400 Yaşında Ceviz Ağacı
24 Temmuz 2023 günü, öğleden sonra saat tam ikiye çeyrek kala, arabamla Malatya'dan Hekimhan’a geldim. Yücekaya'nın yamacında Selçuklu dönemi üç dilli( Ermenice, Süryanice, Arapça) kitabesi olan Taşhanın önü, çarşı insan kaynıyordu. 6 Şubat 2023 depreminden sonra Malatya merkezde oturanlar depremden, etkilenenler ilçeye ve köylerine dönmüşler. Yıllardır ilçe böyle kalabalık olmamıştır.
Hekimhan Üç Dilli Yazıt
Hekimhan Dursunlu mahallesindeki ( köy ) dört asırlık ceviz ağacının fotoğrafını çekmek için Hekimhan'dan profesyonel fotoğrafçı DDY ‘den emekli Dursunlu köyünden Müslüm Mutlu'yu İstasyon yokuşundaki evinden alarak birlikte yola çıktık.
İstasyon yokuşundan aşağı doğru inerken İstasyonda demir cevheri tepeler gibi yığılmıştı.
Türkiye'nin en önemli demir yataklarından bazıları Hekimhan bölgesinde bulunmaktadır.
Hekimhan'ın maden ocakları halen işletilmesine rağmen, yeterince gelirin ve verimin sağlanamadığı Hekimhan"ı büyütmediği, ilçeden, köylerden şehirlere göçü önlemediği görülmektedir.
Hekimhan’da İstasyona yakın kuruçayın üzerinde yeni yapılan mimarlık harikası! Yılan gibi kıvrımlı köprüden geçip Kuluncak, Darende yoluna saptık. Anayoldan Karadereyi geçerek Dursunlunun virajlı yollarına doğru tırmanmaya başlıyoruz.
Arabanın ön camını açtım. Serin fakat bir o kadar temiz havayı ciğerlerimize doğru çektik...
Kısa sürede Dursunlı köyünün arazilerine girdik. Âdeta bir ağaç denizinin içerisindeyiz. Bu bahçeler meyve ağaçlarıyla doluydu.Kayısı, ceviz, elma, armut, kiraz, ayva, dut, kara erik, şeftali. Köylüler özellikle kayısı ağaçlarına gözleri gibi bakarlar, severler ve hiçbir bakımını ihmal, eksik etmezler.
Yer yer tepelerde yamaçlarda üzüm bağları, meşe, alıç, dağın ağaçları da görülmekteydi. Burada birbirinden nefis ağaçlar kayalıklara adeta can vermiştir.
Güneşin altın yumurtası kayısı ağaçları üzerindeki meyvenin ağırlığından yere doğru eğilmiş ve kırılacak hale gelmişlerdi. Bundan dolayı kırılmasını önlemek için dallara ayrı bir destek vermişlerdi.
Dut ağaçlarının altına bezler serilmişti.
Müslüm köyün huhbubat ekilen geniş tarım arazileri köyün 5-8 km. uzağında Darendenin Aşağı Selimli ve Kızılhisar köyleri tarafında olduğunu söyledi.
HEKİMHAN insanı toprağını, taşını; kanıyla canıyla, tırnağıyla (bozkırları, dik yamaçları, engebeleri) alın teriyle adeta Babil’in asma bahçelerine çevirmiş.
400 Yıllık Anıt Ceviz Ağacı
Etnik yapısı: Türk sünni Dursunlu Mahallesi (Köy); Malatya iline 90 km Hekimhan ilçesine 10 km mesafededir. Köyün etrafını Yayladamı Köyü, Güzelyurt Beldesi, Karadere Mahallesi çevreler. Rakımı 1420 metredir. (ortalama deniz seviyesine göre yüksekliği)
Mahallenin nüfusu kışın azalan yazın çoğalan bir yapıya sahiptir. Gurbetçiler, çalışanlar, eğitim için gidenler yazları geri döner ve kışa doğru geri giderler.
