Hangi medeniyete hangi inanca mensup olursa olsun bu topraklarda bulunan her tarihi eser insanlığın ortak kültürel değeridir .
Biz din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın bütün tarihi eserlere aynı derecede bakıp korumalıyız. Restorasyonları bilimsel yapmalıyız.
İnsanların bu topraklar bizim artık, bu topraklarda var olmuş bütün kültürler bizim zenginliğimiz, bunlara sahip çıkmalı, korumalı ve hatta göstermeliyiz düşüncesine gelmek yüksek bir bilinç gerektiriyor. Demokrasinin olmadığı yerlerde aslında koruma da olmaz.
Türkiye'de tüm tarihi eserlere sahip çıkmak asli görevimiz olmalıdır.
Malatyamızda da tarihe sahip çıkılması konusunda yeterince duyarlılık gösterilmediğine dün Malatya merkezdeki Teze cami/ Taş caminin restorasyonu ve çevre düzenlenmesi, abdest alma yerlerinin caminin genel görünümünü bozduğunu gördük. Malatya Kültür ve Yaşam Derneği ( Atilla Kantarcı ) dışında hiç bir sivil toplum kuruluşunun tepki göstermediğini izledik. Bugünde yaşanan bir olaya biz şahit olduk.
Bahse konu olay; Malatya Battalgazi ilçesi TCDD 5. Bölge Müdürlüğü yetki alanında olan, Malatya - Diyarbakır demiryolu hattı, Turgut Özal Üniversitesi ve Karakaya Barajı kıyısında bulunan köylere giden yollara yapılan menfez. 1930 'lı yıllarda yapılan bu menfezin taşları Eski Malatyada bulunan ve daha önce bu kadim coğrafyada yaşamış medeniyetlere ait tarihi eserler, (Bİzans, Selçuklu, Osmanlı, Ermeni, Süryani ve diğerleri) Bu medeniyetlere ait mezar taşları, surlara , mabetlere ait yapı taşları, kitabeler devşirme olarak menfezin yapımında da kullanılmış ve günümüze kadar bu taşlar yağmurun çamurun, rüzgarın ve güneşin her türlü olumsuz doğa koşullarının tahribatına uğramasına rağmen görevlerini layıkıyla yerine getirmişlerdir. Bu taşlar onlarca yıl; üzerlerinden geçen yük trenlerine , yolcu trenlerine dayanmış ve varoluşlarını günümüze değin taşımışlardır. Menfezin altından geçen yol bazen korunak, bazen de sığınak olmuştur. Nice hastaları doktoruna, nice yolcuları sılasına kavuşturmuştur. Bu taşlar nice yol hikayelerine şahitlik etmişlerdir.
1983 yılı 24 Temmuz ayında ilkokul öğretmeni Suzan Soğukpınar Demirtaşla evlenmiştim. Suzan gelini düğün konvoyu ile Hekimhan'dan alıp Malatya'
ya dönerken Tohma ırmağının üstündeki Kırkgöz köprüsü ve bu menfez
köprüden geçmiştik .
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzre tarihi değere sahip olan bu taşların özenle sökülmesi ve ait oldukları yerlerde korunma altına alınması gerekmekteydi.
Oysa bugün (12 Mayıs 2022 ) perşembe günü şahit olduğumuz manzara yol arkadaşım (Kültür Bakanlığından emekli şube müdürü Adil Aktaş) ile beni ziyadesiyle üzmüştür.
Menfezin bir gün önce gece yarısı iş makineleri ile özensiz bir şekilde söküldüğünü, tarihi özelliği olan taşlara zarar verildiğini ve gece yarısı kamyonlara kepçeyle yüklenerek menfezin 500 metre ilerisinde demiryoluna ait üst geçit yanında bulunan boş alana yolun kenarına döküldüğünü üzülerek öğrendik ve gözlemledik.
Belkide bu taşların içinde belge niteliğinde kitabeler vardır.
Bilgi almaya çalıştığım iş makinesi operatörlerinin birisi gece yarısı bu taşları buraya döktüklerini belirtti. Bende yol arkadaşımla birlikte bütün bu olanları fotoğrafladık , videoya aldık.
Oysa bu tarihi taşların sökümü esnasında konu ile ilgili birimlerin( Malatya Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Vakıflar Bölge Müdürlüğü) görevlendireceği elemanların orada olup sahip çıkmaları gerekirdi.
Tarihe saygı böyle olmamalı.
Yetkilileri göreve davet ediyorum.
Fotoğraf Galerisi: