Malatya Yeşilyurt İlçesi Çavuşoğlu Mahallesine yakın, İlyas Mahallesi içinde yer alan Osmanlı devrinde inşa edilen İlyas Tenekeli Cami ahşap yapı olmasına rağmen yıllara meydan okuyarak 125 yıl dayanabildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 12 Mayıs 2014 tarihinde ihale sözleşmesi imzalanarak restorasyon çalışmalarına başlanılan cami restorasyonunu aslına uygun yapılarak 23 mart 2015 tarihinde halkın ibadetine tekrar açılmıştır.
İlyas Tenekeli Cami, gibi Anadolu'da bu tür başka köşk minareli yapı örnekleri de sergilenmektedir.
Esere ait üç adet kitabe bulunmaktadır. Bunlar doğu cephe hattında avlu duvarı üzerinde yer almaktadır. Ortada yer alan kitabeye göre cami 1890 yılında inşa edilmiştir. İlyas (Tenekeli) Cami enine dikdörtgen planlı, ana duvarları kerpiç malzemeden inşa edilmiş olan bir camidir. Cami harim ve son cemaat kısımlarından oluşmaktadır. Son cemaat mahalli harim kısmının kuzey beden duvarına bitişik olarak konumlandırılmıştır. Harim kısmına giriş, kuzey beden duvarında yer alan bir kapı ile sağlanmaktadır. Caminin harim kısmının ortasında mihrap önü kubbesi olarak düzenlenmiş sekizgen kasnaklı sivri külahlı kubbeyi altı adet ahşap ayak taşımaktadır.
Ahşap kubbe galvanizli teneke ile kaplanmıştır. Kubbede dokuz pencere bulunmaktadır. Üst örtü. Caminin beden duvarları kerpiç malzeme ile inşa edilmiş tavanlar sedir veya ardıç ağaç hezanlarla kaplanmıştır. Güney ve doğu cephede yer alan sekiz adet pencere ile aydınlatılmaktadır. Mihrabı derin yuvarlak nişli basit bir formda yapılmış, minber ise ahşaptan ve sanatsal özellik taşımamaktadır. Avlunun üç tarafı kapalı dört ahşap direkle desteklenmektedir. Avluda da bir mihrap vardır. Batı köşede ise sonradan ilave edilmiş olan çeşitli ek yapılar imam odası, tuvalet, depo ile avluya ikinci bir giriş kapısı bulunmaktadır.
Avlu doğu cephe hattında bir adet kesme yonu taş ezanlık bulunmaktadır. Ezanlığa (köşk minare, baldaken) avlu doğu cephesine bitişik olarak konumlanmış kesme yontma taş 20 basamaklı bir merdivenle ulaşılmaktadır Caminin bir diğer adı olan ‘’Tenekeli’’ bu kubbenin teneke ile kaplı olmasından gelmektedir.
Esere ait kitabeler, doğu cephe hattında avlu duvarı üzerinde ve avlu giriş kapısının güneyinde bulunmaktadır. Kesme yonu taş kullanılarak yapılmış kitabeye göre cami 1890 yılında inşa edilmiştir. Cami yapısı 246 metre alanı kaplamaktadır.
Söylentilere göre yaklaşık yirmi yıl önce bu camide bulunan el yapımı değerli halılar ve bir de sancak çalınmıştır. Sancak, çalındıktan beş yıl sonra Elazığ'da bir cemaat dergahında bulunmuş. Geri getirilip camiye teslim edilerek demirbaşa kaydedilmiştir. Sancağın orijinal olmadığını yetkili kişiler ifade etmişler. Yıpranmış lime lime olmuş ipeğimsi kumaş üzerinde kelime-i tevhit yazılmaktadır.
Caminin kesme taştan örülmüş bahçe duvarı giriş kapısı üstünde köşk minaresinin altında Arap harfleriyle yazılı Osmanlı Türkçesi yazıtlar ve motif bulunmaktadır.
Yazıtları Eski Osmanlı Arşivi Çalışanı Mustafa Cansız okumuştur:
Bi-ᶜavnillâh tamâm oldu bu tedvîr
İhtimâm huld-berîn sırr olur ecîr
Delâlet ėtdiler ehl-i mahalle
Hakk ėtsün anları ᶜukbâda beşîr
ᶜİbâdet eylenen bu secde-gehde
Olunsun ravza-ı cennetle tebşîr
Oku târîh ᶜibâdetle sen eyle
Bu secde-gâhı kân nev-âyîn tenvir
Tanrı’nın yardımıyla bu kubbe bitti, özenli çalışmanın karşılığı yüce cennet olur, tanrısal hikmet (budur).
Mahalle halkı kılavuzluk etti, Hak onları öbür dünyada (cennetle) müjdelesin.
İbadet eylenen bu secde yerinde, cennet bahçesiyle müjdelenilsin.
Tanrı buyruğunu yerine getirerek oku tarih, yeni tapınma, aydınlanma yeri eyle sen burayı.
