ermenice “Karnak” ilkbahar demektir. Kernek’de beton dökülüp yok edilmeye çalışılan bir kaynak suyu vardı. Bu su derme suyuna kavuşmak için her türlü çileye göğüs gerip ilkbaharın gelişiyle özellikle Mart ayında büyük bir gümbürtü ile yeryüzüne çıkar ve derme suyuyla birleşerek nazlı bir gelin gibi süzülerek akardı. Bu suyun ilkbaharda yeryüzüne çıkmasından dolayı bu bölgeye Kernek ismi verilmiştir.”
…
Kimler vardı, hangi değerlerimiz yaşadı bu mahallede, hepinizin bildiği mihenk taşımız Atatürk Ortaokulundan itibaren anlatmaya başlayayım;
1947 açılan kanalın canlılık getirdiği Kanal Boyuna ilk girdiğinizde sağ tarafta Atatürk Orta Okulunun yanındaki Cığa Sami ve Saim kardeşlerin evi karşılardı sizi (Şimdiki Çağlayan Apt). Yanında sırasıyla Faruk Ergül ve çocukları Avni, Hilmi, Sadi, Hulki kardeşlerin oturduğu ev vardı ki bu evin daha önceki sahibi Kürt Mehmetlerdi. Bitişiğinde cihannümasıyla hatırlanan Şeytan Kadir’in Konağı ve Arpacıların bahçesi yanında X ve XI. Dönem Malatya Milletvekili Dr. Tevfik Ünsalan’ın evi vardı. Burayı geçince Halis Özdemir’in evine gelirdiniz. Daha sonra gelen Recep Hocanın bahçesinde istediğiniz meyveyi göz hakkı olarak yiyebilirdiniz. Yanında da Mahallemizin Ak saçlı Bilgesi, hepimizin çok sevip saydığı Kuloğlu Muhammet Ali Dayının evi vardı. Muhammet Ali Dayının torunları Selim ve Mehmet Turan mahallenin en sevilen delikanlılarındandı. Mehmet Turan çok iyi futbol oynardı. Yanında Hamza Kulu’nun bahçesi, bitişiğinde Pötürgelilerin evi dediğimiz genç yaşta kaybettiğimiz Abidin ve Mehmet Kazancı’ların evi onun yanında da Bakırcıların Ahmet Dayı, oğlu Aziz Çitilgülü ve torunu Hasan Celal Güzel’in eniştesi Kemal Çitilgülü’nün evi vardı. Daha sonra şimdi Turan Apartmanı olan yerde Sanat Okulu öğretmeni Cumali Turan ve saz üstadı, mimar luthier Fatih Turan’ın bahçesi ve evleri vardı. Yanında İzollu ağalarından Dr Celal Öztop’un babasının evi, yanında ise Malatya düğünlerinin aranan saz ekibi Halis, Muhlis kardeşler ve enişteleri Kemancı Hasan Dayının evi vardı.
Karşı sıraya gelecek olursak;
İlk sırada Mahfel vardı. Mahfel de nedir diyorsunuz değil mi? O yılları yaşayanlar hatırlar Ordu evlerine “Mahfel” denirdi. Mahfel tek katlıydı ve modern bir sineması vardı. Malatya kadını, erkeği ile bu sinemadan faydalanabiliyordu.
Abdussamet Akış 1920 yılında o zamanki adıyla Sokoni Vakum şimdiki adıyla Mobil Petrol Şirketinin acenteliğini açmak İçin Kilis’ten Malatya’ya gelir. Elle çalışan ilk benzinliğini yazıhanesinin bulunduğu Şirket Han yakınlarında faaliyete geçirir. 1930 yılında da kanalboyunda güzel bir ev yaptırır. Bu ev ordu evinin hemen yanındaki iki katlı evdir.
