ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

Takvimler 1945 yılını gösterirken, Hacı Azmi Efendi (Alacahanlı), Şevket Bengi (Kirkor ve Vahe Ustanın babası), Mardıros Usta, Zeynel Efendi, Osman Ündil, Donabet Yayla ve az sayıdaki kuyumcu esnafı yıktırılan eski belediye binasının karşısındaki tenekeden yapılma derme çatma dükkanlarda sanatlarını sürdürürken, diğer yanda Yahya Efendi (Yahya Özden, Taş mağazadan Suat Özden’in babası), Ali Özden (Murat Özhüsrev’in dedesi), Muhammed Usta, Dursun Efendi(Dağıstanlı) ve birkaç esnaf da yeni yapılan Temelli Pasajının giriş bölümünde modern dükkanlar tutarak ve burayı bir kuyumcular çarşısı yapabiliriz düşüncesiyle burada icra- ı sanat eyliyorlardı…

Fakat işler her iki taraftaki esnaflarımız içinde düşündükleri gibi gitmedi.

Nedenine gelince;

Temelli Pasajdaki esnaflar halkın burayı bir türlü benimsemediğinden dolayı burada iş yapamadıkları için, Belediye karşısındaki esnaflar da çıkan yangında dükkanları yandığı için yeni bir yer arayışına girdiler.

Vizyon sahibi bir insan olan Hacı Azmi olacakları sanki sezmişcesine önceden Rıza Mazıcı’ya ait iş yerini kiralamış ve altı ay kadar boş bekletmişti. (Bu dükkan şimdiki Soykan Parkının sağ tarafına denk gelen bir noktada ve kesme taşlardan yapılmıştı)

Dükkanları yanan esnaf yer arayışına girince Hacı Azmi hemen dükkanını kiraladığı yere taşıyıp dükkanın adını da dükkanın özelliğinden dolayı “Taş Mağaza” koydu. Belediye de mağdur olan diğer esnafları Taş Mağazanın yanından Teze Camiye giden yolun sol tarafında barakadan dükkanlara yerleştirdi…

Gümüş işi yapan Faik ve Hasan Usta, Memet dayı, Hikmet Ceyhan, Uzun Hacı (Altunbaş), Abit Barut, Yahya Özden, kardeşi Ali Özden ve ortakları Tahir Usta (Gürer), Kirkor Usta, Orhan ve İlhami Hoşhanlı, Muhammed Usta, Kara Hacı (Mahmut Durmaz) buradaki esnaflardan bazılarıdır.

Hacı Azmi Efendi de yeni yerinde Taş mağazayı açınca yanına amca çocukları olan Mehmet Akbez ve Nuri Akbez’i kalfa alarak aldı. Daha sonraki yıllarda Mehmet Akbez ayrılınca Hacı Azmi çok güvendiği Nuri Akbez’e yüzde onbeşlik bir hisse vererek dükkana ortak etti. Nuri Akbez, Hacı Azmi’nin çocukları Mithat, Hikmet ve Talat ile birlikte çalışmaya devam ettiler. Daha sonra Hikmet İstanbul’a gitmek için, Mithat Alacahanlıda ayrı dükkan açmak için ayrılınca dükkanda Talat Alacahanlı, Nuri Akbez kaldı.

Bu yıllarda kasası olan belki de tek dükkandı Taş Mağaza! Rahmetli dostum Tahsin Turgut, esnafların akşam altınlarını bir kutu içinde getirip Taş Mağazanın kasasında muhafaza ettiklerini anlatırdı…

Daha sonraki yıllarda Hacı Azmi’nin rahle-i tedrisinden geçerek mesleği öğrenen Mustafa Kösem hariç, Nuri Akbez, Mahmut Pepeler, İrfan Kösem, Asım Kösem, Rıfat Şengüler (Gümüşçü), Abit Mazıcı, Tahsin Turgut, Temel Esen, Sıddık Turan, Alaaddin Ünsal, Mahmut Durmaz, Eyüp Gülhan, Alaaddin Ulubaba, Nedim Canbay, Hacı Bağlar, Cahit Abacı isimli esnaflar kendi dükkanlarını açarak Malatya ekonomisine katkı sağladılar.

Mustafa Kösem vefat edeceği yıla kadar Taş Mağazadan ayrılmadı…

Ayrı bir başlık açmak istediğim İrfan Kösem, önce Nuri Mazıcı’nın akabinde Kemal Erkuş’un yanında çalışmış daha sonra o da Hacı Azmi Alacahanlı’nın Taş Mağazasına geçerek ileriki yıllarda kendi dükkanını açmıştır…

Peki bu kadar kuyumcuyu Malatya’ya kazandıran Hacı Azmi Efendiyi kim yetiştirdi, bu mesleği ona kim öğretti?

Oğlu Talat Alacahanlı’nın anlattığına göre bir Ermeni usta …

1915 yılında tehcir sırasında Hacı Azmi Efendi’nin babası Ermeni bir aileyi himayesi altına alır. Bu ailenin reisi de bir kuyumcu ustasıdır. Bu Ustanın yanında çalışmaya başlayan Hacı Azmi Efendi kısa sürede mesleğin tüm inceliklerini öğrenir ve kendi dükkanını açar…

Mesleğin duayenlerinden olan ve Muhammed Özyalçın’ın yanında yetişen Yahya Özden’in yetiştirdiği kuyumcu esnafından bazıları da şunlardır;

Kemal Tekin, Ali Şamlıoğlu, Hakkı Turgut, İsmail Özden…

Bu arada Hacı Azmi Efendinin akrabası olan Hüseyin Altınbüken adlı bir kuyumcu da Malatya’da bir çok kuyumcunun yetişmesine vesile olmuştur.

