Malatya için sadece bir meyve değil, adeta bir simge, bir yaşam tarzı ve ekonomik anlamda da can damarı olan kaysımız, Nisan ayının ortasında kapkara bir bahar gecesinde, Malatya’yı kaplayan beyaz güzellik sayesinde buz kesti…
Her sene yemeye bile yok!
Diye ironi yaptığımız kaysı, bu sene gerçekten bakmaya bile yok
Evet, bu sene kaysı maalesef yok.
Sadece kaysı mı? Başta kiraz ve ceviz olmak üzere bir çok meyvemiz de aynı durumda…
Fakat kaysının durumu çok farklı.
Malatya, dünya kuru kayısı üretiminin yaklaşık %85’ini karşılayan bir şehir. Bu da demek oluyor ki, kayısı Malatya’nın tarım ekonomisinin omurgası. Binlerce ailenin geçimini sağladığı bir ürün.
Ayrıca kaysı, Malatyalılar için bir gurur kaynağı. Coğrafi işaretle tescillenmiş kıymetli bir ürün.
“Kayısının başkenti” olarak anılan bir şehir Malatya. Malatya kaysısı, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de tanınıp, bilinen ve ihracatıyla ülkeye döviz kazandıran stratejik bir ürün.
Kaysı hasatında, düğünler, dernekler, nişanlar, kız istemeler, sünnet törenleri, festivaller, borç ödemeleri gerçekleşirdi. Hastaların tedavi parası, dükkan kiraları İçin hep hasat zamanı beklenirdi. Hasat zamanı şehirde büyük bir hareketlilik başlar, sosyal dayanışma tavan yapardı. şehrin tüm sosyal hayatında gözle görülür bir canlılık yaşanırdı. Gurbetteki hemşehrilerimiz bile sıla-ı rahim görevlerini hasat zamanı yaparlardı. Her yıl Hasat zamanı düzenlenen Kaysı Festivalleri Malatya’nın kültürel zenginliğini ve benzersiz lezzetlerini tatmak için bir araya gelenlerin buluşma noktası olurdu. Bu festivalde yerel ürünler sergilenir, eğlenceler düzenlenir ve kayısı tadımları yapılırdı. Gelen misafirler Malatya’nın o eşsiz lezzetlerinin tadını çıkarırken, mahalli müzik eşliğinde unutulmaz anlar yaşarlardı. Kaysı bahçesi olmayan Malatyalılara ve gurbetteki dostlara paket paket kaysı gönderilir dolayısıyla dostluk bağları güçlenir ve komşuluk ilişkileri pekişirdi.
Kışın yakacağı odun kömürü bile hasat zamanı alırdı.
Üzülerek söylüyorum ki, bu yıl bunların hiç biri olmayacak…
Şehrin gençleri evlenemeyecek, nişanlar yapılamayacak, sünnet yaşına gelenler sünnet olamayacak, “Kaysı zamanı veririm” diye verilen sözlerin hiç biri tutulamayacak. Gurbetteki yakınlarına kimse kaysı gönderemeyecek.
Sıla-ı rahim bile yapılamayacak…
Biraz ajitasyon yapmış olabilirim ama, kaysı’nın Malatya’nın kalbi olduğunu, ekonomiden kültüre kadar hemen her alanda hayatımızın bir parçası olduğunu başka nasıl izah edebilirdim?
…
Gelelim sadede:
2023 depreminde afeti fırsata çevirme şansımız varken maalesef bu şansı değerlendiremedik ve 100, 150 yıl sonrasının Malatya’sını inşa etme şansımız varken ve ilerde torunlarımızın edeceği beddualara dahi aldırmadan, şehrimizi kişisel rantlara kurban ettik.
Şimdi de büyük bir afetle karşı karşıyayız!
Var mısınız!
Sahipsiz dediğiniz Malatya’nın, gerçek sahipleri olarak “Bir musibet bin nasihatten evladır” ata sözümüz mucibince bu don musibeti bizleri bir araya getirsin ve iktidarı ile muhalefeti ile, belediyesi ile, TSO ile, Ziraat Odası ile, Esnaf Odası ile, dernekleri ile, sivil toplum örgütleri ile, sendikası ile, Malatya için söyleyecek sözü olan her kim varsa bir araya gelerek bir güç birliği ve vakarlı bir duruş gösterilerek,
-Malatya’nın afet bölgesi ilan edilmesini,
-Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığının Malatyada ortak bir kriz masası kurmasını,
-Zarar gören çiftçiye hızlı şekilde faizsiz kredi verilmesini,
-Kaysı üreticilerinin Ziraat Bankası, Tarım Kredi gibi kuruluşlara olan borçlarının ertelenmesini,
-Yeni kaysı sezonunda kullanılacak, gübre, ilaç vs devlet desteği verilmesini,
-Kuruyan ağaçlar için ücretsiz fidan desteği verilmesinin sağlanması gerekir.
…
Ayrıca bir önerim daha var:
Önce deprem, sonra dolu ardından don…
Önce evlerimiz, işyerlerimiz yıkıldı, şimdi ise umutlarımız tükendi, hepimizin psikolojisi bozuk.
Barut gibiyiz… Dokunsanız ağlayacak kıvamdayız…
Nasıl olur, nasıl yapılır bilmiyorum ama hepimize bir psikolojik terapi verilmesi elzemdir…
Selam olsun bunca darbeye rağmen ayakta kalmaya çalışan Malatya’mın güzel insanlarına…