GÜNAYDINLAR
SİZİNLE BİR SEÇİM SABAHI YAŞANAN BİR ANIMI PAYLAŞAYIM.
MESLEK HAYATIMA SİYASETİ KARIŞTIRMADIM,
BU VAKADA OLDUĞU GİBİ DEVLETTEN MAAŞ ALMAYAN BİR HEKİM OLDUĞUM HALDE HASTALARDAN DA PARA ALAMADIM, SERUMLARINI FALANDA BEN ALDIM.
(BUGÜN GÖR KİMLER KOMALIK OLACAK)
1991 seçimleri sabahı saat 05:00-06:00 cıvarında telefonum çaldı.
Arayan Ayancık köyünden Kemaldi. Komşularından birinin hastalandığını belirterek beni çağırdı.Gitdim, gaz lambasıyla aydınlatılan bir odada şuur kapalı şekilde bir adam yatıyordu.Avustin Ahmetmiş...
Seçim sandığı başında sayılan oyların DYP partisinin ezici çoğunluğu karşısında kendinden geçmiş. Eve getirip yatırmışlar. Muayenesini yaptım, önemli bir sistemik bulgu yoktu. Serum takdım, bir saatdan fazla başında bekledim, gözlerini açar gibi olunca gitdim. Evin durumu, o devirde halen gaz lambasıyla aydınlatılması beni üzdü. Sanırım serum ve ilaçları da ben temin etmişdim. Ücret beklentim yokdu, verecek kimse de yokdu. Tavsiyelerde bulunup ayrıldım.
Daha sonraki zamanlarda sokaklarda tesadüfen karşılaştığımızda Avustin Ahmet mahcup bir ifadeyle minnettarlığını belirtirdi. Ben dert etmemesini söyler teselli ederdim.
Bir müddet sonra bir sabah mutad iskele yürüyüşümü yaparken Ayancık köylü Mehmet ile karşılaşdık.
"Ayancık köyünde şimdi balıkcı tekneleri gelmiştir, mangal yakmışlardır, hadi balık yemeye gidelim" dedi.
Kurusoğanları ve ekmekleri koltuğumuzun altına alıp Ayancık köyüne yürüdük. Gerçekten de mangal yanıyordu. Mangalı yakan, balıkları pişiren Avustin Ahmet di. Bize bol bol balık ikramında bulundu. Ama bana balıkların güzel pişmiş yerleri, gelinciklerin ciğerleri gibi özel sunumları, beni memnun etmek için çabalaması kendisi de Ayancık köylü olması nedeniyle Mehmetin kanına dokundu.
"Doktor ne kadar çok yedin, yeter hadi gidelim" diye tepkisine neden oldu.Avustin Ahmet ve emeği geçenlere teşekkür edip ayrıldık.
Mehmetin homurtusu devam ediyor. Bana yapılan ayrıcalığı hazmedemiyor.
"Ben aynı mahalle çocuğuyum ,ben bunlara ne yaptımki sana benden daha çok sevgiyle davranıyorlar" falan diyerek sövüp saymaya başladı. Ben de hınzırlık edip damarına basıyor, onu kızdırmanın keyfini çıkartıyorum.
Epey yürüdükten sonra, bunun bir vefa borcunun ödenmesi olduğunu izah etdim de Mehmet sakinleşdi. Daha sonraki günler de bunun geyiğini yapdım damarına basdım.