Bostanbaşı'nda dinamitle patlatılan sitelerin ikincisinin yıkımını izledim.
Geçtiğimiz hafta Asur sitesinin patlatılarak yıkılışını izlerken bir de kayıt yapayım dedim. Şiddetli patlamayla irkildim kamera aşağıya yönelirken kulakları sağır eden patlamanın ardından devasa bina beyaz bir toz bulutuna dönüştü.
Ağlama sesleri toz bulutuna karışırken o evleri binbir emek harcayarak alan vatandaşların hikayeleri konuşulmaya başladı.
Evlerle birlikte hayallerde yıkılmıştı. Kredi borcu duruyordu, DASK sembolik bir ödeme yapmış, sigortası olmayanlarda hiçbir şey alamamış. Sağlam denilen depreme dayanıklı diye satılan evlerin yerinde toz bulutu yükseliyordu.
Evet evler yıkıldı, umutlarda yıkılmış, insanlar çaresiz, ne yapacaklarını bilemeden ayrıldılar.
Asur sitesiyle birlikte insanların hayalleri de sonlanmıştı. Ne olacak, nasıl yapılacak deselerde bir cevap yoktu henüz.
Diğer patlatılarak yıkım işi Bostanbaşı'nda ki Yeşilköy Evleriydi. Binanın yakınına gittiğimde patlama sesi ve yükselen toz bulutunu seyre dalan vatandaşların çektiği acıyı asla unutamam. Önceden Basın konteynırlarına gelmiş binalarının yıkılacağını, bir basın açıklaması yapacaklarını söylediler.
Yıllar sonra Ankara'dan Malatya'ya dönen emekli Bekir Elkoca'da Yeşilköy evlerinde 3 yıl önce bir daire almış, emekliliğini Malatya'da geçirecekti.
Depremlerde yıkılmadı bina ama ağır hasar almıştı, yıkım kararı verilmişti, konuşmak istiyordu, derdini, öfkesini anlatmak istiyordu, basın mensubu arıyordu, anlattı bana da gelirim dedim.
Kimden aldınız bu evleri, kim yaptırdı diye sordum, keşke sormaz olaydım, söyledikleri isimleri duyunca dondum kaldım:
-Hacı Uğur Polat, Mehmet Çınar, İŞGEM Konutları, Yeşil Köy Konutları-1...
Yeşilyurt Belediyesinin yaptığı konut projelerinden dolayı hep desteklemişimdir. Bu konuda yazdığım yazılarda mevcuttur. Belediyelerin öncelikli işlerinden birininde konut yapmak olduğunu hem yazmış hem de örnek göstermişimdir.
Yeşilyurt Belediyesinin TOKİ tarafından yapılan konutlarında hiçbir sorun yoktur. Ancak Belediye tarafından ihale edilerek müteahhitlere yaptırdığı dairelerde büyük sorun yaşadığı açıktır.
Topsöğüt konutları ağır hasarlı, Yeşil Köy Konutları-1 patlatılarak yıkıldı.
Yeşilyurt Belediyesinin, Başkanlarına ve Belediyenin kurumsal kimliğine güvenerek ev aldıkları için mağdur olan vatandaşlara da bir sözünüz olmalı.
"Evi yaptım, sattım, deprem oldu yıkıldı ben ne yapayım" diyemezsiniz.
Bana ne hiç diyemezsiniz...
Bu insanların yaralarını sarmanız gerekiyor beyler.
İşte eskiden siyaset yapanlar, Belediye Başkanlığına aday olanlar asla ticaret yapmazlardı, asla onların şirketleri olmadı, ayıp sayarlardı. Kurumundan, hele hele Belediye'den yemek yemeyi dahi içlerine sindiremezlerdi. Şirket kurup inşaat işi, gıda işi, alış veriş işlerinden uzak dururlardı.
Devlete bir şey mi alınacak elli yerden sorarlardı, aman bize bir şey demesinler diye.
Makam aracı dahi kullanmazlardı.
Maşallah sizler yapmadığınız hiçbir şey kalmadı. Her şeyi yapıyorsunuz, yaptınız eee yaptığınız yıkıldı, bari umutlarını yıktığınız insanlara bir umut verin, o insanlara bir yol gösterin...
Ev sattığınız bu insanlar şimdi ne yapacak?
