Malatya halkı için büyük bir ticari değere sahip olan kayısı Malatya adıyla bütünleşmiş haldedir. Avrupa Birliği'nden coğrafi işaret tescili alan ve dünya kuru kayısı ihracatının yüzde 85'i Malatya'da gerçekleşmektedir. Adını Hititliler döneminde "Meyve Bahçesi" anlamına gelen "Melitue, Maldiya, Melita" kelimelerinden alan Malatya’da kayısının yanı sıra diğer meyve türlerinin de ekonomik gelir olarak yetiştiriciliği yapılmaktadır. Elma, armut, kiraz, şeftali, erik, ceviz ve dut Malatya çiftçisinin geçim kaynağı olan diğer meyve türleridir. Elbette ki halk arasında "Mişmiş"de denilen kayısının Malatya halkı için ayrı bir anlamı ve önemi vardır. Belki de Malatya’nın adının “Meyve Bahçesi” olarak anılmasının bir diğer nedeni de kayısı bahçelerinin bir köşesine ev halkının meyve ihtiyacını karşılaması için yetişebilecek her türlü meyveden birer, ikişer ağaç dikilmesidir. Bu manzaranın da ilkbaharda büyüleyici bir görüntüsü vardır.
Aynı bahçede çeşit çeşit çiçek açan meyve ağaçları… Birbirleriyle kavga etmeden aynı bahçede doğanın kendilerine sunduğu imkanları kullanarak insanları ve diğer canlıları beslemeye çalışması insanların örnek alması gereken bir durumdur. Nasıl ki farklı türden ağaçlar bitkiler bir bahçeye eşsiz bir güzellik katıyorsa toplumdaki farklı kültürlere sahip insanlar da birbirlerine güzellik ve başarı katar.
Güneşi içimize taşıyan
kökleri çok eskilerden… İster “altın elma” densin, ister İran ve Mısır’da söylendiği gibi “güneşin altın yumurtası” diye isimlendirilsin, kayısı binlerce yıldır sadece bedenimizi değil ruhumuzu da ışıltısıyla besliyor. En iyi üflemeli müzik" duduk" aletlerini yapan Ermeni ustalarının kullandığı malzemenin kayısı ağacı olması insanı şaşırtmıyor. Kayısı müziğe de ruh üflüyor.
Şimdi yakınlarınızda gün kurusu yada isimli sarı kayısı varsa bir iki tane elinize alıp onları ağır ağır yerken Malatyadaki kayısı çiçeği fotoğraflarına bir daha bakalım.
..."Malatya’yı baştanbaşa çiçek bürümüş
Malatya’nın gençleri almış yürümüş..."
isimli şarkısı eşlik ederse bir de bu fotoğraflara… Ahh içimiz dışımız güneş olmaz da ne olur…