Muhtar Murat Karlık
DURSUNLU mahallesinin Nüfusu Toplam 310 dır. Bu nüfusun 167'si Erkek, 143'si kadındır.( nufusune com)
İki mahalleden oluşan yörede, 150 civarında yazlık ev ve sürekli oturulan ev vardır. Muhtarın Murat KARLIK olduğunu öğrendik.
Dursunlu köyü Başpınar mahallesinde yolun kenarında Başpınarla, birlikte görkemli, hoş kokan geniş yaprakları ve iri iri meyveleri ile dörtyüz yaşındaki ceviz ağacı kollarını göğe açmış duruyordu.
Kökleriyle sımsıkı tutunduğu toprağından sökülmediği için insanlardan daha şanslı belki de...
Anadoluda tüm halklarca ceviz ağacı kutsal sayılır.
Ceviz ağacı birlikte yaşadığı halkın tüm hikayesini bilen, kimseyle paylaşamayıp saklayan köklü ve dimdik duran bir ağaç.
Fotoğraf: Vedat Soğukpınar
Pınarın üzerine gelen ceviz in dalında sincap (değin) o da bize merhaba dedi. Kemirgenlerin en sevimli ve ürkek olanlarından sincap, cevize, palamuta, meşeye yakın yerlerde yaşar.
Ceviz ağaçları mevsimi gelip meyvesini olunca, sincaplar, kargalar hummalı bir faaliyete girişiyorlar. Kızıl kır fareleri de onlara ortak. Hayvanlar yiyebildikleri kadar yiyor, artan cevizleri pençeleri arasına sıkıştırarak ağacın gölgesinden uzaklıkta bir yere götürerek toprağa gömüyorlarmış.
Dursunluda gördüğüm ceviz ağaçları iyi tutmuş . Bu kış sincaplar bu köyde aç kalmayacak...
Ağaçlarla çeşmeler ezelden iki dosttur. Çınar ağacı, dut ağacı gibi Ceviz ağacı da sadece bir ağaç niteliği taşımaz. Hükümranlık, devamlılık, sahiplik arz eder. Su kaynağının olduğu yerlerde yapılan çeşmeyle birlikte ceviz ağacıda kalıcılığın ve üstünlüğün bir ifadesi olarak dikilir .
Ceviz ağacının altında yolun kenarında tanıtıcı bir tabela asılmış.
"T.C. Çevre Şehircilik Ve İklim Bakanlığı
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ( 2022)
Ceviz Tür: Adi Ceviz( juglans regia)
Yaklaşık Yaşı: 400"
Ceviz ağacının bakımı, kuru dallarının alınması, ilaçlanması 2022 yılından itibaren İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından yapılmaktaymış.
Dörtyüz yıllık Ceviz ağacı bütün ihtişamıyla başı yemyeşil. Yaklaşık 500 m2 bir alanı kaplıyordu.
Ağacın gövdesinin çevresi içinde iki kolumu açtım. Yedi kol uzunluğu geldi. O da 10 metre çapında demektir.
Köye ilk yerleşen kabilelerden Kürkudüler( İzciler) kabilesinin evleri ceviz ağacının etrafında.
Ağacın bakımını meyvesini yıllardır bu kabile yapıyormuş. Sincaplarla ortak olan cevizide indirip kendi aralarında bölüşüyorlarmış.
Başpınarın kaynak suyu şimdiki asfalt yolun üstündeymiş.Su kaynağının üzerine bir sal taşı konulmuş yıllarca bu şekilde içme ve sulamada kullanılmış.
Yol genişleyince ceviz ağacına yakın bugünkü yerine çelik borularla getirilmiş.
Ceviz ağacını dallarında bulunan betonarme çeşmenin taş bloğunun üzerinde mermer levhada birinde " Nail - H.Bekir İzci Hayrına 1998"
Diğer levhada"
Başpınar Çeşmesi
Hamrettin İzci Hayrına 1998"yazılmış. Çeşmede ,kitabede gelişigüzel yapılmış. Esteik ve mimari değeri yok.
Çeşmenin iki tarafında dört çelik borudan Başpınarın suyu gece gündüz hiç durmadan bilek kalınlığında yaz kış akarmış. Yazın akan su içene serinlik ve ferahlık verecek şekilde buz gibi akarken, kışın da ılık bir biçimde akarmış.
