Hemşeri ya da hemşehri. Aynı şehirden olmak. Memleketli.
İnsan doğruğu şehri neden sever? Neden kendini oraya bağlı hisseder? Neden orada mutlu olur?
Çünkü memleketimiz anayurdumuzdur; baba ocağımızdır. Dünyaya gözlerimizi açtığımız yerdir. Ayağımızı toprağa ilk bastığımız yerdir. Anadilimizi konuşmaya başladığımız toplumdur. Ortak kültürümüzdür memleketimiz. Ana kucağıdır. İçtiğimiz sudur. Anamızdan emdiğimiz sütün tadıdır. Seslendirdiğimiz türküdür...
Babamızın alınteri karşılığında akşamleyin sofraya koyduğu ekmeğin tadı, kokusudur memleketimiz.
Memleketimiz, komşularımızdır. Oyunlar oynadığımız mahalle arkadaşlarımızdır.
Anamızın kotardığı aştır memleketimiz. Tadını yaşam boyu damağımızda taşıdığımız peynir ekmektir. Üzeri yanık nane kokulu bir kâse tarhanadır.
Okuyup yazmayı öğrendiğimiz ilkokulumuzdur. Aferin sözcüğüyle mutlandığımız öğretmenimizdir. Sıra arkadaşımızdır. Karne sevinçlerimizdir.
Bütün bir kentin ortaklaşa yarattığı kültürdür. Kulaklarımızı dolduran yerel sözcüklerdir.
Yüzyılların ürünü olan ortak mutfağımızdır. Ağzımızın tadır. Damağımızdan silinmeyen lezzetler toplamıdır.
Kendi özel coğrafyamızdır. Bağımız bahçemizdir. Derelerimizdir. Eteklerinde yaşadığımız dağımızdır.
Nihayet, ana babamızın bağrında yattığı topraktır memleketimiz!
İşte biz bunlar için memleketimizi özleriz. Nereye gitsek, nerede yaşasak oraya dönmek isteriz. Nerede bir hemşerimize rastlasak, hemen onunla aynı dilin sözcükleriyle konuşur, kaynaşırız.
Memleketimizden uzak yerler hep gurbettir bize.
Nerede yaşlanırsak yaşlanalım, çocukluğumuza dönmek isteriz.
Çocukluğumuz ana kucağıdır.