Bu iki katlı evin üst katında Akış ailesi alt katında da İstanbulda Yüksek Okullar Talebe Birliği Başkanlığı, Üniversiteler arası Spor Teşkilatı Başkanlığı yapmış Dinçer Şekerci, Malatyaspor futbolcusu Çete lakaplı Tuncer Şekerci ve yine sporcu kardeşi Güner Şekerci otururdu. Daha sonra sırasıyla Fizik Profösörü Mesut Atay ve kardeşi İlhan Atay’ın evine gelirdiniz, yanında Fotoğrafçı Atilla Özmen’in evi vardı. Kayakökü ailesinin evi bundan sonraydı. Bitişiğinde Sıvacı Muhammed Dayının evi, yanında Zafer Turizm Şöförlerinden Nihat, Şenol Palancıoğlu kardeşlerin evi vardı. Yanı Hotot Necatinin eviydi. Eski şöförlerden Çullu Vahap dayı ve oğulları Mustafa ile Yılmaz’ın evi, yanında Zozo Zülküf, kardeşi Ceviz Ali ve solist Mehmet’in oturduğu ev, yanında eczacı Zeki Özyavuz ve Elif Ananın evi ile bu bölüm biterdi. Bitişiğinde Dr. Tuncay, Prof.Dr Abdullah, Prof.Dr Tülay ve Şenay Turfanda kardeşlerin sahip oldukları ama gençler spor yapsın diye ektirmedikleri mahallenin adeta spor komleksi olan “tarlamız” vardı. Tarlayı geçince Hacı İbrahim Turfanda ve çocukları Nihat, Nejat, Ertan, Abdullah, Sema, Mahmut, Gülengül kardeşlerin evi size merhaba derdi. Abdullah Turfanda okuduğu Ticaret Lisesinde hem Futbol, hem voleybol, hem de futbol takımlarının yıldızı olarak ün yapmıştı. Turfandaların yanı kabzımal Nevzat Türkoğlu’nun eviydi. Nevzat beyin oğlu Metin Türkoğlu şu anda mahallenin muhtarıdır. Yanında Babacan tavırlarıyla bilinen “Beybaba” lakaplı devrin zabıta müdürü Halis Pekşen, yanında meşhur yün ve orloncu İzettin ve Hikmet Bilgiç kardeşlerin evi, yanında Kanal Boyunun ilk evlerinden olan 1937 yılında alınan Şahin, Şadan, Şanal ve Volkan Tosunların evi bulunmaktaydı. Bitişiğinde mülkiyeti Noter Rıfat Barutçugil’e ait olan ancak eniştesi Avukat İskender Aydınoğlu ve çocukları Av. Rezzan Aydınoğlu (Fatih Altaylı’nın uzun süreden beri avukatlığını yapmaktadır.), Suzan Aydınoğlu, yazar Numan Aydınoğlu ve Nedret Aydınoğlu’nun oturdukları ev vardı. Daha sonra bu ev Kayakökü ailesi tarafından satın alındı. Daha sonraki ev ilginç mimarisi ve kerpiç yapısıyla hatırlanan Malatyaspor’un ünlü futbolcusu Cengiz Al, annesi Sıddı teyze ve kızları Selma ve Şayeste hanımın oturduğu ve orta kısmında tüm mahallenin gençlerinin kahrını çeken mahallenin sevilen bakkalı Battal Göncü’nün küçücük dükkanının bulunduğu ev vardı.
Mahallenin kadınları, sıcak yaz akşamlarında, Turfanda’ların, Tosun’ların bir de Kazancı’ların evlerinin önünde oturup, çekirdek çitleyerek sohbet ederler, gençlerde gece yarılarına kadar oyunlar oynarlardı.
Battalgazi sokağı mahalleyi burada ikiye bölerdi. Battalgazi sokağının diğer köşesindeki ev Yıldız Mağazasının sahiplerinden Yaşar Hanlıoğlu’nun eviydi. Bu binanın alt katında dahiliye mütehassısı ve önemli bir yazar Dr. Muzaffer Hacıhasanoğlu otururdu. Garibandan asla ücret almayan kendide hasta olmasına rağmen tüm hastalara koşan müstesna bir insandı. Yaşar Hanlıoğlu İstanbula gidince bu ev Dr Zekiye Özyavuza satıldı. Adıyamanlı Hacı diye tanınan Hacı Özyavuz, oğulları Cahit ve Şahin Özyavuz burada oturdular. Bitişiğinde o yılların ilk modern anlamda otelini ve lokantasını açan aynı zamanda kurduğu otobüs firmasıyla yolcu taşımacılığı yapan Hakkı Kantarcı ve oğlu Adnan Kantarcı’nın oturduğu yan tarafı cam kaplamalı ilginç evi gelirdi. Bu evin altında kiracı olarak ünlü öğretmen Tavuk Hamdi lakaplı Hamdi Talu, eşi Feriha öğretmen, çocukları Ersin ve Füsun ile birlikte oturdular. Daha sonra aynı evde dişçi aile Mehmet, Kemal, Salim, Saime Palancıoğlu kardeşler de bir süre oturdu. Yanında Tecdespor’un sarı fırtınası Tahir Akdoğan ve 20-21-22. Dönem Malatya milletvekili Miraç Akdoğan’ın oturdukları ev vardı. Bu evde kiracı olarak devrin meşhur öğretmeni Tevfik hoca, öğretmen kızı Behice ve torunu Raşit Yükseler oturdular. Bitişiğinde kapısında M ve Z harfleri işlenmiş Mehmet Zeylan’ın evi onun da yanında, Harp Okulunu birincilikle bitiren daha sonra THY’na geçerek pilotluk yapan Mehmet Arık’ın oturduğu ev vardı. Yanında Kasap Mehmet’in oğulları Dr Kenan ve Prof. Dr Özen Güven’lerin evi bitişiğinde de Berber Mustafa’nın çocukları Cemal Aykanat ve eşi Suphiye Aykanat otururlardı. Daha sonra İzollulu Bentli ailesinin meşhur açık ekmek fırını ve evleri vardı. Hacı, Yusuf, Remzi kardeşler otururlardı.
