Bir şehrin alamet-i farikası olan kelimeler ve isimler vardır. Örneğin Şeyhmuz isimli biri büyük bir ihtimalle Diyarbakır’lıdır, ismi Ökkeş olan birine yüzde yüze yakın bir kesinlikle Gaziantep’li diyebilirsiniz. Kelimeler de böyledir insanların kullandığı kelimelerden, deyimlerden hangi yörenin insanı olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Söze “yegen kimlerdensin” diye başlayan, toprağa “torpağh”, köprüye “körpü”, yaprağa da “yarpağh” diyen, Adana yöresinin analı kızlısına “TİRİTLİ DOLMA KÜFTESİ” diyen, bir de her türlü hastalığa “bekmez” iç geçer diyen birine Malatya’lı deyin, kesinlikle yanılmazsınız...
Bizim de eskiden kullandığımız bizi biz yapan kelimelerimiz vardı. Bu kelimelerimizin maalesef unutulup gitmek üzere olduğu şu günlerde, sizlerden ricam, bu kelimelerimizi unutturmayın, çocuklarınıza öğretin yoksa bir nesil sonra bu kültürümüzün yerinde yeller esecek.
Müsaade ederseniz, hatırlayabildiğim bazı eskiden kullandığımız kelimelerimizi sizlere hatırlatayım.
Denemesi bedava, “dut meyvesine tut, tut fiiline de dut” diyen birine nereli olduğunu sorun kesin Malatya’lı çıkacaktır. Kışlık bulgura “zarğha”, zarğhayı koyduğu yere de “hızna” diyen nereli olabilir? Bir parça yerine “bi gırtik”, kerpiç evlerdeki tavan direklerine “hezen”, tahta rendelenirken çıkan talaşa “hğızırik”, baca kapağına “hğapenk”, ondan sonra yerine de “andana” gözetlemeye “kişifleme”, diyse, sana defalarca söyledim telaş etme yerine “sana on yol söledim, taşgala etme”, sincaba “deyin”, bir de salçaya “eşgi” diyse emin olun, su katılmamış Malatya’lıdır.
Sana hiç bir şey ders olmuyor yerine “sana heç bi şey dafar olmuyu”, beddua ederken, “cigerin ağzından gele”, “yegin yanın yere gele” diyise, bir de “anam bu yaştan soyna irafa sahen mı dizeceyikh”, “sizin pisik bizim çağaya çeynağh (tırnak) atmış bacım”, hele de solucana “söhülcan”, lahanaya “nahna”, düdüğe “sübsübü”, tabağa “sahen”, rafa da “iraf”, şehriyeye de “şare”, keçi yavrusuna “gıdik”, duvara monteli tahta rafa da “tahtıbek” diyise kalıbımı basarım o Malatya’lıdır.
Götür fiiline “elet”, hamile kadına “yerikli”, kuyruk sokumuna “pıstik”, yoğurt tatlısına “fışfış”, geri vitese “anarya”, pejmurdeye “salahana”, asma sırığına “serpene”, isal olmaya “vırige düşme”, küçük köpeğe “bocu”, çabuk yerine “haman”, çiviye “mığh”, havai kadına “şarmuta”, uygun pozisyona “tapına getirmek”, yarım gövde et aldım yerine “bi şaka et aldım”, diyse üstüne üstlük dere otuna da “samut” diyse yanılmadınız o hemşehrimizdir.
Hele şu mişmişe bir destek verin yerine “hele şu mişmişe bi dayağh verin”, büyük sahana “terpoş”, bırak yerine “gople”, düzeltmek, toparlamak yerine “tel tay etmek”, mendile “çevre”, küçük burunluya da “gırnik”, kötürüme “hötüm”, çatı oluğuna “çortun”, diyse o adam gibi adamdır.
Bekçi yerine “ases”, hindiye “culuğh”, çalgıcıya “gevende”, üşümeye “buyma”, çok yiyene “haftar”, avanak birine “hımbıl”, cimriye “nıkıs”, makasa “sındı”, angarya işe “sulha”, su kabına “şapşak”, göz çapağına “şıpik”, çocuğa “uşak “, dayanılmaz sancı yerine “mıttik”, hele hele toz şeker yerine “kül şeker” deyip, birde “topuğuna tükür” diye ekliyse o kesin bizden biridir.