Çeşmeden Dursunlu halkı kadar yoldan geçen giden insanlar, kurtlar, kuşlar da yararlanıyormuş.
Müslüm ile birlikte çeşmenin suyundan avuç avuç içtik . Elimizi yüzümü yıkayıp serinledik. Sonra evden getirdiğimiz bidonları doldurduk.
Kimler eğilip su içti avuç avuç önünde sorsak bir çeşmesine
Su nedir insan için? İnsan saatlerce neden bakar suya? Suya bakarken mi arınır? Su gibi akan nedir insanın içinde? Belki zincirlerini kırar. Anlatamadıkları akıp gider suyla. Su ikram edene “ Su gibi aziz ol” diyerek teşekkür edilir. Çeşme başında edilen sohbetleri, alır haberleri. Sırları dağıtır çeşmeler.
Ceviz ağacının hemen bitişiğinde köyün ortak olarak kullandığı 30x 20 ebadında yaklaşık 3 metre derinliğinde beton havuz yapılmış. Havuz köyün bahçelerini sulamada kullanılmakta. Havuzun suyu arkta yılan gibi kıvrıla kıvrıla gidiyordu. Gideceği topraklara can vereceğini bilerek. Arılar ve kelebekler çiçek çiçek dolaşıyor, kuşlar semada raks ediyor, özgürce kanat çırpıyorlardı.
Ceviz ağacının yanında hemen sağ tarafıma baktığımda bir kaya kütlesi dikkatimi çekti. Dokusun ceviz ağacının gövdesine benziyordu.
Bu ceviz ağacının gölgesi o kadar yayılmıştı ki altına gittiğinizde sanki hava kararmış gibi hissedersiniz.
Işık dalların arasından süzülüp geldiği yerleri aydınlatıyordu.
Altında biraz oturursanız muhtemelen uykunuz gelecektir. Ceviz ağacının yaprağının kokusu dolarken içinize aynı zamanda uykunuzu getirecek olan salgıyı da çekmiş olursunuz.
Çeşmenin borularından akan ve oradan havuza dökülen suyun sesi adeta bir ninni gibi gelmekte.
Üç orta yaşlı köylü
belirdi bir anda çeşmeye uzanan, bahçe yollarının arasından biri sakaymış, diğer ikis bahçede çalışmışlar ellerinde su bidonları ile geldiler. Ceviz ağacının altında oturduk. Sohbet ettik.
Arkadaşım Müslüm bu güzel gezimizi fotoğraf makinesi ile çekerek belgeledi.
Su dolduran Müslüm Mutlu
Sakalık yapan arkadaştan ceviz ağacı ve kaynak su köy hakkında bilgiler edindim. Saka "Havuzun suyu ikiye bölünür. Biri Başpınar aşağı köy tarafına, diğeri de kol pınar Alıntarla tarafına gider, bölgedeki bağlar bahçeler sulanır. Köyümüz pınarları Başpınar, Karlık, Kolpınar, Körpınar, Kozluca, İncecik, Kafla...
Kafla'nın sularının çoğu köye getirildi ve içme suyu olarak kullanılıyor.
Bu sene Allah'a çok şükür suyumuz çok..." dedi.
Dursunlu köyü çok dağınık mahallelerden oluşmaktadır. Mahalleler; Başpınar, Karlık, Taşlıpara, Kükükler, Milcenler, Karatepe, Soku, Ören ....
Yaklaşık 25 yıl önce köylerinde üç ilkokul ve bir ortaokul varmış. Bugün Dursunlu mahallesi gibi yurdumuzun belki de binlerce köyünde İstiklal Marşı okunmuyor. Milli bayramlar kutlanmıyor. Devletin, milletin bağımsızlığının sembolü olan Türk Bayrağı dalgalanmıyor.
İlkokul terkedikmiş.
Neden mi? Çünkü köylerdeki okulları kapatıp taşımalı eğitime geçtik. Köylerdeki aydınlanmanın sembolü olan öğretmenlerimizi geri aldık.
Okulun paslı bayrak direği, geçmiş yıllarda olduğu gibi ay yıldızlı bayrağın dalgalanacağı günleri ve okulda cıvıl cıvıl öğrencilerini bekliyor.
