Kadın olmak yerde, her zaman sorumluluk ister. zordur ama Anadolu’da kadın olmak çok zordur. Nerede olursa olsun kadın ağır işçidir. Her kadın anadır onun özel hayatı yoktur . Yaşadığı hayat; evine, eşine, çoluk çocuğuna adanmış hayattır. O evin direğidir, avukattır, savcıdır, öğretmendir, terzidir, ahçıdır, çocuk bakıcısıdır, o her şeydir. Anadolu’da kadın deyince memleketim
deki anaları ,hatta analarımızın analarını, elleri nasırlı emektar çileli büyük anaları hatırlarım. Onlarla büyüme şansı olanlar bilir. Bizler dizlerinin dibinde oturarak, hikayelerini dinleyerek büyüdük. Seferberlik analarıydı, gelinleriydi kızlarıydı … Cepheden cepheye koşan babalarını, kardeşlerini, eşlerini anlatırlardı…Vatan uğruna onları uğurlarken gidip gelemeyeceklerini, gelip göremeyeceklerini bile bile’’ Bizleri, buraları düşünmeyin.’’dediler. Öyle bir ağır yükü omuzladılar ki… Hem ana hem baba oldular. Yüreği yanık analar, eli kınalı gelinler, nişanlı kızlar; zor yaşam koşullarında hem kendilerini korudular hem evlatlarını büyüttüler. yılların,o günler gitsinler gelmesin dedikleri zamanın kadersiz öksüz, yetim çocuklarıyla sofradaki olmayan ekmeklerini paylaştılar, onlara da kol ka
nat gerdiler. Çok duyardık ‘’Annem, babam ölmüş beni amcam / yengem /halam / teyzem büyütmüş diyenleri… Onlar isimsiz kahramanlardı. Kimi Nenehatun’du kimi Kara Fatma… Ayşeler, Emineler, Elifler, Zeynepler; yeri geldi orak derdi,düven sürdü, yeri geldi sırtında şelek taşıdı, kıtlık taşından, arpa unundan ekmek pişirdıler.
bin bir meşakkatle büyümüşler. Bizim kadınlarımız geleneklerine bağlı, çalışkan, sabırlı, fedakardır.biz kadınlar, aklımız, fikrimizle sınırları aşar,her umudu insanlığa sunarız. Anadolu kadını geleneklerine bağlıdır, her zaman kocasının bir adım arkasında durur, saygılıdır, akıllıdır, ferasetlidir ama son sözü bizim kadınlarımız söyler. Nerede nasıl davranacağını bilir,zor yaşam koşullarıyla olgunlaşmıştır. İstisnalar kaideyi bozmaz derler. yöremizde kadına değer verilir, kız çocuklarına daha çok sevgi şefkat gösterilir. Genelde kadının sözü geçer kararlar ortak alınsa da kadın daha öngörülü, soğukkanlı, daha akılcı yaklaşır olaylara. Bir işin sonunun nereye varacağını kestirir ama kendi kararıymış gibi sunmaz, onu aklıyla halleder, kendini öne çıkarmaz. Anadolu kadınının yükü ağırdır. Analarımızın üstüne gün doğmazdı. ‘’Gece iş yapan gündüz sevinirmiş.’’ derlerdi. Mevsimine göre hem dışarı hem içeri işinin yükü analarımızın omuzlarındaydı. Yazın bağ bahçe işleri, kışın ev işleri olsa da kış 3 -4 ay nefeslenir, dinlenir, sabah ezan okunurken bismillah deyip uyanır, ilk işi seher vakti rızık dağıtılırken açık kapıdan bırakılırmış der besmele ile dış kapıyı açar, şalvarı giyer, kolları sıvar alacakaranlık
ta ahıra girer, hayvanların yemi, suyu, sağılacakları ,varsa emzirecek kuzular… Sıralıca işi yapar, tavukları yemler sokağı salar, ineği nahıra, malları çobana gönderir. Ahırdan başlar sırayla avlu ve sokak kapının önünü bir baştan bir başa süpürür.
ev hanımının becerisi; kapının önü, tandırlık ve tuvaletin temizliğinden anlatılırdı.