Evin tavanına “arıstağh”, iştahsıza “boğazsız”, yeniye “cıncığh”, tekmeye “dekmük”, sineye “döş”, amcaya “ami”, hastalığa “çor”, küçük kazana “gazzik”, yeşilliğe “gögerti”, asma kilite “köcek”, bir şeyler koymak için yapılan duvardaki oyuklara “taka”, bol olana “mığırcığh gibi”, el yıkanan, abdest alınan leğene “silepçe”, hatıraya “teberük”, hizmetçiye “totaba”, çöplüğe “zibillik” ve atını sağlam kazığa bağla yerine “atını gayim kazığa bağla” diyen biri sizce nerelidir?
Malatya'lı çalışan birini gördüğünde, " golay gele gardaş " dediğinde " golaysa başına gele" diyendir, Hatice'ye "Haççe" , yılana "ilan", lüks kelimesine " lüküs " saate"sahat" ,rezile "irezil" ,alkış çalmaya "çapik çalma", havaya "eyem ", kerpiç damların ucuna “sivik”, karyolaya "garyola", derhal yerine "össahat", tavşana "davışan" , uzağa "ırağh " vebali boynuna yerine "nabalı boynuna", gerçek mi yerine "essah mı" sümüğe "hırnik" ağzı burnu akan birine, "ula hırnigin şorigine garışıyı ", bu sefer yerine "bu gafle", demin yerine "deybeyağh" sevdiği birini gördüğünde"ana gurban verene" diyendir.
"Az galıyı galbim yerinden fırlaya, ellaham kötü bi haber alacam" diyen biri mutlaka Malatya'lıdır. Biri hakkında yanılmışsa"gavunmu ki ...ünü goğhlayam" , hiç bir işe yaramayan biri için " pisik poğhu eme yarar mı", çok zayıflayan biri için " gözleri hortige düşmüş", misafirliğe gidip arkasından yeni misafirler geldiyse" anam harigini mi sürüttün " , işleri iyi giden birine "bu dünyada işin iş, ahğrette poğhu çığhmazsa", naneye "anuhğ", boş gezene "galdırım müyendizi" birisinin isabetli işinde"körün daşı işte" küçük apdeste "coco " diyen biri kesin Malatya'lıdır.
Cahile "cahal "diyen, sarışına "bozo" diyen, civcive "cücük ", ağzı eğri birine " kemçük ağızlı", yemek kepçesine " çömçe ", kambura “hozzik”, yuvarlanmaya " debelenmek" ayakta durmaya " dom durmağh ", oturmaya "çoç etmek ", bitişiğe "him hime", çok yiyen birine "haftar", boğaza "hırtlek" yavaş yavaşa "mıt mıt" kim diyebilir ki tabi ki Malatya'lı.
İnatçı birine kim "akis " der ki, tabi ki üşenmeye "erinmek" diyen.
Ölmeye "geçinmek", vantilatöre"fırfırik", zorda kalmaya " gamanmağh", kuluçkaya yatan tavuğa "gurka yatmak", su kaynağına "göze", mantara " göbelek ",
çöpe "zibil", yumruğa "zumzuğh", sopaya "zoppa ", kovaya "sitil", inekleri bırakın yerine" inekleri sepleyin ", çamaşır tokacına "köpüç", kümese "pin", kediye " pisik ", diyen biri sizce nereli olabilir? Elbette Malatya'lı.
Öç almaya"hayf alma", dantele " tentene", kura çekmeye “ibicek atma”, kaplumbağaya " tosbağa", soytarılığa “yelinceklik”, küçük çiviye “kepkep”, yaprak bitine “kezbi”, rendeye “küştüre”, çekişmeye ”lec etme”, büyük leğene "teşt", hamile hayvana " guzlacı ", sürülmüş tarlaya "tapanlanmış", yağmur oluğuna "çortun ", boş gezene "avara gasnağh gibi dönüyü", eskimeye "nezelme" diyen biri kesin Malatya'lıdır.
İçi kof çıkan cevize "içi fıs çıktı", önlüğe " bervenik", baştan savma bir şey görüp de, her şeyiniz "ayın oyun" olmuş, kertenkeleye “göğüş” diyise tartışmasız Malatya'lıdır. Bir şahsa kin duymaya "onu kefliyim gösterecem ben ona", sebzeye "zebze", vişneye "fişne", maaşa "mayiş", asma yaprağına "tevek", yengece "çıyan" hele de kızdığında "garnağıssı" diyse ona hemşehrilik beratı vermek gerekir.