Köyün iki camisi var.
Minareli olan Ören cami,
Diğeri Başpınar camii
Eski cami yerine köylüler imece ile yeni cami yaptırmışlar. Bu Ören Camisinin sonradan yapılan minaresi uzaya gönderilecek füze gibi göğe doğru yükselmişti.
Minaresinin şerefesine asılan dört hoparlöründen okunan ezan sesi köyün her tarafından duyulmakta. Cemaati çok az olsa da caminin imamı lojmanda görevinin başındaymış! Öğrencileri az diye kapatılan okular gibi cemaatları az diye camiyi kapatmamışlar.
Ceviz ağacının hemen bitişiğinde, (etrafta duvarları olmazsa) doğal bir göl sanılacak derecede büyük havuz, gölgeler içinde, havuza akan su sesi bir melodi gibi ruhumuzu dinlendiriyordu.
Burası kutsal dini kitaplarda, masallarda yazan cennetin betimlemelerine benziyordu.
Sanki tarih denen fırtınanın rüzgârları bu dört asırlık ceviz ağacının dallarının arasından esiyordu.
Hekimhan Cevizi
Malatya'nın Hekimhan ilçesinin meşhur cevizine, Türk Patent Enstitüsü tarafından patent verilmiştir.
Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Dr.Talip YİĞİT "Hekimhan cevizinin tescili Kozdere mahallesinde yetişen ceviz .'Kozdere (Hekimhan) cevizi' ismiyle kurumumuz tarafından yapıldı. Şu anda Tarım Orman Bakanlığının milli çeşit listesinde bu isimle geçiyor." diye medyada yazmıştı.
Mevlâna bir beyitinde “Cevizin asıl tadı, gıdası yağında, üzümünki suyundadır; Hakk erinin cismi ceviz ve üzümdür” der.
Örneğin, ceviz ağacı insan vücuduna, cevizin meyvesi de insan kafasına benzetilmiştir. Sert kabuğun kafatasına, cevizin kozunun insan beynine, zarın beyin zarına, içindeki yararlı içeriğin hikmete ve cevizin yağının da akla işaret olduğu da söylenmiştir.
Ceviz ağacı o kadar faydalı bir ağaçtır ki. Meyvesinden, kabuğundan faydalanıyoruz. Yapraklarından tababette faydalanılıyor. Kerestesinden faydalanıyoruz. Son yıllarda ülkemizde azalmasının bir sebebi de Avrupa’da, Amerika’da başlayan ceviz dipçikli silah ve ceviz mobilya modasıymış.
Cevizin Hekimhan için ne demek ve nasıl bir kıymetli meyve olduğunu bilmek için ceviz ağaçlarının korunması ile ilgili yasaya bir bakalım.
Bu arada Dünyaca ünlü Türk şairi Nazım Hikmet'in " Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında" şiirinin de Cem Karacadan dinlemenizi öneririm.
Nazım Hikmet’in şiiri:
"Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında."
Ceviz ağaçları/yaprakları sülfür gazı salgıladıkları için ceviz ağacının altına oturulduğunda uyuşukluk ve sersemlik hissedilir. Hatta bazı yörelerde "ceviz ağacının altında oturan erken ölür." gibi söylemler vardır.
Sülfür gazı, havada bulunan gazlardan daha yoğun olduğu için dibe çöker. Bu nedenle ceviz ağacı görenler varsa şayet fark etmişsinizdir ağacın altında pek fazla ot, bitki gibi şeyler görmek çok mümkün değildir.
Cevizler okulların açıldığı sıralarda yeşil kabuklarından dışarı çıkarlardı. Bunların da kendilerine göre adları vardı.
Örneğin: Cevizler aşılı ve aşısız olarak ikiye ayrılabilir. Aşısız cevizlere yabani cevizler denir.
Memleketimizin çok lezzetli cevizleri vardır. Yöresel adlarıyla çitil, iğne, kabak, karga, yağlı ceviz.
Her cevizin kendine has bir tadı vardır. Bu özellikleriyle aslında her biri ayrı bir meyve türüdür. Pestile sarılarak yenilenine yağlı ceviz derlerdi.
