Değerli okurlar ve hemşehrilerim;
Konuşma dilini yazıya dökmek de bir hayli tereddütlerim vardı yirmi
beş yıl önce, denemekte fayda var diye başladım ne derece başarılı oldum bilemiyorum. Ancak benden sonra bazı arkadaşların da bu yola başvurmaları beni sevindirdi, demek ki bu özlem varmış Malatyalı hemşehrilerimde
Sayfama yeni gelen dostlarım da haberdar olsun eskiyi anımsasın diye ve de gelen istekler doğrultusunda “Ben de Malatyalıyım gardaş, haydin Malatya da açığh dolanağh” dizelerini bir kez daha sayfamda yarından itibaren bölüm bölüm yayınlayacağım. Çoğu arkadaşlarıma tekrar olacağı için özür dilerim.
“Ben de Malatyalıyım gardaş” dizeleri her hangi bir edebi iddia ile kaleme alınmış değildir.
Beğeneler de beğenmeyenler de sağ olsunlar.
Ancak “Malatyalı böyle konuşmaz” “Malatyalıyım ben böyle konuşma duymadım” diyenlere bir çift lafım olacak.
Sizler ya yaşınızın küçüklüğü nedeni ile bu ağza vakıf değilsiniz ya da bu ağzı kendinize yakıştırmıyor olabilirsiniz.
Malatya'nın yerli aileleri 70 - 80 yıl önce böyle konuşurlardı. Ben de bu dizelerin her mısrasında o zamanlar gündemde ki sözcükleri ve deyimleri kullanmaya o yıllarda yaşamış olan büyüklerimizin ismini anarak dua almalarına vesile olmaya çalıştım başka da gayem yoktur.
Hepinizi muhabbetle selamlıyor ve sevgilerimi sunuyorum.
Necati DİKMEN.
BEN DE MALATYA’LIYIM GARDAŞ
Dey bayağh bi şiir geçti elime...
“Ben Malatya’lıyım Gardaş” diye,
Beni yıllar ötesine götürdü
Verene gurban diye diye...
Bi çüt lafım benim de var gardaşım.
Diyne ki diyem... düpedüz yazacağım.
Mısraya gelmez, gıtaya gelmez,
Malatya’lı olmayan annamaz bilmez.
Sorduğun iri mişmiş ağaçları,
Ağpunar’da fırınlarda ateş olmuş, köz olmuş.
Sitilleri dolduran gızlar nene şimdi.
Pınarlar gurumuş, çeşmeler peg olmuş.
Ben de Malatya’lıyım gardaş,
Ne yuğarısı, ne aşşağısı,
Mahle mi galmış, gomşu mu galmış?
Her apartuman bi mahalle yarısı.
Tudu unutmuşlar gardaşım,
Firengcesini söylüyler.
Erig eşgisiynen, pepeguşu,
Yemesini bilmiyler...
Hangi cegeti soruysun kirve?
Kim biliyi manasını, Bibiyi bile unutmuşlar
Porğengi, geveri sen biliy misin?
Biliysinde çağalarına örgediy misin?
Egişi, güzgüyü, idareyi, kupayı,
Deli Fikriye’den yedigimiz zobpayı,
Sen ğatirledin mi ki,
Soruysun şimdi?
Dolma küfdenin adı içli köfte olmuş.
Gemigli alma aşını bilen yoğh.
Ne pıt pıt, ne cidebe, ne guymağh,
Hele cızzik, marğuta adını tanıyan yoğh.
Böyüganan süper babaanne,
Ğalaoğlu, bibi gızı guzen olmuş.
Bacılarsa hepisi tango.
Şimdiyeçek nerelerdeydin baboş?
Damlar yoğh artığ, şire çekmeye,
Gar kürümeye, loğu sürmeye,
Körolam siviği bile bilen yoğh.
Babaçığa gelde ğuylanma kirve...
Çağalar bebe olmuş, pelüze mama.
Gurna dutup, boğhça göndermiyler şimdi,
Paytonunan hamama...
Devri devran sauna devri.
Sülügoğlu Azzet abla vardı dedim
Annamayıp pel pel bana bağhdılar.
Sığırcı mahlesine rağbet var şimdi
Sankim dersin Bağdat Caddesi...
Nerede Yunan Yusuf, nerde Ganun Haci?
Nerede Mazmanoğlu Nuriye bacı?
Kölelerin Şefiga, Arif Ağa, Haci Dayı
Şimdikiler aşı degil ğhudayı.
Küfde yuğuran da yoğh ğalaoğlu.
Şimdi makinası var herşey otomatik.
Teştlerde çamaşır yığamıyı arvatlar.
Herşey tıkırında, herşey dokunmatik.
Ekmekçi Maryam öldü öleli,
Geceden ğhamur yuğurmaya kimse galğhmıyi,
Evler tandırörtmesiz, su damları yoğh.
Bilige hasret galdığh kimse yapmıyi. (DEVAM EDECEK)
Necati DİKMEN
(Hasanmandallıoğlu)