Divana" makat", tipi bozuk birine "mosturalığh", hapşırmaya "pıskırmak", sulu olana"cıvığh", kibirli olana "gaburgası galın", birini çok pohpohladıklarında" yeter koltuğuna verdiğiniz", neremi neremi gibi saçma şarkılar duyduğunda" ossur ossur ipe düz", her şeye itiraz eden gelinler için"anam bi dili var papuç gibi", kendin pişir kendin ye"sen saha büşür, sen saha ye", kendine iyi bak yerine" sen saha mugayyet ol" diyen biri kesin hemşehrimizdir.
Çok yorulduğunda"uy anam ayağhlarıma gara sular endi ", masala " matal", gereksiz acele edildiğinde" noluyu ha noluyu, ula dabağhanaya poğhmu yetüştüreceksiniz", çağalar ısrarla birşey isteyip aldırmışlarsa " noldu, başınız göge erdi delmi " diyise, sevdiği bir çocuk gördüğünde " ana gurban verene çağam nediysin " diyise, şaşırdık yerine"ayın beyin olduğh " diyise, merdivene"ayağhcah" paltoya "sakko", küreğe "egiş", patlıcana"balcan ", dükkana "tükan", diyise ona heç nerelisin diye sormayın.
Çocuğa "çağa", yüzmeye "çimme", kilota "tuman", toprağa" torpağh" darma dağın etmeye,"efin tefin etme", acayip yerine"arbet aşeret ", geçen seneye" bıldır", çok çabuk gel yerine"çar çapik gel", bitişik komşuya "him gonşu " kaygan yere" sırpıncağh",
Yıkanmaya "yunma ", biriyle dalga geçmeye" zaklanma ", işsiz güçsüz birine "zırtapoz", herhalde yerine" zahar", yan yan yürüyene "yanpeş", eşek sıpasına "kurik" diyen biri nereli olabilir ki?
Salyangoza kim "hozelek" der ki, rezil olmaya " malamat olma", kedi yavrusuna "manuğh ", havuca" pirçekli", biraz kıskandıysa "ben haneyin picimiyim", oğlunu kızını evlendirmiş ama hala onlara yardım ediyorsa" oğlan yetir, gız yetir, gene mitili sen götür", kızdırılınca " boynun altında gala", mısıra " gilgil ", kocaya" gişi", asma kata" musandere", havluya "marğama", çok kısa birine"gıllik", iç cebine" göncük ", yeni doğum yapmış kadına " dığasken", oyun bozana “cığız”, hindiye "culuğh", diyise,
Gübreye" ağhbun", küçük tencereye “guşgana”, buğday pazarına “arasa”, asmaya “ariş”, topaça “develeme”, merdivene “ayağhcağh”, koşmaya " çapma ", yorulmaya “hış olma”, saflığa “sehlüklük”, kuru kayısıya “çir”, paçayı sıvamaya “paçayı çemirleme”, dar ve uzun kovaya “külek”, süzgeçe "kemis" kötü berbat bir şeye" soyğha", kepenke “daraba”, tellağa “dellek”, orağın küçüğüne “derhe”, aşikar yerine “eşkere”, küçük odun parçasına “gamga”,muhteşem yerine “tavatıl” su yoluna “gever”, küçük sepete “godafa”, berabere kalmaya “gumgum”, ortak piknik yapmaya “hayfene yapma”, rezil olmaya”farş malamat olma”, "töremeyesin belekim gine gayfeye mi gidiysin", diyen, yüzünüz güle, yüzün ağ ola, ömrünüz uzun ola, gadan baa gele, diyen biri Malatya' lının hasıdır.
Bizi Malatya’lı yapan bu kelimeler değil miydi?
Kullanılmayan kelimeler unutulmaya mahkumdur...
Kelimeler kullanıldıkça gündemde kalır...
Sağlıklı ve mutlu kalın...
Selam olsun Malatya'nın güzel insanlarına...
Bir Malatyalıyı nasıl tanırsınız?
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren,
aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya
da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk
içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.