Şiir gazel tarzında yazılmış. Ölçüsü: Me fâ ‘î lün/me fâ ‘î lün/fe ‘û lün (. - - -/. - - -/. - -)
Şiirden camiyi mahalle halkının yaptığını anlıyoruz. Son beyitte şair, sanat yapıyor. “Oku” eylemini tevriyeli (iki anlamda) kullanıyor. Hem Tanrı’nın ilk buyruğu oku anlamına gönderme yapıyor hem de burada, son dizede tarihi oku, yapının (mescidin) tarihini bul anlamında kullanıyor. Son dize tarih dizesi. Bir önceki dizede “Oku târîh” diyordu. Son dizedeki harflerin değeri ebcette 980’i veriyor. Miladi tarihteki karşılığı 1572-1573, II. Selim dönemi. Yazıtın iki taş üstünde bir de 1315 (1890) tarihi var, o sonraki onarımlardan biriyle ilgili olmalı.
Tedvir: Yuvarlak etme, dairevi etme, müdevver etme, değirmi biçime sokma.
Huld-berîn: Yüce cennet.
Ecîr: Sevap, karşılık.
Delâlet: Kılavuzluk.
‘Ukbâ: Öteki dünya.
Beşîr: Müjdeci.
Tebşîr: Müjdelenme.
Sırr: Giz, tanrısal hikmet, Tanrı’nın akıl ermeyen hikmeti, hikmet-i rabbaniye.
İhtimâm: Çok dikkatli çalışma, özenli çaba, “Sanki o işi yapıncaya kadar onun sıkıntısına düşmektir denmiştir” (Ahterî Mustafa Efendi, Ahter-i Kebir).
Tenvîr: Aydınlatma.
Âyîn: Tapınma, ibadet.
Kân: Kaynak, yer.
Kân nev-âyîn tenvir: Yeni tapınma aydınlanma kaynağı.
***
İlyas Tenekeli Cami gibi Anadolu'da bunun gibi diğer bazı camilerin köşk minaresi, kilisenin çan kulesine benziyor diye kiliseden çevrildiği yerel ve ulusal medyada video ve yazı paylaşılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı müftülükler, Vakıflar Bölge Müdürlükleri bu tür yayınlara karşı ilgisiz kalmakta ve bu konularda toplumu aydınlatıcı çalışmalar yapmamaktadır. Bütün camilere mimari özellikleri ve tarihçesi yazılıp asılmalıdır.
Mimari yapı olarak ana hatlarıyla bir kiliseye atrium (avlu), narteks (ön mekan), naos (cemaatın toplantı yeri, apsis (altar odasının doğusunda yarım kubbeli mimari unsur) bölümleri ve çan kulesi Hıristiyanlığa ait motif, haçlar, kitabesi ve tarihi yazılı belgesi olur. Bu özelliklerin hiçbiri bu mescitte görülmemektedir.
İlyas Tenekeli Camisi gibi aynı mahallede 1895 tarihli İskender Camisinin de köşk tipi minaresi vardır. Köşk minareler genelde mahalle ve bağ mescitlerde yer almaktadır.
Bu tür camii ve mescitleri gören yerli ve yabancı turistler köşk minarenin ne olduğu sormaktadır. Maalesef pek çok rehber, görevli imam bile yeterli bilgiye sahip olmadıkları için kilise çan kulesine benzettiği bu minarelerin daha önce kilise olan mekanların camiye çevrilmesiyle kilise çanının söküldüğünü ve küçük minareye çevrildiğini söylemektedirler. Belki de turistler böyle öyküler duymak istemektedirler. Gerçekle alakası olmayan bu yanlış anlatımın düzeltilmesi için ve bu yapı tarzının Orta Anadolu’ya Selçuklular tarafından getirilmiş orijinal Türk İslam mimari eseri olduğu anlatılmalıdır.
Malatya’da örnekleri olduğu gibi Anadolu’nun iç bölgelerinde Nevşehir Avanos ve Gülşehir’de sıkça görülen, doğrudan yapıya veya avlu duvarının bir cephesine bitişik bir merdivenle çıkılan bir şerefeden ibaret köşk tipi minareler bulunmaktadır. Baldaken tarzı Anadolu Türk mimarisinde Selçuklulardan başlayarak Osmanlı devri sonuna kadar türbe mimarisi dışında köşk mescit, ezanlık ve şadırvan gibi yapılarda uygulanmıştır. Tek şerefelidir. Köşk minareye minber ile benzerlikten dolayı” minber minare” de denir.
Selçuklu ve Osmanlı devrinde halk ilk Mescid-i Nebi'yi örnek alarak mütevâzı mahalle camileri yaptırdığı halde başta padişah olmak üzere iktidar sahipleri bilhassa gösterişli büyük kubbeli camiler yaptırmaya özen göstermişlerdi. Zira ne peygamber ne de onun 4 halifesi zamanında yaptırılan camilerin hiçbirisinde minare ve kubbe yoktu. Minareler kilise çan kulelerinden, kubbe roma tapınaklarından ve kiliselerinden esinlenilerek sonraki devirlerde camilere ilâve edilmiştir.