Bu kadeh senin şerefine Emmoğlu
O türküyü bir daha çal:
“Karşı dağı duman aldı, pus aldı
“Uzun ömrüm
Yar yolunda kısaldı!...”
Tezene vuran eline kurban
Allahına kurban Emmoğlu
Söyle bir daha söyle:
“Bana derler sevdi sevdi usandı
“Ben usanmam,
“Bana buhtan ederler
Söyle emmoğlu söyle
Deli Gezen’i Buke Gelin’i
Yüce dağ başını söyle.
Rakıya mı susamışım bu kadar
Yoksa türkülere mi?
Çal Allahaşkına Emmoğlu, durma çal
Dağların, çadırların, atların
Gümüş saplı kamçıların
Bir bağ fişeğin aşkına çal
İfade vermeden ölen gelini çal emmoğlu
Bizim türküleri çal:
“Ben de bu dağların nesine geldim
“Meleşir goyunları sesine geldim
“Gelin ölmüş derler yasına geldim
“İfade vermeden öldü bu gelin”
Evvela mahsus
Selam ederim hepinize.
Hatırınızı sorup, sual eylerim
Atımın dizginleri gibi bıraktım kalemimi
O gider, ben giderim.
Kalemimin size faydası yok neyleyim
Şehir kızlarına şiir yazar
Mektup yazar naylon kadınlara süslü püslü
Size bir dilekçe yazamadı bu güne dek.
Kursağımdaki ekmek sizin
Üstümdeki elbisenin yünü
Ayağımdaki pabucun gönü
Hücrelerimdeki taze kan sizin…
Bana beni verdiniz hepiniz
Ekmeğinizi kaderinizi bölüştüm.
Beni ben yaptınız neyleyim
Ben ne yapabildim ki size.
Kavruk bostanınıza su mu verdim
Yol mu verdim kara taşlı dağınıza?
Dudağımdaki bütün türküler sizin
Bir alfabe bile vermedim karşılık.
Karlı akşamlarda bulanık, yaslı
Odalara toplandığımız dem.
Tesbihlerinizi çekersiniz şıkır şıkır
Kulağımı çınlatırsınız
Gelemem emmoğlu, gelemem
Hepinizin gözleri uykulu yorgun
Hepinizin avurtları çökük
Bir kibrit aydınlığında bıraktım yüzlerinizi
Yüzlerinize bakamam Emmoğlu…
Şemsi BELLİ