Hacı Hüseyin hamamının,
Üç, dört gurnasıynan, gubbe camları,
Bizim havludaydı yıllar öncesi.
Ne yazığ ki Kördayı’nın gonağı da,
Yığıldı bir sonbahar gecesi...
Ganereyi soruyu benim gardaşım..
Ölem.. ölem...
Var şimdi yerinde bi Süper Market,
Geçenlerde girdim içine bi yol...
Gıllanın başında bi eksigetek.
Pirpirimi sordum var mıdır diye?
Bi kilo da pirçekli isdeyecekdim,
Yüzüme bağhdılar ne diyim diye,
Samudu sormadan döndüm geriye...
Anuğa menthol diyi şimdiki gençler.
Güzgüye ayna, egişe faraş.
Gıdigi, ğasiyi sorsanda bilmez.
Sen nerelerdeydin gardaş?
Ne çarşısı, ne bazarı?
Nerde Bahri usdanın mezarı?
Ya.. dondurmacı Abdo,
Şimdi onnarın yirinde Mado.
Eşgın satan Osman dayı,
Garcı Hasen var mı şimdi?
Yağlı çörek satılırdı,
Ramazanda her ikindi.
Çatlağı, Çınarı ve Ğhoratayı,
Unuddun mu Kernek’de ki gayayı?
Köpüç seslerine şimdi ne olmuş?
Sordum ğalı, kilim yığhanmıyormuş.
Şöför Hacı Hüseyin, Emin dayı, Kirkor,
Bindiginde demezsen, Dörtyol’da inmen zor.
Ne ben söyleyem gardaş,
Ne de sen sor!..
Delileri de sormuş benim gardaşım.
Nerde esgi deliler, deli mi galdı?
Şimdikiler zır deli...
Faro bile solo gaval çalardı...
Bi sürü zadeler türemiş şimdi.
Burnu düşse egilip de almayan.
Otu çekde köküne bağh demişler,
Kesmeceler, hevenkdeki yemişler.
Arpacı’nın gonağı bizim mektepdi,
Kerim dayı davin satar ögünde.
Sıra olup guyruğlara girerdik,
Arefede, donanmada, dügünde...
İşde Beş Gonağlar, iş de sinema
Aboş dayı biletleri kessene
Artiz Ahmet büfedeki yerinde,
Beş guruşluğh bana noğut versene!
Necati DİKMEN
(Hasanmandallıoğlu)