Hekimhan’da, Güzelyurt’ta konuştuğum yaşlı erkekler ve kadınlar birçok görgü tanığı… Bunların başında kayınvalidem Hacı şeriflerden Abbas Soğukpınarın eşiti 87 yaşındaki İsmihan Soğukpınar.
İsmihan Soğukpınar
Onun anlatımlarına göre "1950 'li yıllarda İtalya'da mobilya fabrikasına gönderilmek üzere yetiştirdikleri ceviz ağaçları en önemli gelirleriymiş. Yıllar önce cevizlerimize dadanan simsar-tüccarlar kimi köylüyü kandırarak cazip paralar teklif ederek o beş yüz yaşındaki kutsal cevizlerimizi, 1500 kg ceviz veren cevizlerimizi kestiler”
Hekimhan’da Karadereli lakabı Karamanoğlu aracılık yaparak köylünün yüzlerce yıllık ceviz ağaçlarını kestirerek trenle, kamyonlarla gönderirmiş.
Hekimhan’da, köylerinde mübalağasız 400-500 yaşında CEVİZ ağaçları vardı ve iyi geçen hasatta yüz elli teneke ceviz verirlerdi. Bir teneke sekiz ila on kilo ceviz alır. Bahse konu olan teneke o yıllarda gaz yağı tenekesidir. Köyde elektrik yoktur köylüler gazyağı yakarlar (aydınlatma için) boş gazyağı tenekesi ceviz için ölçü birimidir. Anlayacağınız bu dev ağaçlar iyi verim verdikleri yılda yüz - yüz elli teneke ceviz verebiliyorlardı.
Ceviz çarpmak/çırpmak ihtisas /tecrübe gerektirirdi. Cevizlerin uzaklara gitmesine dikkat edilirdi.
Cevizler çırpılırken ağaçtan düşüp ölen yaralanan çok insan olurdu.
Damlara , bahçelerde boş alanlarda kabuğundan soyulan cevizler sergenleri üzerinde kurumaya bırakılırdı. Kargalardan korumak için korkuluklar yapılır. Sergenlerin başında beklenirdi. Yada sergenlerin üstüne telisler serilirdi.
Bahçe sahipleri bahçeden çıktıktan sonra mahallenin çocukları gazellerin altını elleriyle eşelerlerdi. Neşe içinde bulduklarını ceplerine indirirlerdi."
Görsel sanatlar dersi öğretmeni olarak Malatya Valiliğine, T.C. Çevre Şehircilik Ve İklim Bakanlığı
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü İl Müdürlüğü, Malatya İl Kültür ve Turizim Müdürlüğüne, yetkililere önerim;
"Dursunlu mahallesinde Dört asırlık ceviz ağacının ve kaynak suyun şanına layık, taştan, dikdörtgen prizma gövdeli, estetik anıt çeşme yapılmalı, üstü de silme çatı şeklinde olmalı.
Çeşmenin iki cephesinden ikişer çelik borudan kaynak su akmalı. Sulama için yapılan havuzun etrafı ile birlikte düzenlenmeli. Aynı zamanda etrafına banklar konulmalı. Mesire alanı olarak da kullanılmalı.
Çeşmenin önüne taştan oyulmuş bir kürün( yalak )
İki kenara da hayvanların su içmeleri için taştan oyulmuş üç yalak daha yapılmalı. Çeşmenin yüzeylerinden birine kaynak suyun kontrolü için küçük bir pencere konulmalı. Çeşmenin üstü sonradan olabilecek taşkınlara önlem için düz beton çatı ile örtülmeli...
Çeşmenin alnına kitabe yazdırılmalı. Çeşmeden su doldurmak için iki tarafa taş bloklardan oturma kürsüsü yapılmalı."
Zurbahan Dağı
Ve artık güneş, gökyüzünün mavi rengini kendine has kızıl rengi ile değiştirirken, Zurbahan dağının arkasında yavaş yavaş kayboluyordu.
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...” N.Hikmet
Dursunlu Fotoğrafları, Müslüm Mutlu,
Fotoğraf Galerisi: