SİZE GARİP BİR ANI AKTARACAĞIM,
İSTER İNANIN İSTER İNANMAYIN,
YAŞADIM VE YAZDIM
1980'li senelerde SİNOP ili AYANCIK ilçesinde yaşarken Ford Taunus 1.6 1976 model bir arabam vardı.
Daha önceki Renault TS arabamı verip üzerine bir o kadar daha koyup Almanyadan getirilen bu arabayı almıştım.Reno buna göre daha yüksekti,keçi gibi dağlara tepelere tırmanmaktan zorluk çekmezdim.
Neyse arabayı aldıktan sonra bir kış sürekli RÜYAMDA SİNOP TARAFLARINA GİDİYORMUŞUM,ARABAM YOLLARDA KALIYOR ÇOK SIKINTI ÇEKİYORMUŞUM gibi konular görüyorum. Uykuda fırlayıp uyanıyorum. Rüya olduğunu anlayıp şükürler çekiyorum.
"Yav benim O taraflarda ne işim var,ben oralara gitmem ki" diye kendime teselli verip yatıyorum.Bu rüyayı defalarca gördüm.Eşim Özcan Aydıncak ile de paylaştım.
Yaz geldi ,Eşim ve çocuklarımın Malatyaya gittikleri bir zaman diliminde Annem-Babam AYANCIKa geldiler...
Annem-Babam gelince onları mutlu etmek için elimden gelenin en güzelini yapmak,onlara tatmadıklarını tattırmak,yaşayamadıkları güzellikleri yaşatmaya çalışırdım. Babamla saygı sınırlarını aşmadan kadeh de tokuştururduk.
Bir Pazar günü akşamdan enjektörle içine rakı sıktığım kavunu, balıkları, sebzeleri,ekmekleri alıp, Buzluğa koyarak Babam-Annem denize rahat girsinler kumsal olsun diye RÜYALARIMDA ARABAMLA YOLLARDA KALDIĞIMI SIKINTI YAŞADIĞIMI GÖRDÜĞÜM Sinop tarafındaki SARI KUM SAHİLLERİNE gittik. Şahane kumu olan bir sahil. Güneş şemsiyemi denizin içine yerleştirdim, altına masamızı sandalyamızı koyduk, Allah ne verdiyse masamızı donattık. Rakılı kavunu babamla dilimledik ufak ufak mideye gömerken şemsiyenin altında olduğumuz halde Annemle Babamın derisinin kızardığını gördüm şemsiyeyi ayarlayarak gölgeyi üzerlerine çevirmem fayda etmedi.Kumlardan yansıyan günş ışınları ikisinide pancar gibi haşladı.
Hemen toparlanıp Ford Taunusa atladık ağaçlık bir alana gittik.
Ben mangalı tembel işi sayar,pikniğe her gitmede ocak kurar çevreden çalı çırpı toplar yakar közünde ızgaralarımı yapar,biber,patlııcan közlerdim.
Gene öyle yaptım,masa sandalyeleri yerleştirdim,ocağımı kurdum ve tutuşturdum,balıklarımı ızgara yaptım,biber patlıcan közledim. Yedik içtik.
Duyarlı vatandaş olarak yangınlara sebep olmamak için arabamın bağajındaki tüm suyu nasıl olsa eve dönüyoruz diye ocağa döküp ateşi söndürdüm,söndüğünden emin olduğum halde bol, bol da toprak attım, arabaya binip SİNOP-AYANCIK sahil yoluna koyulduk.
Tam bir rampadan inerken arabadan birtakım sesler geldi,araba istop etti. Artık yoldan geçen,bir sürü akıllı durup akıl vermeye başladılar ilk etapta kaptır çalışır diye yokuş aşağı ittirdiler. Yok araba çalışmadı.
Hava kararmaya başlamıştı,Yol SİNOP-AYANCIK yolu çok araba geçiyordu Babamı-Annemi tanıdık arabalarıyla Şehire gönderdim. Bana da arabamı çekip güvenli bir yere götürmesi için yakındaki köyden traktör göndermek üzere herkes gitti. Ben yalnız kaldım.O ara susadım. Ama tüm suyu duyarlı vatandaş olarak ocak söndürmeye kullanmıştım.Aklıma aküler için kullanılmak üzere bağajda saf su bulunduğu geldi. Karanlıkta el yordamı ile bağajdan bir pet şişe aldım kafama diktim, ikinci yudumdan sonra içim kor düşmüş gibi yanmaya başladı meğer ben saf su şişesine hidrolik yağı koymuşmuşum.
Bir süre sonra traktör geldi, beni yol üstünde bir kahvenin önüne çekti. Arabadan indim ki kahvede düğün var, rakı masanın birinden kaptığım 2 bardak rakıyı üst üste içtim, içimin yangını ancak söndü.
Ertesi gün usta gönderdik,arabayı tamirhaneye çektiler. Arabanın Ekzantrik kayışı kopmuşmuş, ekzantrik mili karteri delmişmiş. Kısa keseyim Motoru babam Samsuna götürüp yaptırdı, DİLİM DİLİM YEDİĞİ RAKILI KAVUN ONA PAHALIYA MAL OLDU. maddi olarak değil de otobüsle motoru götürüp yaptırıp gelme zahmetine girdi.
AYLARCA GÖRDÜĞÜM RÜYA GERÇEKLEŞMİŞ,BENİM O TARFTA İŞİM OLMAZ DEDİĞİM TARAFTA ARABAM YOLDA KALMIŞ RÜYALARIMDAKİ GİBİ SIKINTILAR YAŞAMIŞTIM.
OLMAZ OLMAZ DEMEYİN, OLMAZ,OLMAZ