Osman Çağlı, nam-ı diğer mıh Osman, tanımakla, beraber vakit geçirmekle onur duyduğum, efsanevi Beden Terbiyesi Bölge müdürü.
Şu an kullandığımız İnönü stadını yaptıran,(hafriyatı katırlarla çektirdiğini anlatırdı bana), o zamanın şartlarında koca bölgeyi dört memur, bir odacı ile idare eden, Malatyaspor'a elinden gelen her türlü desteği veren(o Zaman bekar futbolcular kapalı stadın içindeki bir bölümde kalırlardı) gerçek bir efsane idi. -
Mıh Osman hayatı boyunca altmış kiloyu geçmemiş, ceketi, fötr şapkası, ve kravatı üzerinden yaz kış hiç çıkmamış, üzerindeki paltoyu ve içindeki içlikleri bir mayıs gelmeden çıkarmayan sözleri nükte dolu nev-i şahsına münhasır bir kişilikti... Osman abi, bir gün İstanbul'a gider. Osmanbey'den Şişli istikametine gidecek oradan Taksime geçecektir. Dolmuş beklerken bir şöför Osmanbey-Şişli diye bağırınca Osman abi dolmuşa atlar ve şöföre sorar;
-"Gardaş sen Malatya'lımısın" ,şöför
-"Hayır amca değilim, der
Osman abi şaşırmıştır, peki der
-"Osmanbey olduğumu hadi bildin diyelim, Şişli'ye gideceğimi nasıl bildin"... -Birgün Dr. Bülent Topaloğlu'nun muayenehanesinde oturuyoruz, hastalardan biri baklava getirmiş, Bülent'de bana ikram etti, baklava hoşuma gitmeyince yemedim, tam bu esnada Osman abi içeri girdi. Hal hatır sormadan sonra Bülent,
-" Gaziantep'ten baklava geldi yermisin? Osman abi
diye sordu. Osman abinin önüne bir kutu baklavayı koyduk, biz sohbet ederken, baklavanın bittiğini Osman abinin de peçete ile ağzını silmekte olduğunu gördük,
-Beğendinmi Osman abi diye sorduk, cevap muhteşemdi!
-"He yav bu gavatlar bu işi biliyler ".
Rahmetli ağabeyim, can arkadaşım kuyumcu Tahsin Turgut'un dükkanındayız konu Malatyaspora gelecek hoca.
Birisi gelen hocanın namuslu, dürüst, namazında, aptestinde biri olduğunu söyleyince Osman abi dayanamadı
-"Gardaş teze camiye imam mı arıysınız, Malatyaspor'a hoca mı "
diyerek haklı olarak nüktedan kişiliğiyle taşı gediğine koymuştu.
Devrin valisi ile şeref tribününde maç izlerken, protokolde ki kalitesizliği görünce, bir iç geçirir ve
-"Allah Allah, bir Faro eksik"
diye söylenir. (Hatırlamayanlar için Faro Malatya'da yaşamış bir deli). Bunu duyan Vali bey Osman abiye döner
-"Üzülmeyin Osman bey onu da çağırırız"der.
Bir protokol yemeğinde, devrin valisi garsondan buz getirmesini ister. Garson buzu getirince, hafif eridiğini gören vali,
-" Bu nasıl buz kardeşim" diye sinirlenince
-"Nerde o eski buzlar, sayın valim" diyecek kadar nüktedan bir kişiliktir.
Yine bir protokol yemeğine eşsiz katılınca, Vali bey sorar,
-"Osman bey hanımefendi nerede"? Cevap çok manidardır ;
-"Bizimki taşıma değil, bulundurma" diyecek kadar muzip ve hazırcevap bir kişiliktir 1940 yılındaki Malatya lisesi yangınını hep duyardım. Güya liseyi Hamido ile kankası Mıh Osman yakmış diye.
Birgün Bunu Osman abiye sordum... Polisler Osman abiyi evden alıp karakola götürürken, suçunu sorar, polisler Hamido ile beraber liseyi yakmışsınız derler. Nezarethanede onu Hamit Fendoğlu beklemektedir, ona sorar
-"Oğlum ne bok yedin, liseyi sen mi yaktın?"cevap muhteşemdir,
-"Osman yaksak beraber yakmaz mıydık"
diyecek kadar iyi dost olduklarını hep anlatırdı Osman abi ki bu olaydan sonra Osman abi İstanbul Erkek lisesine, Hamido ise Eskişehir'e sürülürler.
Pınarbaşında ki bir antrenman sahasına ismi verildiğinde
-"Bacanağımın da tarlası var, oraya verelerdi bari"
diyerek beğenmediğini ifade ederdi. Cümbüşcü Fahri'ye bile cadde ismi verdiler bana tarla diye sitem ederdi. Cümbüşcü Fahri'nin Fahri Kayahan olduğunu biraz düşününce anladığımı hatırlıyorum.
Mıh Osman çok üşüyen ve hasta olurum korkusuyla kendini çok koruyan birisiydi. Rahmetli Nurettin Soykan'dan bizzat dinlemiştim.
-"Aynı odada kalıyoruz, yatma vakti gelince soyunup pijamalarımızı giydik, Osman abi, benden iki kat fazla giydi ve yatağa girdi. Oda sıcaklığı da ortalamanın üzerinde, ışıkları söndürüp ben de yatağa girdim. Bir süre sonra yataktan kalktığını farkettim,
-"Osman Abi, hayır mı?" Dediğim de;
-"Bi yerden hava geliyi, Nureddin Efendi"
-"Osman Abi nereden hava gelsin her yer kapalı,
-"Yoğh Nureddin Efendi yoğh, geliyi, eyle bi üfürüyki"
Sesimi çıkarmadım ve uyumaya çalıştım ve bir ara gözümü açtığım da, çoraplarını anahtar deliğine sokmakla meşguldü ve söyleniyordu;
-"Dahaydi şimdi üfür de görem"
Belediye Meclis üyeliğim döneminde evinin olduğu sokağa, benim önergemle Mıh Osman ismi verildi, o gün ne kadar mutlu olduğunu bugün bile hatırlıyorum. Bir gün, Malatyaspor'la ilgili bir il için İstanbul'a gidilir, işlerini hallettikten sonra Eyüp Sultan'a dua etmeye giderler, Osman abi türbeye yanaşır başlar dua etmeye.
Duaların çoğu Malatyaspor ile ilgilidir, ve her duadan sonra amin sesi gelir (muzip biri Osman abinin göremediği bir noktadan cevap vermektedir. Bunun amigo kaval olduğu rivayet edilir )Bunun üzerine Osman abi
-"Ula Eyüp oğlum sende mi Malatyalısın"
diyerek tepkisini göstermiştir. -
O kadar çok anlatacak şey var ki ,sayfalar dolusu yazsak yine bitiremeyiz. Şehrimizde böyle insanlar maalesef kalmadı, bizim görevimiz bu insanları yeni kuşaklara anlatmak ve unutturmamak olmalıdır,
Mekanın cennet olsun Osman abi
Nur içinde yat.
Selam olsun Malatya'mın güzel insanlarına...