Veya ne yapsınlar?
Bakın Bekir Elkoca, yıkılan evinin önünde göz yaşlarını gizleyerek ne söylüyor:
"Yeşilköy Evleri-1 sitesinin bütün kat malikleri olarak 2019 yılında binamızdaki daireleri Yeşilyurt Belediyesinden satın aldık. Yani Projeyi hayata geçiren belediye başkanları Mehmet Çınar ve Hacı Uğur Polat'tan aldık. Ailelerimiz bu sitede mutlu ve huzurlu otursun diye Yeşilyurt Belediyesinden aldık. Biz çocuklarımıza, sevdiklerimize güvenli bir bina yapar diye Yeşilyurt Belediyesinden aldık. Yasa gereği belediyenin yaptırdığı binalarda yapı denetim firmaları da görev yapmaz. Yapı denetim firmalarının görevini Belediyenin kendi personellerinin yapması gerekir. Dolayısıyla sitemiz inşa edilirken; evlerimizin proje aşamasından, binaya dökülen betona kadar, sıvasından, çatıdaki son kiremit konulana kadar her adımını Yeşilyurt Belediyesinin ilgili mühendisleri çok dikkatli kontrol eder diye biz evlerimizi Yeşilyurt Belediyesinden satın aldık.
Nerden bilebilirdik ki belediyenin mühendisleri bina yapılırken odalarından bile çıkmamışlar. Beton dökülürken binaya hiç gelmemişler. Demirler bağlanırken binamızı hiç denetlememişler. Binanın her aşamasını kontrol etmesi gereken Yeşilyurt Belediyesinin başkanı, mühendisleri ve sorumlu müdürleri meğerki umurlarında bile değilmiş. Hep beraber elbirliğiyle bize ve çocuklarımıza bir mezar hazırlamışlar ve biz bunu yeni öğrendik. Yazıklar olsun size sorumlular.
Bu depremle anladık ki Belediye Başkanından Mühendisine kadar bu binanın her aşamasında sorumlu olanların, ne Allah korkusu ne de iş ahlakları varmış. Denetimlerini yapmadıkları gibi Binamızı yapan müteahhitte de göz yummuşlar. İşin en acı tarafı da bizim binamızı yapan Müteahhit şuan devletimizin açtığı ihalelere girip TOKİ evleri yapmaktadır. Buradan ihbar ediyoruz. Sayın yetkililer lütfen sesimize kulak verin. Bizim 3 yıllık binamız ağır hasarlı ve bugün yıkılacak. Bu binayı yapan müteahhite iş vererek başka insanların da canını yakmayın. Lütfen bu kişiyi devlet ihalesi vererek ödüllendirmeyin.
Biz 25 yıllık birikimlerimizi bu evi almak için harcadık. Ancak şuan başımızı sokacağımız bir evimiz yok. Binamızın yapımından sorumlu Belediye başkanları lüks villalarında hayatlarını sürdürmeye, makamlarında oturmaya ve yeni projeler hayata geçirmeye devam ediyor. Ve daha acısı da binamızı yapan müteahhit de TOKİ ihalelerini almaya devam ediyor.
Belediye Başkanlarımız, Bostanbaşı'nda tamamı birinci sınıf tarım arazisi olan bu bölgede hala yüksek katlı projeleri serbest bırakıyorlar. Her ne kadar, bu bölgede bina yüksekliğini sınırlayan bir meclis kararı olsa da, bu bölgelerdeki yapı yüksekliği halen serbesttir. Bu yaşananlardan anlıyoruz ki hırsızlık, liyakatsizlik, ciddiyetsizlik ve sorumsuzluk ödüllendiriliyor.
Biz geleceğimizin yöneticisi olacak çocuklarımıza bu çelişkili durumu nasıl izah edelim? Deprem öldürmez, ama deprem politikasızlığı, ranta dayalı bilimsiz şehirleşme öldürür. Sağlam ve depreme dayanıklı yapılmayan binalar öldürür, alınmayan önlemler öldürür, yetersizlik / yetkinsizlik öldürür, bilime ve akla sırtını dönmek öldürür. Fayları belirleyip imar planını buna göre yapmamak öldürür.”
Depremzede Bekir Elkoca'ya sizlerinde bir cevabı olsun.
Sözün bittiği yerdeyiz arkadaş..