Restorasyon kelimesini duyduğumda endişelenmeye başladım.
Yeni Cami’yi restore ediyoruz dediler, temelden başladık minarenin tepesine kadar yeniledik ve güçlendirdik diye buyurdular, Artık depremlerden hasar görmez dediler, Kahramanmaraş merkezli depremler enkaza döndü. Şimdi tamamen yıkıp yeniden yapılması planlanıyor.
Önemli binalarımızdan biri olan Hükümet Binası da yıllar önce restore edilerek güçlendirilmişti. Bazı taşıyıcı duvarlarında restore edildiği söylenmişti ama o da ikinci depremde az kalsın Afet Koordinasyon Merkezini oluşturmak için toplanan Bakanlar ile İl Yöneticilerinin üzerine yıkılacaktı. O binada tamamen yıkılıp yeniden yapılacak.
Yeşilyurt ilçesinde tarihi konaklar restore edilerek ilçe merkezi bir sanat sokağı haline getirilmişti, depremde o binalarda yerle bir oldu.
Restorasyonlar için milyonlarca lira harcanmıştı. Ancak neden bu binalar yıkıldı denilmediği gibi Restorasyonu yapanlara da “Bu binalar nasıl yıkılıyor, restorasyon da hata mı yaptınız?” diyen olmadı.
Bu endişelerimiz sürerken Arapgir’in Suceyin Köyüne birkaç kilometre mesafede bulunan Roma döneminden kalma Taş Köprünün restore edildiği resmi görünce “Eyvah” demekten kendimizi alamadık.
Tarihi taş köprünün altına ahşaptan bir iskele ve kalıp döşenmiş.
Bir iş makinası Vinçle hazır getirilen beton kalıpları kaldırıp köprünün üzerine monte ediyor.
Yan tarafta dökülmüş gibi görünen beton blokları yığılmış köprüye yerleştirilmeyi bekliyor.
Oysa Taş köprü bir Roma eseri.
Tarihçiler köprü hakkında şu bilgileri vermektedir:
“Anadolu'nun en eski taş köprülerinden biri olduğu belirtilen 13 metre yüksekliğindeki Roma dönemine ait Taş Köprü, kitabesi mevcut olmadığından kime ait ve yapılış tarihi hakkında kesin bilgi yoktur.
Köprü Doğu ve batı kemer ayakları kaya üzerine oturtulmuştur. Doğu yönünde kemer sonrası 10 metre civarında taş duvar görülmektedir bu yöndeki kemer taş duvara yaslandırılmıştır. Malzeme olarak köprünün civarında bol bulunan taş parçaları işlenerek değişik ebatlarda kesme taşlar kullanılmıştır.
Horasan harç moloz taşlarda yapı malzemesi olarak göze çarpar. Doğu duvarında açılmış önemli sayılabilecek yıkık, köprüye ciddi zarar verebilecek hal sergiler. Köprünü batı kemer sonu da tahrip olmuştur. Doğu kemer ayaklığı batı kemer ayaklığına göre daha aşağıdadır. Batı ayaklığındaki kaya doğuya göre yüksekte kalmaktadır.
Kemer açıklığı 16 metre yüksekliği ise 13 metredir. Köprünün orta kısmı diğer taraflara göre daha sağlam gözükür. Harpuşta köprü Arapgirde ki diğer tarihi köprülerden mimari yönden farklılık gösterir. Bu köprünün ihtimal dahilinde Türklerin buraya gelmezden evvelki Roma uygarlığına aittir.
Köprünün gerçekten kendine ait bir mistik cazibesi görünür bu da bulunduğu çevreden dolayıdır. Doğa güzelliği mimarisi ile renk katmaktadır."
Aylar öncesinde “Restore ediniz” diye haber yaptığımız taş köprüde memnuniyet verici olan şey çalışmaların başlatılmış olmasıdır.
Restore edilirken kesme taşlar yerine beton blokların vinçle köprüye yerleştirilmiş olması kabul edilemez bir durumdur.
Köprünün yapımında kullanılan taşlar köprü altında ve çevresinde de mevcuttur.
Öyleyse bu beton bloklar neyin nesidir?
Oysa restorasyon yapılırken Devlet görevlileri inşaatın başından itibaren orada olmalı ve her çalışmaya nezaret etmeleri gerekir.
Roma döneminden bu yana ayakta kalan Taş köprü bu betonların ağırlığını kolay kolay taşıyamadığı gibi, köprünün orijinal yapısı da bozulmuş olacak.
Bu nedenle Malatya Valiliği, Kültür ve Turizm Müdürlüğü, hatta Müze görevlileri, Arapgir Belediyesi ve Kaymakamlığı bu eseri yakın takibe almalıdır.
Yoksa diğer tarihi eserlerin başına gelenler Suceyi’ndeki bu muhteşem eserinde başına gelecektir.
Lütfen Taş Köprüye sahip çıkalım, ve yapısını koruyarak restore edelim.