Hacı Azmi Efendinin mesleğinin ilk yıllarında yanında yetişen Hüseyin Altınbüken daha sonra ayrılarak Büyük Mağaza adında dükkan açmış ve Malatya’da bir ekol olmuştur. Büyük Mağazadan yetişen ve ileri ki yıllarda Malatya’nın büyük kuyumcuları olacak esnaflar yetişmişlerdir. Bunlardan bazıları;

Vahap Kıskaç, Ahmet Özhüsrev, Abdullah Akat, Ayhan Timuçin, Mustafa Güven, Mustafa Akbulut, Sarı Memet (Sarıöz) ve Nurettin Koçyiğitdir. Zaten 60 lı yılların sonuna doğru İstanbula giden Hüseyin Altınbüken, dükkanını bu ustalardan, Vahap Kıskaç, Ahmet Özhüsrev ve Abdullah Akat’a bırakarak İstanbula gitmiştir…

Ayrıca Abdullah Ustanın yetiştirdiği Osman Ündil’de bir çok kuyumcu yetiştirerek bu mesleğe katkı sunmuştur. Hikmet Ceyhan, Vahe Bengi ve Özdemir Şanlı gibi esnaflar Osman Ündil’in yanında çalışmış ve sonra kendi dükkanlarını açarak mesleğe devam etmişlerdir.

Bunlardan ayrı olarak çalışan ve bu mesleğe damga vuran başka kuyumcularımızda vardı.

Bunların başında Mithat Alacahanlı, Süleyman Nalçacı, Hacı Nalçacı, Cercis Usta, Nuri Mazıcı, Nuri İlyasoğlu, Faik Soyalp, Turgut Soyalp, Seyfettin Gülbay, Nevzat Akşit, Vahap Akçebe, Mehmet Arif Akbez, Hacı Cığa, Celal Kahtalı, Turgut Soyalp, Faruk Akbez gelmekteydi.

Sanat okulu mezunu olan Mithat Alacahanlı o yıllarda diğer ustalar arasında beceri ve yeteneğiyle sivrilen bir isimdi. Sivrilen bir isim de Mükremin Şenyiğit’di. İlk yıllar Nevzat Akşit’le beraber çalışan Şenyiğit daha sonra Mithat Alacahanlı ile çalışmış daha sonra kendi dükkanını açmıştı.

Hacı Azmi Efendi 1967 yılına kadar, yukarıda bahsettiğim ve tarihi eser diyebileceğim bu müstesna mağazada çalıştıktan sonra aynı yıl şimdiki yerine taşınmak zorunda kaldı.

Neden mi?

Bir çok tarihi eser gibi bu taş gibi ! dükkan da yıkıldı!

Ve şimdi ki Kuyumcular Çarşısının temeli böylece atılmış oldu….

Hacı Azmi’yle ilgili bir olayı anlatıp noktayı koyalım;

Taş Mağaza'nın kalabalık olduğu bir gün, kalabalığın içinden bir ses:

- Yahu bir saattir paramı verdim, bekliyim. Şu gremisemi verin de gidem!

Kısa bir sessizlik olur...

Nuri Akbez, bu sessizliği bozar

- Ne parası gardaş? Sen para mara vermedin.

- Nasıl vermedim? Demin verdim ya...

- Vermedin...

- Verdim...

Hacı Azmi Efendi'nin sesi duyulur:

-Nuri oğul, Beyfendinin gremisesini versenize!!!

Gremise verilir ve adam gider. Olanların hepsine şahit olan ustanın bu tavrı kalfaları şaşırtmıştır ve sorarlar:

-Usta bu adam sahtekar, para vermedi ki...

-Biliyorum ama bu adam dışarı çıkıp, "Hacı Azmi benim altınımı vermedi" diye bağırınca, etrafına yüz kişi toplansa, doksan kişi inanmaz ama ya on kişi inanırsa… İsmimizi lekelemeye değer mi?

Ahilik kültürünün tüm kurallarının uygulandığı, usta çırak ilişkisinin çok önemli olduğu bu yıllarda mesleğin duayenleri Hacı Azmi Alacahanlı, Yahya Özden, Hüseyin Altınbüken, Muhammed Usta, Dursun Dağıstanlı gibi ustaların söze verdiği değer ve kendine has kuralları, yanında kalfalık yapan ileri ki yılların büyük kuyumcuları olacak isimlere birer şiar olmuş ve Malatya'da kuyumculuk son yıllara kadar sözüne güvenilir emin insanların yaptığı bir meslek haline gelmiştir.

Ölenlere rahmet kalanlara sağlıklı bir ömür diliyorum…

Son olarak Kuyumcular Odası başkanlarını da yad etmeden noktayı koymayalım;

1- Süleyman Nalçacı (1967-1973)

2-Mükremin Şenyiğit (1973-1975)

3-Mustafa Akbulut. (1975-1978)

4-Faruk Akbez. (1978-1981)

5-Nevzat Akşit. (1981-1983)

6-Faruk Akbez. (1983-1993)

7-Erhan Hoşhanlı. (1993-1996)

8-Suat Özden. (30.7.1996-07.10.1996)

9- Kemal Akbez. (1996-2005)

10- Murat Özhüsrev. (2005…)

Sürç-i lisan ettiysem affola…

Hafıza-ı beşer nisyan ile malüldür…

Unuttuğum değerli esnaflarımız beni affetsin…

Selam olsun bir döneme damga vurmuş Malatya’mın güzel insanlarına…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.