Eskiden ataerkil aile yapısı kaynana kayın valide eltiler görümceler çoluk çocuk kalabalık aile ama hepsini idare etmek zorunda. Hatta bazen isyan eder’’Ben de şaştım kime kız kime gelin görüneceğimi.’’der. O öyle bir iş taksimi yapardı ki herkes memnun olsun. akşamdan mayaladığı hamuru alır, tandırın başına geçer. Bir yandan ekşili ekmek, bazı pişirirken, yandaki ocakta sütü pişirir. yayığı yayacak yardım eden varsa yayık yayılır, olmayan komşulara ayran gönderilir, yoğurt,peynir, çökelek Tereyağı yapar sıcak süt ve yağlı ekmekle kahvaltı yapılır. Erkekler hazırlanan azık bohçasını alır işine gider, kadın da bahçede tarlada eşi ile çalışır. Sokak çeşmesinden su taşır, tandırda bakır kazan da ısıtılan suyla elde çamaşır yıkar, temizlik yemek bulaşık sil süpür… Gün boyunca zamanla yarışır adeta. Akşam yemeği de ocakta pişecek… her işte el emeği gerekir. yemek akşama yakın günlük pişer… Hayvanlar gelmeye başlar, yine telaşlı bir vakittir. Herkes oturur ,dinlenir, yatar da ana başını yastığa koyacak zaman zor bulur. O ne yorulduğunu bilir ne acıktığını ne susadığını… Yarının iş planını yapar, bunlar basit günlük işlerdir. eli öpülesi analar baharda başlar kış gelene kadar dalda, yerde ekilen meyve sebze varsa her şeyi değerlendirir. Pestil, kesme, garamadan yapar; üzüm, dut, erik, kayısıdan çeşit çesit çerezler yapar kurutur, nişe yapar, ne varsa değerlendirir, turşudan reçele kadar hepsini ‘’Kış gözü karanlık, çağam çocuğum ele imrenmesin, evim barkım dolsun der. Yün yıkar, yorgan köpür, eğirip kazak, çorap, süveter örer; halı, heybe, kilim dokur. Bu işlerde ne var der iş eşeğe benzer önüne katarsın gider der. Asıl zor işler vardır; ‘’Elinen biten iş ‘’denir. Dam sıvamak, ekmek pişirmek, erişte kesmek gibi imece yapılan işlerde sen 5 -6 komşuya öndüç yapacaksın ki o da sana gelecek.
gelenekleri
mizde düğünlerde, cenazelerde, komşuya düşen görevler dışarıdan gelen misafirler ağırlanır. beşşik donatma, gelinlik görme, kız ardı gitme, gelin kız davet etme,asker davet etme vs. kadınlar organize eder eli boş gidilmez imkanlar kısıtlıdır, her istediğini bulma imkanı yoktur. ailen adına yüzün ağaracak, elin günün içinde… İşte burada yine kadına iş düşer. İş bilen, neyi nerede ne zaman yapacağını bilen kadın eşini de zor durumda bırakmaz. Bu da kadının çevresinde saygınlığını artırır. Kadın hamaratsa, becerikliyse; düğünler çeyiz asma,toplu yemeklerde aranır, Böyle elinden her iş gelen kadınlar için ‘’Bir avrat bir de ziyade ,
elinden uçan kaçan kurtulmaz.’’derler. Burada anadan bahsederken babaları yazmadan olmaz baba evin direğidir,ama ana taşıyıcı hezendir. O olmasa ev sallanır. Ana dengedir. Babalar çocuklarıyla ilgili olumlu bir durum olsa ‘’oğlum kızım’’ olumsuz bir durum olsa ‘’oğlun kızın’’ der ama ana ne şartta olursa olsun ‘’oğlum kızım’’der ana olmak hiç olmaktır ,
hesap sormadan kızmadan küsmeden hep vermekmiş. Babalar alınmasın ama ‘’Anan analıksa baban
babalık' derler genelde böyle değildir ama çoğunluktadır.
Ana sorumluluk demektir, Evladı kaç yaşında olursa olsun ananın gözünde çocuktur. Sevgisini eşit dağıtan karşılıksız verendir. Ana ilmek ilmek nakıştır halıda, kilimde… Onlar veren eldir.Bir evlat yaşı kaç olursa olsun,düşse anam der,kalksa anam der.
Analarımız babalarımız hayatta iken kıymetini bilelim yarın çok geç olmadan.
Velhasıl kadın olmak zor zanaattır. Onlar sizlere Allahın emaneti,
Ulu önderimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN Yolunun tek yol olduğunu bilerek, Halide Edipler, AfifeJaleler, Türkan Saylanlardan cesaret alarak, onurla çalışıp, sınırları aşan kadınlarımızın 8 mart emekçi kadınlar günü kutlu olsun. Kadına şiddete hayır
Kadına kalkan eller kırılsın. Tüm kadınlara selam olsun.