22 Kasım 2021 tarihinde, yetkililerin dikkatini bir noktaya çekmek ve gündem oluşturmak için bir yazı kaleme almıştım.
Bu yazı kısaca şöyleydi;
“Uzunluğu 19 metre, yüksekliği 14 metre, kemer açıklığının 14 metre, kemer yüksekliğinin ise 8 metre olduğu Roma dönemi eseri olan Arapgir Suceyin köyünde bulunan iki bin yıllık taş köprünün her iki yönündeki kasnaklarda bulunan taşların dökülmüş olduğu ve acilen onarılması gerektiği tespit edilmiştir…
Doğal şartlara bağlı olarak her geçen gün tahrip olan bu eserimizin restorasyonu için gerekli ödeneğin bir an önce çıkarılması gerekmektedir.
Göz göre göre bu eserimizi de kaybetmeyelim”…
Diyerek yetkilileri göreve davet etmiştim!
Sağolsun yetkililer sesimizi ancak iki sene sonra duymuşlar ve restorasyona başlamışlar.
Ama ne başlama!…
Böyle bir tarih düşmanlığı görülmüş değildir herhalde.
Biz sizden yeni köprü istemedik beyler.
O bölgeye yeni köprü lazımsa bu işle ilgilenen kurumlar en modern ve en yeni teknojilerle donatılmış köprü yaparlar.
Biz 2000 yıllık köprüyü orjinal haliyle görmek istiyoruz.
Biz bu tarihi köprüyü yapıldığı günlerdeki gibi orjinal haliyle bizden sonraki kuşaklara taşımak istiyoruz.
Ama siz ne yapıyorsunuz,
Tarihi köprüyü tanınmaz hale getirmekten başka.
Yahu, böyle bir onarımda ytong kullanılır mı?
Köprünün orjinal taşları etrafta iken…
Bu ne iş bilmezliktir…
Bu ne tarih düşmanlığıdır…
Lütfen yalvarıyorum size, dünyayı bize güldürmeyin…
Bu saçma restorasyona bir an evvel son verin ve köprüyü eski haline getirin.