Hangi ayda doğdunuz sorusuna “Tut yarpağhlarının pisik gulağı gadar olduğu veya, mişmişlerin, tutların silkelendiği” aylarda doğmuşum cevabını veren, yetmişine merdiven dayamış Malatya’lılara en sık kullandığınız yer ismi neresidir diye sorsam?
Alacağım cevap büyük çoğunlukla “Hüseyin Beg Körpüsü” olacaktır.
Neresidir bu “Hüseyin Beg Körpüsü”, kimdir bu “Hüseyin Beg”..!
Yerini bir çok kişi bilir de Hüseyin Beg kimdir hiç kimse merak etmemiştir.
“Hüseyin Beg Körpüsü” mıntıka olarak, kabaca, Beşkonaklar, Aşşağı şeher (Eski Malatya), kavşağının kışla caddesiyle kesiştiği yerdir. Bu bölgede eski yıllarda bir ahşap köprü bulunurdu. Köprü, şimdiki Sinema Caddesi ile Sivas Caddesini birleştirirdi.
Bu köprüye Hüseyin Beg Körpüsü “ denirdi.
Daha sonraları bu köprüden dolayı bu bölge de bu isimle anılır oldu.
Buranın bir tarafında Şehir Sineması, Bülbüloğlu Bakkaliyesi, Tosunoğlu’nun gahvesi, Sümer Kitap evi, Tekke Camii, bunların da altında Gabadayı Mustafa’nın (Bektaş) fırını, diğer tarafında İstanbul Sineması, Kerim’in kitapçı tükanı bulunur ve Aşşağı şeher, Orduzu otobüsleri İstanbul sineması yanından kalkardı...
Köprüye ve bulunduğu bölgeye ismi verilen, Hüseyin Begin kim olduğu konusunda kaynaklarım beni iki şahsa yöneltti.
Bunlardan birincisi 1861 yılında Malatya’da doğan ve hocalar meclisince müftülüğe seçilen, Malatya’nın ilk müftüsü Hüseyin Bektaş idi.
Hüseyin Bektaş, 1763 yılında, Söğütlü camiyi yaptıran, Vilayet-i Ayan Reisi (Halk ile devlet arasında arabulucu olan, devlet tarafından bazı yetkilerle donatılmış, hatırlı, saygın kişi) Hacı Bektaş’ın torunlarındandır.
03-04-1919 tarihinde müftülük görevine başlayan Hüseyin Bektaş, Malatya’nın tüm sorunlarıyla ilgilenmiş, halkın önüne düşerek sorunlarını halletmiş kısaca halka önderlik etmiştir. 12 Eylül 1919 yılında, İngilizlerle birlikte hareket eden Hacı Bedir Ağa’yı ikna etmek için giden nasihatçı heyeti “Heyeti Nasıha” nın başında bulunmuş, 1938 yılına, daha doğrusu görev başında vefatına kadar uzun bir süre bu görevde bulunmuş ve halkın büyük sevgi ve itibarını kazanmıştı. Bir cephede iki oğlunu birden şehit veren Hüseyin bey, bu olayı tevekkülle ve büyük bir olgunlukla karşılamış, bu davranışı halkın gözünde saygınlığını bir kat daha arttırmıştır. (O yıllarda her müftü kendi ilinde görev yapıyordu)
“Hüseyin Beg” olduğunu tahmin ettiğim ikinci kişi Aloğlu Hüseyindir.
Şu an ki Tekke Camisi olarak bildiğimiz yer o yıllardaki adıyla “Kazmalı Baba Tekkesi” adıyla biliniyordu.
“Der Mesih” bildiğimiz adıyla Derme suyu yolu ikiye ayırmaktaydı. Bu da cemaatin işini zorlaştırıyordu. Tek çözüm buraya bir köprü yapılmasıydı…
Köprü yapımı için Malatya halkından ve cemaatten yardım talep edilir fakat Aloğlu Hüseyin Efendi, bu işi şahsi olarak kendisi üstleneceğini belirtir ve çok gibi kısa bir sürede ahşap köprüyü tamamlar
Aloğlu Kadir’in babası, İrfan ve Kenan Aloğlu’nun dedeleri olan Aloğlu Hüseyin’in katkılarından dolayı bu köprü “Hüseyin Beg” köprüsü diye anılmaktadır.
Hangisi olursa olsun, Malatyamıza büyük hizmetleri olan her iki Hüseyin Beye de Malatya adına minnettarım.
Mekanları cennet olsun...
Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına...
Atilla Kantarcı
Malatya Kültür Yaşam Derneği Bşk.