Fırınla Kanal Boyu biter ve İpek sokak başlardı.
Mahallenin en renkli sokağı Battal Gazi Sokağıydı.
Sağ taraftan başlarsak ilk ev Kırçuvallar’ın eviydi. Azmi, Avni ve Muzaffer Kırçuval burada otururlardı. Yanında devrin ünlü Ağır Ceza Hakimi Muhlis Akıncı ve eşi Remziye hanım otururlardı. Daha sonra sırasıyla Pütürgeli İhsan ve Bebek Kemal’lerin evi, eski futbolcu ve siyasetçi Osman Temur’un evi ve “Şerif” lakaplı parmak izi uzmanı komiser Sıtkı Oran ve oğulları Orhan ve Burhan Oran’ın evi, bitişiğinde ise o yıllarda Malatya’nın tek motor rektefiye ustaları Çağa Sait ve abisi Vahap Usta (Özköse) kardeşlerin evi vardı. Daha sonra Vahap Ustanın oğlu Muharrem Özköse makine mühendisliği tahsilini tamamlayıp işin başına geçti. Muharrem Özköse aynı zamanda mahallemizin en uzun ikinci gencidir. Sonrasında Adnan, Ercan Almendi’lerin evi, Sosyete Kürt Adil Kaya (eski Vakko mankeni) ve babası Sıtkı Kaya, bitişiğinde siyasetçi, muhasebeci, iş adamı kimliklerini başarıyla taşıyan Kemal Eser ve babası ‘Nacar Cemal Usta’nın evi yanında sanayi tipi oksijen tüpü satan güzel insan Hacı Mahmut Nakir’in evi, köşede ise mahallemizin en uzun genci ünvanına sahip, Mustafa Özhan ve Hacı Derviş ağanın torunları Gençlikli Hüseyin ve Hasan Özhan’ın oturduğu ev gelirdi. Karşı köşede yine Malatyaspor’un önemli futbolcularından Sabahattin Varan, Mustafa ve Turan Varan’ın evi, yanında yine Malatyaspor’un futbolcusu “Keçi Rıza” lakaplı Rıza Gerçeker’in oturduğu ev vardı.
Karşı sıraya geçelim ve yukarıdan aşağı sayalım;
İlk evde Cercis Dayı ve oğulları Ali, Dursun (Kulaksız), eski muhtarımız Suphi ile Alaattin Kozluklu ve torunları TRT spikeri gazeteci Fuat Kozluklu, Fırat Kozluklu otururdu. Yanlarında Hasırcıoğulları, Postacılar, Emiş bacı, sokak içinde ise Zengin ailesinin evleri vardı. Sırrı Çapanoğlu ve oğlu Anavatan Partisi 18. Dönem Malatya milletvekili olan Bülent Çaparoğlunun evi de buradaydı. Ayrıca İmam, Talip, Samet Cücemen kardeşlerin evi ve Celal Kodamanın evi, Malatya’nın meşhur şöförlerinden Kabak Ahmet’in evi de buradaydı. Bunların yanında Vahdettin ve Alaattin Gönüllüoğlunun babası Kernek Camiinin müezzini Yusuf Gönüllüoğlu ve Münevver ablanın evi vardı. Yanındaki Müşerref Arpacıya ait evin bir bölümünde daha sonra Malatya Belediye Başkanı olacak olan Mehmet Yaşar Çerçi ve Abdurrahman Çerçi , diğer yanda ise Malatya’nın sevilen öğretmenlerinden Ferdane Göçmez otururdu. Mahallenin gençlerine futbolu sevdiren, onları futbola yönlendiren Nail beyi de anmadan geçmeyelim.
Elimden geldiğince, dilim döndüğünce bu şirin mahallemizin kadim insanlarını anlatmaya çalıştım.
Muhakkak ki hatırlayamadıklarım olmuştur…
Affola…
Kernek ve Kerneklilik bir kültürdür…
“. “Kerneklilik eşitliktir, kardeşliktir, mertliktir, yiğitliktir, dürüstlüktür, vefadır, sevgidir ve de saygıdır.”
Selam olsun Kernek’in güzel insanlarına…